mevlana nın altın sözleri

DeRSaaDeT

Islambol
Altın Üye
Katılım
3 Şub 2006
Mesajlar
6,597
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
118
2b15fccdbb.jpg


1b12cab189.gif
1b12cab189.gif
Mevlana'dan Altın Sözler




Bir adamın birçok hüner, fen, bilgi sahibi olduğuna bakma! Verdiği sözde duruyor mu? Vefâsı var

mı? Asıl ona bak! Hakla ettiği sözleşmeyi yerine getiriyorsa, insanlara verdiği sözde duruyorsa,

vefâlıysa onu istediğin kadar öv! Onun iyi vasıflarını bir bir say! O, senin övgünden, saydığın

meziyetlerden daha üstün bir kişidir.

* * *

Şöhret âfettir; şöhret peşinde koşmak, iyi tanınmak için uğraşmak, insanlığa yakışmaz. Eğer sen

hakikati, aşk incisini arıyorsan, görünüşten kurtulman, deniz dalman, derinliklere inmen gerek!

Yoksa şöhret, gösteriş, deniz kıyısına düşen köpüktür.

* * *

Kötü huy kılavuzun oldukça mutlu olacağım sanma! Sen sabaha kadar gaflet uykusundasın, ömürse

kısadır. Korkarım ki, sen bu uykudan uyanınca gündüz olur.

* * *

Haydi şu benlikten kurtul, herkesle anlaş, herkesle hoş geçin. Sen kendine kaldıkça, bir habbesin,

bir zerresin fakat herkesle birleştin, kaynaştın mı, bir ummansın, bir madensin! Bütün insanlarda

aynı ruh vardır, ama hepsinde de aynı yağ bulunmaktadır. Dünya da çeşitli diller, çeşitli lügatler var,

fakat hepsinin da anlamı birdir, çeşitli kaplara konan sular, kaplar birleşirler, bir su hâlinde

akarlar. Tevhidin ne demek olduğunu anlar da, birliğe erersen, gönülden sözü, mânâsız düşünceleri

söküp atarsan, can, mânâ gözü açık olanlara haberler gönderir, onlara gerçekleri söyler.

* * *

Sende bulunan beş duygu ışığını, gönül nuruyla aydınlat. Duyguları beş vakit namaz gibi bil.

Gönlünse yedi âyetten ibâret olan Fatiha Sûresi’ne benzer. Her sabah göklerden bir ses gelir,

gönlünden dünya sevgisini atabilirsen o sesi duyar, hakikat yolunun izini bulur, yol alır gidersin.

* * *

Gel, gel, daha yakın gel, bu yol vuruculuk ne zamana kadar sürüp gidecek? Madem ki sen, bensin,

ben de senim. Artık bu senlik ve benlik nedir? Biz Hakk’ın nuruyuz, Hakk’ın aynasıyız. Şu halde

kendi kendimizle, birbirimizle ne diye çekişip duruyoruz? Bir aydınlık bir aydınlıktan neden böyle

kaçıyor? Biz hepimiz, bütün insanlar, tek bir vücud halinde olgun bir insanın varlığında toplanmış

gibiyiz. Fakat neden böyle şaşıyız? Aynı vücudun birer uzvu olduğumuz halde neden zenginler,

yoksulları böyle hor görürler? Aynı vücutta bulunan sağ el, ne diye sol elini hor görür? Her ikisi de

madem senin elindir, aynı tende uğurlu ne demek, uğursuz.

* * *

Mânâların aşk burakı, aklımı da, gönlümü de aldı, götürdü.”Nereye götürdü?” diye bana sor.

Aklımı da, gönlümü de senin bilmediğin o tarafa, ötelere götürdü. Ben öyle bir revâka, öyle bir

kemer altına ulaştım ki, orada ne ay gördüm, ne de gök. Öyle bir dünyaya eriştim ki, orada dünya

da, dünyalıktan çıkar, dünyalığını kaybeder.

* * *

Mutlu olmanın sırrını Peygamber Efendimiz’den öğren de, Allah sana ne verirse ona razı ol. Başına

gelen derde, balaya razı olur da, ses çıkarmazsan, o anda hemen sana cennet kapısı açılır. Eğer gam

elçisi sana gelirse, tanıdık bir dost gibi karşıla, onu kucakla. Zaten o sana yabancı değildir, onunla

aşinalığın vardır. Sevgiliden gelen cefaya karşı sakın suratını asma, onu neşe ile karşıla, merhaba,

hoş geldin de. Onu güler yüzle, tatlı sözle karşıla ki gönül alıcı o eşsiz varlık hoşa gitmeyen çarşafını

üstünden atsın da güzelliği ortaya çıksın.

