Müminin Kader'e Inanci

photoshopc

New member
De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler." (Tevbe Suresi, 51)

"Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile yarattık" (Kamer Suresi, 49) ayetiyle haber verildiği gibi, Allah canlı cansız tüm varlıkları kaderleriyle birlikte yaratmıştır. Allah'ın belirlediği bu kader dışında hiçbir varlığın gerçekleşecek olan bir iyiliği ya da kötülüğü engellemeye ya da tersine çevirmeye gücü yetmez. İşte kamil iman sahipleri de "Allah'ın kendileri için yazdıkları dışında başlarına hiçbir şey gelmeyeceği"nin bilincinde olan kişilerdir.

Bu gerçek, aslında müminler için yaratılmış sonsuz bir rahatlık kaynağıdır. Çünkü yeryüzünde küçük büyük demeden tüm olayları, her türlü detayıyla "sonsuz bir akıl" planlamaktadır. Bu nedenle de her biri müminler için en hayırlı şekilde gelişmektedir.

Bu mutlak gerçeği kavrayan kamil iman sahipleri, Allah'ın sonsuz aklı ile belirlediği kadere gönülden teslim olarak yaşarlar. Allah'ın, yarattığı tüm olayları, temelinde dinin menfaatine ve inananların ahiretlerine faydalı olacak şekilde, bir hikmet üzerine yarattığını bilirler. Bir ayette "... Allah kafirlere müminlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez" (Nisa Suresi, 141) şeklinde bildirilmesi, olayların mutlak surette inananların lehinde sonuçlanacağını haber vermektedir. Yine bir başka ayette de "... Allah kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder..." (Hac Suresi, 40) şeklinde bildirilmiştir. Çünkü Allah iman edenlerin dostu ve velisidir. Allah'ı vekil edinen, yalnızca O'na dayanıp güvenen kamil iman sahipleri dünyada ve ahirette bu yardımın mutlaka kendilerine ulaşacağını hiçbir zaman unutmazlar. Özellikle de ilk bakışta aleyhlerine gibi gerçekleşen bir durum söz konusu olduğunda, bu düşüncelerinde kararlılık gösterir, bunda bir hayır olduğunu bilirler.

Allah dünyayı insanları denemek için özel bir imtihan ortamı olarak yaratmıştır. İnsanların çoğu başlarına bir iyilik, güzellik ya da bereket geldiğinde bunun Allah'tan olduğunu düşünerek Allah'a karşı teslimiyetli ve şükredici bir tavır gösterirler. Ancak ters gibi görünen ya da istemedikleri bir durumla karşılaştıklarında bu teslimiyetli tavırlarını hemen kaybederler. Allah'a karşı isyan edip, başkaldırmaya kadar varan bir tevekkülsüzlük ve nankörlük içerisine girerler. Kuran'da insanların bu durumu şöyle açıklanmıştır:

... Gerçek şu ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan bir nankör kesiliverir. (Şura Suresi, 48)

Kamil iman sahipleri ise, "... Biz sizi şerle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz Bize döndürüleceksiniz" (Enbiya Suresi, 35) ayetinde verilen sırrı kavramışlardır. Lehlerinde ya da aleyhlerinde gibi gözüken her olayın, aslında Allah'a olan imanlarının sınanması için özel olarak yaratılmış olduğunu unutmazlar. Karşılaştıkları olaylar her ne olursa olsun, Allah'a olan teslimiyetlerinde ve tevekküllerinde bir eksilme görülmez. Başlarına gelen ve olumsuzmuş gibi görünen pek çok olayın aslında ahiretleri için son derece hayırlı sonuçlar oluşturabileceğini bilirler. Çünkü Allah her olayı insanın görebildiği ve göremediği pek çok hikmetle birlikte yaratır. Bu gerçek bir ayette şöyle haber verilir:

... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi, 216)

Ayette de dikkat çekildiği gibi, kötülük sandığı şey aslında insan için bir iyiliğe vesile olabilir. Çünkü insanın başına gelen tüm olayları, "sonsuz akıl" sahibi olan Allah planlamaktadır. İnsanın aklı ve muhakemesi ise çok sınırlıdır. Bu nedenle insana düşen, kendisini her ihtimalde iyiye ulaştıracak olan, Allah'ın sonsuz aklı ile belirlediği kadere teslim olmaktır.

