Medyada İki Yüzlüleri Tanıyalım

Vtnsvr

New member
Garibime gitti, dün Güneri Cıvaoğlu’nun köşesinde okudum Milliyet’te. Meğerse Ragıp Duran bir röportaj vermiş ve Cıvaoğlu’nu kastederek kimi ithamlarda bulunmuş. Zamanında Güneş’i yöneten Cıvaoğlu’nun dış temsilcilerden çeşitli yiyecekler istediğini söylemiş. Demiş ki “Genel Yayın Yönetmeni’nin haber istemesini beklerdik”

Güneri Cıvaoğlu gerçi yalanlamış, hayatı boyunca Brüksel’den bira, Viyana’dan çörek istemediğini söylemiş ama istemiş olsa bile bunda ne sakınca var ki? Duran’ın bahsettiği yıllar Türkiye’nin dünyaya kapalı dönemi; bugünkü gibi erişim yok. Gurtbeçilerin valizlerinden Schauma şampuan ve Milka çikolataların taşındığı karanlık bir dönem Türkiye tarihinde.

Hakikaten ne var bunda? Bir akademisyenin hafızasında kalabilecek kadar belirgin ne olabilir ki?

Üstelik Cıvaoğlu’nun bunları sipariş etmesini, temsilcilerden haber istemediği yönünde yorumlamak çok kötü niyetli bir yaklaşım. Maalesef içinde haset ve kıskançık barındıran bir kötü niyet. Ve kaynağı belli, aynı türde insanlarda görünen patolojik bir vak’adır bu.

Eski solcu hastalığı diyebiliriz buna. Bırakın Güneri Cıvaoğlu’nun haber istememesini, asıl problem medyada artık Ragıp Duran ve benzerlerinden hiçbir şey istenmemesi. Onları bu çıldırtıyor.

Oysa dense ki “Gel Hürriyet’te yaz” her gün küfür ettikleri Ertuğrul Özkök’ün önünde diz çökerler. Güneri Cıvaoğlu, gel şu paraya yanımda dur dese Jaguar’ının kapısını açarlar. Reha Muhtar biraz bütçe ayırsa yalısında nöbet beklerler, Hıncal Uluç köşesinde övse onları bir anda “abi” olur...

Türkiye’de herkesin bir fiyatı olduğu gibi Cihangir solcularının, Kaktüs kahvesi müdavimlerinin de bir fiyatı yok mu sanıyorsunuz? Üstelik sandığınız kadar yüksek rakamlar da talep etmezler. Emre Aköz’den bile ucuza getirebilirsiniz.

Yazık ki buna rağmen kimse kapılarını çalmaz. Çünkü sadece konuşurlar ve hiçbir işe yaramazlar. Bu da onları delirtir. Nihayet birileri onların kıymetsiz olduğunu anlamıştır çünkü.

Yıllarca, kendi kendilerine biçtikleri mağduriyet kültü yüzünden kapalı çevrelerinde “Aferin oğlum” diye övgü alanların düşmanlığıdır bu. Bütün gün Kaktüs kahvesinde oturup, hiçbir şey üretmeden, sadece akıl vererek bir şeyler yapanlara saldıranların kıskançlığıdır. Onların iki yüzlülüğünü iyi tanırız. Bu düşmanlığın altında neyin yattığını da iyi biliriz.

Açık konuşmak gerek, Ragıp Duran hapse girmeseydi son 10 yılda kendinden bahsettirebilir miydi?

Üstelik bu adam akademide “gazetecilik” dersi veriyor, buna rağmen yalan demeç çıkıyor ağzından.

Benim tahammül edemediğim bu iki yüzlülük...

Sadece o mu? Gelin şu iki yüzlülere birkaç örnek verelim...

Alper Görmüş mesela... Medyanın dışındaymış gibi görünüp, gerek gazetelerde gerekse de İnternet’te büyük medyaya sallayıp durdu yıllarca. Bir gün “Madem çok biliyorsun gel kendin yap” diye Aktüel’in başına getirildi, daha ilk haftalarda yalan kapak yaptı. Hâlâ etik dersleri vermeye çalışıyor.

