DaredeviLL
Uşak Gfb
Almanya teknik direktörü Joachim Löw, turnuva öncesinde Oezilin önemini şu açıklıkla tarif etmişti: Oynamak istediğimiz futbolla ilgili tasavvurlarımızı temsil ediyor. Büyük bir rahatlıkla ölümcül paslar veriyor, top ona geldiğinde durmuyor, sürekli akış halinde oluyor. Frankfurter Allgemeine Zeitungda Michael Ashelme göre onun ekstraları: Hızlı düşünmesi, alan görüşü ve sezgisi, pasların ana istasyonu olması, hücuma yönelik bir oyunun kayış kasnağı işlevini görmesi, dehasından kaynaklanan sakin otoritesi.
Aynı gazetede Michael Horeninin röportajından, Mesutun da sükûneti önemsediğini öğreniyoruz. Oyundaki gösterişsiz liderliğinden ve kendi deyişiyle topla sakinliğinden ötürü Zidaneı örnek aldığını söylüyor. Takımın bana güvenmesi, daha özgür oynamamı sağlıyor. Yapabileceklerimi biliyorlar diyor. Bütün Alman gazetecilerin çekingenliğini vurguladıkları 22 yaşındaki delikanlının kendinden bahsetmesinin azamisi bu kadar. Yetiştirilme tarzım böyle, havalanmam diyor.
Fazla para istedi, şımardı
Werder Bremenden aynı parayı alacak olmasına rağmen Schalkeden ayrılırken Fazla para istedi, şımardı suçlamalarına muhatap olmuştu. 19 yaşında maruz kaldığı bu karalama kampanyasıyla baş etmenin kendisini olgunlaştırdığını söylüyor. Bazı yorumcular, Werderin kıdemli teknik direktörü Thomas Schaafın onun üzerindeki emeğine dikkat çekiyor, hata yapmasına da izin vererek onu elmas gibi yonttuğunu söylüyorlar. Keşke hemen İngiltereye filan uçmasa da elmas iyice işlense, diye ekleyerek.
Avustralya maçında Mesutun sahnesi müthişti. 11 Freunde Dergisinde Alex Raab Kral öldü, yaşasın kral başlığını attı: Müthiş gücü ve dinamizmiyle her işe karışan ve alanları daraltan Ballack olmayınca, bu özgürlükten yararlanan Özilin yaratıcılığı öne çıkmıştı. Avustralya maçının aşırı iyimserliğini karartan Sırbistan yenilgisinden sonra, Alman basını, takımın tökezlemesiyle Mesutun durgunluğu arasında doğrudan bağlantı kurdu. Die Zeitın tecrübeli yorumcusu Moritz-Müller Wirth, Mesutun aslında kayıp olduğu maçta bile, Podolskiye Netzer-Zidane kırması bir pas attığına dikkat çekti. Zaten hem otorite hem okur yorumları, ne olursa olsun Özil çıkarılmamalıydı fikrinde birleşiyor. Löw, onu kötü olduğu için değil ikinci yarıda çok yorulduğu için çıkardığını açıklama gereğini duydu. Birçok yorumcu, Özilin bu sezon ligin ilk devresinin en parlak oyuncusu olduktan sonra ikinci devreyi vasatta geçirdiğine, bu yaşta bu dalgalanmaların normal olduğuna dikkat çekerek yıldız adayını sakınmaya, sırtındaki yükü hafifletmeye çalışıyorlar.
Bir-iki maç oynar o kadar!
Epeydir Türkün Türkten başka dostu yok, bir Türk dünyaya bedelci bir çizgiye savrulan Altan Tanrıkulu geçen salı Hürriyette şunları yazmıştı: Mesutun iyi futboluna sevindim. Çünkü kötü oynadığı an kendini milli takımın dışında bulacak. Sürekli Avustralya karşısındaki gibi iyi oynamak zorunda Mesut. 2009 Şubatında Mesut Özil Almanya Milli Takımını seçtiğinde de gazetelerin internet sayfalarına yağan milliyetçi yorumlarda da sadece gramer farkıyla aynı şey söyleniyordu. Bazılarını aktarayım: 1 maç 2 maç oynar birdahada çağırılmaz, Zavallı mesut biriki maçta oynar, ondan sonra Mustafa Doğan gibi yıllarca beklersin, bi kaç belki özel maçta oynatırlar daha fazla şans bulamaycaktır. Tabii dahasını da söyleyenler vardı: Eğer türk kanı yoksa adamda türk milli forması giyme isteği yoksa içinde ne yaparsak yapalım zaten gelmicektir. bize türk olmayı seven türklüğüyle gurur duyan gençler lazım. Mesut o kadar dediğiniz gibi ahım şahım bi futbolda oynamıyo zaten.
Kasılmadan seyrediniz
Birincisi, Mesut Özil, Almanyanın büyük duygusal yatırım yaptığı, bir iki maç arıza yaptı diye vazgeçilmeyecek yıldız adayı. Belki kemaline eremeyebilir, ama kumaş o kumaş. İkincisi, karşınızda gurbetçiler falan değil, doğup yetiştikleri oralarla sahici bağları olan insanlar var ve o bağlar milli bağdan daha önemli olabiliyor. Üçüncüsü, uluslararası düzeyde oynayacağı takımı seçmek, herkesin kişisel tercihidir. Dördüncüsü, Almanya ve İsviçre, bir zamandır, genel politikalarının aksine, futbolda milliyetçiliği kıran bir politikaya yöneldiler ve yenilenmelerini buna borçlu olduklarını biliyorlar. Almanyanın teknik heyeti, göçmen kökenli topçuların milli marşı okumamalarıyla ilgili tartışmaya zerre kulak asmadı. İsviçrede 26 yaşındaki Gökhan İnler, İsviçrenin başında kaptan çıktı sahaya. Velhasıl, kasılmadan, seyrine bakınız.
