mevlana'nın mezar odasının gerçek ve korkunç hikayesi

SEPTAGH

New member
Katılım
18 Haz 2005
Mesajlar
1,771
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
44
Konum
MARDUK
Anlatıldığına göre her şey 1273'te Konya'da kaldırılan bir cenazeden sonra başladı.

Mevlana Celaleddin-i Rumi, 17 Aralık 1273 günü vefat ediyor.

Cenazesine yüzbinlerce insan katılmış. Naaşı, İplikçi Camii'nden, 500 metre ilerdeki bu türbeye 8 saatte getirilebilmiş.

Müslümanlar Mevlana'nın naaşını defnedebilmek için gayrimüslimlerin cenaze cemaatinden çıkmasını istemiş. Ancak onlar, 'Bize İsa'yı da Musa'yı da Mevlana öğretti' diyerek bunu reddetmişler.

Mevlana'nın kabrinin altına bir 'mezar odası' bulunuyor.

MEZAR ODASINA 700 YILDA 1 KİŞİ İNDİ

Eski Türklerde mezarların altına Farsça 'zir-i zemin' yani 'zeminin altı' denilen bir mezar odası yapılırmış.

Mevlana'nın naaşı da böyle 4 metrelik bir mezar odasına konmuş.

Ancak o tarihten bu yana mezar odasına kimse inmemiş.

Sadece bir kişi hariç.

Rivayete göre Sultan Dördüncü Murad, Mevlana'nın türbesini ziyarete geldiğinde, mezar odasının içinde ne olduğunu çok merak etmiş ve bu odaya girmek istemiş.

Ancak dönemin Mevlevi büyükleri, buna kesinlikle karşı çıkmış ve girmesini engellemişler.

Bunun üzerine Sultan, elindeki tespihi, ağzı açık odanın içine atmış.

Veya düşürmüş.

Bu tespihi almak üzere 7 yaşında bir kız çocuğu mezar odasına indirilmiş.

Bilinen tek şey, odanın iki tarafından aşağı doğru merdivenlerin indiğiymiş.

Kız çocuğu mezara inip çıktıktan sonra dili tutulmuş.

Dr. Naci Bakırcı, 'Çocuğun dilinin neden tutulduğu hálá bilinmiyor' diyor.

KÜÇÜK KIZ MEZAR ODASINDA NE GÖRMÜŞTÜ

İşte bu olaydan sonra 'mezar odasının sırrı' iyice merak edilmeye başlanmış.

Acaba kız çocuğu orada ne görmüştü de dili tutulmuştu?

Bir iddiaya göre, oda çok karanlık olduğu için çocuk çok korkmuş ve geçirdiği travmadan dolayı dili tutulmuştu.

Ancak bir başka iddia daha var ki, o 'mezar odasının sırrını' daha da koyulaştırıyordu.

Selçuklu Türkleri o tarihte mumyalama tekniğini biliyorlarmış. Fatih Sultan Mehmed dahil 7 padişahın naaşı mumyalanmış.

Mevlana'nın naaşı da mumyalandığı için muhtemelen öyle duruyordu.

Kız çocuğu orada yatan Mevlana'yı görünce bu hale gelmiş olabilirdi.

Bu olay dönemin önde gelen Mevlevilerini harekete geçiriyor ve 1640 yılında mezar odasının ağzı tuğlayla örülüp üzeri kurşunla kaplanıyor.

O tarihten sonra mezar odasının ağzındaki kurşun hiçbir zaman kaldırılmadı.

Mezar odası, sırlarıyla birlikte belki de ebediyete kadar sessizliğe gömüldü.

1930'LU YILLARDA MÜZE MÜDÜRÜNÜN ODASINDA

Ancak odanın hikáyesi burada bitmiyor.

Aradan 300 yıl geçtikten sonra, Mısır'daki piramit sırlarına benzeyen bir dizi olay daha yaşanacaktı.

Bu olayın iki tanığı vardı.

Biri olayı yaşayan Yusuf Akyurt isimli biri.

Öteki de onun yaşadığını Murat Bardakçı'ya anlatan Abdülbaki Gölpınarlı Hoca.

