kuzay
Pesimist
- Katılım
- 2 Nis 2007
- Mesajlar
- 28,387
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Mehterin Tarihi:
Türklerde askeri musiki faaliyetleri, tarihin karanlık noktalarına kadar uzanmaktadır. Musikinin askeri alandaki etkisini çok erken keşfeden Türkler, M.Ö. orduda takım halinde müzik aletleri çaldırırlardı. Bu musiki ile ilgili yazılı kayıt ve belgelerin ise günümüzden 2500 yıl öncesine dayandığını görmekteyiz.
Dünyanın en eski askeri bandosu olarak bilinen mehterde kullanılan sazlara, VIII. yüzyılda yazılmış ve Türk tarihinin en eski yazılı kaynağı olan Orhun kitabelerinde rastlanılmaktadır. Orhun kitabelerinde “Kübürge” ve “Tuğ” çalgılarından bahsedilmektedir.
XI. yüzyılda yazılmış, Türkçe'nin en eski sözlüğü olan Divan-ü Lügat-it Türk'te, hakanın huzurunda nevbet vuran müzik grubuna “Tuğ” adının verildiği yazılmaktadır.
Eski Türk devletlerinin tuğ takımlarında yer alan musiki aletleri, Osmanlı mehterhanesindeki çalgıların prototiplerinden ibaret olup, bu çalgılar; küvrük (kös), tomruk (davul), ceng (zil) gibi sazlardır. Türk borusunun XII. yüzyılda “Nay-i Türki” adıyla meşhur olup savaşlarda çalındığını tarihi kaynaklar belirtmektedir.
Türk hükümdarlarının hakimiyet sembollerinden olan davul ve sancak, islamiyetten sonra kurulan Türk devletlerinde birer hakimiyet sembolü olarak kullanılmaya devam etmiştir.
Tuğ ismi Büyük Selçuklulardan itibaren Tabilhane ve Nevbet'e, dönüşerek gelenek devam ettirilmiştir.
1289 yılında Selçuklu Sultanı II. Giyaseddin Mesut, Kayi Aşireti'ni güçlü bir beylik haline getiren Osmangazi'ye bir ferman ile, emirlik payesiyle bağımsızlık sembolü sayılan tuğ, alem, tabil (davul), nakkare, cevgen gibi musiki aletleri göndermiştir. Bu olay Osmanlılarda Mehterin ilk kuruluşu olarak kabul edilmektedir.
CEDDİN DEDEN
Ceddin deden, neslin baban
Hep kahraman Türk milleti
Orduların, pekçok zaman
Vermiştiler dünyaya şan.
Türk milleti, Türk milleti
Aşk ile sev milliyeti
Kahret vatan düşmanını
Çeksin o mel’un zilleti.
Hüseyni / İsmail Hakkı Bey
MEHTERDE KULLANILAN KOMUTLAR VE YÜRÜYÜŞ ŞEKLİ:
Mehterin kendine has orijinal bir yürüyüşü vardır. Bu yürüyüşün temposu, “Kerîm-Allah-Eyüsün, Rahîm-Allah-Eyüsün” ritmidir. Yani 1,2,3,4, sayılı. 1,2,3,4 ve 1,2,3,4 şeklinde bir yürüyüştür.
Yürüyüşe sağ ayakla başlanır, 3 adımda bir durulur ve bu duruşta hafif yarım sağa veya sola dönülür, yürüyüş bu şekilde devam eder.
KOMUTLAR:
Dikkat: Hey, hey
Esas duruş : Hasdur
Rahat: Rahat
Marş: Haydi ya Allah
Safta toplan marş marş: Saf nizamı
Yürüyüş kolunda toplan: Yürüyüş nizamı
SANCAKLAR
Ordunun gurur timsali olan bayrağa verilen addır. Osmanlıların kullandığı ilk sancak Selçuklu Hükümdarı II. Giyaseddin Mesud'un Osman Gazi'ye gönderdiği Ak Sancak'tır.
SANCAKTAR
Mehterde üç sancak bulunur. Kırmızı sancak ( Kırmızı zemin üzerine beyaz üç hilal ) , Yeşil sancak ( Yeşil zemin üzerine beyaz üç hilal) ve ıstiklal alameti olan Ak sancak. Bunları taşıyanlara Sancaktar ismi verilir.
SANCAK MUHAFIZI
Sancakları taşıyanların yanında yer alan muhafızlara verilen isimdir. Sancağın kutsaliyetine binaen her sancağın muhafızı bulunur.
KIRMIZI SANCAK
Kırmızı zemin üzerine beyaz üç Hilalden oluşur. Buradaki Kırmızı ; Türklüğü , üç Hilal ise hükmedilen üç kıtayı (Avrupa,Asya ve Afrika) temsil etmektedir. Yani üç Kıta üzerindeki Türklüğün hakimiyetini ifade etmektedir.Mehterin yürüyüşü esnasında Sağ başta bulunur.
YEŞİL SANCAK
Yeşil zemin üzerine beyaz üç Hilal. Buradaki Yeşil ıslâmiyeti üç Hilal ise hükmedilen üç kıtayı (Avrupa,Asya ve Afrika) temsil etmektedir. Yani üç Kıta üzerindeki ıslâmiyetin hakimiyetini ifade etmektedir. Mehterin yürüyüşü esnasında Sol başta bulunur .
AK SANCAK
ıstiklâl alâmeti olarak kabul edilir. Osman Gaziye 1284 yılında Selçuklu Sultanı Gıyasüd-din Mesud şah tarafından ıstiklâl alâmeti olarak gönderilmiştir. Bu Sancak Peygamber Efendimiz (S.A.V.)e ait olup Mısır sultanından Selçukluya geçmiştir. Mehterin yürüyüşü esnasında Kırmızı ve Yeşil sancakların ortasında bulunur
TUĞLAR
Türkler'de, hükümdarlık, vezirlik, beylerbeyilik, sancak beyliği gibi askeri görev ve memuriyet işareti olarak kullanılmıştır. Osmanlılarda dönemlere göre sayısı değişmekle birlikte; Padişahın yedi tuğu, Sadrazamların beş tuğu, Vezirlerin üç tuğu, Beylerbeyinin iki tuğu, Sancak Beylerinin ve Mirlivaların birer tuğu bulunurdu.