* * *

Ey benim canım, şu toprak perdesinin ötesinde, gizli bir zevk, gizli bir mutlu yalayış vardır. Her şeyi

gizleyen bu örtünün altında, yüzlerce güzel Yusuflar vardır. Bu ten, bu görünen beden ortadan

gidince, asıl varlığın olan ruhun kalkar. Ey sonsuz olan ruh, ey fani olan ten! Bu halin nasıl

olduğunu anlamak istersen, her gece kendine bak. Uykuya dalınca tenin ölmüş gibidir. Ruhunsa

cennet bahçelerine kanat çırpmaktadır.

* * *

Pişman olmayı kendine âdet edinirsen boyuna pişman olur durursun! Nihayet bu pişmanlığa da daha

ziyade pişman olusursun! Ömrünün yarısı perişanlıkla geçer, öbür yarısı da pişmanlıkla heder olur

gider! Bu fikri, bu pişmanlığı terket de, daha iyi bir hâl, daha iyi bir dost ve daha iyi bir iş ara!

* * *

Ezel sofrası üzerinde her ne kadar halk kavgadaysa da, yediler ve yerlerse de, sofra yine o sofradır,

ondan hiçbir şey eksilmez. O olduğu gibi durur. Bir kuş bir dağın üstüne konsa, sonra uçup gitse,

dağda bir fazlalık veya bir eksiklik görünür mü?

* * *

Şu tenimiz ruhumuzun bir köşküdür. Orası bir tepe, bir yıkık yer değildir. Ruhumuz bizim biricik

dostumuz, yârimizdir. O, bize hiçbir zaman yabancı olmaz. Gönül yolu, korkunç bir çölden geçer.

Yürekli bir er, Rüstem gibi bir yiğit olmayan oraya nasıl varabilir? Oraya varacak kişi, bir pehlivan

gibi hasmını yere vuran, çeşitli gıdalarla bedenini besleyen, kuvvetli, güçlü kişi değildir. Oraya

varacak kişi, nefsini yenen, kendi benliğini yıkıp alt eden, dünya âşığı değil, Allah âşığı olan kişidir.

Böyle bir kişinin bedeni mezara girince; mezarın toprağı ile örtülünce, o bedenden tohum nasıl baş

verir yücelirse, tıpkı onun fini Hak tarafından kabul edilmiş ağacı yükselir, boy atar. Nurlu bir gönül

erinden başka, o nura âşık olan kimdir? Aşk mumu, pervanenin gönlünden başka neyi yakar?

* * *

Sermâyesi kanaat olan kişinin; her yaptığı iş, tâ’at olur, ibâdet sayılır. Onun yemesi, içmesi,

uyuması, Hakk’ın emrini tutması, yerine getirmesi içindir. Sakın Hak’tan başkasını dost edinme!

Çünkü halkın dostu olmak, halkın gözüne girmek ömürsüzdür, ancak yarım saat sürer.
 
kopyalayıp, arşivliyeceğim... sağol.....
 
crazyboy_9999 Sen ne yaptın kardeşim harikasın emeğine sağlık devamını bekliyoruz :)
 
Arkadaşlar mevlananın sözlerini kopyalamdan önce; kim olduğunu ve İslam adına ne kadar hizmet ettiği önemlidir.tabu edinilmiş sözlerle değil onun islama kattığı ilminden bahsetmemiz gerekir.Lakin Mevlananın islam adına yaptığı şeyler meçhuldür,tabu haline getirilmiş ve yüceltilmiş bu kişinin mesnevisinde neler yazdığı ve islama kattıkları çok açıktır.Bence öncelikle mesneviyi bir okuyalım ve tanıyalım derim..........
 
burs_avcisi' Alıntı:
Arkadaşlar mevlananın sözlerini kopyalamdan önce; kim olduğunu ve İslam adına ne kadar hizmet ettiği önemlidir.tabu edinilmiş sözlerle değil onun islama kattığı ilminden bahsetmemiz gerekir.Lakin Mevlananın islam adına yaptığı şeyler meçhuldür,tabu haline getirilmiş ve yüceltilmiş bu kişinin mesnevisinde neler yazdığı ve islama kattıkları çok açıktır.Bence öncelikle mesneviyi bir okuyalım ve tanıyalım derim..........




arkadaşım sen mevlanayı başkasıyla karıştırıyo olmayasın adam anadolunun ortasına dergah açmış bi insan çevresine bir sürü mürid toplamış bir aydın herşeyiyle apaçık ortada sen daha dün bu foruma girmişsin.Bırak mevlanayı bu forumun moderatorlerini bile eleştirme hakkına sahip diilsin ilk önce flood yapmışın onu düzelt sonrada altta mevlananın hayatını sırf senn için araştırdım yazıyorum iyice oku tamammı aslanım...




632821712589746319.jpg


Mevlana'nın Hayatı(1207-1273):

632821718823921249.gif
632821718823921249.gif
632821718823921249.gif
632821718823921249.gif

Mevlâna 30 Eylül 1207 yılında bugün Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan yöresinde, Belh şehrinde doğmuştur.

