MATEMATİKÇİ, FİLOZOF VE BARIŞÇI : Bertrand Russell

dumani

New member
MATEMATİKÇİ, FİLOZOF VE BARIŞÇI : Bertrand Russell

(18.05.1872 – 02.02.1970)



Felsefeyi sever misiniz bilmem ama, felsefesiz de yaşanmaz. Bütün bilimlerin anası, yaşamın ta kendisidir felsefe. Bilim ışığında fikirleri değerlendirmek ve sorunlara çözüm aramaktır felsefe. Asla bir laf kalabalığı, laf cambazlığı, suda balık boğma sanatı değildir. Sistemi sorgulamak, sistemli düşünmek, akıllıca muhalefet etmektir. Mutlakçı iktidarlara, dayatılan hurafelere. Aklı egemen kılmaktır insan yaşamına. Oldu bittileri kabullenmemektir. Gelecek daha mutlu günler adına geçici huzursuzluklara katlanmaktır bir anlama.

Bilindiği gibi Batı´da Rönesans dönemi, yani ışığın ve aydınlanmanın başlaması, yani karanlık ortaçağın sonu, o zamanlar Konstantinopolis ismi verilen İstanbul ´un dahi komutan Fatih Sultan Mehmet´in gemileri karadan yürüterek fethetmesi sayesinde başlamıştır. Yani istemeden bir iyilik yaptık sonuçta feodal düzenden ve kilise taassubundan usanmış hıristiyan alemine… Neden mi? Çünkü kendilerine yaşama teminatı verilmesine rağmen, yazar, çizer, ressam, yontucu, kısacası sanatçı takımı, öldürülmekten korkup kaçtılar ve geldiler Kuzey İtalya´ya yerleştiler. Özellikle Venedik ve Floransa´ya. Rönesansı başlattılar, yani yeniden doğuşu. Antik Yunan döneminin değerlerini güncelleştirdiler. Doğu´nun güneşini ve sıcaklığını Batı´ya taşıdılar. Ben uydurmuyorum bu bilgileri. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük Ortaçağ tarihi uzmanlarından – dersinin başında dünyada iki tane var, diğer Amerika´da derdi – merhum hocam Belçikalı Prof. Dr. Léopold Génicot söylerdi. Louvain Katolik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Filolojisi bölümü birinci sınıfının en korkulan dersini veriyordu, zira 800 sayfalık kitabını satır satır ezberlemek zorundaydık. Kitaplığımda anı olarak saklarım hâlâ " Les Lignes de Faîte du Moyen-Age" başlıklı o belalı kitabı.

Beni en çok etkileyen Batılı düşünürler arasında İngiliz Bertrand Russell´i sayabilirim. Yani 36 yıl önce bugün, 02 Şubat 1970 tarihinde 98 yaşında ölen matematikçi, filozof ve barışçı adam. Kendisini severim, çünkü çok şeyler vermiştir bana, veya çok şeyler alabilmişimdir ondan. Romantizm ile gerçekçilik arasında denge kurabilmeyi ondan öğrendim mesela. Başım göğe de erse, bir ayağım yerdedir daima. İpin ucunu kaçırman, rotayı şaşırmam.

"İki kişinin aynı anda kavrayabileceği bir şey kesinlikle yoktur" ve "mutluluğun sırrı, dünyanın korkunç bir yer olduğu gerçeği ile yüzleşmektir " sözleri ona aittir. Ciddidir ama "insan ciddi bir kitap yazdıktan sonra istediği kadar saçmalama hakkına sahiptir" diyebilmiştir. Bizim kültürümüzde ciddi olmak asık suratlı olmayı gerektirir. Bertrand Russell ise güleryüzlü ciddiyeti önermektedir. Bertrand Russell sosyal bilimlere matematik dehasıyla apayrı bir kapı açmıştır. Çünkü matematik demek mantık demektir. Büyuk bir edebiyatçı olmamasına rağmen 1950 yılında edebiyat Nobel ödülü ona vermiştir.

1960´ların sonunda Mehmet Ali Aybar, Tarık Ali gibi aydınların da içinde bulunduğu Uluslararası Vietnam Savaş Suçları Mahkemesinin başkanlığını yürüterek ABD´yi mahkûm etmiştir.

Her zaman sekter ve dogmatik yaklaşımların karşısında olmuş o bilge insan " ne kadar az bilirseniz, o kadar şiddetle müdafaa edersiniz" ve "akılsızca birşeyi milyonlarca kişi söylese de o şey yine akılsızcadır " diyerek karanlığı delen bir mum gibi parlamıştır. Bir okuyucusu şöyle diyor Russell için : "Ucuz kitap ararken tesadüfen varlığından haber oldum. Hayretler içinde okudum. Sinir bozucu bir şekilde kendi çelişkilerimi görmemi sağladı. Ve beni rahatlattı, büyük insan… "

Einstein ´in izafiyet kuramını toplumun anlamasında büyük emeği olan, ailesinden gelen soyluluk ünvanını reddeden, mantık ve analitik felsefenin 20 yüzyıldaki önderi, düşünce ve eylem adamı olmuştur.

O kendisini " mutlu bir kötümser" olarak tanımlar. "Tarihte kazanan büyük hükümdarın ´savaşlarda galip gelen değil´ aksine halkına ´en uzun barışı´ yaşatan küçük insanlardan olduğunu " anlatmaya çalıştı, savaş karşıtı barış eylemcisi. "Manevi bir çökuşün en büyük belirtisi, kişinin yaptığı işin çok önemli olduğunu düşünmeye başlamasıdır" demiş olması yukarıda değindiğim " ciddi ol, ama gülümsemeyi unutma" ilkesini doğrular niteliktedir. "Akıllılar hep kuşku içindeyken aptallar küstahça kendinden emindir " diyerek kakavanlara gönderme yapan bir bilgelik sergilemiştir.

Hamburg ´ta oturan değerli sanatçı ağabeyim Demir Gökgöl´den ( Duvara Karşı filminde sakallı baba rolünü oynayan) dinlediğim bir Alman atasözü "Kendisine o denli aşık ki, başkalarını sevmeye vakit bulamıyor" diyormuş. Ne kadar doğru bir söz! Yalnızlık içinde kıvranan, bencillik bataklığında çırpınan, kendilerini bir şey sanan, sevgi ve saygı fakiri insanlara acıyorum gerçekten. "… böyle karanlık duvarlar nerede görülmüştür? Üstelik bile isteye kendimizi içine hapsettiğimiz…Adam gibi yaşlanmayı bilsek, hep çocuk kalabilirdik belki de oysa…"

Bilgi edinmede, bilimsel yöntem dışında izlenecek başka bir yol yoktur.

Üretmek güzel de, paylaşmayı öğrenemediğimiz sürece mutluluk hayal gibi geliyor bana!

Ne dersiniz?




ALINTIDIR!
 

HTML

Üst