AntidepresaN
New member
Medya AKP el ele!
Önce Mehmet Barlas’ın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanağını okşarken çekilmiş fotoğrafı Hürriyet Gazetesinde yayınlandı. Bunun üzerine Ertuğrul Özkök “Yanaktaki dokunuş” başlıklı yazısında “Biz gazetecilerin böyle dokunuşlara ihtiyacı var” diyerek Barlas’ı onayladığını duyurdu. Biz de buna karşı “dokunun dokunmasına da dokunduğunuz insan bu ülkenin Başbakan’ı, elini sıkmak dururken yanağa dokunmak da neyin nesi?” diye sormuştuk.
Şimdi yeni bir gelişme daha yaşandı. Bu defa Ertuğrul Özkök, Hürriyet’in manşetinden verdiği haberle gündeme oturdu. Bu defa konu fotoğraf, elin yüze dokunması vs. değil. Sorun olan hükümet ile Doğan Medya Gurubu arasındaki şaibeli ilişkidir. İktidarın TMSF sopasını kullanarak denetim altına aldığı Sabah Grubundan sonra Doğan Grubunu da dolaylı yöntemleri kullanarak ikna ettiği anlaşılmaktadır.
Serdar Turgut, konuya 18 Mayıs 2007 tarihli Akşam Gazetesinde değinerek, şunları yazmıştır: “Sen gazetende ’Başbakan bizimle görüşmüyor’ diye şikâyet edersen, sonra patronunun bir başka şirketinin yüklü vergi borcu için Ankara’da hükümet ile sıkı pazarlıklar yapılırsa, en sonunda da olmadığı söylenen buluşma gerçekleşir ve övgüler başlarsa, bu tam bir zamanlama skandalıdır”.
Durum şu; Özkök’ün patronuna ait olan Petrol Ofisi’ne kısa süre önce Maliye Bakanlığı bir milyar üçyüz milyon YTL’yi aşan bir vergi borcu ve cezası kesmişti. Maliye Bakanlığı ile Hürriyet’in patronu seçimlere gidilen bu kritik zamanda büyük bir hoşgörü ve nezaket içinde uzlaşarak cezayı 270 milyon YTL’ye indirmişler. Bu müthiş indirim, büyük bir uzlaşma örneği olarak literatüre geçecek niteliktedir. Uzlaşma kavramına kelimelerde bile karşı olan bir iktidar, sorun Doğan Medya Grubu olunca tutumunu bir anda değiştirivermiştir. İktidar Cumhurbaşkanlığı seçiminde bile uzlaşma değil dayatmayı esas alırken, Doğan Grubu için bu uzlaşmazlık orucunu bozmuştur.
Uzlaşmayı da iktidarın en dayatıcı, diretici ve tepeden buyrukçu Bakanı gerçekleştirmiştir. Bu Bakan, iki yıl önce çıkardığı vergi yasasının mahkeme tarafından iptal edilmesi üzerine “çatır çatır alırız!” demişti. Aynı Bakan, milli çıkarlar yönünden sakıncalı görüldüğü için yabancıya özelleştirme adı altında yapılan satışlara eleştiri getirenlere karşı “babalar gibi satarız” diye meydan okumuştu. Son derece kararlı, inatçılık mertebesinde bir tavır göstermişti.
Ne oldu da aynı Maliye Bakanı, Petrol Ofisi’ne dudakları uçuklatan bir indirim yaptı. Maliye Bakanlığının Petrol Ofisi’ne bu kadar anlayışlı davranmasının nedensiz olmadığı bir süre sonra ortaya çıktı. Bir yandan bu uzlaşma Ertuğrul Özkök’ün Başbakanı öven yazılarında somut bir çerçeve içine yerleşmiş oldu.
İktidarı sebepsiz zenginleşme aracı olarak kullananları halkın görmediğini sananlar yanılmaktadır.
Elindeki medya gücünü büyük ölçüde iktidarla olan ilişkilerine borçlu olanlar aynı gücü iktidara karşı da kullanabilmektedir. Türkiye’de medya ile siyaset arasındaki gizemli ilişkiler gelenekselleşmiştir.
Demokrasiyi Genelkurmay’ın bildirisinden daha çok, medyanın halktan kaçırdığı gerçekler tehdit etmektedir. İktidardan beslenme uğruna milletin çıkarlarını değil, iktidardaki bir avuç şark kurnazı taşra elitinin çıkarlarını savunanlar, gerçekte halk düşmanlığı yapmaktadırlar.
