METİN GÖKTEPE yoldaşlar bilir

evrim122

New member
Av.Duygu Özkan15-12-2007, 07:31 AM
METİN GÖKTEPE


Evrensel Gazetesi Muhabiri Metin Göktepe, "Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar" diyerek gittiği haberde, gözaltına alındı ve polislerce dövülerek öldürüldü. Gün 8 Ocak 1996'ydı. Ümraniye Cezaevi'nde öldürülen tutukluların cenazesini izlemek üzere Alibeyköy'e gitmişti. Ancak, "Sarı Basın Kartı" olmadığı gerekçesiyle ilçeye sokulmadı. Haberi izlemekte "ısrarcı" davranınca da, gözaltına alındı ve yüzlerce insanla birlikte Eyüp Kapalı Spor Salonu'na götürüldü. Burada polislerin şiddetli cop darbeleriyle dövülerek öldürüldü.

Devlet yetkilileri önce; "Sandalyeden düştü", "Duvardan düştü" dediler; ancak meslektaşlarının ve emekçileri katillerin yakasını bırakmadı. Metin Göktepe cinayeti, ilk günden itibaren basın tarihinde; devletin basına yönelik tutumunu gösterdiği kadar; gazetecilerin meslektaşlarına sahip çıkmasının ve halkın haber alma hakkını savunmasının önemli bir örneği olarak kayda geçti. Bu mücadelede; genç gazeteciler ile Metin'in gazetesi Evrensel, başta annesi Fadime Göktepe olmak üzere Göktepe ailesi ve avukatları ile Metin'in haberini yaptığı emekçiler en önde yürüdüler. İlden ile sürülen Metin Göktepe davası, "mahkumiyet kararı çıkan ilk gazeteci cinayeti" olarak basın tarihinde yerini aldı.



Metin'siz 8 yıl...

Kaan ÖZBEK
08.01.2005 BİRGÜN

Bir kırık kalem, bir kırık objektif ve bir kırık yaşam Metin'inkisi... Ne ağıtlar, ne kördüğüm olan hukuk süreci; ne hergün yeni bir şekilde baltalanan "gazetecilik" özgürlüğü Metin'i geri getirmedi. Herkesin hafızalarına kazınan fotoğrafında Göktepe, makinesini temizliyordu. Belki kirlenen gazetecilik etiğine inat. Hep öyle kaldı hafızalarda, öyle de kalacak...

Tarih 8 Ocak 1996'ydı. "Faili malûm" bir cinayete kurban eden Rıza Boydaş ile Orhan Özen'in cenaze törenleri vardı. Polis, "olay çıkmaması için" cenazeleri kaçırıyor. Alibeyköy Mezarlığı gazetecilerden arındırılmış bölge haline getiriliyor. Cumhuriyet'ten Kerem Ilgaz, UBA'dan Satı Kaya, Yeni Yüzyıl'dan Murat İnceoğlu ve Evrensel'den Metin Göktepe mezarlığa girmek için ısrar edince komiser muavini "Sen fazla konuştun" diyerek Metin'i gözaltına alıyor.
Metin ertesi gün ölü olarak bulunuyor. İstanbul Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, Metin'in sandalyeden düşerek öldüğünü açıklıyor. İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan ise sandalyenin yüksekliği konusunda kuşku duyduğundan olsa gerek, "Sandalyeden değil, duvardan düşerek öldü" diyor.

O gün Eyüp Spor Salonu'nu Metin için cehenneme dönüştürülmüştü. Toplam bin 52 kişi gözaltına alınmıştı. Metin "Ben Evrensel muhabiriyim, gazeteciyim" diyordu. Ama gazeteci olması Metin'i koruyamıyordu. Onun için özel bir muamele bile düşünmüşlerdi. Gözaltına alınanlar, "özel muameleyi" şöyle anlatıyordu: "O sırada Metin getirildi. Amirlerden biri 'özel muamele' dedi. On kişi Metin'in üzerine çullandı. Cop ve sopalarla vuruyorlardı. Metin bayıldı. Su döküp ayılttılar. Tekrar dövmeye başladılar. Çok kan kaybediyordu. Tuvalete götürüp yıkadılar. Metin yığıldı kaldı..."

Çevik Kuvvet Grup Amirliği'nde görevli Şuayip Mutluer ise şöyle anlatıyordu olanı ve biteni: "Ben salona döndüğümde yerde yatan şahsı sordum, polis memuru Metin Kuşat, bana gazeteci olduğunu, İstiklal Marşı'nı bilmediğini söyledi. Ben de boş ver dedim, bir tekme de ben attım. Polis memuru Saffet Hızarcı'nın yerde bulunan şahsa 'Bu Ali için, bu Rüştü için, bu da Süleyman için' diyerek vurduğunu gördüm. Görev bittikten sonra Hızarcı copunu göstererek 'Bu akşam iyi çalıştı' dedi. Sonradan adam dövmekten copunun kırıldığını arkadaşlarımdan öğrendim."

