admiral
New member
- Katılım
- 30 Haz 2006
- Mesajlar
- 12,510
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Fenerbahçe Dergisi’nin 111 no’lu Mayıs 2012 sayısı; Süper Final’de Arena’da aldığımız galibiyetteki gol sevincini başlığına taşıyor. Derginizin yeni sayısı "Güneşli günler başladı" başlıklı kapağıyla bayilerdeki yerini aldı. Derginiz, bu sayısında da sizlere 50 x 70 cm. ebatlarında poster armağan ediyor. Bu ayki posteriniz arkalı önlü baskılı iki şampiyonluğumuza ait: Fenerbahçe bayan basketbol ve Fenerbahçe Grundig takımlarımızın camiamıza kazandırdığı şampiyonluklara dair posterleri gururla asacaksınız.
Öte yandan, Fenerbahçe Dergisi’nin tirajı 65.000’i geçti. Aynı zamanda sadık birer okuyucumuz olan Büyük Fenerbahçe taraftarına duyarlılıklarından dolayı teşekkür ederiz.
Fenerbahçe Dergisi’nin taklitlerinden sakının, derginizi ekleriyle birlikte tükenmeden alın.
Fenerbahçe Dergisi’ne abone olup, avantajlardan yararlanabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için 444 19 75’i arayın. Ayrıntılar derginizde…
Hepinizin müptelası olduğu Fenerbahçe Dergisi’nin son sayısından çarpıcı başlıklar:
• Süper Final’e TRX ile hazırlanıyorlar
34 haftalık Süper Lig maratonunu geride bırakarak tüm konsantrasyonunu Türkiye Kupası ve Süper Final şampiyonluğuna adayan profesyonel futbol takımımızın sahada fırtına gibi esmesinin ardında; hırs, motivasyon, hedefe ulaşma vb. gibi psikolojik etkenlerin yanında çok çok iyi planlanmış bir antrenman / egzersiz programı yatıyor. Geçtiğimiz ay içinde Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’ne getirilen TRX ekipmanları; kolay kullanılabilirliği ve sporcudaki verimli katkılarıyla grup çalışmalarında bir çığır açacak nitelikle… İlk kez Fenerbahçe çatısı altında kullanılmaya başlanan TRX ile ilgili olarak Bireysel Oyuncu Antrenörümüz Dolu Arslan önemli notlar aktardı.
Oyuncularımızın taktiksel anlamda verdikleri mücadelenin yanında, diğer takımlardan üstün bir performans sergilemesi için gerekli fiziksel güce sahip olmaları gerekiyor. Bu güç için ise uzman bir rehberlik ve mükemmel bir teknik donanıma sahip tesisler gerekiyor. İşte şartlar ne gerektiriyorsa, Fenerbahçe Spor Kulübü çatısı altında en modern ekipmanları görmek mümkün. Hocalarımızın yaptığı araştırmalar sonucu, son dönemlerde Dünya’da antrenörlerin ve profesyonel sporcuların en çok tercih ettiği fitness ekipmanı TRX; Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’nde profesyonel futbol takımımızın kullanımına sunulmuş durumda.
Oyuncularımız saha antrenmanlarının yanı sıra hocalarımızın belirlediği programlar çerçevesinde salonda özel olarak TRX ile çalıştırılıyorlar.
Dolu Arslan: "TRX egzersizin ayrılmaz bir parçası"
Bireysel Oyuncu Antrenörümüz Dolu Arslan, kolay kullanılabilirliği ile ön plana çıkan; tek bir egzersizde oyuncunun birden fazla kas grubunu çalıştırabilen ve dayanıklılığını arttıran bu yenilikçi fitness ekipmanıyla ilgili dergimize konuştu.
Arslan; " ’Askıya Alma’ antrenman yöntemi içerisinde ’TRX’ hem basitliği ve kolay kullanımı hem de fonksiyonel antrenman felsefesine uyduğu için son dönemde antrenörler ve profesyonel sporcular tarafından tercih edilen bir fitness ekipmanıdır.
