Mümkünse küfürleşmeden konuşalım

kent55

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
31,409
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
ѕαмѕυηѕρσя




Türkiye'nin bir Kürt meselesi var ve bu meselenin bir tarafı düşük yoğunluklu savaşla harelenmiş, terörize edilmiş vaziyette. Ve bu sorunu çözmesi gereken devlete, yıllardır inancı üzerinden sınanmış zaman zaman tehdit gözüyle bakılmış bir parti hükümet ediyor 10 yıldır. Ulus devletin çizdiği makbul vatandaş tarifine uymayan kurmayları ve lideriyle, kimliğine vurulan yaftalara rağmen yıllardır birinci gelen bir parti bu. Beklenti biraz da bu yüzden hep büyüktü. Kimlik derdinin halini, o derdi çeken biliyor çünkü. Leyla Zana'nın Erdoğan'dan kasıtla söylediği, "Çözerse o çözer" lafzı, güce yaptığı atfın yanı sıra böylesi bir sosyolojik tabloya da tekabül ediyordu.
Realite bu. Ama irrasyonel olanın realiteyle atbaşı gittiği bir dönemden geçiyoruz.
AK Parti- ki ona kısaca hükümet de diyebiliriz- sorunu çözmeye gayret ediyor, "Vaaay teröristleri Habur'dan içeri sokmak ha!" yaygarası kopuyor.
Sorunu çözmeye çalışmıyor, dürüst muhatap bulamamaktan yılıyor, bırak dağınık kalsın diyor, bu kez Abant platformları dahil, bütün platformlarda "ipe un sermekle" eleştirilip milliyetçilerin oyuna tamah ettiği gerekçesiyle ayıplanıyor. Hatta bölge ülkelerindeki Arap ayaklanmaları dolayısıyla tavrını demokrasiden/halktan yana koyması bile alay konusu oluyor, herkes bir ağızdan "Önce kendi Kürt meseleni çöz koca adam" akordu yapıyor.
Günü geliyor, terörist dediğin adam, "Ben zaten sadece haksızlığa isyan etmiştim, bu haksızlıkların da çoğu izale edildi, silahlı mücadele miadını doldurmuştur, silahlar, gidiniz" diyor, tabanı bu çağrıyı dinleyecek oluyor, ama ne mümkün? Habur meselesinde "Sınırdan niye girdiniz" diye veryansın eden eküri, şimdi "Vaay, yok öyle, gidemezsiniz, daha karpuz kesicez" diye tutturuyor.
Başından beri "Bu görüşmeler çok dar kapsamlı, barış fikrini tabana yaymalıyız" diyenler, devlet e hadi olsun deyip de bir akil insan listesi -ki doğrusu makul insanlar listesi olsa gerektir- hazırlayıp ilgililere teklif götürerek sivil figürleri toplumla buluşturan yatay bir ilişki mecraı oluşturmayı deniyor; bakıyorsunuz tabana yayılımcı görüşe taraftar olanlar birden cayıyor; işin adı devlet projesi, devletten talimatlı pazarlamacılar, "yandaş listesi" gibi kıytırık betimlemelere indirgeniyor, 63 kişi sanki olağan bir dönemden geçiyormuşuz gibi yüksek profilli huysuzlukların hedefi oluyor.
Siz bütün bunların herhangi bir yerinde ahlaka dair bir mahiyet görebiliyor musunuz? Ben göremiyorum.
Ne garip ki, bu hezeyan halinin dolaylı yoldan nasıl bir hainlik içerdiğini biz edep eyleyip söylemiyoruz da, koskoca bir partinin lideri her biri birbirinden farklı millet, ülke, barış, demokrasi ve cumhuriyet tasavvuruna sahip 63 kişiyi tek lahzada hain ilan edebiliyor. En iyisi, en aydın olanı bile bu 63 kişiden kasıtla "hiç" diyor, "Bu toprağın insanı değil hiçbiri, hepsi kariyerist". Fikrini zikrini nereli olduğunu bildiği/bilmediği insanların hepsini aynı torbaya dolduranın, "Kaşığı daha derine daldıralım" diyerek incelikli ve özenli tarih okumalarını nasihat edenle aynı kişi olduğuna inanmak imkânsız. Siz daha bir listeye bakarken özen göstermeyi beceremeyip, onları ideolojik angajmanınız doğrultusunda karalamayı seçebiliyorsunuz, bu halinizle tarihe nasıl bakacaksınız?

*

Bu hafta aldığım görev nedeniyle, bu meseleyle beraber tartışılan konulara ilişkin politik pozisyonumu baştan aşağı tarif eden/hatırlatan bir yazı yazmayı planlamıştım. Zira "Türk milleti" ifadesinin yeni Anayasa'da olması gerektiğine ilişkin düşüncem ve millet paydasının önemine atfettiğim değer, "Silahlar sussun" talebine yönelik çabalarımı gölgelemiyor, bilakis çabamı bu pozisyon üzerine bina ediyorum. AK Parti'nin sunduğu Anayasa teklifinde geçen ifade, meselenin lanse edilen tarzda bir eşikte olmadığını gösterdi, ama kanımca hâlâ böyle bir yazıya ihtiyaç var, nasipse çarşambaya....
Duyuru: Heyetin çalışma grupları önümüzdeki günlerde bölgelere dağılacak ve her grup çalışma yöntemini kendisi oluşturacak. Yeni Anayasa dahil, çözüm sürecine dair kaygısı, sıkıntısı olan herkes, gelip komisyonlara özgürce içini dökebilir, içine sinmeyen olgu ve gelişmelere dair kaygılarını belirtebilir. Bayrak sopalarıyla gelinmemesi rica olunur.


Nihal Bengisu Karaca






 
Geri
Üst