Marka Başvurusunun Iptali Ve Sicilden Terkin Istemi

fells2

Banned
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/8700
Karar: 2006/9899
Karar Tarihi: 09.10.2006

ÖZET: TPE ile mahkemelerimizin tanınmış marka tespitinde yetkili olduğunun kabulü gerekir. Tanınmışlık talebi yönünden TPE.'ne başvurmadan doğrudan tescil davası yolu ile bu sonuca ulaşılmak istenilmesi markaların tescil sistemine uygun düşmemektedir. Markaların tanınmışlığı yönünde TPE.'ne başvurulup, tescil prosedürü tamamlanmadan, bu yönde nihai karar oluşmadan, doğrudan tecil davası yolu ile bu sonuca ulaşılmak istenilmesi markaların tescil sistemine uygun düşmemektedir. Markaların tanınmışlığı yönünde TPE.'ne başvurulup, tescil prosedürü tamamlanmadan, bu yönde nihai karar oluşmadan, doğrudan açılan tescil davası dinlenemez.

(1086 S. K. m. 178) (492 S. K. m. 27, 30, 32) (554 S. KHK. m. 1, 10) (556 S. KHK. m. 7, 8)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 28.07.2005 tarih ve 2003/42-2005/256 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl davada davacı ve karşı davalı vekili ile asıl davada davalı TPE. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkili şirketin 22.07.1996 tarihinden beri tescilli <Saray Milkins> markası ile <Vilkinis >markasını ve <Saray> tanınmış markasını gıda sektöründe kullandığını, davalılardan şirketin 14.03.1997 tarihinde <Milka Milkinis> ibareli marka başvurusuna, müvekkili şirketin diğer davalı nezdinde Markalar Dairesi'ne yaptığı itirazın kabul edilerek, davalı marka başvurusunun reddedildiğini, bunun üzerine davalı şirketin yaptığı itirazı, YİDK.nun, karıştırma ihtimalinin bulunmadığı ve davalının eskiye dayalı kullanımı nedeniyle kabul ederek, tescil işlemlerinin devamına karar verdiğini, oysa bu kararın 556 sayılı KHK.'nin 7 nci ve 8 inci maddelerine aykırı olduğunu, önce tescil sahibi müvekkilinin korunması gerektiğini ileri sürerek, YİDK.nun 09.05.2006 tarih ve M-413 sayılı kararının ve davalı şirketin marka başvurusunun iptalini, tescil edilmiş ise sicilden terkini talep ve dava etmiştir.

Davalı TPE vekili, diğer davalı şirketin marka başvurusunun 556 sayılı KHK.'nin 7/son maddesi koşullarını taşıdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalı şirket vekili, müvekkilinin <Milka Milkinis>, <Milkinis>, <Milka>, markalarının dünyaca tanınmış markalar olduğunu, Paris Sözleşmesi'nin 1.mükerrer maddesi ve buna bağlı olarak 556 sayılı KHK.'nin 7/1 (i) maddesi kapsamında çok tanınmış marka haline geldiğini, davacının, markalarını kötü niyetle tescil ettirdiğini, 1993 yılından beri yurt dışında, 1996 yılından beri Türkiye'de yoğun reklam yapılıp satılan müvekkili markasının tanınmışlığından davalının haksız yararlanmak istediğini, müvekkilinin yurtdışı tescillerinin Türkiye'deki tescillerden önce olduğunu, Türkiye'de de bu nedenle üstünlüğü olduğunu savunarak, davanın reddini istemiş; karşı dava açarak, <Milka>, <Mikini >Ve <Milka Milkinis >markalarının 556 sayılı KHK.'nin 7/1 (i) ve 42/a maddeleri ile Paris Anlaşması 1.mükerrer 6 ncı maddesi gereğince çok tanınmış markalar olduğunun tespitini, <Milkinis >markası ile asıl davacının <Vilkinis> ve <Milkins> ibarelerinin benzerlik içinde olduğunun tespitini, ürünlerin aynı/benzer olduğunun tespitini, asıl davacı tescillerinin haksız rekabet teşkil edeceğinin, iltibasa sebebiyet vereceğinin, kötü niyetli olduğunun tespitini, davalı eylemlerinin durdurulmasını önlenmesini, ürünlerine el konulmasını, tanıtım vasıtalarının toplatılmasını, imhasını, hükmün ilanını, davalı markalarının iptalini talep ve dava etmiştir.

