Unakıtan'dan Kanaltürk tepkisi: Kimse vergi denetimlerini baskı altına almasın
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, dün TBMM'den geçen Mortgage Yasası'nda vergi teşvikinin yer almaması ile ilgili olarak, "Şirin gözükmeyi ben de isterim. Ancak; aynen sosyal güvenlikteki gibi açıklar getirir. Bu sistemi getiren ülkeler şimdi nasıl kaldırırızın peşindeler. Ben milletin menfaatinin peşindeyim" dedi.
Unakıtan, Kanaltürk'e yönelik vergi denetimleri ile ilgili olarak ise, "Kimse incelemeden ari değildir. Kimse de vergi denetimlerini baskı altına almasın. Yapılan etik değil. Yalnız Kanaltürk denetlenmiyor. Bir sürü kanalı denetliyoruz" diye konuştu.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, ''Ekonomik ve Mali Politikaların Gelir Dağılımına Etkisi 1980-2005 Türkiye'' başlıklı panele katıldı. Girişte gazetecilerin sonrularını cevaplayan Unakıtan, Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı'nın 2008'e bırakıldığına yönelik açıklamalar yapıldığının hatırlatılması üzerine; kurumlar vergisi, gelir vergisi gibi kanunların devletin fevkalade önemli ve temel kanunları olduğunu belirterek, "Bu nedenle önemli hazırlık çalışmalarının yapılması lazım.Vergi Konseyi sıkı ve özverili çalışma yapıyor. Toplumun tüm kanaatinin alınması lazım. Vakte ihtiyaç var. Bir iş yapacağız diye bunu alelacele yapma niyetinde değiliz" dedi. Unakıtan, yasanın öngörülen takvimden geç olmacağının mesajını vererek hazırlıklar konusunda bir takvim oluşturduklarını söyledi.
Kanaltürk'e yönelik Maliye Bakanlığı'nın başlatmış olduğu vergi denetimleri ile ilgili bir soruya ise Unakıtan, yapılan denetimlerde hiç bir usulsüzlüğün olmadığını, denetmenlerin kanunlar çerçevesinde kanalı incelediğini söyledi. Unakıtan, "Kimse incelemeden ari değildir. Kimse de vergi denetimlerini baskı altına almasın. Yapılan etik değil. Yalnız Kanaltürk denetlenmiyor. Bir sürü kanalı denetliyoruz...Nedir bu bağırtı çağırtı anlamıyorum. Neden medyaya baskı yapacağım. Hiç bir mükellefin neden inceleniyorum demeye hakkı yok. Kimse şikayet etmeye kalkmasın. Sadece şikayet etmekle kalır. Bu şekilde sözlerin bir kıymeti yok" diyerek konuya tepkisini dile getirdi.
cihan
22/02/2007
'Kanaltürk'ün incelenmesi engellenmek isteniyor'
Aralarında Tuncay Özkan ve Cüneyt Arcayürek'in de bulunduğu bazı gazeteciler ile Kanaltürk ve ortağı bulunan şirketlere yönelik bankalardan bilgi istenmesine ilişkin tartışmalara Gelir İdaresi Başkanlığı açıklık getirdi.
Yapılan yazılı açıklamada, birçok sektör gibi medyada da mükelleflerin incelenmesinin tabii olduğu belirtilirken, inceleme ile ilgili olarak, medya gücünü kullanarak baskı oluşturmaya çalışıldığına dikkat çekildi. Baskıların Maliye Bakanlığı açısından sonuç vermeyeceği kaydedilirken, bu tür girişimler 'etik dışı' diye nitelendirildi. Açıklamada, "Teknolojik altyapısını güçlendirmiş ve yeniden yapılandırmış Gelir İdaresi'nin vergi incelemelerindeki etkinliği giderek artacaktır. Kayıt dışı ekonomiden yakınan her mükellefin özellikle medya sektörünün bu güzel gelişmeleri desteklemesi beklen-mektedir." denildi.