Yıldırım Türker... Televole kültürüne ve ucuz magazine düşmanlık yapmasıyla tanınıyor, cesur ve devrimci bir solcu gibi pazarlıyor kendisini. Gelin görün ki sahte isimle Televole kültürünü besleyen ürünlere imza atıyor. Mahsun Kırmızıgül’e dizi yazıyor, “Açık saçık konuş benimle” diye Sezen Aksu’ya şarkı sözü yazıyor.

Leman dergisi... Yıllarca sahte okur mektuplarıyla ve anti-medya sayfalarıyla büyük medyaya saldırdılar, ama özel televizyonlar kurulduğunda skeç ve dizi yazarak en büyük paraları kendileri kazandılar...

Taraf gazetesi... Başkalarının yapmadığı haberleri yapma amacıyla yola çıkıp, kendilerine sızdırılan belgeleri yayınlayan bir bülten oldular. Yıllarca karşı kampta oldukları Doğu Perinçek’in Aydınlık’ta benimsediği yöntemi aynen uyarladılar.

Ve daha kimler kimler...

Ancak yazık ki bu düşmanlık onlara kaybettiriyor.

Onlara kötü bir haberim var: Zannettikleri gibi entelektüellik vizesi artık Cihangir’den alınmıyor, onların onayından geçmeden de yazar-çizer olunuyor.

Beyler, hanımlar: Her şeyin yanınıza kâr kaldığı, kimsenin size dil uzatamadığı o güzel günler geride kaldı.
Oray EĞİN
 

muammer-oz

New member
Konu için teşekkür ederim.Buda Taraf gazetesinin yazarlarının ikinci yüzü:
TARAF Gazetesinden PKK İNİNE ZİYARET ! / Çongar ve Altan'ın PKK İle İşi Ne ?

--------------------------------------------------------------------------------



AKP’ye yakınlığı ile bilinen Avrupa Birliği fonlu Taraf gazetesinin iki yazarı Yasemin Çongar ve Ahmet Altan, Kandil Dağı’nda PKK’lı teröristlerle görüştü. Kandil’e nasıl gittiklerini ve nasıl ağırlandıklarını iki tam sayfada roman havasında anlatan Altan ve Çongar ikilisi, medenileştirme merkezi olarak sundukları örgütün inlerini “eğitim akademisi” diye nitelendirdi.



Ahmet Altan’ın aklı bölücülerde kalmış...
PKK kampından dönüşte teröristlerin hayatı konusunda duyduğu endişeyi gizlemeyen Ahmet Altan, röportajında şu ibretlik satırlara yer verdi: Ben o köy evinin kapısında PKK’lılar bırakmadım; aynı odayı paylaştığım, konuştuğum şakalaştığım insanları bıraktım. Salih’i, Bozan’ı, Mizgin’i, Jiyan’ı, Roj’u, Adem’i bıraktım. Bir daha operasyon olursa eğer, sonuçlarını içim titreyerek okuyacağımı biliyorum; tanıdık bir isme raslamaktan korkarak...”


Taraf dağa çıktı!
AKP’ye yakınlığı ile bilinen Taraf gazetesinin iki yazarı Yasemin Çongar ve Ahmet Altan, Kandil Dağı’na çıkarak PKK’lı teröristlerle görüştü. Kandil’e nasıl gittiklerini ve nasıl ağırlandıklarını iki tam sayfada roman havasında anlatan Altan ve Çongar, medenileştirme merkezi olarak sundukları örgütün inlerini “eğitim akademisi” olarak nitelendirdi. Yasemin Çongar, Kandil’e gitme amaçlarını, “PKK üst düzey yönetiminin olası ateşkes, silahsızlanma, eve dönüş konusundaki değerlendirmelerini gerekse sınırötesi operasyonlarla ablukanın örgüt üzerindeki fiziksel ve moral etkisini ilk elden öğrenmek” olarak açıkladı.

