Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Arkadaşlar mevlananın sözlerini kopyalamdan önce; kim olduğunu ve İslam adına ne kadar hizmet ettiği önemlidir.tabu edinilmiş sözlerle değil onun islama kattığı ilminden bahsetmemiz gerekir.Lakin Mevlananın islam adına yaptığı şeyler meçhuldür,tabu haline getirilmiş ve yüceltilmiş bu kişinin mesnevisinde neler yazdığı ve islama kattıkları çok açıktır.Bence öncelikle mesneviyi bir okuyalım ve tanıyalım derim..........
Arkadaşlar mevlananın sözlerini kopyalamdan önce; kim olduğunu ve İslam adına ne kadar hizmet ettiği önemlidir.tabu edinilmiş sözlerle değil onun islama kattığı ilminden bahsetmemiz gerekir.Lakin Mevlananın islam adına yaptığı şeyler meçhuldür,tabu haline getirilmiş ve yüceltilmiş bu kişinin mesnevisinde neler yazdığı ve islama kattıkları çok açıktır.Bence öncelikle mesneviyi bir okuyalım ve tanıyalım derim..........
arkadaşım sen mevlanayı başkasıyla karıştırıyo olmayasın adam anadolunun ortasına dergah açmış bi insan çevresine bir sürü mürid toplamış bir aydın herşeyiyle apaçık ortada sen daha dün bu foruma girmişsin.Bırak mevlanayı bu forumun moderatorlerini bile eleştirme hakkına sahip diilsin ilk önce flood yapmışın onu düzelt sonrada altta mevlananın hayatını sırf senn için araştırdım yazıyorum iyice oku tamammı aslanım...
Mevlana'nın Hayatı(1207-1273):
Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğmuştur.
Mevlâna'nın babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden olup sağlığında "Bilginlerin Sultanı" ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahaeddin Veled'dir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur.
Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'ten ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü'l-Ulemâ 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'ten ayrıldı.
Sultânü'l-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış Mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile de karşılaşmıştır. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır.
Sultânü'l-Ulemâ Nişâbur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kûfe yolu ile Kâbe'ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldi. Karaman'da Subaşı Emir Musa'nın yaptırdıkları medreseye yerleşti.
1222 yılında Karaman'a gelen Sultânü'l-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldı. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adında iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun' u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerra Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlâna'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ve Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi.
Bu yıllarda Anadolu'nun büyük bir kısmı Selçuklu Devletinin egemenliği altında idi. Konya ise bu devletin başşehri idi. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu ve devletin hükümdarı Alâeddin Keykubad idi. Alâeddin Keykubad, Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi.
Bahaeddin Veled, sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldi. Sultan Alâeddin onu muhteşem bir törenle karşıladı ve ona ikametgâh olarak Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni tahsis etti.
Sultânü'l-Ulemâ, 12 Ocak 1231 yılında Konya'da vefat etti. Mezar yeri olarak Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi seçildi. Günümüzde müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'na bugünkü yerine defnedildi.
Sultânü'l-Ulemâ ölünce talebeleri ve müridleri bu defa Mevlâna'nın çevresinde toplandılar. Mevlâna'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Medrese kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu.
Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaştı. Mevlâna Şems'te "mutlak kemâlin varlığını" cemalinde de "Tanrı nurlarını" görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü. Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizî'nin yerini doldurmaya çalıştılar.
Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 pazar günü Hakk'ın rahmetine kavuştu. Mevlâna'nın cenaze namazını vasiyeti üzerine Sadrettin Konevi kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevi çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine Mevlâna'nın cenaze namazını Kadı Siraceddin kıldırdı.
Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine, yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu."Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir"
arkadaşlar bana mevlanın hayatından alıntılar yapmayın..benim amacım tartışmak değil!çılgın arkadaşım bak binlerce müridi olması demek o adamın islam için bişeyler yaptığı anlamına gelmez!mesneviyi oku bak orada bir hizmetçi ile bir eşşeğin ilişkisi anlatılıyo oku bakalım ve diğer konularıda ....bak bakalım o zamn ne düşünceksin!tabu haline getrilmiş bir insanı şaşalamayın tamam mı?çılgın arkadaşım mesneviyi okuduğundan da kesinlikle şüpheliyim..bir insanın müridlerinin olması veya onun yüzlerce dergah açması önemli değil;zaten şeyh mürid ilişkisi din dışında olan şeyler.Resulullah(sav)hayatına terstir böle yaşam tarzları ..olsa Resululahaın(sav) olurdu arkadaşlar!amacım tartışmayı uzatmak değil Allah rızası için bişeyler anlatmaktır.buna inanın kardeşlerim.!
(Allaha hamd ve onu tüm eksikliklerden tenzih eder ve ondan bağışlanma dilerim)
arkadaşlar bana mevlanın hayatından alıntılar yapmayın..benim amacım tartışmak değil!çılgın arkadaşım bak binlerce müridi olması demek o adamın islam için bişeyler yaptığı anlamına gelmez!mesneviyi oku bak orada bir hizmetçi ile bir eşşeğin ilişkisi anlatılıyo oku bakalım ve diğer konularıda ....bak bakalım o zamn ne düşünceksin!tabu haline getrilmiş bir insanı şaşalamayın tamam mı?çılgın arkadaşım mesneviyi okuduğundan da kesinlikle şüpheliyim..bir insanın müridlerinin olması veya onun yüzlerce dergah açması önemli değil;zaten şeyh mürid ilişkisi din dışında olan şeyler.Resulullah(sav)hayatına terstir böle yaşam tarzları ..olsa Resululahaın(sav) olurdu arkadaşlar!amacım tartışmayı uzatmak değil Allah rızası için bişeyler anlatmaktır.buna inanın kardeşlerim.!
(Allaha hamd ve onu tüm eksikliklerden tenzih eder ve ondan bağışlanma dilerim)
nasılki kuranı şu an tamamiyle anlıyamıyoruz aynı şekilde mevlananın mesnevisindede kafa yorulması gereken noktalar hatta senn benim anlıyamayacağın noktalar mevcut o donemin insanları bu mesneviyi okumamışlarmıydı sana bunu soruyorum mesnevisini tamamen okumadım ama okuduğum kısımları oldu onu anlayabilmen o kadar kolay değil bu tıpkı şu mutasavvıfın durumuna benziyo(adını getiremedim özr diliyorum)ben Allahım demiş o donemde o adamı öldürmüşler.Halbuki o adam hepimizi Allah yarattı:hepimiz Allah'ın gölgesiyiz.Eğer hepimiz Allah'ın bir parçasıysak ve O'nun tarafından bu dünyaya getirilmişsek bizde Allah ız şeklinde yorum yapmış.Sen de tıpkı o dönemde yaşamış insanlar gibi yanlış düşünüyosun saana sadece onu söylicem
"seninle inşallah anlaşıcaz çılgın kardeşim!Kuranın anlaşılmayan yönü var dersen yanılırsın nasıl;Kuranı kerimde bir ayet vardır:"Biz Kuranı onlara apaçık olarak gönderdik okuyupta öğüt alsınlar diye!ve buna benzer bir çok ayet vardır şimdi buradan yaklaşırsak olaya mütebaşi ayetlerin dışında bütün ayetler anlaşılırdır(elif lam ra mim gibi başlayan ayetler dışında) mesnevide de kesinlikle anlaşamıyacak yer yoktur çünkü çok güzel şekilde dilimize çevrilmiştir.zaten mesnevi farsça ve osmanlıcadır osmanlıca bilipte cumhuriyetle tanışan çok insan olduğundan mesnevinin çevrimi kolay olmuştur .
(Allaha hamd ve bütün eksikliklerden tenzih eder ondan bağışlanma dilerim)
arkadaşım sen Kur'an-ı Kerim alametlerini okumuşmuydun bilimsel olarak bilinmeyen sonradan keşifler neticesinde açığa çıkarılan nice gizli mesaj var benim kasdetmek istediğim de bunlar zaten yoksa otur oku elbette anlarsın ama gizli mesajlarda bulunmakta.sana Kur'an mucizeleri hakkında bi program yükledim onu okumanı tavsiye ediyorum iyi forumlar teşekkürler