MARCUSX
New member
Maskelilerin en büyük desteği 12 Eylül
Bir avuç olmalarına rağmen ele geçirilen medya sayesinde sesleri çok çıkan liberal maskeli faşistlerin demokrat gibi görünmelerine, darbe karşıtı olmalarına bakmayın hiç.
Çünkü Türkiye sevgisizi bu kesimin en güçlü desteği aslında 12 Eylül darbesi. Eğer bu maskeliler bugün bu kadar rahat konuşabiliyor, Türkiyenin değerlerini ayaklar altına alabiliyor, her konuyu mutlaka Türkiye aleyhine bir propagandaya çevirebiliyor, halkı kimliğinden utanır duruma getirebiliyor, Atatürke hakaret edebiliyorsa, bunun için gereken gücü 12 Eylül darbesinin yarattığı siyasi ve toplumsal iklimden alıyorlar.
12 Eylül darbesi, Türkiyenin dünya kapitalist sistemine tamamen ve asla ayrılmayacak biçimde entegrasyonunu sağlarken bir dizi sosyal önlem de almıştı.
Siyasi partiler yasaklandı, kurulmalarına izin verildiğinde gençlik kolları, kadın kolları gibi organlara izin verilmedi, sendikalar kapatıldı, grev ve direniş hakları kısıtlandı, toplantı ve gösterilere müthiş sınır getirildi, örgütlenme hakkı gasbedildi, hak arama bir suç gibi gösterildi.
Bunun yerine serbest piyasanın acımasız ve haksız rekabeti, köşe dönme hayali, kendisini kurtarma çabası, siyasetle uğraşmak yerine para kazanma duygusu kondu.
Başarı, liyakat ve yetenekle değil, kazanılan para ile ölçülmeye başlandı.
Bütün bu olumsuzlukları desteklemek üzere de yeni bir medya düzeni kuruldu. İçi boş kadın ve eğlence programları, yok birinin gözetlenmesi, yok ötekinin yemek yapması, fikirlerin değil kavgaların ön plana çıkarıldığı sözde açık oturumlar, insanların zaaflarının gösterildiği reality şovlar, sadece paranın önde tutulduğu basit yarışma programları ile toplum zihni adeta muhallebiye çevrildi.
Böylelikle toplumun kendisini ilgilendiren asıl sorunlar yerine sanal ve hayali bir dünya ile ilgilenmesi sağlandı. Bu da dini, manevi, milli değerlerle insanın insan olmasını sağlayan duygu ve düşüncelerin körelmesine yol açtı.
Eğitim, bilim, kültür, sanat, estetik kaygıları bir kenara bırakıldı. Haber alma hürriyeti bile sesli harfleri çıkarılmış SMS mesajları boyutuna indirgendi. Toplum tamamen duyarsızlaştırıldı.
Bir toplumu bu hale getirirseniz ondan sonra istediğinizi beynine sokabilirsiniz. İşte günümüzün maskelileri bu avantajı kullanarak, beyni muhallebi haline gelmiş topluma darbeydi, komploydu, balyozdu, askerciydi gibi kavramları adeta huniyle sokuyorlar.
İşte böyle olduğu için, bu ortamın başrol aktörlerinden biri Mehmet Ali Ağcayı bile dans yarışmasının starı yapmaya soyunabiliyor. Ve Ne olmuş yani, adam cezasını çekmedi mi, artık affedilmiş sayılır diyebiliyor ve toplumun buna neredeyse hiçbir itirazı olmuyor.
*****
Halkın yarısı
Ne amaca hizmet ettiği belli olmayan bir gazete, aylardır AKPyi güçlendirmek adına Silahlı Kuvvetlere ağır hakaretler yağdırırken küçük cinlikler yaparak Atatürke dil uzatmayı da ihmal etmiyor.
Geçenlerde manşet şöyleydi: Halkın yarısı Atatürkçü Tersten okursanız Halkın yarısı Atatürkçü değil çıkar. Yani gazete diyor ki, Bu ülkede halkın yarısı Atatürkü sevmiyor.
Oysa yazıyı okuyorsunuz, bu bir araştırma sonucu.
Bir araştırma şirketi halka ortak paydayı sormuş. Kimi Atatürkçülük demiş, kimi milliyetçi, kimi dindar.
En yüksek oran Atatürkçülük olarak çıkmış. Ama amaç Atatürke dil uzatmak olunca kendi haberlerinin başlığını bile çarpıtmaktan çekinmiyorlar. Diğerlerini düşünün artık.