Bir olay ilk aşamada şer gibi görünebilir ama belki de Allah burada bu olaya maruz kalan kişilerin Kendisine olan teslimiyetlerini denemektedir. Ve belki de ikinci aşamada bu olayı büyük bir hayra dönüştürecektir. Allah'a güvenmeyen insanlar, ilk anda bunun bir deneme olduğunu unutup büyük bir kayıp içerisine girerler. Kamil anlamda bir imana sahip olan insanlar ise, hem güzel bir tavır gösterdikleri için Allah'ın rızasını kazanmış olurlar, hem de olayın sonucunda mutlaka bir hayra kavuşurlar.

Kader konusu İslam dininin en temel konularından biridir. Çok tartışılan ve gündemde olan bir konudur. Bu konuyla ilgili olarak aşırı giden bir çok grup ve mezhep sapikliğa kadar varmıştır. Geçmiş yüzyıllarda ehli sünnet alimleri kader ile ilgili aşırı giden grup veya mezheplere karşı bu konuda büyük mücadeleler vermiş ve gerekli tespitleri yaparak günümüze kadar ulaştırmışlardır. Mümine düşen ise bu tartışmalardan uzak olup şeksiz ve şüphesiz kader konusunda Allah'a c.c. teslim olmasıdır.

Yine kader bahsi içinde geçen bir başka konuda vardır ki buda önemlidir. Farklı bir başlık altında değilde bu konunun bir devami niteliğinde olmasinda fayda var diye düşündüm.Konu biraz uzun olacak kusura bakmayın.Ve bu vesileyle zaman zaman kafalari karıştıran şüpheci yaklaşımın sonucu olan bir sorununda cevabını vermiş olacağız. Soru şu:


"Mademki Allah c.c herşeyi yaratan ve var edendir bu anlamda kullarinin günah işlerken yapkiklari fiil ve davranişlarini da yaratmıştır. O halde kullar yaptıkları günahlardan sorumlu değildirler. Bu tamamen Allah'ın sorumluluğundadır. O halde Günah işleyenler cezalandırılamaz"

Bilindiği gibi insan, kâinattaki yaratıkların en olgunu ve şereflisidir. Çünkü, bu âlemdeki canlı cansız varlıkların hepsi, insanın emrine ve hizmetine verilmiştir. Bu bakımdan insan, Rabb'ini bilmek ve O'na ibadet etmek için olduğu gibi, bu dünyayı imar ve ıslah etmek için de yaratılmıştır. Bu sebeple "Allahu Teâlâ, insana her türlü güzel vasıflar, yanında onu diğer varlıklara üstün kılan ve insan yapan, akıl, ruh, irade ve seçim gibi manevi değerler vermiştir. O, aklı, irade ve seçme gücü ile diğer varlıkların yapamayacağı bir çok işleri yapmak, yeni yeni şeyler keşfedip kesb etmek kudretine sahiptir.

İnsana bu sınırlı kudreti ve cüzî iradeyi veren; gücü her şeye yeten mutlak kudret, kulli irade ve sonsuz kemal sahibi olan Allah Teâlâ'dır. Fakat insana verilen bu sıfatların hiç biri tam ve mutlak değildir. Allah'ın kemâl sıfatlarına nazaran çok eksik ve sınırlıdır. Bu sebeple insan, iradesini, fıtrî yeteneklerini ve diğer sıfatlarını kullanırken, belirli ölçülere, kayıtlara ve ilâhî kanunlara tabidir. Fakat bu kayıtlara ve bazı engellere rağmen insan, cüz'î iradesini kendi sınırları içinde kullanmakta ve dilediği tarafa yöneltmekte serbesttir. Gerçek şudur ki insan, belirli ölçüler ve sınırlar içinde hareket edebilen hür bir varlıktır.