Metin Göktepe'yi döverek öldürenler, "Kastı aşan müessir fiil"den yani "istemeden öldürmek"ten yargılandı. Bir de öldürücü darbe hangi polisin elindeki kalastan çıktığı belirlenemedi. Oysa herşey avukat Fikret İlkiz'in Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'nde söylediği gibi netti: "Eğer istemiyorsanız, bir kere vurduktan sonra geri çekilirsiniz. İstemeden bir insanın kafasına kalasla 40 kere vurmazsınız. Metin Göktepe seçilerek alınmış, Evrensel muhabiri olması nedeniyle bilinçli olarak dövülmüş ve isteyerek öldürülmüştür."
Sanık polislerin yargılanacakları yer sorun oldu. Adalet Bakanı Mehmet Ağar, güvenlik gerekçesiyle Göktepe Davası'nı 25 bin polisin görev yaptığı İstanbul'dan Aydın'a aldırttı. Dava sonra Afyon'da görüldü. 12 Mart döneminin tanınmış işkencecileri arasında adı geçen Necdet Küçüktaşkıner sanık polislerin savunmasını üstlendi. Sanık polis avukatlarından Ahmet Ülger, ilk duruşmada noktayı koydu: "Bu dava, basınla devlet arasındadır."

Afyon duruşmalarını, yerli yabancı çok sayıda meslektaşı izledi Metin'in. Metin Göktepe anısına oluşturulan Gazetecilik Ödülleri'nin ilki davayı izleyen bütün gazeteciler adına Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli'ye verildi.

İşte 3 yıl süren davada ilk karar 19 Mart 1998'de çıktı. 5 sanık polis "kastı aşan müessir fiilden" 7'şer yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptırıldı. 6 sanık beraat etti. Kararı protesto eden gazeteciler Zafer Anıtı önünde kalemlerini yere attı. Yargıtay, kararı "usul"den bozdu. Afyon'da ikinci karar, 6 Mayıs 1999'da çıktı. Polisler Murat Polat, Şuayip Mutluer, Saffet Hızarcı, Fedai Korkmaz, Metin Kuşak ve Seydi Battal Köse 7'şer yıl, 6'şar ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay 1. Ceza Dairesi S. Battal Köse dışındaki sanıkların cezasını onayladı.

Afyon Ağır Ceza Mahkemesi Yargıtay'ın kararına karşı direnmedi. Köse'nin 7 yıl olan cezasını 1 yıl 8 aya çevirdi. Ayrıca 375 bin lira para ve 5 ay memuriyetten men cezası verdi.

METİN'E METİN BİR METİN

Metin'in kafasında bir darp var
Polis karakolundan morga kadar
Mosmor
Bir darbe var
yüreğimizde beynimizde
Soruyor bir işaret fişeği
Biz ölerek mi yaşamayı
öğreneceğiz hâlâ...

Can Yücel

kaynakMahkumiyet Karari çikan Ilk Gazeteci Cinayeti (metin Göktepe Davasi) [Arşiv] - Alevi-Alevi Forum-Alevilik Nedir-Aleviler Kimdir-Alevilik ve Cem-Alevi Radyo-Alevilik Tarihi-Alevilik ve Bektaşilik-Aleviliğin Doğruları-Cem Evleri
 
Metin Göktepe ile görüşlerimzi taban tabana zıt ama ne olursa olsun kim olursa olsun hiç kimse böyle bir muameleye tabi tutulamaz

bende bu olayı kınıyorum.
 

_TozKoparaN_

Altın Üye
ben bilmiyordum ama iyi olmuş , hiç olmazsa demode bir zihniyet daha gitmiş tek olumlu yanı bu ...

tabi bana göre ...

elbette burdaki ölüm yolu yanlış , işkence , dayak bize göre değil ...

bundan önce bu yüzden çok kaybettik bundan sonra kaybetmesin bu ülke ...
 

ozhan20

New member
ben bilmiyordum ama iyi olmuş , hiç olmazsa demode bir zihniyet daha gitmiş tek olumlu yanı bu ...

tabi bana göre ...

elbette burdaki ölüm yolu yanlış , işkence , dayak bize göre değil ...

bundan önce bu yüzden çok kaybettik bundan sonra kaybetmesin bu ülke ...
bi doğru konuş adam işkenceden ölüyo senin dediğin lafa esas demode zihniyet sizin ve sizin gib düşünenler
 

zerkli

New member
işte ülkemin ne yazık ki acı bir gerçeği.

gözaltında yitenler.

aslında devlet, o insanalrı polis marifetiyle gözaltına alırken beden ve akıl bütünlüğünü koruma altına almış bulunuyor. ve ne yazık ki devlet o koruma altına aldığı insanı koruyamıyor.

devletin yetki verdiği bazı kndini bilmez kişiler bu yetkiyi sorumsuzca kullanınca işet bunlar oluyor.

ve daha niceleri...


ve size bir kaç tarih ve rakam:





1984 yılında, işkencede ölenlerin sayısı, 23 kişidir.