TANIL BORA
RadikalSpor
22/06/2010
Aynı gazetede Michael Horeninin röportajından, Mesutun da sükûneti önemsediğini öğreniyoruz. Oyundaki gösterişsiz liderliğinden ve kendi deyişiyle topla sakinliğinden ötürü Zidaneı örnek aldığını söylüyor. Takımın bana güvenmesi, daha özgür oynamamı sağlıyor. Yapabileceklerimi biliyorlar diyor. Bütün Alman gazetecilerin çekingenliğini vurguladıkları 22 yaşındaki delikanlının kendinden bahsetmesinin azamisi bu kadar. Yetiştirilme tarzım böyle, havalanmam diyor.
Fazla para istedi, şımardı
Werder Bremenden aynı parayı alacak olmasına rağmen Schalkeden ayrılırken Fazla para istedi, şımardı suçlamalarına muhatap olmuştu. 19 yaşında maruz kaldığı bu karalama kampanyasıyla baş etmenin kendisini olgunlaştırdığını söylüyor. Bazı yorumcular, Werderin kıdemli teknik direktörü Thomas Schaafın onun üzerindeki emeğine dikkat çekiyor, hata yapmasına da izin vererek onu elmas gibi yonttuğunu söylüyorlar. Keşke hemen İngiltereye filan uçmasa da elmas iyice işlense, diye ekleyerek.
Avustralya maçında Mesutun sahnesi müthişti. 11 Freunde Dergisinde Alex Raab Kral öldü, yaşasın kral başlığını attı: Müthiş gücü ve dinamizmiyle her işe karışan ve alanları daraltan Ballack olmayınca, bu özgürlükten yararlanan Özilin yaratıcılığı öne çıkmıştı. Avustralya maçının aşırı iyimserliğini karartan Sırbistan yenilgisinden sonra, Alman basını, takımın tökezlemesiyle Mesutun durgunluğu arasında doğrudan bağlantı kurdu. Die Zeitın tecrübeli yorumcusu Moritz-Müller Wirth, Mesutun aslında kayıp olduğu maçta bile, Podolskiye Netzer-Zidane kırması bir pas attığına dikkat çekti. Zaten hem otorite hem okur yorumları, ne olursa olsun Özil çıkarılmamalıydı fikrinde birleşiyor. Löw, onu kötü olduğu için değil ikinci yarıda çok yorulduğu için çıkardığını açıklama gereğini duydu. Birçok yorumcu, Özilin bu sezon ligin ilk devresinin en parlak oyuncusu olduktan sonra ikinci devreyi vasatta geçirdiğine, bu yaşta bu dalgalanmaların normal olduğuna dikkat çekerek yıldız adayını sakınmaya, sırtındaki yükü hafifletmeye çalışıyorlar.
Bir-iki maç oynar o kadar!
Epeydir Türkün Türkten başka dostu yok, bir Türk dünyaya bedelci bir çizgiye savrulan Altan Tanrıkulu geçen salı Hürriyette şunları yazmıştı: Mesutun iyi futboluna sevindim. Çünkü kötü oynadığı an kendini milli takımın dışında bulacak. Sürekli Avustralya karşısındaki gibi iyi oynamak zorunda Mesut. 2009 Şubatında Mesut Özil Almanya Milli Takımını seçtiğinde de gazetelerin internet sayfalarına yağan milliyetçi yorumlarda da sadece gramer farkıyla aynı şey söyleniyordu. Bazılarını aktarayım: 1 maç 2 maç oynar birdahada çağırılmaz, Zavallı mesut biriki maçta oynar, ondan sonra Mustafa Doğan gibi yıllarca beklersin, bi kaç belki özel maçta oynatırlar daha fazla şans bulamaycaktır. Tabii dahasını da söyleyenler vardı: Eğer türk kanı yoksa adamda türk milli forması giyme isteği yoksa içinde ne yaparsak yapalım zaten gelmicektir. bize türk olmayı seven türklüğüyle gurur duyan gençler lazım. Mesut o kadar dediğiniz gibi ahım şahım bi futbolda oynamıyo zaten.
Kasılmadan seyrediniz
Birincisi, Mesut Özil, Almanyanın büyük duygusal yatırım yaptığı, bir iki maç arıza yaptı diye vazgeçilmeyecek yıldız adayı. Belki kemaline eremeyebilir, ama kumaş o kumaş. İkincisi, karşınızda gurbetçiler falan değil, doğup yetiştikleri oralarla sahici bağları olan insanlar var ve o bağlar milli bağdan daha önemli olabiliyor. Üçüncüsü, uluslararası düzeyde oynayacağı takımı seçmek, herkesin kişisel tercihidir. Dördüncüsü, Almanya ve İsviçre, bir zamandır, genel politikalarının aksine, futbolda milliyetçiliği kıran bir politikaya yöneldiler ve yenilenmelerini buna borçlu olduklarını biliyorlar. Almanyanın teknik heyeti, göçmen kökenli topçuların milli marşı okumamalarıyla ilgili tartışmaya zerre kulak asmadı. İsviçrede 26 yaşındaki Gökhan İnler, İsviçrenin başında kaptan çıktı sahaya. Velhasıl, kasılmadan, seyrine bakınız.
TANIL BORA
RadikalSpor
22/06/2010