Mevlid-i Şerif'in hükmü nedir? Tartışalım.

CounTRy

Gülen Manyak
Katılım
5 Haz 2006
Mesajlar
10,687
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Bir tarihin doğduğu yer "GÖZTEPE"
Arkadaşlar internetteki kimi sitelerde Süleyman ÇELEBİ tarafından yazılan Mevlid-i Şerif hakkında ileri geri bir çok yazı mevcut. Payaşım mevcut. Ve bunların bir çoğu ise İslam içerikli sitelerde bloglarda. Ben ise HH'nin ne düşündüğünü merak ediyorum. Sizlerce Mevlid-i Şerif'in hükmü nedir? İçeriği kimilerinin söylediği gibi saçmalıktan başka hiç birşey değilmidir?

Neymiş Mevlid-i Şerif hatırlayalım....

Merhaba Bahri
Yâradılmış cümle oldu şâdümân
Gam gidûp âlem yenîden buldu cân
Cümle zerrat-ı cihân idûb nidâ
Çağrışûben dediler kim merhabâ
Merhabâ ey âli sultân merhabâ
Merhabâ ey kân-ı irfan merhabâ
Merhabâ ey sırr-ı fürkân merhabâ
Merhabâ ey nûru râhman merhabâ
Merhabâ ey bülbül-i bâğ-ı Cemâl
Merhabâ ey âşinâ-yi Zülcelâl
Merhabâ ey cân-ı bâki merhabâ
Merhabâ uşşâkâ sâki merhabâ
Merhabâ ey cân-ı cânan merhabâ
Merhabâ ey derde dermân merhabâ
Merhabâ ey cümlenin matlâbu sen
Merhabâ ey Hâlikın mahbâbu sen
Merhabâ ey Pâdişah-i dû cihân
Senin için oldu kevn île mekân
Merhabâ ey rahmeten lil-âlemîn
Merhabâ sensin şefîa'l-müznibîn
Ey gönüller derdinin dermânı sen
Ey yarâdılmışların sultânı sen
Sensin ol sultân-i cümle enbiyâ
Nûr-i çeşm-i evliyâ vü asfiyâ
Yâ habîballâh bize imdâd kîl
Son nefes didârın ile şâd kîl

Allâhümme salli alâ seyyidinâ
Muhammedinillezî câe bilhakkıl mübîn
Ve erseltehû rahmetel lil âlemin




Mirac Bahri
Seyyidi kâinât, Hazret-i Fahr-i Âlem

Muhammed Mustafâ râ Salevât
Söyleşürken Cebrâil ile kelâm
Geldi Refref önüne verdi selâm
Aldı ol şâh-ı cihânı ol zamân
Sidre'den gitti ve götürdü hemân
Bir fezâ oldu o demde rûnümâ
Ne mekân var anda ne arz-u semâ
Kim, ne hâlidir, ne mâli, ol mahal
Akl ü fikr etmez o hâli fehmü hal
Ref' olup ol şâha yetmiş bin hicâb
Nûr-u tevhîd açtı vechinden nikâb
Her birisinden geçerken îlerû
Emr olundu Yâ Muhammed gel berû
Gel habîbim sâna aşık olmuşam
Cümle halkı sâna bende kılmışam
Ne murâdın vâr ise îdem revâ
Eyleyem bir derde bin türylü devâ
Mustafâ dedi: Eyâ Rabbe'r-Rahîm
Vey hatâ pûş ü atâsı çok kerîm
Ol zaîf ümmetlerim hâlî nola
Hazretîne nîce anlar yol bula
Hak-Teâlâdan nidâ geldi emin
Yâ Muhammed dedi Rabbü'l-Âlemin
Gam yeme kim Yâ Muhammed olma melul
Her ne kim dîledin oldu kabul
Ümmetini sâna verdim ey habîb
Cennetîmi anlara kıldım nasîb
Ey habîbim nedir ol kim dîledin
Bir avuç toprağa minnet meyledin
Zâtıma mir'at edindim zâtını
Bîle yazdım âdım ile âdını
Hem dedi kim: "Yâ Muhammed ben seni
Bilûrem görmeğe doymazsın beni
Avdet edûp davet et kullarımı
Tâ gelûben göreler dîdârımı
Sen ki mi'râc eyleyûb etdin niyâz
Ümmetin mîrâcını kıldım namâz"
Tarfetül-ayn içre ol Fahr-i cihân
Ümmühân'ın evine geldi hemân
Her ne vâki oldu ise serteser
Cümlesin eshâbına verdi haber
Dediler: "Ey Kıble-i İslâmü dîn
Kutlu olsun sâna mîrâc-i güzîn
Biz kamûmuz kullarız sen şâhsın
Gönlümüz îçinde rûşen mâhsın
Ümmetin olduğumuz devlet yeter
Hizmetin kıldığımız izzet yeter !"