MEHTERİN ENSTÜRÜMANLARI
Çorbacıbaşı
Mehterin yürüyüşü sırasında en önde yürüyen kişidir.
Osmanlılarda dönemlere göre sayısı değişmekle birlikte; Padişahın yedi tuğu, Sadrazamların beş tuğu, Vezirlerin üç tuğu, Beylerbeyinin iki tuğu, Sancak Beylerinin ve Mirlivaların birer tuğu bulunurdu.
Zurnazen (Ser zurnazen)
Mehterde Zurna çalanlara verilen isimdir. Zurna da bize has bir müzik aleti olma özelliğini halen korumaktadır. Mehterin kaldırıldığı her dönemde Zurna davulla beraber halkın gönlündeki yerini her zaman korumuştur.
Boruzen (Ser nefiri)
Mehterde boru çalanlara verilen isimdir. Boruda Dünyada bütün orkestralarda, müzik gruplarında mızıka takımlarında kullanılmıştır ve halen kullanılmaktadır.
Zilzen (Ser zincirî)
Mehterde Zil çalanlara verilen isimdir. Mehter de yüzyıllardır kullanılmakta olan Zil bu gün de tüm askeri ve sivil bandolarda ve orkestralarda kullanılmaktadır.
Davulzen (Ser tebbal)
TEBBAL : Mehterde Davul çalanlara verilen isimdir. Davul; Türklerin çok eskiden beri kullandıkları baş çalgıdır. Kaynağı Orta Asya'dır. Davul, Selçuklu Türkleri'nce Anadolu'ya getirilmiş, Osmanlı Türkleri aracılığıyla da Avrupa'ya yayılmıştır.
Cevgen
Mehterde ucunda küçük ziller bulunan bir sopa şeklinde müzik aletini kullananlara verilen isimdir . Bu müzik aleti de sadece Mehtere has bir müzik aletidir. Başka yerde kullanılmaz.
Kös
Mehterde Kös çalan kişiye verilen isimdir. Daha önceleri Kös sadece padişah mehterlerinde kullanılırdı. 3.Selim diğer mehterlere de Kös konulmasına izin vermiştir.
3. Selim zamanından bu yana tüm mehterlerde Kös bulunur. Kös Mehterin yürüyüşü sırasında Mehterin gerisinde bir at sırtında taşınırdı.
Nakkarezen (Ser nakkarezen)
Nakkare (Kudüm) ağızları deri kaplı , birbirine bağlı farklı büyüklükte iki çömlekten oluşan bir çalgı olup mehterde bunu çalanlara Nakkarezen ismi verilmektedir.
Türklerde askeri musiki faaliyetleri, tarihin karanlık noktalarına kadar uzanmaktadır. Musikinin askeri alandaki etkisini çok erken keşfeden Türkler, M.Ö. orduda takım halinde müzik aletleri çaldırırlardı. Bu musiki ile ilgili yazılı kayıt ve belgelerin ise günümüzden 2500 yıl öncesine dayandığını görmekteyiz.
Dünyanın en eski askeri bandosu olarak bilinen mehterde kullanılan sazlara, VIII. yüzyılda yazılmış ve Türk tarihinin en eski yazılı kaynağı olan Orhun kitabelerinde rastlanılmaktadır. Orhun kitabelerinde “Kübürge” ve “Tuğ” çalgılarından bahsedilmektedir.
XI. yüzyılda yazılmış, Türkçe'nin en eski sözlüğü olan Divan-ü Lügat-it Türk'te, hakanın huzurunda nevbet vuran müzik grubuna “Tuğ” adının verildiği yazılmaktadır.
Eski Türk devletlerinin tuğ takımlarında yer alan musiki aletleri, Osmanlı mehterhanesindeki çalgıların prototiplerinden ibaret olup, bu çalgılar; küvrük (kös), tomruk (davul), ceng (zil) gibi sazlardır. Türk borusunun XII. yüzyılda “Nay-i Türki” adıyla meşhur olup savaşlarda çalındığını tarihi kaynaklar belirtmektedir.
Türk hükümdarlarının hakimiyet sembollerinden olan davul ve sancak, islamiyetten sonra kurulan Türk devletlerinde birer hakimiyet sembolü olarak kullanılmaya devam etmiştir.
Tuğ ismi Büyük Selçuklulardan itibaren Tabilhane ve Nevbet'e, dönüşerek gelenek devam ettirilmiştir.
1289 yılında Selçuklu Sultanı II. Giyaseddin Mesut, Kayi Aşireti'ni güçlü bir beylik haline getiren Osmangazi'ye bir ferman ile, emirlik payesiyle bağımsızlık sembolü sayılan tuğ, alem, tabil (davul), nakkare, cevgen gibi musiki aletleri göndermiştir. Bu olay Osmanlılarda Mehterin ilk kuruluşu olarak kabul edilmektedir.
CEDDİN DEDEN
Ceddin deden, neslin baban
Hep kahraman Türk milleti
Orduların, pekçok zaman
Vermiştiler dünyaya şan.
Türk milleti, Türk milleti
Aşk ile sev milliyeti
Kahret vatan düşmanını
Çeksin o mel’un zilleti.
Hüseyni / İsmail Hakkı Bey
MEHTERDE KULLANILAN KOMUTLAR VE YÜRÜYÜŞ ŞEKLİ:
Mehterin kendine has orijinal bir yürüyüşü vardır. Bu yürüyüşün temposu, “Kerîm-Allah-Eyüsün, Rahîm-Allah-Eyüsün” ritmidir. Yani 1,2,3,4, sayılı. 1,2,3,4 ve 1,2,3,4 şeklinde bir yürüyüştür.
Yürüyüşe sağ ayakla başlanır, 3 adımda bir durulur ve bu duruşta hafif yarım sağa veya sola dönülür, yürüyüş bu şekilde devam eder.
KOMUTLAR:
Dikkat: Hey, hey
Esas duruş : Hasdur
Rahat: Rahat
Marş: Haydi ya Allah
Safta toplan marş marş: Saf nizamı
Yürüyüş kolunda toplan: Yürüyüş nizamı
SANCAKLAR

