Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Bu sanki kırılan bir bileğin üzerinde sek sek oynamak gibi…
Şimdi ben bu yüreği nasıl aşikar edeyim. Ya sırrımı hangi aynalara dökeyim de bana seni versin. Adınla başlasam besmeleme bir kara dua dökülür dudaklarımdan. Lal olur dilim. Utancımdan göğe kalkmaz ellerim de alnımı secdeye indiririm. Artık ne mümkün ikna olmak üç kuruşluk saadete.
Tanrım bana izin ver. Ver ki sesi dahi kalmasın kulaklarımda. Bana izin ver. Verki silinsin soluğu hayalimden. Gözleri evvel onun gözleri ahir onun gözleri. Tanrım bana izin ver…
İmanla söylüyorum bil. Sen ve ben ıslanıyorsak bu sağanakta başka yüreklerde mutluluk yaşarsın diyedir. Bu yangın ikimize birden yeter. Ben yanarım da sen doğarsın benim küllerimden. Belki dikiş tutmam, belki kör olur uykularım, belki hep susarım. Ki susmam sevdalanmam içindir sevgili…
Ellerimin arasında can bulan şakaklarımın kaçıncı atışı..
Ve kaçıncı ağrışı düşlerimin…
Akla ziyan hallerimin kaçıncı halsiz kalışı…
Bir bilsen sevgili…
Ah bir bilsen…
Sahi?
Seni bu denli özlerken,dindirebilir misin acılarımı?
Sarabilir misin kanayan yaramı?
-Aklıma SEN düşünce…
Dilimde ıslanan sana dair biriktirdiklerim susar olur..
Seni anlatamayan harflerim utanır karşında..
Katleder gözyaşım seni yazamayan mürekkebi..
Anlatamadığım,yaşayamadığım otuzuncu harfim…
Mecnun bir gün fırsat buldu, Leyla ile oturmaya muvaffak oldu. Leyla, onu sınamak için bir dilekte bulundu:
- Ey âşık! Neyin varsa getir.
- A ay yüzlü, dedi Mecnun, aşkınla ne suyum kaldı, ne kuyum. Ne ciğerimde azıık kan, ne gözümde bir nebze yaş. Aklımı yağma ettin, uykumu çaldın. Artık bir canım var, emreyle onu vereyim.
- Ben onu senden ne vakit istesem alırım, başka neyin var, sen ondan bahset.
Mecnun o vakit arandı, yakasında sakladığı bir iğnesi vardı, onu çıkarıp sevgiliye sundu.
- İşte varlık aleminde sahip olduğum tek şey bu iğnedir. Bunu da neden taşıyorum bilmek istersen, çölde, ovada seni izlerken çok düşüyorum, kendimden geçiyorum; oralarda ayağıma, bedenime dikenler batıyor; bu iğneyle o dikenleri çıkarıyorum.
- İşte bunu istiyordum ben senden. Eğer aşkında gerçek isen bu iğne nasıl layık oluyor sana? Dikeni çıkarırsan buna vefa mı derler?!…