Allâhümme salli alâ seyyidinâ
Muhammedinillezî câe bilhakkıl mübîn
Ve erseltehû rahmetel lil âlemin.



Münacat Bahri
lâhî cennete evine girenlerden eyle bizi

Cennet içre cemâlini görenlerden eyle bizi
Yâ Hayyûl Yâ Kayyûm Sâmed
İhsanınâ yoktur adêt
Firdevs bahçesinde ebet
Kalanlardan eyle bizi
Yâ İlâhî, ol Muhammed hakkı çün
Ol şefâat kân-ı Ahmed hakkı çün
Sırr-ı fürkân nûr-i âzam hakkı çün
Kuds ü Kâbe Merve Zemzem hakkı çün
Aşk odundan ciğeri püryân içün
Derd ile kan ağlayan giryan içün
Yâ İlâhi, saklagıl îmânımız
Verelim îman ile tâ cânımız
Sâna lâyık kullarınla hemdem et
Ehl-i derdin sohbetine mahrem et
Hem Süleymân-ı fakîre rahmet et
Yoldaşın îmân makâmın cennet et
Yâ İlâhi, kılma bizi dâllîn
Bu dûâya cümleniz deyin âmîn âmîn
Ümmetinden râzı olsun ol muîn
Rahmetullâhi aleyhim ecmâin



Tevhid Bahri
Seyyidi kainât, Hazret-i Fahr-i Âlem

Muhammed Mustafâ râ Salevât
Allah âdın zikredelim evvelâ
Vâcib oldur cümle işde her kulâ
Allah âdın her kim ol evvel anâ
Her işi âsân ider Allah anâ
Allah âdı olsa her işin önü
Hergiz ebter olmaya ânın sonu
Her nefesde Allah âdın di müdâm
Allah âdıyle olur her iş tamâm
Bir kez Allah dese aşk ile lisân
Dökülür cümle günah misl-i hazân
İsm-i pâkin pâk olur zikr eyleyen
Her murâda erişür Allah diyen
Aşk ile gel imdi Allah diyelim
Dert ile göz yaş ile âh îdelim
Ola kim rahmet kıla ol pâdişah
Ol kerîm-ü ol rahîm-ü ol ilâh
Birdir ol, birliğine şek yokdürür
Gerçi yanlış söyleyenler çokdürür
Cümle-âlem yoğ iken ol var idi
Yaradılmışdan ganî cebbâr idi
Vâr iken ol, yok idi ins-ü melek
Arş-ü ferş-ü ay-ü gün hem nüh felek
Sun' ile bunlârı ol, vâr eyledi
Birliğine cümle ikrar eyledi
Kudretin izhâr edüp hem ol celîl
Birliğine bunları kıldı delîl
"Ol !" dedi bir kerre vâr oldu cihân
"Olma !" derse, mahv olur ol dem hemân
Pes Muhammeddir bur varliğa sebeb
Sıdk ile ânın rızasın kıl taleb
Ey azizler, işte başlarız söze
Bir vasıyyet kılarız illâ size
Ol vasıyyet ki direm her kim tuta
Misk gibi kokûsu canlardâ tüte
Hak-Teâlâ rahmet eyleye anâ
Kim beni ol bir dua ile anâ
Her kim ki diler bu duada buluna
Fâtiha ihsân ede ben kûluna



Veladet Bahri
Âmine hâtun Muhammed ânesi

Ol sadeften doğdu ol dür dânesi
Çünkî Abdullah'tan oldu hâmile
Vakt erişdi hefte vü eyyam ile
Hem Muhammed gelmesi oldu yakîn
Çok alâmetler belirdi gelmeden