TRX kullanılarak yapılan bu egzersizlerle denge, kuvvet, esneklik ve core’un sağlamlığı arttırılır.
Vücut ağırlığı ile çalışıldığı için özellikle grup çalışmalarında halter, dambıl veya makinelerdeki sporcuya özel kilo ayarı gerektirmeden antrenman akıcılığını arttır. Sporcu tutamaç yüksekliği veya yerle temas ettiği noktanın yerini değiştirerek egzersizin şiddetini kolaylıkla ayarlayabilir." açıklamalarını yaptı.
• En büyük camia, en büyük STK sesini duyurmak için yine Cadde’deydi
Taraftarlarımızın kulüplerine, Başkanımız Aziz Yıldırım ve yöneticilerimize verdiği büyük destek artarak devam ediyor. 3 Temmuz’dan beri yaşanan süreci protesto etmek amacıyla birçok kez özel organizasyon düzenleyen taraftarlarımız bir kez daha camiamızın nesillerden beri ortak buluşma noktası haline gelen Bağdat Caddesi’nde bir araya geldi. Gencinden yaşlısına birçok farklı ilden gelen on bini aşkın taraftarımız, üstlerindeki formalar ve kaşkollerle; ellerinde bayraklar ve pankartlarla, yaptıkları tezahüratlarla tek yürek bir biçimde kilometrelerce yürüyerek Türkiye’nin en büyük camiası olmanın yanı sıra en büyük sivil toplum kuruluşu (STK) olduklarını da bir kez daha kanıtladılar. Çok özel fotoğraflarla derginizde…
•Cristian Baroni: "Başkanımızı artık Şeref Tribünü’nde görmek istiyoruz"
Bu sezon hazırlık maçları, Türkiye Kupası, Süper Lig ve Süper Final maçları olmak üzere röportajımızı yaptığımız günkü Karabük maçı dahil, tam 41 maçta ilk 11’de görev alarak takımın bel kemiği oldu. Kritik dakikalarda attığı gollerle takımın galibiyet serisinde de büyük payı vardı. Fenerbahçe’de 3. sezonunu bitiren Cristian; sahadaki duruşu, sempatik tavırları, ailesinin ülkemizi benimsemesi ve her şeyden öte Fenerbahçe’yi bu kadar özdeşleştirmesiyle içimizden biri oldu. Zaten bu noktada örnek aldığı başlıca kişi Alex de Souza olunca, geriye söyleyecek pek laf da kalmıyor. "Bu sezon türlü zorluklara ve haksızlıklara rağmen, başka takımların ’tutunmakta bile zorlanacakları bir durumda’ zirveye oynuyor olmak, bu birlik beraberlik sayesinde" diyor kısacası Cristian… Özellikle başlığa taşıdığımız cümlesi hepimizin içini burkuyor
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Ben hem çalışmalarımı sürdürüyorum hem de takıma nasıl katkı sağlarım diye düşünüyorum. Elbette çalıştığım şeyler, saha içinde olunca kendime olan güvenim de artıyor. Kendime güvenim arttıkça saha içinde denediğim pozisyonlar daha da artıyor. Başarı bir şekilde başarıyı getiriyor.
02: Bursaspor da bu kupayı kaldırmak isteyecek ancak bizim için ayrı bir önemi var, bu da bizi hedefe daha yaklaştırıyor. Bu sene bütün hedeflerimize ulaşmak istiyoruz.
03: Futbolu biliyorsunuz, kaslarımızla oynuyoruz ve bunun için bütün kaslarımızı geliştirmeniz gerekiyor. Bu nokta da özellikle kendi vücut ağırlığınızla yaptığınız antrenmanlar da özellikle önemli. Bu yeni getirilen TRX aleti ile yaptığımız çalışmalarla birlikte, kendi vücudumuzu çeşitli pozisyonlarda çalıştırıyoruz, ağırlık çalışması yapıyoruz ve bu da elbette ki bizi daha da fazla güçlendiriyor.
