Dean Winchester
SupernaturaL
Arda o kadar ileri gidiyor ki, üzerinde silah resmi olan tişörtle dolaşabiliyor. Messi ise tişörtüyle genetik bir hastalığa dikkat çekiyor. Messi ‘yaşatın´ diyor, Arda ise...
Benzer birçok özellikleri var. İkisi de çok genç. İkisi de yıldız. İkisi de yetenekli, çocuksu, sempatik, muzip, cana yakın. İkisi de çocukların, gençlerin idolü, rol modeli. Biri dünyanın gözbebeği, diğeri de bizim. Lakin bir noktada birbirlerinden taban tabana ayrılıyorlar. Messi üstüne katarak tarihsel bir figür olma yolunda hızla ilerlerken, Arda şöhretin ağırlığı altında ezilmeye başladı. Öyle ki son zamanlarda hangi taşı kaldırsan altından Arda çıkıyor. Bilerek ya da bilmeyerek, kendisine duyulan sempatiyi bitirecek olayların ortasında boy gösteriyor. Eylemleriyle, söylemleriyle, yaşam tarzıyla bir futbol yıldızından çok kenar mahalle kabadayısı görüntüsü sergiliyor. Tavırları, tarzı öylesine itici ki, sanki karşımızda Kurtlar Vadisi’nin en kurdu Polat Alemdar’ın kötü bir kopyası duruyor. Galatasaray asaleti ve terbiyesi dururken, o mafya jargonunu benimsiyor. Bu konuda o kadar ileri gidiyor ki, üzerinde silah resmi olan tişörtle halkın arasına karışabiliyor. Oysa diğer yanda Messi çocukları pençesine alan genetik bir hastalığın adını tişörtüne taşıyarak dünyanın dikkatini bu illete çekiyor. Biri ne kadar anlamlıysa, diğeri o kadar manasız ve sığ. Messi yaşatın diyor, Arda ise...
Sorun yaşta değil başta!
‘Arda henüz 22 yaşında’ diyenlerin seslerini duyar gibiyim. Messi de öyle! 22 yaş deyip geçiştiremeyiz. Ne de olsa Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştır, 21 yaş. 68 kuşağının dünyayı değiştirmek için harekete geçtiği yaşlardır aynı zamanda 20’li yaşlar. Sorun ne yazık ki yaşta değil, başta! Arda, nereden geldim değil, nereye geldim demelidir. Nereden geldiğinin bu saatten sonra önemi yoktur. Gelmiş olduğu nokta, çocukluğunda edindiği varoş kültürünü terketmesini zorunlu kılmaktadır. Galatasaray gibi köklü bir kulübün sembol oyuncusu olmak yolunda ilerlediğini unutmamalıdır. Metin Oktay’ın tahtının varisi olmak istiyorsa, şimdiki kafa yapısını değiştirmelidir. Edindiği çevreyi de... Kendisini hoş görüp sırtını tapışlayanlara kanmamalıdır. Düştüğü zaman ilk tekmeyi onlar vurur çünkü.
Arda sorumlu davranmaya mecburdur. Bulunduğu konum bunu gerektirir. Zira bir popüler kültür ikonudur. Bir modeldir. Arda silahlı tişörtle gezerken, bu ülkenin genç nesli de onun resminin, isminin basılı olduğu tişörtleri giymektedir.
Ya bu işi başarır ya da...
Arda’nın kendisini örnek alan bu nesle şiddet mesajı vermeye hakkı yoktur. Üstelik bu ülke şiddetten bu kadar muzdaripken. Arda sahip olduğu misyonun farkına varmalı ve kendisini ona göre dönüştürmelidir. Bunu başardığı takdirde futbol tarihimize adını altın harflerle yazdıracaktır. Aksi halde parlak bir gecede aniden kayan yıldızlar gibi boşluğa düşüp kaybolacaktır. Seçim kendisinin...
Benzer birçok özellikleri var. İkisi de çok genç. İkisi de yıldız. İkisi de yetenekli, çocuksu, sempatik, muzip, cana yakın. İkisi de çocukların, gençlerin idolü, rol modeli. Biri dünyanın gözbebeği, diğeri de bizim. Lakin bir noktada birbirlerinden taban tabana ayrılıyorlar. Messi üstüne katarak tarihsel bir figür olma yolunda hızla ilerlerken, Arda şöhretin ağırlığı altında ezilmeye başladı. Öyle ki son zamanlarda hangi taşı kaldırsan altından Arda çıkıyor. Bilerek ya da bilmeyerek, kendisine duyulan sempatiyi bitirecek olayların ortasında boy gösteriyor. Eylemleriyle, söylemleriyle, yaşam tarzıyla bir futbol yıldızından çok kenar mahalle kabadayısı görüntüsü sergiliyor. Tavırları, tarzı öylesine itici ki, sanki karşımızda Kurtlar Vadisi’nin en kurdu Polat Alemdar’ın kötü bir kopyası duruyor. Galatasaray asaleti ve terbiyesi dururken, o mafya jargonunu benimsiyor. Bu konuda o kadar ileri gidiyor ki, üzerinde silah resmi olan tişörtle halkın arasına karışabiliyor. Oysa diğer yanda Messi çocukları pençesine alan genetik bir hastalığın adını tişörtüne taşıyarak dünyanın dikkatini bu illete çekiyor. Biri ne kadar anlamlıysa, diğeri o kadar manasız ve sığ. Messi yaşatın diyor, Arda ise...
Sorun yaşta değil başta!
‘Arda henüz 22 yaşında’ diyenlerin seslerini duyar gibiyim. Messi de öyle! 22 yaş deyip geçiştiremeyiz. Ne de olsa Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştır, 21 yaş. 68 kuşağının dünyayı değiştirmek için harekete geçtiği yaşlardır aynı zamanda 20’li yaşlar. Sorun ne yazık ki yaşta değil, başta! Arda, nereden geldim değil, nereye geldim demelidir. Nereden geldiğinin bu saatten sonra önemi yoktur. Gelmiş olduğu nokta, çocukluğunda edindiği varoş kültürünü terketmesini zorunlu kılmaktadır. Galatasaray gibi köklü bir kulübün sembol oyuncusu olmak yolunda ilerlediğini unutmamalıdır. Metin Oktay’ın tahtının varisi olmak istiyorsa, şimdiki kafa yapısını değiştirmelidir. Edindiği çevreyi de... Kendisini hoş görüp sırtını tapışlayanlara kanmamalıdır. Düştüğü zaman ilk tekmeyi onlar vurur çünkü.
Arda sorumlu davranmaya mecburdur. Bulunduğu konum bunu gerektirir. Zira bir popüler kültür ikonudur. Bir modeldir. Arda silahlı tişörtle gezerken, bu ülkenin genç nesli de onun resminin, isminin basılı olduğu tişörtleri giymektedir.
Ya bu işi başarır ya da...
Arda’nın kendisini örnek alan bu nesle şiddet mesajı vermeye hakkı yoktur. Üstelik bu ülke şiddetten bu kadar muzdaripken. Arda sahip olduğu misyonun farkına varmalı ve kendisini ona göre dönüştürmelidir. Bunu başardığı takdirde futbol tarihimize adını altın harflerle yazdıracaktır. Aksi halde parlak bir gecede aniden kayan yıldızlar gibi boşluğa düşüp kaybolacaktır. Seçim kendisinin...
Hamit TURHAN