O halde insanın kendi irade ve seçimi ile yaptığı, isteyip elde ettiği işler vardır ve yaptığı bu işlerden elbette sorumludur. Yapmakla mükellef olduğu iyi ve güzel işler karşılığında mükafaat alacak, yapmaması gerekenler karşılığında da ceza görecektir., Çünkü insan, kendi irade ve isteğiyle iyi veya kötü belirli bir işi yapmaya karar vermiş ve o kararını uygulamaya koymaya girişmiş olmakla, o işin sorumluluğunu yüklenmiştir. İşte insanlar, sahip oldukları bu irade ve seçme melekelerine sahip olmalarından dolayı mükellef ve yaptıkları işlerden sorumludurlar. Bu teklif esasına göre dinen sevaba layık veya cezaya müstehak olurlar. Aksi halde insanlar mükellef ve yaptıkları işlerden sorumlu olmazlar. Teklif ve sorumluluk, sevap ve ceza esaslarını kabul etmemek ise, bütün ilahî dinlerin esas ve gayesine aykırıdır.

Diğer taraftan, şayet insanlar yaptıkları her işi mecburi ve zorunlu olarak yapar diye düşünürse, cebir (zorlama) lazım gelir ve insan iradesi inkâr edilmiş olur. Yani insanların yaptıkları hiç bir işte irade ve secim hakki olmaz, buna rağmen o işlerden sorumlu tutulmuş olurlar ki bu, ilahi adalete aykırı düşer. Bu sonuç ise batıldır.

ALINTI ve DERLEMEDIR
 

DayWalkerr

ABDUSSABUR
Muhakkak ki Allah herşeye gücü yetendir....Biz ise aciz birer kul...Ama bu durumumuzu sık sık unutup ağzımızdan gaflet dolu sözler ne de pek çok dökülür dilimizden istemeyerek de olsa.....


Paylaşımın için Allah razı olsun dostum....
 

R_a_B_i_A

New member
Çok teşekkürler arkadaşım gerçekten de çok ilginç bir konuya değinmişsiz, bu konu her zaman insanların kafasında soru işareti bırakabilen bi konudur, paylaşımın için tekrar tekrar teşekkürler...
 

Elensu

New member
Gercekten de Aciz kullariz.Allah hakkimizda hayirlisini versin diyorum.,Palasimin icin tskler arkadasim...Ellerine ve yüregine saglik
 

DeRSaaDeT

Islambol
... Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi, 216)


kader konusunda bu ayet gerçekten çok hoşuma gitmektedir.

ve Allah insanlara akıl vermiştir istediğini yapmak ta yapmamak ta kulun elinde olan bişeydir bu bi sınav dünyasıdır ve kesinlikle yaradanımızın bu konuda bize bir etkisi olmamaktadır doğru şıkkı seçmek de yanlış şıkkı seçmek de insanın hür iradesine kalmış bişeydir Allah hepimizi sınavı başarıyla verenlerden eylesin..... konu için sağolasın
 

innuendo

HANZALA
Moderatör
abinin konusunu görünce heyecan yaptık ama boşa çıktı:crying:
eski tarihli imiş.
İnşallah birgün halimizi hatrımızı sormaya gelir aramıza.
 

DeRSaaDeT

Islambol
eski bir konu lakin tekrar okunsun diye update ediyorum... Tekrar allah razı olsun kadir abicim =)...
innuendo dayımı da tekrar bir heyecanlındarıyım dedim :biggrin:. Kalp yok demi sende?.. Yani demek istediğim kolesterol yüksek tansiyon filan :biggrin:. Yoksa kalbin var ki allaha inanıyorsun =).
 

