- Katılım
- 23 May 2010
- Mesajlar
- 10,583
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Gürol Ağırbaş son albümü Köprüler: Beyaz Perde'de, klasikleşmiş film müziklerini, bu topraklara tanıdık tınıları kullanarak başka hallere getirmiş
Orkestralarda ve müzik topluluklarında, sesinin kalınlığı ve ağırlığıyla zıt bir biçimde genelde arka planda kalan 'tok sesli kahramanlar'dır bas gitarlar. Bas gitaristler ise 'sessiz kahramanlar' gibidir. Yıllar önce Türkiye'deki ilk solo bas gitar albümü Bas Şarkıları'nı yayınlayan Gürol Ağırbaş da onlardan biri. Enstrümanına hakimiyeti ve müzik algısıyla önemli bir müzik adamı.
Ağırbaş'ın ilkini 1999'da Enstrümantal, ikincisini 2006'da İki Dünya adlarıyla yayınladığı Köprüler adlı projesinin son ayağı olan Köprüler: Beyaz Perde albümü geçen günlerde Ada Müzik etiketiyle raflardaki yerini aldı.
Farklı içerikleri denemekte korkusuz olan Ağırbaş bu sefer de film müziklerine el atmış. Dünyaca ünlü 12 klasik filmin, yine duyan herkesin hatırlayacağı 12 müziğini bir güzel elden geçirmiş, taklalar attırmış, başka yerlere taşımış. Ud, tambur, bağlama, keman grubu, ney, duduk ve klarnet seslerini kullanan Ağırbaş, bütün o klasikleri sanki birer Anadolu şarkısı haline getirmiş.
KİBARİYE'NİN EYVAHLARI
Öyle ki albümün daha açılış parçası unutulmaz Sonsuzluk ve Bir Gün'ün müziğine eşlik eden Hafız Burhan'ın sesiyle bir şaşkınlık yaşıyor insan. Son Mohikan'ın müziklerine eşlik eden Aşık Veysel'in kendi sesinden Ben giderim adım kalır / gençler beni hatırlasın nağmesi ve Kubat'ın sesi, Theodorakis'in Zorba'sının kemençe sololarla birden sanki bir Doğu Karadeniz şarkısı haline gelişi, Yann Tiersen'in Amelie'sinin Kuzey Afrika'dan, Anadolu, Akdeniz ve Ortadoğu'dan her tadı taşıyan yorumu ve ortaya çıkan melodiye doğru tercihle Jehan Barbur vokalinin eklenişi, Kibariye'nin Goran Bregovic'in Arizona Rüyası'na 'bundan daha iyisi olamazdı' dedirtecek cinsten 'eyvah eyvah' nidalarıyla eşliği ve bütün bu denemelerde Ağırbaş'ın müzik aklını son derece iyi kullanarak yaptığı düzenlemeler hoş bir müzik ziyafeti sunuyor. Albümün kapanış parçası ise Baba'nın meşhur müziğinin bol kemanlı ve kanunlu yorumu.
Gürol Ağırbaş 10 yılda çıkardığı üç Köprüler albümüyle Türkiye'de elini attığı her projenin altından kalkabilecek birkaç müzisyenden biri olduğunu kanıtlamış. Köprüler: Beyaz Perde'de aklımızın bir köşesinde kalan o unutulmaz filmlerin, yine aklımızda yer eden müziklerini, bu topraklarda yaşayanların kendi müzikli hikâyesine çevirmeyi ustalıkla başarmış. Keşke Gürol Ağırbaş'tan üç beş tane daha olsa.
Orkestralarda ve müzik topluluklarında, sesinin kalınlığı ve ağırlığıyla zıt bir biçimde genelde arka planda kalan 'tok sesli kahramanlar'dır bas gitarlar. Bas gitaristler ise 'sessiz kahramanlar' gibidir. Yıllar önce Türkiye'deki ilk solo bas gitar albümü Bas Şarkıları'nı yayınlayan Gürol Ağırbaş da onlardan biri. Enstrümanına hakimiyeti ve müzik algısıyla önemli bir müzik adamı.
Ağırbaş'ın ilkini 1999'da Enstrümantal, ikincisini 2006'da İki Dünya adlarıyla yayınladığı Köprüler adlı projesinin son ayağı olan Köprüler: Beyaz Perde albümü geçen günlerde Ada Müzik etiketiyle raflardaki yerini aldı.
Farklı içerikleri denemekte korkusuz olan Ağırbaş bu sefer de film müziklerine el atmış. Dünyaca ünlü 12 klasik filmin, yine duyan herkesin hatırlayacağı 12 müziğini bir güzel elden geçirmiş, taklalar attırmış, başka yerlere taşımış. Ud, tambur, bağlama, keman grubu, ney, duduk ve klarnet seslerini kullanan Ağırbaş, bütün o klasikleri sanki birer Anadolu şarkısı haline getirmiş.
KİBARİYE'NİN EYVAHLARI
Öyle ki albümün daha açılış parçası unutulmaz Sonsuzluk ve Bir Gün'ün müziğine eşlik eden Hafız Burhan'ın sesiyle bir şaşkınlık yaşıyor insan. Son Mohikan'ın müziklerine eşlik eden Aşık Veysel'in kendi sesinden Ben giderim adım kalır / gençler beni hatırlasın nağmesi ve Kubat'ın sesi, Theodorakis'in Zorba'sının kemençe sololarla birden sanki bir Doğu Karadeniz şarkısı haline gelişi, Yann Tiersen'in Amelie'sinin Kuzey Afrika'dan, Anadolu, Akdeniz ve Ortadoğu'dan her tadı taşıyan yorumu ve ortaya çıkan melodiye doğru tercihle Jehan Barbur vokalinin eklenişi, Kibariye'nin Goran Bregovic'in Arizona Rüyası'na 'bundan daha iyisi olamazdı' dedirtecek cinsten 'eyvah eyvah' nidalarıyla eşliği ve bütün bu denemelerde Ağırbaş'ın müzik aklını son derece iyi kullanarak yaptığı düzenlemeler hoş bir müzik ziyafeti sunuyor. Albümün kapanış parçası ise Baba'nın meşhur müziğinin bol kemanlı ve kanunlu yorumu.
Gürol Ağırbaş 10 yılda çıkardığı üç Köprüler albümüyle Türkiye'de elini attığı her projenin altından kalkabilecek birkaç müzisyenden biri olduğunu kanıtlamış. Köprüler: Beyaz Perde'de aklımızın bir köşesinde kalan o unutulmaz filmlerin, yine aklımızda yer eden müziklerini, bu topraklarda yaşayanların kendi müzikli hikâyesine çevirmeyi ustalıkla başarmış. Keşke Gürol Ağırbaş'tan üç beş tane daha olsa.