04: Çocuklarım Türkçe konuşuyorlar ve aynı zamanda Fenerbahçe’yi çok seviyorlar. Fenerbahçe’nin bütün maçlarına gelmek istiyorlar. Karlı, yağmurlu, güneşli havada olsun maçlara gelerek hem benim hem de Fenerbahçe’nin yanında olmak istiyorlar. Elbette ben de bu takımın bir parçası olarak ailemin Fenerbahçe ile özdeşleşmesinden büyük gurur duyuyorum.
05: Fenerbahçe gibi güzel bir ortamda başarı odaklı ve aynı zamanda çalışanına çok sevgi ve saygıyla yaklaşan bir ortamda olduğum içinde çok mutluyum. Burada oynamaktan çok mutluyum ve Fenerbahçe’de kalmak istiyorum. Ben bu kulübün artık hem bir çalışanı hem bir sporcusu hem de Kulüpten kaynaklanan bir şekilde taraftarı oldum. Öylesine ki; rakip takımın maçlarını izlerken bir taraftar gibi tepkilerim oluyor. Onlar gibi duygulanıyor veya sinirlenebiliyorum.
06: Fenerbahçe forması ile çok özel maç oynadım ama elbette ki benim için en özel maç, geçen sene şampiyonluğu kazandığımız Sivasspor maçı oldu. O maçta Fenerbahçe forması ile kazandığım ilk şampiyonluk oldu.
07: Ronaldo, Roberto Carlos, Alex de Souza ve Fabio Luciano… Hepsi hayranlık duyduğum büyük oyuncular ve ne şanslıyım ki aynı hedefler doğrultusunda ter dökebildiğim futbolcular…
08: Biz maçlardaki seremoni sırasında, Şeref Tribünü’ne baktığımız zaman, Başkanımızın oradaki duruşu bile bize ayrı bir güven veriyordu. Neredeyse bir seneye yakın bir süredir onu Şeref Tribünü’nde görememek bizim içimizi burkuyor. Umuyorum ki bu tatsız dönem bir an önce son bulacak ve Başkanımızı her zaman ziyaret ettiğimiz, her zaman görmeye alıştığımız yerde göreceğiz.
09: Bu kadar zor ve haksızlıklarla dolu bir dönem geçirirken, sıkıntılar yaşarken Fenerbahçe taraftarının hem Kulübü’ne hem çalışanlarına hem sporcularına sahip çıkış şekli; açıkçası hiçbir kulüp taraftarının yapacağını düşünmüyorum. Elbette bize de bu noktada görevler düşüyor. Onlar bize her türlü desteği veriyorlar. Her maçta yanımızdalar. Bizim de görevimiz onları evlerine mutlu bir şekilde uğurlamak. Onların da desteği ile biz artık son düzlüğe kadar geldik. Ve yine onların desteği ile biz şampiyonluğa ulaşıp onları bu dönemde bu haklı mücadelede başarı ile taçlandıracağımızı düşünüyorum.
• Şampiyonun adı yine Fenerbahçe! Maç görselleri, istatistikler, açıklamalar ve kutlamalar…
• Potanın Kraliçeleri üst üste 7. toplamda ise 10. şampiyonluğuna ulaşarak bir kez daha yüzümüzü güldürdü. Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımımız, Galatasaray Medical Park ile yaptığı final serisinde rakibini mağlup ederek kupayı 10. kez müzemize getirmenin gururunu yaşadı.
• Teledünya Erkekler Voleybol Türkiye Kupası final karşılaşmasında Galatasaray Yurtiçi Kargo ile karşılaşan Fenerbahçe Grundig Erkek Voleybol Takımımız, rakibini 3-1 mağlup ederek, Türkiye Kupası’nın sahibi oldu.
• Filenin Şövalyeleri, Aroma Erkekler Voleybol Ligi Final Serisi’nde Arkas Spor ile karşı karşıya geldi. 2 maçı kazanacak tarafın şampiyon olacağı seride; 1-1’lik durumun ardından, son maçta Fenerbahçe Grundig sergilediği başarılı performansla karşılaşmada galip geldi ve şampiyon oldu.