Allâhümme salli alâ Muhammediv
Ve alâ âli Muhammed

Ol Rebiûl evvel âyın nîcesi
On ikinci gîce isneyn gîcesi
Ol gîce kim doğdu ol hayrûl-beşer
Ânesi anda neler gördü neler
Dedi gördüm ol habîbin ânesi
Bir acep nûr kim, güneş pervânesi
Berk urup çıktı evimden nâgehân
Göklere dek nûr ile doldu cihân
Gökler âçıldı ve feth oldu zulem
Üç melek gördüm elinde üç âlem
Bîri meşrik bîri mağribde anın
Bîri dâmında dikildi Kâbenin
Bildim anlardan kim ol halkın yeği
Kim yakîn oldu cihâna gelmeği
İndiler gökden melekler sâf sâf
Kâbe gibi kıldılar evim tavaf
Hûriler geldi bölük bölük
Buğûr yüzleri nûrundan evim doldu nûr
Çevre yânıma gelip oturdular
Mustafâ'yı birbirine muştular
Dediler oğlun gibi hiç bir oğul
Yâradılâlı cihân gelmiş değil
Bû senin oğlun gibi kadr-ı cemîl
Bir anâya vermemiştir ol Celîl
Ûlu devlet buldun ey dildâr sen
Doğiserdir senden ol hulk-ı hasen
Bû gelen "ilm-î ledün" sultânıdır
Bû gelen tevhîd ü irfân kânıdır
Bû gîce ol gîcedir kim, ol şerîf
Nûr ile âlemleri eyler latîf

Allâhümme salli alâ Muhammediv
Ve alâ âli Muhammed

Bû gîce şâdân olur erbâb-ı dil
Bû gîceye can verir eshâb-ı dil
Yâ Resulâllah
Rahmeten lil'âlemindir Mustafâ
Hem şefîal müznibîndir Mustafa
Vasfınî bû resme tertib ettiler
Ol mübârek nûru terğib etdiler
Âmine eder çü vakt oldu tamâm
Kim vücûda gele ol hayrül enâm
Sûsadım gâyet harâretden katî
Sundular bir câm dolusu şerbeti

Allâhümme salli alâ Muhammediv
Ve alâ âli Muhammed

Şerbeti sunduk tâbânâ hûriler
Bûnu sana verdi Allâh dediler
Kardan ak îdi ve hem soğuk idi
Lezzeti dâhi şekerde yok idi
İçdim ânı oldu cismim nûra gark
İdemezdim kendimi nûrdan fark
Geldi bir akkuş kanâd ile revân
Arkamı sığâdı kuvvetle hemân
Doğdu ol sâatde ol sultân-ı dîn
Nûra gark oldu semâvât-ü zemîn
Sallû Aleyhi ve Sellimû teslimâ
Hatta tenâlû cenneten ve naîmâ

Essalâtü vesselâmü aleyke
Ya Resûlallah
Esselâtü vesselâmü aleyke
Ya Habîballah
Essalâtü vesselâmü aleyke
Ya Seyyidel-evvelîne velâhirin.



Vesilet'ün Necat
Allah adın zikr idelim evvela
Vacib oldur cümle işde her kula

Allah adın her kim ol evvel ana
Her işi âsan ider Allah ana

Allah adı olsa her işin önü
Hergiz ebter olmaya anın sonu

Bir kez Allah dese aşkile lisan
Dökülür cümle günah misli hazan

İsm-i pâkin pâk olur zikreyleyen

Her murada erişir Allah diyen

Aşk ile gel imdi Allah diyelim
Derd ile göz yaş ile ah edelim

Birdir ol birliğine şek yokdurur
Gerçi yanlış söyleyenler çokdurur

Cümle alem yoğiken ol var idi
Yaradılmıştan gani cebbar idi

Var iken ol yok idi ins-ü melek
Arş-ü ferş-ü ay-ü gün hem nüh felek

Sun´ile bunları ol var eyledi
Birliğine cümle ikrar eyledi

Kudretin izhar edip hem ol celil
Birliğine bunları kıldı delil

Ol dedi bir kerre var oldu cihan
Olma derse mahvolur ol dem heman
Bari ne hacet kılavuz sözü çok
Birdir Allah andan artık ilah yok