1930'lu yılların güzel bir gününde, Mevlana Müzesi'nin Müdürü Yusuf Akyurt odasında tek başına otururken, aklına sandukanın altındaki mezar odası gelir.

İçinden 'Acaba şu odaya bir girsem de içinde ne olduğunu görsem' diye geçirir.

Ancak tepki çekeceğini düşündüğü için kararsızdır.

O AN KAPI ÇALINDI YAŞLI ADAM GİRDİ

Tam o esnada kapı çalınır ve içeri, müzenin yaşlı odacısı girer.

Bu yaşlı adam aslında, Mevlevi dedesidir. Cumhuriyetin ilanından sonra tekke ve zaviyeler kapandığı için müzeye çevrilen türbede odacı olarak çalışmayı kabul etmiştir.

Yaşlı Mevlevi dedesi saygılı bir şekilde içeri girer ve Yusuf Akyurt'un tüylerini diken diken eden şu cümleyi söyler:

'Sakın oraya inmeyi düşünmeyin...'

Ancak bu şaşkınlık, müdürü kararından vazgeçirmez. Mezara inmek üzere kurşunla kaplı kapağın önüne gelir.

Halıyı kaldırır. Tam kapağı açmak üzereyken, bir adam haykırarak içeri girer:

'Müdür bey, yetiş evin yanıyor...'

Yusuf Akyurt gelinceye kadar evi kül olmuştur.

İşte tam o sırada eline bir telgraf tutuşturulur.

Müze müdürü başka bir yere tayin edilmiştir.

KONYA-ANKARA YOLUNDAKİ KAZA

Konya-Ankara yolu o gün çok ıssızdı.

Gün batmış, alacakaranlık etrafa hákim olmaya başlamıştı.

Uzaktan gelen kamyonun farları, henüz tam karanlık hale gelmemiş ufukta cılız iki nokta gibi duruyordu.

Şoförün yanında kapıya dayanmış şekilde oturan çocuk kimbilir hangi hayallere dalmıştı.

Kamyon bir kavise girdiği sırada kapı aniden açılır ve çocuk alacakaranlığın içinde kaybolur.

Kamyon durup, içindeki iki adam kapıdan uçan çocuğa ulaştıklarında iş işten geçmiştir.

Çocuk öteki dünyaya göçmüştür.

Çocuğun başında duran ikinci adam, başı ellerinin arasında hüngür hüngür ağlamaktadır.

O adam, Konya'dan tayini çıkan Müze Müdürü Yusuf Akyurt'tur.

Kimine göre, mezar odasının sırrı, onu hálá takip etmektedir.

MEZARIN BAŞINDA SÖYLENEN SON SÖZLER

Yusuf Akyurt oğlunun cenazesini alıp Konya'ya döner. Cenaze töreninden sonra doğruca Mevlana Müzesi'ne gider ve sandukanın başında ellerini açıp haykırmaya başlar:

'Yetmedi mi? Affet artık...'

Bütün bunlar neydi? Efsane mi? Gerçek mi?

Küçük kızın dili niye tutulmuştu? Yaşlı odacı, müdürün kafasından geçen düşünceyi nasıl anlamıştı?

Bunların cevabı yok.

Ben bunları anlatan insanlardan dinledim.

Bildiğimiz tek şey var. Mezar odası 731 yıldan bu yana sırrını muhafaza ediyor.

Umarım bundan sonra da muhafaza etmeye devam eder.

Çünkü bilinmezliğin yarattığı bazı mistik duygulara ebediyen ihtiyacımız olacak.

Çünkü hepimizin içinde, sadece kendimize ait sırların saklandığı küçücük odalar var.

Üzerleri kurşunla kaplı küçücük odalar...
 
kelimelerin ifade edemiyiceği bir durumm yani ama merak insanın dogasında var..
 
anaaaaaaaaaaaaaaa!!!!
ne oluyoz:)

ama kötü taraf mevlana hazretlerinin
nie mezarını açmak isteyen bir kişiye
lanet yağdır?? bu bana ters geliyor!!!
 
SEPTAGH' Alıntı:
Bildiğimiz tek şey var. Mezar odası 731 yıldan bu yana sırrını muhafaza ediyor.