• Kulübümüz sporcularının boks ringlerindeki üstünlüğü devam ediyor. İller arası Bahar Kupası’nda boksörlerimiz 9 birincilik 4 ikincilik, 2 üçüncülük kazanarak takım halinde birinci oldu.
• Sapanca’da yapılan Gençler Egemenlik Kupası yarışlarında, genç kürekçilerimiz, elde ettikleri başarılı sonuçlarla yarışmayı 392 puanla tamamlayarak Egemenlik Kupası’nın sahibi oldular.
• Fenerbahçe 15 Yaş Altı Futbol Takımımız, Coca-Cola Akademi U15 Ligi Türkiye Finali’nde, 14 Nisan 2012 Cumartesi günü, Bursaspor ile karşılaştı. Rakibini 3-1 mağlup eden Fenerbahçemiz, Türkiye Şampiyonu oldu.
• Yüksek Divan Kurulu toplandı: Yüksel Günay yeniden başkan seçildi
Yüksel Günay, Fenerbahçe Spor Kulübü Yüksek Divan Kurulu Başkanlığına yeniden seçildi. Fenerbahçe Faruk Ilgaz Sosyal Tesisleri’nde yapılan Kulübümüzün Yüksek Divan Kurulu Nisan ayı olağan toplantısında, Kurul Başkanlığı için seçimler de yapıldı. Sandık sonuçlarına göre; Yüksek Divan Kurulumuzun mevcut Başkanı Yüksel Günay, kurul üyelerinden 605 oy alırken; diğer aday Engin Berker 191 oy aldı. Bu Sonuçla Yüksel Günay, Yüksek Divan Kurulu Başkanlığına 3 yıl için yeniden seçildi.
• Alex: "Futsal tekniğiyle çim sahada uçarsınız"; Futbolun prensleri Kral Alex’le bir araya geldi; Stadımızda 23 Nisan coşkusu; Ankara Boks Okulumuzdan ziyaret; Yobo, Ziegler ve Cristian, Başkanımızı ziyaret etti; 3 boksörümüzden Olimpiyat vizesi; Çocukların gözünden derbi; Emir Preldzic öğrencilerin sorularını yanıtladı; Fenerbahçe Ülker Morris Finley’i renklerine kattı; Hareket et İstanbul; Meksikalı öğrenciler stadımızı gezdi; Rıdvan Özdin’den haklı davamıza büyük destek; Fenerbahçemiz bir okul daha kazandırıyor; Aramızdan Biri; Onur Karabudak; Fizyoterapist Antonio Tome evlendi; UEFA seminerine gelen konuklar tesislerimizi gezdi; "İnsanlar Yaşarken Anılmalıdır" ödülü Ünal Uzun’a verildi; Vanlı depremzedeler Stadımızı gezdi; Yüzme Yaz Okulları programı açıklandı ve daha birçok haber "Haber Turu" sayfalarımızla Fenerbahçe gündeminden kopamayacaksınız.
• Fenerbahçeli tüm çocukları Fantorya Card Dünyası’na bekliyoruz! Çünkü Fantorya çok eğlenceli…
Çocukların yeni eğlence kartı Fantorya Card, boş vakitlerinde eğlenmeye yeni bir boyut getiriyor. Çocuklar ne yapsam diye düşünmekten; aileler çocukları için endişelenmekten kurtuluyor. Çocuklar için eğlence dolu bir gezegen olan Fantorya oluşumu ilk etkinliğini çok anlamlı bir günde yaptı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Fenerbahçe Lefter Küçükandonyadis Tesisleri bu özel güne layık bir şekilde adeta karnaval alanına dönüştü. Kendilerini en sevdikleri süper kahramanlarla oynarken bulan ve diledikleri gibi eğlenen Fantoryalı taraftarlarımız rüyalarındaki gibi bir gün yaşadılar. Festivaller, seminerler, karne ve mezuniyet kutlamaları, tiyatrolar, konserler, indirimler, spor ve doğum günü kutlamaları, özel burslar kısacası Fenerbahçe ayrıcalığını artık çocuk taraftarlarımız da Fantorya ile yaşacaklar. Haydi vakit kaybetmeden çocuğunuzu bu gezegenin bir üyesi yapın. Ayrıntılar; www.fantorya.com.tr’de...