Haşredek ger denilirse bu kelam
Nice haşrola bu olmaya temam

Pes Muhammeddir bu varliğa sebeb
Sıdkile anın rızasın kıl taleb

Ger dilersiz bulasız oddan necat
Aşkile derdile edin es-salat




Hikâye-i Kesikbaş
Başlayalım söze Bismillah ile
Dürişelim Dünü Gün Allah ile

Bir hikayet dilime geldi ani
İdiserem Hak kılar ise yani

Hak bari kıla dilime söyleyem
Mustafa mucizatın şerh eyleyem

Oturdu Mustafa dört yariyle
Otuz üç bin sahabe cümle bile

Bakarlardı Rasulün ay yüzüne
Kulak urmuşlardı şeker sözüne

Gördüler kim bir adem kesik başı
Girdi içeru döker gözü yaşı

Aksakallı sanasın nurdur akar
Nure batar kim ki yüzüne bakar

Ne ayağı var idi hem ne eli
Bir kesik baştır heman söyler dili

Gövdesi yok bir acaib baş durur
Şehid olmuş gözleri hem yaş durur

Yüzünü vurdu yere kıldı zari
Zar zar ağlatır peygamberi

Ali durup anda destur diledi
Ol başı götürmeye kasteyledi

Tuttu Ali başı kaldıramadı
Miskal-ü zerre yerden ayıramadı

Gayretinden Alinin ussu gider
Ol baş ider ya Rasül Ali nider

Ali gibi bir dahi olur ise
Cümlesi dava ile gelir ise

Kimse herkes beni kaldırmaya
Zerre kadar yerimden ayırmaya

Durişurdum düni gün Allah ile
Allah adı hemen dahi benim ile

Elli bir kez dahi varmışem hacca
Çok tımar eylemişem yalın aca

Gah yürürdüm yeryüzünde at ile
Gah çıkardım göğe mucizat ile

Gah girerdim ademi suretime
Gah varırdım melekler katına

İsmi azam düasın bilir idim>
İsa ile ben namaz kılar idim

Kal'a-i zerrin idi şehrim benim
Şeyh Abdullah idi adım benim

Bir hub oğlum bir hatunum var idi
İkisi de benim ile yar idi

Oğlum ile gövdemi bir dev yedi
Ya Rasulallah medet eyle dedi

Avretimi aldı gitti kuyuya
Kaygu komaz gözlerimi uyuya

Dadımı ger alıvermezsen benim
Kıyametde davacınem ben senin

Bu sözü işitdi çün Ali duru
Zülfikar bağladı geldi ileru

Der Rasul'e destur virgil varayım
Zülfikar ile devi öldüreyim

Ya ben ölem ya devin başın kesem
Yer dibinde görürsem anı basam

Ben erenler mahfilinde durmişem
Eyriku erlik davasını kılmışem

Rasul ider Ya Ali varma ana
Olmasun kim bir ziyan gele sana

Ali ider çare yok variserem
Başıma yazılanı görserem

Dev elinden alayım ol avreti
Almaz isem kani İslam gayeti

Aliyi gönderdiler ol menzile
Otuz bin sahabe cümle bile

Bindi Düldüle takındı zülfikâr
Hem Hasan ile Hüseyin eyledi zar

Gitdi Ali dahi kesik baş ile
Döndü ashaplar kamu göz yaş ile

Şol Ali sürer idi Düldül atı
Ol kesik baş gider Düldülden katı

Dağ ve taş demez yuvarlanur geçer
Sanasın kim kanadı vardır uçar

Ok atımı Aliden önce gider
Yedi mushafı Kur'anı ezber ider

Kanda kim Ali namaz kılar idi
Ol kesik baş göz ile kılar idi

Ali öper kesik başın yüzün
Mendil ile hem siler yüzün gözün

Yedi gün dün demeyup sürdüler
Akıbet bir mürğ-i zara geldiler

Vardı ol yaride bir derin kuyu
Çıkar ol kuyudan cehennem suyu

Ol baş ider Ya Ali dev kuyusu
Bu kuyudur kal'asının kapısı
 
MEVLİD, MEVLİT OKUTMAK


Bazı kitaplarda iyi ve sevap yüklü olduğu, diğer bazı kitaplarda ise bid`at olduğu yazılı. Şu andaki uygulanış şekli ile mevlidin durumu nedir? Nasıl uygulanırsa Islâma göre daha güzel ve faydalı olur?