DeRSaaDeT

Islambol
Dr Quantum düz dünyayı ziyaret ediyor

Belki de konuyu anlamak isteyenler başka bir bakış açısı ister.
Hem kaderin belli hem de bizim davranışlarımızdan nasıl sorumlu olabileceğimizi anlamalarına yardımcı olabilir.
Bir her yönüyle olaya baktığını zannederek islam dışındaki her türlü batıni düşüncelere ve yollara sapmış olan bu dönem ortadoğu ülkelerinin bilim adamlarına ve onların eseri olan ortadoğunun bilim seviyesine bakıp, bir de islamın hakim olduğu dönemlerdeki islam devletlerinin bilim ve teknoloji alanında yetiştirdiği birçok değerli zatı incelersek hangisinin üstün olduğu ortaya çıkar =). Bu eski islam devletlerindeki bilim adamlarının her türlü bilimsel olaya bugünkünden farklı olarak sadece islami düşünce tarzı ile baktıklarını ve bununla beraber büyük başarılar elde ettiklerini inlar edemeyecek olan sen, buraya yorumlar yapmış insanların ne tarz eğitimlerden geçtiğini, hangi üniversiteleri okuduklarını, neler yaptıklarını bilmeden onları kendince sabit fikirlilikle suçlamışsın... Bilimi (başarıyı) allahın kitabındaki 1 ayeti bile inkar ederek elde edemeyeceğini okuduğun kuran söyler. Ki bu başarı kişisel ve toplumsal başarıdır. Kişisel başarıyı bile elde edememiş kafası safsatalarla doldurulmuş insanların ise gerçek başarıyı elde etmesi imkansızdır. (bunu da kuran söyler) Kuranı kendini vererek okumak gerekir. (Sadece tarihi bir kitap olarak değil de tüm dönemlere gelmiş bir kitap olarak okursanız ve okurken karnımız yerine beymizi verip düşünürsek tabi...). Konuyu bile okumadığını, sadece başlığa göre yorum yaptığını filan düşünüyorum ama yanılıyorumdur belki. Bize düşen sadece tebliğ... Sen allah dünyayı yaratıp haşa bir kenara çekildi hiçbirşey yapmıyo, tüm evreni yarattı ama haşa bir eşyaya hükmetmekten aciz diye düşünmeye devam edebilirsin... Eğer gerçekten böyle düşünüyorsan... Yani bırak bölümle alakası olmayan videoları yayınlamayı da bize gerçek düşüncelerini söyle =)...


Konuya islami bir paylaşımınız olacaksa öyle bir paylaşım yaparsanız seviniriz. =)... Çünkü bölüm kuralları gereğidir... Son olarak verdiğin videodaki 3 boyutlu adam komik olmuş... Eğer materyalist bilim, düşünce tarzı vs.. 3 boyutlu adamı temsil ediyorsa, islami ilimleri yeteri kadar öğrenip, islam ahlakıyla yetişmiş olan bilim adamından, halktan normal adamına kadar herkes de 4 boyutlu düşünmektedir =)... Çünkü onlar sadece görünen nesnelere değil 4. boyuta da hakkıyla inanan kimselerdir ve o kimseler de 4 boyutludur o zaman =).
 

DarthErim

Altın Üye
Olaylara bakış açısı farkını bile kabul edemiyorsunuz.
Kader hem belli hem de bizim yaptıklarımıza nasıl bağlı olur sorusunun ateistlerce bile kabul edilecek açıklaması var o videoda.
Her şeyi eskilerde ararsak yeni bir şey üretemeyiz.
İnsanların ufkunu farklı şekillerde açmanın nesi zararlı?
Bizden daha üst seviyede birşeyler olabileceğini kavramaya yardım edecek bir şeyi gösteren farklı bir açıklamadan neden bu kadar rahatsızssınız anlayamadım.
Özellikle Allah C.C nin zaman ve mekandan nasıl münezzeh olabileceğini çok iptidai olarak da olsa bazı ip uçları vererek zihinleri aydınlatmanın nesi yanlış?
 

HTML

Üst