• Dünyayı gezen Fenerbahçeli
Jules Verne’in 80 Günde Devr-i Alem isimli kitabını çoğumuz okumuş veya filmini izlemişizdir. 19. Yüzyıl’da yazılan o kitabın kahramanı bir iddia üzerine 80 günde Dünya turu yapabileceğini ileri sürüyordu. Bizim size tanıtacağımız Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu ve Tarih Müze ve Arşiv Kurulu Üyesi Selman Arınç ise hiçbir iddia konusu olmadan ama aynı maceracı ruhla ve Darphane’de memur olan babasından edindiği alışkanlıkla 50 yıldır Dünya’yı geziyor. 5 kıtada adı sanı duyulmamış ülkeler de dahil, her yere giden Selman Arınç, Fenerbahçe’nin ilk başkanlarından Galip Kulaksızoğlu’yla akraba olmanın da verdiği ivmeyle, gittiği iklimlerde Fenerbahçe sevgisini aşılamayı da kendisine misyon edinmiş durumda. Detaylar derginizde…
• Nesiller boyu Fenerbahçe
Fenerbahçe’ye gönül veren aileden Fenerbahçeliler bilirler… Bir aile düşünün ki herkes sarı – lacivert renklere gönül vermiş ve Fenerbahçe armasını göğsünde gururla taşımakta. Öyle bir aile düşünün ki doğduğunuz andan itibaren adeta Fenerbahçe tarihinin içindeki yerinizi alıyorsunuz. Bu gurur ömrünüz boyunca sizinle birlikte yaşayıp çocuklarınıza ve torunlarınıza sizden en önemli miras olarak kalıyor.
Fenerbahçemizin eski başkanlarından Faruk Ilgaz bu gururu yaşamış ve yaşamakta olan ender Fenerbahçelilerden bir tanesi… Fenerbahçe tarihinin önemli isimlerinden biri olan efsane başkanımız Faruk Ilgaz, çocuklarını, torunlarını ve hatta günümüzde torun çocuklarını da sarı lacivert renklere gönül vermiş isimler olarak yetiştiriyor.
• Dr. Sedat Hayran’ın hazırladığı VIP KONUK’ta bu ay: İdil Biret
Klasik batı müziğinin piyano virtüözü, Türkiye’nin ulusal gururu, tıpkı İsviçre çikolatası ve bohemya kristali gibi çok özel bir marka, devlet sanatçımız Sayın İdil Biret Hanımefendi
Onu toplumumuz harika çocuk olarak bağrına bastı, sınırlarımızın ötesindeki başarılarını yıllar boyu alkışladı. Beş yaşından beri piyanosunun tuşlarıyla özdeşleşti; Türkiye’nin adını bir kültür elçisi olarak dünyanın dört bir yanına taşıdı. Rekor sayıda uluslar arası ödüller alıp, dünya genelinde milyonların sevgilisi, Türkiye’nin ulusal gururu oldu. Ülke içinde de en uzak köşelere gidip her türlü koşula katlanarak, sesi çıkmayan piyanolarda bile çaldı. Olumlu yaklaşımı, yapıcı kişiliği ile dinleyicisiyle olduğu kadar meslektaşlarıyla da barışık, çok özel bir kimlik, Devlet Sanatçımız Sayın Biret hanımefendi.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Sahnede hangi enstrüman ile karşılaşacağınız hiç belli değildir. Kafanızda ideal bir piyano hayal edersiz ama hiçbir zaman o piyanoya rastlamazsınız. Onun için kafanızda yaratmak istediğiniz şey ses olmalıdır. Kafanızdaki kurguladığınız o sesi piyanoda çalmaya çalışırsınız. Onu yaparken de birçok şeye başvurursunuz. İşte bu olgu çok önemlidir. O nedenlerden dolayı ben fazla iyi piyanolarda çalışmanın zararlı olduğuna inanıyorum. Çünkü güzel sese alışıyorsunuz ve her zaman aynı kalitede bir ses bulmadığınızda çok yadırgayabiliyorsunuz. Onun için en güç en fena şartlarda çalışmanın bazen iyilikleri vardır ve oluyor.