Ordunun gurur timsali olan bayrağa verilen addır. Osmanlıların kullandığı ilk sancak Selçuklu Hükümdarı II. Giyaseddin Mesud'un Osman Gazi'ye gönderdiği Ak Sancak'tır.
SANCAKTAR
Mehterde üç sancak bulunur. Kırmızı sancak ( Kırmızı zemin üzerine beyaz üç hilal ) , Yeşil sancak ( Yeşil zemin üzerine beyaz üç hilal) ve ıstiklal alameti olan Ak sancak. Bunları taşıyanlara Sancaktar ismi verilir.
SANCAK MUHAFIZI
Sancakları taşıyanların yanında yer alan muhafızlara verilen isimdir. Sancağın kutsaliyetine binaen her sancağın muhafızı bulunur.
KIRMIZI SANCAK
Kırmızı zemin üzerine beyaz üç Hilalden oluşur. Buradaki Kırmızı ; Türklüğü , üç Hilal ise hükmedilen üç kıtayı (Avrupa,Asya ve Afrika) temsil etmektedir. Yani üç Kıta üzerindeki Türklüğün hakimiyetini ifade etmektedir.Mehterin yürüyüşü esnasında Sağ başta bulunur.
YEŞİL SANCAK
Yeşil zemin üzerine beyaz üç Hilal. Buradaki Yeşil ıslâmiyeti üç Hilal ise hükmedilen üç kıtayı (Avrupa,Asya ve Afrika) temsil etmektedir. Yani üç Kıta üzerindeki ıslâmiyetin hakimiyetini ifade etmektedir. Mehterin yürüyüşü esnasında Sol başta bulunur .
AK SANCAK
ıstiklâl alâmeti olarak kabul edilir. Osman Gaziye 1284 yılında Selçuklu Sultanı Gıyasüd-din Mesud şah tarafından ıstiklâl alâmeti olarak gönderilmiştir. Bu Sancak Peygamber Efendimiz (S.A.V.)e ait olup Mısır sultanından Selçukluya geçmiştir. Mehterin yürüyüşü esnasında Kırmızı ve Yeşil sancakların ortasında bulunur
TUĞLAR
Türkler'de, hükümdarlık, vezirlik, beylerbeyilik, sancak beyliği gibi askeri görev ve memuriyet işareti olarak kullanılmıştır. Osmanlılarda dönemlere göre sayısı değişmekle birlikte; Padişahın yedi tuğu, Sadrazamların beş tuğu, Vezirlerin üç tuğu, Beylerbeyinin iki tuğu, Sancak Beylerinin ve Mirlivaların birer tuğu bulunurdu.
MEHTERİN ENSTÜRÜMANLARI
Çorbacıbaşı