Mevlâna'nın babası Belh şehrinin ileri gelenlerinden olup sağlığında "Bilginlerin Sultanı" ünvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahaeddin Veled'dir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin'in kızı Mümine Hatun'dur.

Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh'ten ayrılmak zorunda kalmıştır. Sultânü'l-Ulemâ 1212 veya 1213 yıllarında aile fertleri ve yakın dostları ile birlikte Belh'ten ayrıldı.

Sultânü'l-Ulemâ'nın ilk durağı Nişâbur olmuştur. Nişâbur şehrinde tanınmış Mutasavvıf Ferîdüddin Attar ile de karşılaşmıştır. Mevlâna burada küçük yaşına rağmen Ferîdüddin Attar'ın ilgisini çekmiş ve takdirlerini kazanmıştır.




632821713720073287.jpg




Sultânü'l-Ulemâ Nişâbur'dan Bağdat'a ve daha sonra Kûfe yolu ile Kâbe'ye hareket etti. Hac farizasını yerine getirdikten sonra dönüşte Şam'a uğradı. Şam'dan sonra Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri, Niğde yolu ile Lârende'ye (Karaman) geldi. Karaman'da Subaşı Emir Musa'nın yaptırdıkları medreseye yerleşti.

1222 yılında Karaman'a gelen Sultânü'l-Ulemâ ve ailesi burada 7 yıl kaldı. Mevlâna 1225 yılında Şerefeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun ile Karaman'da evlendi. Bu evlilikten Mevlâna'nın Sultan Veled ve Alâeddin Çelebi adında iki oğlu oldu. Yıllar sonra Gevher Hatun' u kaybeden Mevlâna bir çocuklu dul olan Kerra Hatun ile ikinci evliliğini yaptı. Mevlâna'nın bu evlilikten de Muzaffereddin ve Emir Alim Çelebi adlı iki oğlu ve Melike Hatun adlı bir kızı dünyaya geldi.

Bu yıllarda Anadolu'nun büyük bir kısmı Selçuklu Devletinin egemenliği altında idi. Konya ise bu devletin başşehri idi. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştı. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşıyordu ve devletin hükümdarı Alâeddin Keykubad idi. Alâeddin Keykubad, Sultânü'l-Ulemâ Bahaeddin Veled'i Karaman'dan Konya'ya davet etti ve Konya'ya yerleşmesini istedi.

Bahaeddin Veled, sultanın davetini kabul etti ve Konya'ya 3 Mayıs 1228 yılında ailesi ve dostları ile geldi. Sultan Alâeddin onu muhteşem bir törenle karşıladı ve ona ikametgâh olarak Altunapa (İplikçi) Medresesi'ni tahsis etti.

Sultânü'l-Ulemâ, 12 Ocak 1231 yılında Konya'da vefat etti. Mezar yeri olarak Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi seçildi. Günümüzde müze olarak kullanılan Mevlâna Dergâhı'na bugünkü yerine defnedildi.





632821713720073287.jpg



Sultânü'l-Ulemâ ölünce talebeleri ve müridleri bu defa Mevlâna'nın çevresinde toplandılar. Mevlâna'yı babasının tek varisi olarak gördüler. Gerçekten de Mevlâna büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi'nde vaazlar veriyordu. Medrese kendisini dinlemeye gelenlerle dolup taşıyordu.

Mevlâna 15 Kasım 1244 yılında Şems-i Tebrizî ile karşılaştı. Mevlâna Şems'te "mutlak kemâlin varlığını" cemalinde de "Tanrı nurlarını" görmüştü. Ancak beraberlikleri uzun sürmedi. Şems aniden öldü. Mevlâna Şems'in ölümünden sonra uzun yıllar inzivaya çekildi. Daha sonraki yıllarda Selâhaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Şems-i Tebrizî'nin yerini doldurmaya çalıştılar.

Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleri ile özetleyen Mevlâna 17 Aralık 1273 pazar günü Hakk'ın rahmetine kavuştu. Mevlâna'nın cenaze namazını vasiyeti üzerine Sadrettin Konevi kıldıracaktı. Ancak Sadreddin Konevi çok sevdiği Mevlâna'yı kaybetmeye dayanamayıp cenazede bayıldı. Bunun üzerine Mevlâna'nın cenaze namazını Kadı Siraceddin kıldırdı.

Mevlâna ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul ediyordu. O öldüğü zaman sevdiğine, yani Allah'ına kavuşacaktı. Onun için Mevlâna ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen "Şeb-i Arûs" diyordu ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet ediyordu."Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir"

 
1. öğütler için ellerine sağlık arşivime guzel katklı oldu bi konyalı olarak.