02: Eskiden hakiki melomanlar vardı, şimdi daha başka türde bir dinleyici jenerasyonu oluştu, belki o eski kalitedeki insanlar kadar meraklı değiller. Ama bu dünya genelinde bir problemdir. Benim yaptığım müzik türü daha çok Çin, Japonya ve Kore’ye doğru kaydı. Hatta Hindistan’a... Ve o ülkelerin insanları şimdi bu müziğe çok daha meraklılar. Onun için diyorum ki dünyanın bazı kriterleri zaman, zaman değişiyor. Avrupa’da ve Amerika’da maalesef eskisi kadar bu tür müziğe merak yok.
03: Bugün doğaçlamaya yeterince önem verilmiyor. Yorgunluktan, hava değişiminden hatalar, konsantrasyon kayıpları olabilir. O anda o stilde sizin o eseri devam ettirebilmeniz lazım. Bakın hocam Wilhelm Kempff’in başına gelen bir şeyi size anlatacağım. Almanya’da konser veriyordu, üç tane F.Schubert sonatı çalıyordu. Konser başlamadan önce konser odasına gittim, dedi ki bana; "Şu ikinci Schubert sonatı çalacağım, sonatın ikinci kısmı nasıl başlıyordu, notaları otelde bırakmışım". Bunun üzerine ben de oturdum orada bir piyano vardı, onu çaldım. Orada birinci sonat fevkalade güzeldi, sonra benim çaldığım ikinci kısmı yani ikinci sonat başladı, evet tonalitesi doğru fakat aynı tonaliteden Schubert stilinde başka bir eser. Anladım ki doğaçlama yapıyor. Yaklaşık elli saniye o doğaçlamayı yaptı, kimse farkına varmadı. Sonra toparladı.
04: Beethoven etrafımda hep olağan obje haline geldi. Bütün eserlerine yıllarca çalıştım. Özellikle "Hammerklavier"e müthiş bir merakım vardı. Çok büyük, müthiş bir eser; ona çok çalıştım. İlk çaldığımda 20–21 yaşındaydım. Şuna da bakıyorum ki, her zaman önemli eserleri bir hayat boyu çalmak ve anlamak için, en detaylı bir şekilde eserin içine girmek adeta onu yaşamak gerekiyor.
05: Biz ailece Moda ve Mühürdar’da büyükanneler ve büyükbabalarımız zamanından beri oturduğumuz için; her zaman Fenerbahçe’ye bir sempati duyduk. Babam da her zaman koyu bir Fenerbahçe taraftarıydı. Ben futbolun çok estetik bir görüntüsü olduğunu düşünüyorum. Seyrettiğiniz zaman büyük bir zevk alıyorsunuz. Futbol, hakikaten güzel oynanan ve göz zevkine hitap eden bir spor. Bir bale kadar güzel olabiliyor.
• Eski başkanlarımızdan saygıdeğer yazarımız Faruk Ilgaz bu ay, "Fenerbahçe’de bir futbol hamalı: Bego Ahmet Erol" ve "Fenerbahçe’de talihsiz bir kaleci: Erdal Kocaçimen" konulu iki ayrı yazı ile sizlerle buluşuyor.
• Sibel Kurt / Sibel’in Sahası’nda konuk: Levent Üzümcü
"Aşkımız Renklere Sarı ve Laciverde"
Bu ayki röportajımızı Fenerbahçe’yi yüreğinde taşıyan, Fenerbahçe ailemize Ada ve Batu adındaki iki oğlunu da katan Sayın Levent Üzümcü ile gerçekleştirdik. Onu her ne kadar televizyon ve sinemada izlesek de tiyatro sahnesindeki performansı ve başarısını göz ardı edemeyiz. Sahip olduğu ses tonuysa sanırım Allah’ın kendisine verdiği bir ödül olsa gerek. Tiyatroya bu kadar sahip çıkması da takdir ettiğimiz en önemli özelliği...