Umarım bundan sonra da muhafaza etmeye devam eder.

Çünkü bilinmezliğin yarattığı bazı mistik duygulara ebediyen ihtiyacımız olacak.

Çünkü hepimizin içinde, sadece kendimize ait sırların saklandığı küçücük odalar var.

Üzerleri kurşunla kaplı küçücük odalar...

I. İhtimal ::: Tamamen uydurma olabilir ::veya saptırılmış olabilir .ki bunun la ilgili bir sürü örnek var ..:: bazı konuları abartmakta üstümüze yok yani.

II. İhtimal:Bunlar büyük Allah (c.c.) dostalarıdır bunların kerametine aklımız ermez fazla kurcalamaya gerek yok..

O yaşlı adam nasıl o adamın aklını okuya bildi diye yazmışsın .. Biraz arastırırsın bunun cevabı çok basit .. Allah (c.c.) bazı kullarının kalp gözünü açılmıştır ..ve şuan tarihimizde bir sürü örnekleri vardır..

Dediğim gibi böyle büyük zaatların kerametine akıl sır ermez :eek:

Ek bilgi olarak bir şey daha :::: Böyle türbelerde yatan alimlerin naaşları hiç bir zaman direkt türbenin altına koyulmaz.. Türbenin etrafında bir yere Defnedilir.. Yerini ise Çok az insan bilir...Nedeni ise Bazı gayri müslimlerin zamanın da türbelere gidip pislik veya domuz eti gibi iğrençlikleri kötülemek amaçlı türbelere sürmesidir..

Baya güsel bir bilgi alış-verişi oldu galiba :)
 
CaKıR_X' Alıntı:
I. İhtimal ::: Tamamen uydurma olabilir ::veya saptırılmış olabilir .ki bunun la ilgili bir sürü örnek var ..:: bazı konuları abartmakta üstümüze yok yani.

II. İhtimal:Bunlar büyük Allah (c.c.) dostalarıdır bunların kerametine aklımız ermez fazla kurcalamaya gerek yok..

O yaşlı adam nasıl o adamın aklını okuya bildi diye yazmışsın .. Biraz arastırırsın bunun cevabı çok basit .. Allah (c.c.) bazı kullarının kalp gözünü açılmıştır ..ve şuan tarihimizde bir sürü örnekleri vardır..

Dediğim gibi böyle büyük zaatların kerametine akıl sır ermez :eek:

Ek bilgi olarak bir şey daha :::: Böyle türbelerde yatan alimlerin naaşları hiç bir zaman direkt türbenin altına koyulmaz.. Türbenin etrafında bir yere Defnedilir.. Yerini ise Çok az insan bilir...Nedeni ise Bazı gayri müslimlerin zamanın da türbelere gidip pislik veya domuz eti gibi iğrençlikleri kötülemek amaçlı türbelere sürmesidir..

Baya güsel bir bilgi alış-verişi oldu galiba :)

ben yazmadım .alıntı yazmayı unuttum.O nu yazacak kadar zamanım yok...
 
cakır bu bilgi alış verişinden cok ukalık oluyo senni yaptığın konu verilmiştir.yorum yapmak herkesin hakkıdır ama böle bir bilgiyi zaten alıntı yapmadan yazmak pek mümkün değil sende hak verirsen.
 
SEPTAGH' Alıntı:
ben yazmadım .alıntı yazmayı unuttum.O nu yazacak kadar zamanım yok...

Alıntı yazman önemli değil ben sadece senin alıntı yaptığın yazıyı cevaplandırmak istedim..

MaYdOnOz ' Alıntı:
cakır bu bilgi alış verişinden cok ukalık oluyo senni yaptığın konu verilmiştir.yorum yapmak herkesin hakkıdır ama böle bir bilgiyi zaten alıntı yapmadan yazmak pek mümkün değil sende hak verirsen.

Ukalalık.. ve yaptığım konun verilmesinden .. hiç bir şey anlamadım yawf :D

Neyse siz haklısınız ..Benim maksadım bu konu hakkındaki düşüncelerimi paylaşmaktı.. Yanlış bişey yazdığımı düşünmüyorum.. Yazdıysam özür dilerim :eek:
 
Geri
Üst