AKP iktidarı medyayı bir yandan kamulaştırarak diğer yandan da uzlaşarak denetim altına almıştır. Medyanın tutumu olanı biteni özetlemeye yeter durumdadır. Büyük medya resmen AKP’nin yanında taraftır. Birileri “biz bütün siyasi partilere eşit mesafedeyiz. Meslek ilkelerine bağlıyız. Dürüst yayın yapıyoruz” gibi yatıştırıcı türden sözleri istediği kadar söylesinler. Yaşanan gerçekler başka şey söylüyor.
Prof. Dr. Özcan Yeniçeri
*************************************************************
Bu konu hakkında güncele açtığım başlık http://www.hackhell.com/showthread.php?t=256709&highlight=ball%FD+indirim
Şimdi sorularımızı soralım;
İktidardaki hükümet, Doğan Holding'e ait olan Petrol Ofisi'nin 981 milyon YTL'lik (faizi ile beraber 1.2 milyar) vergi borcu ve cezasının 706 milyon YTL'sini neden sildi? (7/10'u affedilip sadece 3/10'u ödenecek, borcu faizini de katarak düşündüğümüzde oran Doğan Grubu lehine daha da artıyor). İktidardaki hükümete soruyorum.
Kanald, StarTV, Cnntürk, Hürriyet, Milliyet, Tempo vs çok sayıda radyo ve dergiye sahip Doğan Holding'e neden böyle bir iyilik yapıldı? Bu vergi borcunun seçimlere yakın bir zamanda silinmesinin bir anlamı var
mıdır? Doğan Holding bu iyiliğin karşısında bir şeyler yapacak mıdır? Doğan
Grubu'na ait televizyon kanallarının, gazetelerinin bu zamana kadar iktidar yanlısı yayınyapmasının ve muhalefet partilerinin sesini duymamasının nedeni bu olabilir mi? Neden vatandaşın vergi borçlarının 10 da 7'si affedilmez de, Doğan Holding'in borçları silinir? Hastane köşelerinde aspirin parası bulamayan, dürüst ve sahipsiz vatandaşımızın parası çalınmış olmuyor mu?
Uyan artık Türk milleti !..
Önce Mehmet Barlas’ın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanağını okşarken çekilmiş fotoğrafı Hürriyet Gazetesinde yayınlandı. Bunun üzerine Ertuğrul Özkök “Yanaktaki dokunuş” başlıklı yazısında “Biz gazetecilerin böyle dokunuşlara ihtiyacı var” diyerek Barlas’ı onayladığını duyurdu. Biz de buna karşı “dokunun dokunmasına da dokunduğunuz insan bu ülkenin Başbakan’ı, elini sıkmak dururken yanağa dokunmak da neyin nesi?” diye sormuştuk.
Şimdi yeni bir gelişme daha yaşandı. Bu defa Ertuğrul Özkök, Hürriyet’in manşetinden verdiği haberle gündeme oturdu. Bu defa konu fotoğraf, elin yüze dokunması vs. değil. Sorun olan hükümet ile Doğan Medya Gurubu arasındaki şaibeli ilişkidir. İktidarın TMSF sopasını kullanarak denetim altına aldığı Sabah Grubundan sonra Doğan Grubunu da dolaylı yöntemleri kullanarak ikna ettiği anlaşılmaktadır.
Serdar Turgut, konuya 18 Mayıs 2007 tarihli Akşam Gazetesinde değinerek, şunları yazmıştır: “Sen gazetende ’Başbakan bizimle görüşmüyor’ diye şikâyet edersen, sonra patronunun bir başka şirketinin yüklü vergi borcu için Ankara’da hükümet ile sıkı pazarlıklar yapılırsa, en sonunda da olmadığı söylenen buluşma gerçekleşir ve övgüler başlarsa, bu tam bir zamanlama skandalıdır”.
Durum şu; Özkök’ün patronuna ait olan Petrol Ofisi’ne kısa süre önce Maliye Bakanlığı bir milyar üçyüz milyon YTL’yi aşan bir vergi borcu ve cezası kesmişti. Maliye Bakanlığı ile Hürriyet’in patronu seçimlere gidilen bu kritik zamanda büyük bir hoşgörü ve nezaket içinde uzlaşarak cezayı 270 milyon YTL’ye indirmişler. Bu müthiş indirim, büyük bir uzlaşma örneği olarak literatüre geçecek niteliktedir. Uzlaşma kavramına kelimelerde bile karşı olan bir iktidar, sorun Doğan Medya Grubu olunca tutumunu bir anda değiştirivermiştir. İktidar Cumhurbaşkanlığı seçiminde bile uzlaşma değil dayatmayı esas alırken, Doğan Grubu için bu uzlaşmazlık orucunu bozmuştur.