Karşı davalı vekili, karşı davacının müvekkili markalarının tesciline itiraz etmediğini, tanınmış olmayan markalarının mahkemeden tanınmışlığının tespitinin de istenemeyeceğini savunarak, karşı davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamına ve toplanan kanıtlara göre, YİDK. kararının asıl davacı yana 23.05.2000 günü tebliğ edildiği, dava dilekçesinin 21.07.2000 tarihinde hazırlandığı ancak harcın 21.08.2000 tarihinde yatırıldığı, bu tarih itibariyle, 556 sayılı KHK.'nin 53 üncü maddesinde yazılı 2 aylık hak düşürücü sürenin geçirildiği, öte yandan dava günü itibariyle davalının tescilli markasının bulunmaması nedeniyle, asıl davanın vakitsiz de açıldığı, davalının <Milka>, <Milka Milkinis> ve <Milkinis> markalarının aynı KHK.'nin 7/1-i maddesi anlamında tanınmış markalar olduğu, taraf markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu ve aynı yada benzer sözler için kullanıldığı, asıl davacının kötü tescilinin haksız rekabet yarattığı ve kötüniyetli olduğu, zira tanınmış markaların mevcudiyetini bilerek tescil ettirdiği, asıl dava (i) markaları iptal edilinceye kadar geçerli hukuki sonuçlar doğuracağı, dolayısıyla 5 nolu istemin reddi gerektiği, aynı KHK.'nin 7/1-i maddesi gereğince asıl davacı markasının terkini gerektiği sonucuna varılarak, asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, asıl davada davacı-karşı davalı vekili ile asıl davada davalılardan TPE. vekili temyiz etmiştir.

1- Asıl dava, davalılardan TPE.'nin YİDK kararının iptaline ilişkin olup, mahkemece, 2 aylık hak düşürücü sürenin geçirildiği gerekçesi ile de bu dava reddedilmiştir.

Dava dilekçesi 21.07.2000 tarihinde Karaman Asliye Hukuk Hakimi'nce havale edilmiş ve muhabere defterine kaydedilip, davanın açıldığı Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığı'na, başvurma ve maktu karar harcı alınmadan gönderilmiş olup, harç ikmali 21.08.2000 tarihinde yapılmıştır. Harca tabi bir dava dilekçesi, hiç harç alınmadan esas defterine (veya muhabere yada tevzi defterine) kaydedilmiş ise, dava bu kayıt tarihinde açılmış sayılır (HUMK. madde 178; Yönetmelik madde 18/5); yoksa harcın ödendiği (daha sonraki) günde açılmış sayılmaz. Bu halde, dava dilekçesi davalıya tebliğe gönderilmez. (Harçlar Kanunu, madde 27/3; madde 30 ve 32) YHGK.nun 14.05.1975 tarih ve 9.328.622 sayılı kararı. (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, 6.Baskı, Cilt 2, Sh.1645 vd.)

Bu durumda, YİDK kararının 23.05.2000 günü davacıya tebliğini izleyen 2 aylık hak düşürücü süre içinde 21.07.2000 günü taşra muhabere defterine dava dilekçesinin kaydı günü davanın açıldığının kabulü gerekir. Maddi hukuka ilişkin hak düşürücü sürelerin, rastlarsa adli tatilde kesilmesi gerekmekte olup, HUMK.nun belirlediği sürelerin davanın mahiyetine göre adli tatil bitimine 7 gün ilave edilerek uzayabilmesi dışında, böyle bir olanak HUMK. dışındaki süreler bakımından bulunmamaktadır.

Bu itibarla, mahkemece, asıl davanın esasına girilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, harcın ikmal edildiği tarihe itibar edilerek ve ayrıca, marka terkin davaları için geçerli olan diğer yazılı gerekçe ile de asıl davanın reddi doğru olmamıştır.