Gelir İdaresi Başkanlığı, birçok sektör gibi medya sektöründeki mükelleflerin incelenmesinin gayet doğal olduğunu belirtti ve incelenen tek televizyon kanalının da Kanaltürk olmadığını bildirdi. Vergi incelemelerinin gerek başkanlık nezdinde yapılan risk analizlerine göre, gerekse başkanlığa yapılan ihbar ve şikayetlerin değerlendirilmesi sonucunda yapıldığı kaydedilen açıklamada, "Ancak vergi mahremiyeti nedeniyle, yapılan incelemelerle ilgili açıklama yapılması mümkün değil." denildi. Gazeteci Tuncay Özkan, 4 Şubat'ta katıldığı bir programda "Kanaltürk televizyonunun kurulması sırasında kullanılan 17 milyon doları nereden buldunuz?" şeklindeki soru üzerine, "Bir kısmını sünnet düğününden, bir kısmını ninemin yastık altındaki parasından kullandım." açıklamasını yapmıştı. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nca 8 Ocak 2007'de bankalara gönderilen yazıda, Kanaltürk ve ortakları hakkındaki vergi incelemesi sebebiyle listede yer verilen kurum ve kuruluşlarla ilgili 1 Ocak 2004 ile 31 Aralık 2006 dönemine ait bilgi ve belgelere ihtiyaç duyulduğu ifade edilmişti. Son günlerde değişik basın organlarında vergi incelemeleri konusunda kamuoyuna yanlış ve yanıltıcı bilgiler verildiğini bildiren Gelir İdaresi, bu programlarda vergi incelemesiyle görevli denetim elemanlarının isimleri de verilerek hakarete varan ifadelerin kullanıldığını, gizli kayıtlı yazıların ifşa edildiğini belirtti. Söz konusu yayınlarla ilgili olarak gerekli yasal başvuruların da yapıldığı kaydedildi.
Karamehmet'in bankalarına el konulmaması karşılığında Show'a geçmiş
Vatan Gazetesi yazarı Reha Muhtar, Show TV'den ayrılışının perde arkasını yazdı. 'Medya-Siyaset-Ticaret-2' başlığıyla kaleme aldığı yazıda dört kişiyi şahit gösteren Muhtar, ANAP'ın, Pamukbank ve Yapı Kredi'ye el konulmaması karşılığında Tuncay Özkan'ı Show TV'nin başına geçirdiğini iddia etti.
Mayıs 2002'ye kadar Show Haber'in başında olan Muhtar, aynı dönemde Mehmet Emin Karamehmet'in sahibi olduğu Pamukbank ve Yapı Kredi'ye el konulmak üzere olduğunu aktardı. Muhtar, şu ifadeleri kullandı: "İnanılır gibi değildi ama, Turkcell'in, Digiturk'ün, Show TV'nin sahibi, dünyanın 11. zengininin iki bankası elden gidiyordu. DSP-ANAP-MHP koalisyonu vardı... Bu konularla birebir ilgilenen ise daha çok ANAP kanadıydı. Siyaset-ticaret-medya arasında ilginç bir vals yapılıyordu..." Bankalara el konulmasının beklendiği günlerde grubun yönetimini Esrin Pamuksüzer'in yaptığını yazan Muhtar, 18 Haziran 2002'de Pamukbank'a el konulmasından beş gün sonra Karamehmet'in Show TV'deki odasında bir toplantı yaptıklarını aktardı. Odada dört kişi oldukları bilgisini veren Muhtar, Pamuksüzer'in toplantı sırasında yaptığı ilginç konuşmayı şöyle kaleme aldı: "Reha Bey, Ateş Hattı ve İtiraf programlarını yeni sezonda da yapmanızı istiyoruz. Digiturk'te sizin adınıza bir kanal kuracağız. Tek bir konu var. Haberler. Pamukbank'a el kondu. Yapı Kredi'ye el konması an meselesi. Bankaları kurtaracak parti, haberlerin başında bir başka kişiyi görmek istiyor." 'Kelimesi kelimesine böyleydi konuşma.' diyen Reha Muhtar, içinde bulunulan dönemi anlatırken, 'İsteklere karşı çıkılacak günler değildi. Bankalara el konuyordu. Show'a da el konacaktı.' görüşlerine yer verdi. Muhtar, yazısında özellikle Pamuksüzer'in 'Bankaları kurtaracak parti, haberlerin başında bir başka kişiyi görmek istiyor.' sözlerine dikkat çekti. Muhtar, 'hangi gazeteci sorusuna da cevabı yine aynı yazıda verdi: "Müneccim olmaya gerek yoktu ki... Her şey çok belliydi..."
Medya-Siyaset-Ticaret 2
Halkı oyalamaya dönük, saçma tartışmaları bıraksın herkes...
İyi haberler, kötü haberler gibi ancak sokaktaki adamı oyalayacak gevezeliklerin, medyanın siyaset, ticaret ilişkilerine ve sansür konusuna hiçbir katkısı yok...
Televizyon haberleri, siyasetin tam göbeğindedir...
2002 yılının Mayıs ayıydı...
7 yıldır SHOW Haber’in başındaydım ve 7 yıldır SHOW haber birinciydi...
Kanalla ilişkimi, her yıl yeni sözleşme yoluyla sürdürüyordum...
Bir de güzel bir söz bulmuştum:
“Evlilik gibi zorunlu beraberlik olmasın... Her yıl iki taraf isterse nikâh tazelensin... Yıllık anlaşmalar ilişkiyi taze tutar... Anlaşamazsan veda etmenin kolaylığı heyecan ile verimi artırır...”