KAYNAK
Bir avuç olmalarına rağmen ele geçirilen medya sayesinde sesleri çok çıkan liberal maskeli faşistlerin demokrat gibi görünmelerine, darbe karşıtı olmalarına bakmayın hiç.
Çünkü Türkiye sevgisizi bu kesimin en güçlü desteği aslında 12 Eylül darbesi. Eğer bu maskeliler bugün bu kadar rahat konuşabiliyor, Türkiyenin değerlerini ayaklar altına alabiliyor, her konuyu mutlaka Türkiye aleyhine bir propagandaya çevirebiliyor, halkı kimliğinden utanır duruma getirebiliyor, Atatürke hakaret edebiliyorsa, bunun için gereken gücü 12 Eylül darbesinin yarattığı siyasi ve toplumsal iklimden alıyorlar.
12 Eylül darbesi, Türkiyenin dünya kapitalist sistemine tamamen ve asla ayrılmayacak biçimde entegrasyonunu sağlarken bir dizi sosyal önlem de almıştı.
Siyasi partiler yasaklandı, kurulmalarına izin verildiğinde gençlik kolları, kadın kolları gibi organlara izin verilmedi, sendikalar kapatıldı, grev ve direniş hakları kısıtlandı, toplantı ve gösterilere müthiş sınır getirildi, örgütlenme hakkı gasbedildi, hak arama bir suç gibi gösterildi.
Bunun yerine serbest piyasanın acımasız ve haksız rekabeti, köşe dönme hayali, kendisini kurtarma çabası, siyasetle uğraşmak yerine para kazanma duygusu kondu.
Başarı, liyakat ve yetenekle değil, kazanılan para ile ölçülmeye başlandı.
Bütün bu olumsuzlukları desteklemek üzere de yeni bir medya düzeni kuruldu. İçi boş kadın ve eğlence programları, yok birinin gözetlenmesi, yok ötekinin yemek yapması, fikirlerin değil kavgaların ön plana çıkarıldığı sözde açık oturumlar, insanların zaaflarının gösterildiği reality şovlar, sadece paranın önde tutulduğu basit yarışma programları ile toplum zihni adeta muhallebiye çevrildi.
Böylelikle toplumun kendisini ilgilendiren asıl sorunlar yerine sanal ve hayali bir dünya ile ilgilenmesi sağlandı. Bu da dini, manevi, milli değerlerle insanın insan olmasını sağlayan duygu ve düşüncelerin körelmesine yol açtı.
Eğitim, bilim, kültür, sanat, estetik kaygıları bir kenara bırakıldı. Haber alma hürriyeti bile sesli harfleri çıkarılmış SMS mesajları boyutuna indirgendi. Toplum tamamen duyarsızlaştırıldı.
Bir toplumu bu hale getirirseniz ondan sonra istediğinizi beynine sokabilirsiniz. İşte günümüzün maskelileri bu avantajı kullanarak, beyni muhallebi haline gelmiş topluma darbeydi, komploydu, balyozdu, askerciydi gibi kavramları adeta huniyle sokuyorlar.
İşte böyle olduğu için, bu ortamın başrol aktörlerinden biri Mehmet Ali Ağcayı bile dans yarışmasının starı yapmaya soyunabiliyor. Ve Ne olmuş yani, adam cezasını çekmedi mi, artık affedilmiş sayılır diyebiliyor ve toplumun buna neredeyse hiçbir itirazı olmuyor.
*****
Halkın yarısı
Ne amaca hizmet ettiği belli olmayan bir gazete, aylardır AKPyi güçlendirmek adına Silahlı Kuvvetlere ağır hakaretler yağdırırken küçük cinlikler yaparak Atatürke dil uzatmayı da ihmal etmiyor.
Geçenlerde manşet şöyleydi: Halkın yarısı Atatürkçü Tersten okursanız Halkın yarısı Atatürkçü değil çıkar. Yani gazete diyor ki, Bu ülkede halkın yarısı Atatürkü sevmiyor.
Oysa yazıyı okuyorsunuz, bu bir araştırma sonucu.
Bir araştırma şirketi halka ortak paydayı sormuş. Kimi Atatürkçülük demiş, kimi milliyetçi, kimi dindar.
En yüksek oran Atatürkçülük olarak çıkmış. Ama amaç Atatürke dil uzatmak olunca kendi haberlerinin başlığını bile çarpıtmaktan çekinmiyorlar. Diğerlerini düşünün artık.
KAYNAK