Mehterin yürüyüşü sırasında en önde yürüyen kişidir.
Osmanlılarda dönemlere göre sayısı değişmekle birlikte; Padişahın yedi tuğu, Sadrazamların beş tuğu, Vezirlerin üç tuğu, Beylerbeyinin iki tuğu, Sancak Beylerinin ve Mirlivaların birer tuğu bulunurdu.
Zurnazen (Ser zurnazen)

Mehterde Zurna çalanlara verilen isimdir. Zurna da bize has bir müzik aleti olma özelliğini halen korumaktadır. Mehterin kaldırıldığı her dönemde Zurna davulla beraber halkın gönlündeki yerini her zaman korumuştur.
Boruzen (Ser nefiri)

Mehterde boru çalanlara verilen isimdir. Boruda Dünyada bütün orkestralarda, müzik gruplarında mızıka takımlarında kullanılmıştır ve halen kullanılmaktadır.
Zilzen (Ser zincirî)

Mehterde Zil çalanlara verilen isimdir. Mehter de yüzyıllardır kullanılmakta olan Zil bu gün de tüm askeri ve sivil bandolarda ve orkestralarda kullanılmaktadır.
Davulzen (Ser tebbal)

TEBBAL : Mehterde Davul çalanlara verilen isimdir. Davul; Türklerin çok eskiden beri kullandıkları baş çalgıdır. Kaynağı Orta Asya'dır. Davul, Selçuklu Türkleri'nce Anadolu'ya getirilmiş, Osmanlı Türkleri aracılığıyla da Avrupa'ya yayılmıştır.
Cevgen

Mehterde ucunda küçük ziller bulunan bir sopa şeklinde müzik aletini kullananlara verilen isimdir . Bu müzik aleti de sadece Mehtere has bir müzik aletidir. Başka yerde kullanılmaz.
Kös

Mehterde Kös çalan kişiye verilen isimdir. Daha önceleri Kös sadece padişah mehterlerinde kullanılırdı. 3.Selim diğer mehterlere de Kös konulmasına izin vermiştir.
3. Selim zamanından bu yana tüm mehterlerde Kös bulunur. Kös Mehterin yürüyüşü sırasında Mehterin gerisinde bir at sırtında taşınırdı.
Nakkarezen (Ser nakkarezen)

Nakkare (Kudüm) ağızları deri kaplı , birbirine bağlı farklı büyüklükte iki çömlekten oluşan bir çalgı olup mehterde bunu çalanlara Nakkarezen ismi verilmektedir.