Mevlid, genellikle Resûlullah`ın doğum günü yıldönümlerinde belli makam ve tegannilerle okunan övgü, gazel ve kasîdelerdir. Övgüde haddi aşan sözler ihtiva etmedikten sonra, aslı itibari ile, Allah`ın (c.c.) övdügü bir zatı övme demek olacağından, güzeldir. Ka`b b. Züheyr meşhur "Bânet su`âd"ı Resûlullah zamanında yazmış ve onu övmüştür, kendilerinden de iltifat görmüştür. Yine Bûsirî`nin meşhur "Bürde"si bu kabildendir. Nihayet bizde okunan ve en meşhur mevlid kasîdesi haline gelen Süleyman Çelebi`nin "Vesîletü`n-Necât"i da bunlardan biridir. Rasûlullah`i çok gerçekçi, içten ve güzel övmüştür. Birçok faydalı bilgiler, sufiyane nükteler ve öğütler içermektedir.

İbn Hacer al-Askalanide, mevlid hakkında şöyle diyor: "Asr-ı Saadette ve selef-i salihin zamanında hiç kimse mevlid merasimi tertip etmemiştir. Hicretten üç asır sonra ihdas edilmiştir. Mevlid`in iyi tarafları vardır. İyi tarafları yapılırsa bid`at-ı hasenedir. Yoksa bid`at-ı seyyi`edir. Mevlid`in meşru`iyetine dair güclü bir vesika buldum: Buhari ile Müslim`de sabit olmuştur ki, Peygamber (sav), Medine`ye geldiğinde Yahudilerin aşure günü oruç tuttuklarını gördü, onlara oruç tutmalarının sebebini sorunca şöyle dediler: Bugün Allah`ın Fir`avnı denizde boğduğu ve Musa`yı kurtardığı bir gündür. Bunun için Allah`a şükür eder ve oruç tutarız. Bunun üzerine Peygamber (sav) buyurdu ki: "Biz Musa`ya daha yakınız.” Bundan anlaşılıyor ki böyle bir günde Allah`a şükür etmek tam yerindedir.


Ancak mevlid, sonraları resmî bir merasim halini almış ve Mısır`daki Şiî Fâtimiler devrinde, ilk defa bu özellikte uygulanmaya başlanmıştır. Hattâ onlar Hz. Ali, Fatıma ve devrin halifesi adına da mevlid okutur olmuşlardır. Mevlit, Osmanlılar`da da 4. Murad devrinden itibaren, teşrifatlarda resmen yer aldı. (İA. Mevlid md.) Böylece asıl gayesinden yavaş yavaş uzaklaşarak bid`atleşmeye ve bid`atler içermeye başladı. Derken bu bid`atlar, günümüzde olduğu gibi, doruk noktasına ulaştı. Buna göre mevlid, sorunuzda da değinildiği gibi güzel ve sevap bir uygulama da olabilir, bir bid`at ve günah olarak da icra edilebilir.


Güzel bir davranış olabilmesi için;

1. Dînî bir emir ve merasim görülmezse, yani dinimizde böyle bir ibadet şekli vardır gibi yanlış bir kanaat beslenmezse.

2. Kadın erkek bir yerde mevlit okutulmazsa

3. Mahremliğe dikkat edilirse, kadınlar yabancı erkeklere süslü ve kokulu halde gözükmezse,

4. İsraf ve benzeri haramlardan kaçınılırsa,

5. Mevlit toplantısı çeşit çeşit börek, çörek, pasta ve ev eşyaları ile bir gösteriş halini almaz, böylece fakirlerin gıpta damarlarını kabartıp onları hasetliğe zorlamaz sadelikte olursa,

6. Sırf Rasûlullah`i övme, tanıtma, mevlidin içerdiği öğütleri başkalarına duyurma, güzel tegannilerle gönülleri yumuşatma, onlara Rasûlüllah sevgisini aşılama, islâma ısındırma maksadıyla yapılırsa,

7. Bu vesile ile biraraya toplanıp gelenlere Kur`an, hâdîs ve ilmihal bilgileri aktarılirsa,

8. Mevlid, bu işi meslek haline getirmiş ve ücretle okuyan profesyonel artistlere değil de, okuduğu ile kendisi dahi etkilenen maneviyatlı kimselere okutulursa... güzel bir davranış haline getirilmiş olur.



KAYNAK
 
eiffel abimiz konuyu çok güzel açıklamış.
ayrıca mevlüt amaç değil araçtır.peygamber efendimiz(sas) sevgisiyle dini daha iyi anlamak araştırmaya vesile olmaktır.fakat günümüzde bu hemen hemen çığırından çıkmış.bazı mevlüt okuyanların kazanç kapısı olmuştur.
 
Geri
Üst