Uzlaşmayı da iktidarın en dayatıcı, diretici ve tepeden buyrukçu Bakanı gerçekleştirmiştir. Bu Bakan, iki yıl önce çıkardığı vergi yasasının mahkeme tarafından iptal edilmesi üzerine “çatır çatır alırız!” demişti. Aynı Bakan, milli çıkarlar yönünden sakıncalı görüldüğü için yabancıya özelleştirme adı altında yapılan satışlara eleştiri getirenlere karşı “babalar gibi satarız” diye meydan okumuştu. Son derece kararlı, inatçılık mertebesinde bir tavır göstermişti.
Ne oldu da aynı Maliye Bakanı, Petrol Ofisi’ne dudakları uçuklatan bir indirim yaptı. Maliye Bakanlığının Petrol Ofisi’ne bu kadar anlayışlı davranmasının nedensiz olmadığı bir süre sonra ortaya çıktı. Bir yandan bu uzlaşma Ertuğrul Özkök’ün Başbakanı öven yazılarında somut bir çerçeve içine yerleşmiş oldu.
İktidarı sebepsiz zenginleşme aracı olarak kullananları halkın görmediğini sananlar yanılmaktadır.
Elindeki medya gücünü büyük ölçüde iktidarla olan ilişkilerine borçlu olanlar aynı gücü iktidara karşı da kullanabilmektedir. Türkiye’de medya ile siyaset arasındaki gizemli ilişkiler gelenekselleşmiştir.
Demokrasiyi Genelkurmay’ın bildirisinden daha çok, medyanın halktan kaçırdığı gerçekler tehdit etmektedir. İktidardan beslenme uğruna milletin çıkarlarını değil, iktidardaki bir avuç şark kurnazı taşra elitinin çıkarlarını savunanlar, gerçekte halk düşmanlığı yapmaktadırlar.
AKP iktidarı medyayı bir yandan kamulaştırarak diğer yandan da uzlaşarak denetim altına almıştır. Medyanın tutumu olanı biteni özetlemeye yeter durumdadır. Büyük medya resmen AKP’nin yanında taraftır. Birileri “biz bütün siyasi partilere eşit mesafedeyiz. Meslek ilkelerine bağlıyız. Dürüst yayın yapıyoruz” gibi yatıştırıcı türden sözleri istediği kadar söylesinler. Yaşanan gerçekler başka şey söylüyor.
Prof. Dr. Özcan Yeniçeri
*************************************************************
Bu konu hakkında güncele açtığım başlık http://www.hackhell.com/showthread.php?t=256709&highlight=ball%FD+indirim
Şimdi sorularımızı soralım;
İktidardaki hükümet, Doğan Holding'e ait olan Petrol Ofisi'nin 981 milyon YTL'lik (faizi ile beraber 1.2 milyar) vergi borcu ve cezasının 706 milyon YTL'sini neden sildi? (7/10'u affedilip sadece 3/10'u ödenecek, borcu faizini de katarak düşündüğümüzde oran Doğan Grubu lehine daha da artıyor). İktidardaki hükümete soruyorum.
Kanald, StarTV, Cnntürk, Hürriyet, Milliyet, Tempo vs çok sayıda radyo ve dergiye sahip Doğan Holding'e neden böyle bir iyilik yapıldı? Bu vergi borcunun seçimlere yakın bir zamanda silinmesinin bir anlamı var
mıdır? Doğan Holding bu iyiliğin karşısında bir şeyler yapacak mıdır? Doğan
Grubu'na ait televizyon kanallarının, gazetelerinin bu zamana kadar iktidar yanlısı yayınyapmasının ve muhalefet partilerinin sesini duymamasının nedeni bu olabilir mi? Neden vatandaşın vergi borçlarının 10 da 7'si affedilmez de, Doğan Holding'in borçları silinir? Hastane köşelerinde aspirin parası bulamayan, dürüst ve sahipsiz vatandaşımızın parası çalınmış olmuyor mu?
Uyan artık Türk milleti !..