Öcalan’a af isteği!
Verilen binlerce şehidi görmezden gelerek tercümanlığa soyunan Taraf’ın yazarları, PKK’lıların “Silahı fetişleştirmedik. Silahla Kürdistan’ı fethedeceğiz düşüncesinde değiliz. Silahlar bir takvim biçiminde hareket edilirse bırakılır. Çözümden yanayız. Çözüm olacağına inanıyoruz” dediğini aktarak, terör örgütünü bir muhatap olarak sundu. Röportajda teröristbaşı Öcalan’ı ’önderlik’olarak nitelendiren PKK’lı teröristler, yapılalacak bir afın Öcalan’ı da kapsamadan çözüm olmayacağını ifade ederek, iki yazarın uzattığı mikrofonlar üzerinden Türkiye Cumhuriyeti’ne meydan okudu.


Türk halkına mesaj
Teröristlerin hiç bir zaman ABD’nin dostu olmadıklarını söylediğini” ifade eden Çongar ve Altan, Genelkurmay ve istihbarat birimlerinin belgelerle ortaya koyduğu Washington-Kandil bağlantısını da yalanlamaya çalışarak, Türk halkına mesaj vermeye çalıştı. Röportajlarında “terörist, terör örgütü” gibi ifadeleri kullanmaktan özellikle kaçınan ikili, Kandil Dağı’ndaki caniler için “Kürdistan Toplum Birliği Yürütme Konseyi Başkanı” “Kürdistan Toplum Birliği Yürütme Konseyi Başkanı Yardımcısı” gibi sıfatlar kullandı.


Teröristi çok sevmişPKK’ların nasıl yakışıklı, kibar ve nazik olduğunu anlatan Ahmet Altan, “Bu yaşımda bir gerilla kampında uyuyacağım hiç aklıma gelmezdi” dedi. Altan, PKK’lı bir terörist ile olan ilişkisini ise şöyle anlatıyor: “Salih’i o kısacık konuşmada bile çok sevdim. Zeka her yerde zeka, dağın başında da şehrin göbeğinde de...her zaman pırıltısıyla çekici.” Teröristleri yere göğe sığdıramayan Altan, yazısını duygusal bir tonda şöyle tamamladı: “...Salih beni sanki oğlummuş gibi kucaklıyor. Ben de ona sarılıyorum...Her üniformanın altında bir insan olduğunu biliyorum... Ben o köy evinin kapısında PKK’lılar bırakmadım; aynı odayı paylaştığım, konuştuğum şakalaştığım insanları bıraktım. Salih’i, Bozan’ı, Mizgin’i, Jiyan’ı, Roj’u, Adem’i bıraktım. Bir daha operasyon olursa eğer, sonuçlarını içim titreyerek okuyacağımı biliyorum; tanıdık bir isme raslamaktan korkarak...”


PKK’ya Kemalist yakıştırması
Röportajlarında PKK’lılarla türban tartışması yaptıklarını da anlatan Taraf’ın ikilisi, “Yemekte türban konusu açılıyor. Türbanın serbest bırakılmasına şiddetle karşı çıkıyorlar. Öyle şeyler söylüyorlar ki türbanla ilgili, o konuşmaları bir CHP kurultayında yapsalar ortalık alkıştan kırılır” ifadesini kullanarak, “Karşımıza Kemalist PKK çıkıyor” yorumunda bulundu.



Hatıra fotoğrafı çektirdiler
Taraf gazetesinin yazarları Yasemin Çongar ve Ahmet Altan , Kandil Dağı’na çıkarak teröristlerin tercümanlığına soyundu. PKK’lılardan ‘gerilla’ diye bahseden ikili, örgütün inlerini “eğitim akademisi” olarak niteledi. PKK’lılarla yaşadıklarını roman havasında anlatan Çongar ve Altan teröristlerle hatıra fotoğrafı çektirdiler.