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: 80’li yıllarda 4-1’den geri geldiğimiz bir Galatasaray- Fenerbahçe maçı vardı, arabadan dinlerdik o zamanlar. O gün ne kadar heyecanla dinlediğimi hatırlıyorum. Küçüğüz daha… Mahallede oynuyoruz. Akşam eve geldim; televizyon, maçın tekrarını veriyordu. Skoru 4-4 biten bir maçtı. Ama bu tekrar olan o maça kendimi o kadar kaptırmışım ki beşinci gol olur mu diye heyecanla bekliyordum.
02: Benim tuttuğum takımı bilmeden birine "Hangi takımı tutuyorsun?" diye sorduğumda "Anti Fenerliyim" diyor. Bu da galiba Fenerbahçe’nin diğer takımlara karşı kurduğu üstünlük durumundan kaynaklanıyor. Tabii Fenerbahçe taraftarının tek tip olmaması da büyük bir faktör. Her gruptan insan var, çok taraftarı var Fenerbahçe’nin. Çok büyük bir kulüp Fenerbahçe. Aşkımız renklere, sarı ve laciverde…
03: Alex’siz bir takım düşünemiyorum. Takımın bel kemiği. Alex’i çok beğeniyorum. Onun artık hep bizimle kalacağını düşünüyorum. Türkiye’yi sevmese elli kere gitmişti. Onun Lefter ziyaretini unutamıyorum. Bence Alex de onun gibi bir kulüp efsanesi olmak istiyor. Bunu da sonuna kadar hak ediyor.
04: Tüm branşlarda şampiyon olabilmek bu dünyada çok nadir olan bir şey... Fenerbahçe Spor Kulübü futboldan ibaret değil. Bunu anlayıp bunu hayata geçirmiş olmak önemli. Her alanda başarılıyız diyebilmek, tüm tesisleriyle övünebilmek çok güzel.
• Yazarımız Ersin Demirel, bu ay "Hayatın İçinden Fenerbahçe"de Ceyhun Fersoy’u konuk etti.
"Haklıyız, kazanacağız!"
Ekranlarda fırtınalar yaratan Seksenler dizisindeki gurbetçi kuzen rolüyle aşina olduğumuz yüzünü, daha da kazıdı hafızalarımıza. Çocuklar Duymasın’da Haluk’un damadı, Seksenler dizisinin "Pöf" Şahin’i sevgili Ceyhun Fersoy konuk oldu bu ay sayfalarımıza... Müthiş enerjisi, sempatikliği ve Fenerbahçeliliği ile kendisini daha da çok seveceksiniz.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Diziye bir de tarihi yönden bakmak gerekiyor aslında. Ülkenin en sancılı dönemlerini yaşadığı dönem… Sağ-sol çatışması tavan yapmış, kardeş kardeşi vuruyor, biz henüz değinmedik ama ihtilâl süreci de işlenecek dizide. Siyasi açıdan buhranlı bir dönem olmasına rağmen, mahalle kültürünün, komşuluk kültürünün de tüm sıcaklığıyla yaşandığı dönem o dönemler. İnsanlar kendilerinden çok şey buluyor dizide. Hele ki günümüzde kalabalık içinde yalnızlık çekenler daha da seviyor diziyi.
02: Aykut Kocaman’ın hem futbolculuğuna hem de tarihimizin en kritik dönemindeki teknik direktörlüğüne tanık olmak da ayrıca özel bir duygu.