2- Karşı davada davalı vekilinin temyizine gelince; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, karşı davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

3- Mahkemece, karşı davacının dava konusu markalarının çok tanınmış marka olduğunun tespiti talebi de kabul edilmiştir. Oysa bu talebin reddi gerekmektedir. Zira, Dairemizin yerleşik uygulamalarında (Dairemizin 24.06.2004 tarih ve 2003/12431 E, 2004/7020 K. sayılı, 06.02.0006 tarih ve 2005/1137 E, 2006/948 K. sayılı ilamlarında) açıklandığı üzere; Bir markanın tanınmışlığının tespitine hangi kurumun karar vereceği uluslar arası sözleşmelerde düzenlenmemiştir. Ancak, WİPO'nun 34 üncü Yönetim birliği toplantısında kabul edilen <ortak kararın>1 inci maddesindeki tanımlarda tanınmış markalara karar vermeye yetkili otoritelerin, markaların korunmasını sağlayan yetkili kurumlar ve mahkemeler olduğu açıklanmıştır. Ülkemiz açısından da, 554 sayılı KHK.'nin 1 ve 10/3, 556 sayılı KHK.'nin 7/1-ı ve 8/4 üncü maddeleri ile taraf olduğumuz uluslar arası sözleşme hükümleri dikkate alınarak, TPE ile mahkemelerimizin tanınmış marka tespitinde yetkili olduğunun kabulü gerekir. Tanınmışlık talebi yönünden TPE.'ne başvurmadan doğrudan tescil davası yolu ile bu sonuca ulaşılmak istenilmesi markaların tescil sistemine uygun düşmemektedir. Markaların tanınmışlığı yönünde TPE.'ne başvurulup, tescil prosedürü tamamlanmadan, bu yönde nihai karar oluşmadan, doğrudan tecil davası yolu ile bu sonuca ulaşılmak istenilmesi markaların tescil sistemine uygun düşmemektedir. Markaların tanınmışlığı yönünde TPE.'ne başvurulup, tescil prosedürü tamamlanmadan, bu yönde nihai karar oluşmadan, doğrudan açılan tescil davası dinlenemez.

Bu itibarla, karşı davada bu istem bakımından verilen hükmün bozulması gerekmiştir.

Diğer yandan, hükümsüzlüğüne karar verilip, kesinleşinceye kadar bir markanın tüm geçerli hukuki hakları marka sahibine sağlayacağı kuşkusuz olup, tescilli markasına güvenerek, dava konusu faaliyetlerde bulunan davalının tescilinin ve eylemlerinin haksız rekabet, haksız kazanç ve iltibasa neden olacağının, tescili kötü niyetle yaptırdığının tespitine ilişkin hüküm ile hükmün bu bölümünün ilanı kararı doğru değildir. Esasen, mahkemece, karşı davacının haksız rekabetin diğer sonuçlarına ilişkin 5 no'lu istemi, karşı davalının markası iptal edilinceye kadar geçerli hukuki sonuçlar doğuracağı gerekçesi ile doğru olarak reddedilmiş olup, aynı gerekçe ile 4 no'lu istemin de reddi gerekirken, hükmün <d> bendi ile 4 no'lu istemin ve bu isteme yönelik ilan isteminin kabulü, gerekçe içerisinde ayrıca çelişki dahi oluşturmuştur.

Bu itibarla, karşı davada yapılan bu bozma nedenlerine göre varılacak sonucun, YİDK. iptaline ilişkin asıl davayı etkisi ve konusuz bırakıp bırakmayacağının da değerlendirilmesi, tartışılması gereği de gözden kaçırılmamalıdır.

4- Asıl davada davalılardan TPE. vekilinin temyizine gelince; TPE. vekili, kararın kısmi kabulü ilişkin bölümünü temyiz etmiştir. Oysa, kısmi kabul ile sonuçlanan dava, karşı dava olup, karşı davada, TPE. davalı değildir. Bu itibarla, özellikle tanınmışlık tespiti istemi bakımından henüz TPE.'ne başvuru yapılmadığı bir aşamada, TPE.'nü temyizde hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu durumda, TPE. vekilinin temyiz isteminin, karşı davada davalı olmaması ve hukuki yararının henüz doğmaması nedeniyle HUMK. nun 427 nci ve 432/4 üncü madde hükümleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda 1 no'lu bentte açıklanan nedenlerle, asıl davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, asıl davada verilen hükmün, asıl davacı yararına BOZULMASINA; 2 no'lu bentte açıklanan nedenlerle, karşı davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, 3 no'lu bentte açıklanan nedenlerle, karşı davalı vekilin diğer bir bölüm temyiz itirazlarının kabulü ile karşı davada verilen hükmün, karşı davalı yararına BOZULMASINA, 4 no'lu bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalılardan TPE. vekilinin karşı davaya yönelik temyiz isteminin HUMK. nun 427 nci ve 432/4 üncü madde hükümleri uyarınca REDDİNE, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.10.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
 
Üst