1985'de işkencede öldürülenlerin sayısı 27 kişi olmuştur.

Sivilleşme, demokratikleşme demagojileri sürerken, 1986 yılında da işkencede 19 kişi öldürüldü.


1987'de işkence tezgahları çalışmaya devam etti ve o tezgahlardan tam 18 kişinin ölüsü çıktı.


1988'de işkencede 14 kişi öldürüldü.

1989'da ise 11 kişi öldürüldü işkencede.

1988-89'da hapishanede öldürülenlerin sayısı 10.


1990: İşkencede ölüm, 12 kişi.

1991'de işkencede öldürülenlerin sayısı 23'tü.

Aynı yıl, 22 kişi, ölüm mangaları tarafından, 32 kişi de toplu gösterilerde devlet güçlerinin açtığı ateşle öldürüldüler.


1992'de işkencede ölenlerin sayısı 17 oldu. Ölüm mangaları tarafından infaz edilenlerin sayısı 63'e yükseldi. Kitle gösterilerinde katledilenlerin sayısı ise, 118'di.


Yıl 1993: Gözaltı ve işkencede katledilenlerin sayısı 29...

Ölüm mangaları tarafından katledilenler 57, kitlesel gösterilerde katledilenler 23 kişi.

Hapishanede öldürülenler 8 kişi.


1994'de Gözaltında ve cezaevlerinde toplam 34 kişi öldürüldü.

Ölüm mangaları tarafından evde, sokakta katledilenlerin sayısı: 32 kişi.

Hapishanede öldürülenler: 4 kişi

1995: Gözaltı ve işkencede katledilenler, 101 kişi.

Hapishanede öldürülenlerin sayısı ise 15..


1996: Ölüm mangaları tarafından katledilenler ve gözaltında işkence sonucu katledilenler toplamı: 190 kişi.. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı, işçi, öğrenci 190 insan...

Bu yıl içinde hapishanede ölümler ise, 45 kişiye ulaştı.


1997: Ölüm mangaları tarafından katledilenler ve gözaltında işkence sonucu ölümler: 114 kişi.

Hapishanede ölümler: 11 kişi.


1998: Ölüm mangaları tarafından katledilenler ve gözaltında işkence sonucu ölümler: 128 kişi.

Hapishanede ölümler: 8 kişi.


1999: İşkence sonucu ölüm: 5 kişi... Hapishanede ölümler: 20 kişi.


2000: Hapishanede ölümler, sadece 19-22 Aralık günlerinde 28 kişi... 2000-2007 arasında sadece tecrit işkencesi sonucu ölenlerin sayısı: 122

Ve işte size, 2000'li yıllardan, milenyum yıllarından ve AKP iktidarından bir kesit:

Ki bu kesitleri sunmadan önce belirtelim ki, AKP iktidarı döneminde işkenceye dair sağlıklı bir istatistik yoktur. "İşkenceye sıfır tolerans" dediler ya; "sıfır"ı, işkenceyi gizleyerek elde ediyorlar. Ama yine de AKP'li her yıla dair düşülecek bir not var:


Uluslararası Af Örgütü (Aİ), 25 Ağustos 2005 günü yayınladığı raporda, Türkiye'de hak ihlallerinin, işkencenin "ciddi biçimde" devam ettiğini açıkladı. Aİ raporunda, "işkence, kötü muamele hala yaygın" ifadelerine yer verdi.


BM tarafından hazırlanan "İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşmeye İhtiyari Protokol",

20 ülkenin parlamentoları tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi.

20 ülke arasında AKP'nin yönettiği Türkiye yoktu. AKP hükümeti, her zamanki şovculuğuyla protokolü imzaladı; fakat protokolün iç hukukta yürürlüğe girmesini sağlayacak meclis onayını yapmadı.

Polis ve jandarma karakollarında, emniyet müdürlüklerinde işkence belli ölçülerde biçim değiştirerek devam etti...


2007: "Sıfır tolerans" demagojisini sürdüren AKP'yi rakamlar yalanlıyor.

2007 yılının sadece ilk altı ayında tespit edilen işkence vakası sayısı: 451... Erdoğan Meclis kürsüsünden "Benim ülkemde işkence falan yoktur" diye bağırıyor, işkenceciler onu tekzip ediyor.








2000 den bugüne
Yargısız infaz, Dur ihtarı, Rasgele ateş açma sonucu ölen kişi sayısı : 383
Gözaltında ya da cezaevinde ölüm vakaları: 306

bunlar insan hakları vakfının verileridir.



devlet sadece engin ceberin ailesinden özür diledi.


diğer binlerce kişi nolucak???

en azından bir özür


çok şey mi?
 

HTML

Üst