03: O, ilk günlerin şokundan çok çabuk çıkmamız, içinde benim de bulunduğum, binlerce taraftarımızla yaptığımız yürüyüşler, bizim gerçekten ama gerçekten ne kadar büyük bir camia olduğumuzu gösteriyor. Şampiyonlar Ligi’ne gidemememiz, başkanımız ve yöneticilerimizin içerde olması, kaybettiğimiz futbolcular ve bir belirsizliğin içinde olmamız, çok ağır bir travma aslında. Bunu da her camia kaldıramaz. İşte tam bu noktada taraftarımızın o muhteşem büyüklüğünü görebiliyoruz. Ben inanıyorum ki herkes artık eskisinden daha da Fenerbahçeli. Artı olarak da gerek futbol takımımızın her şeye rağmen gösterdiği olağanüstü performans, gerekse diğer şubelerimizin kazandığı gerek ulusal gerekse uluslar arası şampiyonluklar gerçekten takdire şayan. Hepsiyle ayrı duyuyoruz. Tarih, onları bu sürecin kahramanları olarak yazacaktır.
• Ömer Keskin’in hazırladığı "Sarı Lacivert Lens"de bu ay: İstanbul’da gün doğumu…
• Spor Toto Süper Lig’de profesyonel futbol takımımızın geçtiğimiz ay yaptığı tüm resmi karşılaşmaların maç özetleri çok özel istatistiki bilgilerle derginizde…
• Yazarımız Alp Bacıoğlu, bu ayki "Zaman Tüneli" adlı köşesinde; Türkiye Kupası ve Fenerbahçe’nin bu kupadaki 50 yıllık serüvenine dair 1. No’lu yazısını aktarıyor.
• Köşe yazarlarımız Dr. Sedat Hayran, Abdülkadir Kuşin, Baki Aydın, Gürdoğan Yurtsever, Ayşesu Zorlutuna, Jak Benzonana, Ege Özışık, Arzu Bıçakçı ve Oktay Unsal gözden kaçmaması gereken konuları, yazılarına taşıyarak gündemi oluşturmaya devam ediyorlar.
• Seçkin lezzetlerin yeni adresi: Villa Maral Et Lokantası
Avrupa’nın sayılı caddeleri arasında yer alan Bağdat Caddesi’nin Göztepe mevkiinde tarihi bir villada misafirlerini ağırlayan Villa Maral Et Lokantası; seçkin atmosferi, iddialı yemekleri ve mükemmel servis anlayışı ile sizleri bekliyor. Fenerbahçe Kongre Üyesi ve 1907 Derneği Üyesi olan Villa Maral sahibi Sayın Metin Kocabaş ile Fenerbahçeliliğini ve bu güzel mekanda sunduğu A sınıf hizmet standartlarını konuştuk.
• 12. Adam sayfasında bu ayki konuk: Serdar Kesimal’in kuzeni Vahittin Okutan.
• Futbol Altyapı ile basketbol, voleybol, yüzme, boks, masa tenisi, atletizm, kürek ve yelken şubelerimizden çok özel haberler, fikstürler, transferler, müsabaka ve şampiyona sonuçları Fenerbahçe Dergisi’nde.
• Fenerbahçe Spor Kulübü Spor Okulları Merkezi’nden haberler, kayıt bilgileri derginizde…
• Yurt içi ve yurt dışındaki tüm derneklerimizden son haberler sayfalarımızdan sizlere taşınıyor.
• Fenerium, Fenercell, Fenernet, Premium Kart, Fenerbahçe Kart, Fenerbahçe Dergisi Abonelik etkinlikleri derginizde.
• Fenerbahçe Spor Kulübü Eğitim Kurumları’na dair tüm haber ve etkinlikler derginizde.
• Dergimizin en sevilen köşelerinden minik taraftarlarımızdan birer merhaba geliyor sizlere… "Minik Kanaryalar" adlı köşemizde siz de çocuğunuzu Fenerbahçe camiasıyla tanıştırabilirsiniz.
• Fenerbahçe Dergisi, oyun ve bulmaca köşeleriyle de, taraftarın hayatına renk katmaya devam ediyor.
• Fenerbahçe Dergisi’nin 111. sayısı, gündemi oluşturan gerçek haberler ve hiçbir yerde görmediğiniz fotoğraflarla yine dopdolu. Bayiinizden poster ekiyle birlikte istemeyi unutmayın.
Keyifli okumalar…