2.hayatını okumuştum ama bilmeyen arklar için çok guzel olmuş tekrardan ellerine sağlık.
 
arkadaşlar bana mevlanın hayatından alıntılar yapmayın..benim amacım tartışmak değil!çılgın arkadaşım bak binlerce müridi olması demek o adamın islam için bişeyler yaptığı anlamına gelmez!mesneviyi oku bak orada bir hizmetçi ile bir eşşeğin ilişkisi anlatılıyo oku bakalım ve diğer konularıda ....bak bakalım o zamn ne düşünceksin!tabu haline getrilmiş bir insanı şaşalamayın tamam mı?çılgın arkadaşım mesneviyi okuduğundan da kesinlikle şüpheliyim..bir insanın müridlerinin olması veya onun yüzlerce dergah açması önemli değil;zaten şeyh mürid ilişkisi din dışında olan şeyler.Resulullah(sav)hayatına terstir böle yaşam tarzları ..olsa Resululahaın(sav) olurdu arkadaşlar!amacım tartışmayı uzatmak değil Allah rızası için bişeyler anlatmaktır.buna inanın kardeşlerim.!
(Allaha hamd ve onu tüm eksikliklerden tenzih eder ve ondan bağışlanma dilerim)
 
burs_avcisi' Alıntı:
arkadaşlar bana mevlanın hayatından alıntılar yapmayın..benim amacım tartışmak değil!çılgın arkadaşım bak binlerce müridi olması demek o adamın islam için bişeyler yaptığı anlamına gelmez!mesneviyi oku bak orada bir hizmetçi ile bir eşşeğin ilişkisi anlatılıyo oku bakalım ve diğer konularıda ....bak bakalım o zamn ne düşünceksin!tabu haline getrilmiş bir insanı şaşalamayın tamam mı?çılgın arkadaşım mesneviyi okuduğundan da kesinlikle şüpheliyim..bir insanın müridlerinin olması veya onun yüzlerce dergah açması önemli değil;zaten şeyh mürid ilişkisi din dışında olan şeyler.Resulullah(sav)hayatına terstir böle yaşam tarzları ..olsa Resululahaın(sav) olurdu arkadaşlar!amacım tartışmayı uzatmak değil Allah rızası için bişeyler anlatmaktır.buna inanın kardeşlerim.!
(Allaha hamd ve onu tüm eksikliklerden tenzih eder ve ondan bağışlanma dilerim)



nasılki kuranı şu an tamamiyle anlıyamıyoruz aynı şekilde mevlananın mesnevisindede kafa yorulması gereken noktalar hatta senn benim anlıyamayacağın noktalar mevcut o donemin insanları bu mesneviyi okumamışlarmıydı sana bunu soruyorum mesnevisini tamamen okumadım ama okuduğum kısımları oldu onu anlayabilmen o kadar kolay değil bu tıpkı şu mutasavvıfın durumuna benziyo(adını getiremedim özr diliyorum)ben Allahım demiş o donemde o adamı öldürmüşler.Halbuki o adam hepimizi Allah yarattı:hepimiz Allah'ın gölgesiyiz.Eğer hepimiz Allah'ın bir parçasıysak ve O'nun tarafından bu dünyaya getirilmişsek bizde Allah ız şeklinde yorum yapmış.Sen de tıpkı o dönemde yaşamış insanlar gibi yanlış düşünüyosun saana sadece onu söylicem
 
"seninle inşallah anlaşıcaz çılgın kardeşim!Kuranın anlaşılmayan yönü var dersen yanılırsın nasıl;Kuranı kerimde bir ayet vardır:"Biz Kuranı onlara apaçık olarak gönderdik okuyupta öğüt alsınlar diye!ve buna benzer bir çok ayet vardır şimdi buradan yaklaşırsak olaya mütebaşi ayetlerin dışında bütün ayetler anlaşılırdır(elif lam ra mim gibi başlayan ayetler dışında) mesnevide de kesinlikle anlaşamıyacak yer yoktur çünkü çok güzel şekilde dilimize çevrilmiştir.zaten mesnevi farsça ve osmanlıcadır osmanlıca bilipte cumhuriyetle tanışan çok insan olduğundan mesnevinin çevrimi kolay olmuştur .
(Allaha hamd ve bütün eksikliklerden tenzih eder ondan bağışlanma dilerim)
 
arkadaşım sen Kur'an-ı Kerim alametlerini okumuşmuydun bilimsel olarak bilinmeyen sonradan keşifler neticesinde açığa çıkarılan nice gizli mesaj var benim kasdetmek istediğim de bunlar zaten yoksa otur oku elbette anlarsın ama gizli mesajlarda bulunmakta.sana Kur'an mucizeleri hakkında bi program yükledim onu okumanı tavsiye ediyorum iyi forumlar teşekkürler
 
Geri
Üst