O Mayıs ayında dünyanın en zenginleri listesine tepeden giren SHOW TV’nin sahibi Mehmet Emin Bey’i karalar bağlamıştı...
Ankara’yla ve siyasilerle hiçbir ilişkisi olmayan ve bununla iftihar eden Mehmet Emin Karamehmet’in iki bankası Pamukbank ve Yapı Kredi’ye el konulmak üzereydi...
İnanılır gibi değildi ama, Turkcell’in, Digiturk’ün, Show Tv’nin sahibi dünyanın 11. zengininin iki bankası elden gidiyordu...
Ankara’da DSP-ANAP-MHP koalisyonu vardı...
Bu konularla birebir ilgilenen ise daha çok ANAP kanadıydı...
Siyaset-ticaret-medya arasında ilginç bir vals yapılıyordu o günlerde...
***
Üstelik seçimlere 1 yıl vardı ve her an bir erken seçim olabilirdi...
Nitekim o yılın Kasım ayında seçimlere gitti Türkiye...
Seçim dönemlerinde, yerel onlarca televizyon kanalı ortaya çıkardı...
Seçimlerde partiler için televizyon haberleri, çok şeydi...
Hele SHOW TV gibi izlenen bir kanalın en çok izlenen haber saati çok fazla şey...
Ne Mehmet Emin Bey, ne de eski patron Erol Aksoy öyle, siyasilerin istekleriyle hareket eden patron tipi değillerdi...
Hatta zaman zaman siyasilerin isteklerinin tam zıttını yaparlardı...
Çünkü bilirlerdi ki bir siyasi, kara kaşı, kara gözü için, bir adamı istemez...
Mutlaka bir durum vardır...
Patronlar da esasen “bir durumları” olan adamlardan çok fazla hazzetmez...
Zaman zaman kullanır, ama hazzetmez...
***
Mehmet Emin Bey enteresan bir patrondu...
Atadığı yöneticilerin işlerine hiç karışmazdı...
Bankalara el konulmasının her an beklendiği o dönemde, grubun tüm yönetimini Ersin Pamuksüzer isimli bir yönetici yapıyordu...
Her şeyden o sorumluydu ve bütün gücüyle bankaları kurtarmaya çalışıyordu...
Oysa 18 Haziran 2002’de Pamukbank’a el kondu...
Yapı Kredi’ye de el konması an meselesiydi...
Çok kötü günlerdi o günler...
Mehmet Emin hakkında dava üstüne dava açıldığı haberleri manşetlerdeydi...
Grup için güneş batıyordu...
Güneş batarken, özgürlükler de giderdi...
El koymalar, davalar derken, Mehmet Emin’in patron olup olmadığı bile tartışılıyordu...
Bana ise o günlerde bir Doğan televizyon grubundan, bir de STAR’dan iki teklif vardı...
Ama her zaman olduğu gibi önce kendi kanalımla görüşüyordum...
Üst düzey bir yönetici yeni sözleşmenin koşullarını bana vermişti...
Pek tatmin olmadığımdan, düşünmek için süre istemiştim...
İşte tam o günlerde 18 Haziran’da Pamukbank’a el kondu...
Ortalık birbirine girdi...
Birkaç gün içinde Yapı Kredi, arkasından Digiturk ve teker teker her şeye el konacağı söyleniyordu...
5 gün sonra 23 Haziran’da Mehmet Emin Bey’in SHOW TV’nin üst katındaki odasında toplandığımızda 4 kişiydik...
Ersin Pamuksüzer’in o sözleri o anda 4 kişi duydu... Sonra birkaç kişi daha...
“Reha Bey, Ateş Hattı ve İtiraf programlarını yeni sezonda da yapmanızı istiyoruz... Ne isterseniz ödenecek... Ayrıca Digiturk’te sizin adınıza bir kanal kuracağız... Sizinle yarı yarıya ortak olacağız... Tek bir konu var... Haberler... Pamukbank’a el kondu... Yapı Kredi’ye el konması an meselesi... BANKALARI KURTARACAK PARTİ, HABERLERİN BAŞINDA BİR BAŞKA KİŞİYİ GÖRMEK İSTİYOR...”
Kelimesi kelimesine böyleydi konuşma...
İsteklere karşı çıkılacak günler değildi, bankalara el konuyordu, SHOW’a da el konacaktı...
Mehmet Emin Bey’in patronluğu bile artık soru işaretiydi...
O haliyle, “Reha Muhtar’ı grupta kalmaya ikna etmeden odadan çıkarmayacaksınız...” dedi...
“Bankaları kurtarmak için bir parti bir habercinin SHOW’a geçmesini” istiyor...
Ne alaka diyeceksiniz?..
Bilmem!!!
Televizyon, medya, siyaset...
Hangi haberci ve hangi partiydi acaba bankaları kurtaracak olan?..
Müneccim olmaya gerek yoktu ki...
Her şey çok belliydi...