Bu haberi özellikle Taraf gazetesinin haberlerine kurtarıcı gibi sarılan akp destekçisi herkese ithaf ediyorum.
 

Vtnsvr

New member
: Kimdir ? Kimlerdir ? - Prof. Dr. Emre KONGAR




Sevgili okurlarım, medyaya baktıkça midem bulanıyor…
Yapılanlar, yazılanlar, iftiralar, yalanlar o denli çirkin, o denli hem genel, hem mesleki ahlaka aykırı ki, onlar adına ben utanıyorum…
Utancımdan, isim filan veremiyorum, aşağıda sadece bazı soruları dile getirdim…

Kimdir, kimlerdir, başsavcının sözleriyle “kamuoyunda yanlış beklentilere yol açanlar, soruşturmanın selametini, şüphelilerin özel yaşam ve temel haklarını ihlal edenler, yargı aleyhine de haksız ve ağır eleştirilere sebebiyet verenler ? ” Kimdir, kimlerdir medyaya bu utancı yaşatanlar ?.. Kimdir, kimlerdir gazetecilik ilkelerini ayaklar altına alanlar ?.. Kimdir, kimlerdir, bile bile yalan haberleri manşetlere taşıyanlar ?..

Kimdir, kimlerdir yalan haberler üzerine yorumlar yazanlar ?..
Kimdir, kimlerdir, kalemlerini satanlar ?..
Kimdir, kimlerdir meslektaşlarını yalan yere ihbar edenler ?

Kimdir, kimlerdir, ruhlarını çirkin iftiralara adayanlar ?
Kimdir, kimlerdir en basit insan haklarını, en temel ahlak kurallarını ihlal edenler ?..
Kimdir, kimlerdir, siyasetçilerin, iktidarın çirkin oyunlarına alet olarak sağa sola çamur atmak için yalan söyleyenler ?..

Kimdir, kimlerdir, ‘genel yayın yönetmenliği’ni, ‘genel yalan yönetmenliği’ne dönüştürenler ?..
Kimdir, kimlerdir, yönettikleri gazeteleri, televiz- yonları yalana, dolana, talana alet edenler ?..
Kimdir, kimlerdir, gazeteciliği bırakıp, haysiyet cellatlığına soyunanlar ?..

Kimdir, kimlerdir, yönettiği gazeteyi, televizyonu, verdiği haberi,
Yazdığı köşeyi masum insanları kara- alamak için kullananlar ?..
Kimdir, kimlerdir, gazeteciliği bırakıp yalancı savcılığa heves edenler ?..

Kimdir, kimlerdir, yalan suçlamalarla hasım gördüklerini karalayanlar ?..
Kimdir, kimlerdir, gazeteciliği bırakıp yalancı yargıçlığa, yargısız infazlara soyunanlar ? ..



Kimdir, kimlerdir, yalan suçlamalara dayalı, yalan hükümler verenler ?..


Kimdir, kimlerdir, gerçek katiller elleri kanlı yakalanmışken soruşturmaları, davaları, delilleri karartanlar, suçsuz, masum insanları karalayarak, gerçek suçluları kurtarmaya çalışanlar ? Kimdir, kimlerdir, işlenmiş ve kiminin tetikçisi yakalanmış, kiminin tetikçisi yakalanmamış bütün siyasal cinayetleri, masum insanların üzerine yıkmak isteyenler ?..

Kimdir, kimlerdir, başsavcının “Bu yayınlar ciddi boyutlarda bilgi kirliliğine sebebiyet vermiş ve kamuoyu yanlış bilgilendirilmiş ve bilgilendirilmektedir” dediği eylemlerin sorumluları ? Kimdir, kimlerdir, hukuku, adaleti hiçe sayanlar ?.. Sevgili okurlarım, siz mutlaka bunların kimler olduklarını biliyorsunuz… Aslında herkes, görüyor, okuyor, biliyor… Bunları yapanlar, yaptıklarının utancını bütün ömürleri boyunca taşıyacaklar…
 

HTML

Üst