imza
New member
- Katılım
- 9 Ara 2006
- Mesajlar
- 254
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Müjde! Baykal demokrat oldu
[/RIGHT]CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP’nin Salı günü yapılan Grup Toplantısı’nda aynen şunları söyledi: “Eğer, Türkiye’de 12 Eylül ile ilgili bir hesaplaşmayı, siyasî iktidar, gerekli, yararlı, doğru buluyorsa, elini tutan mı var? Gereğini yaparsın. ‘Anayasa’nın 15. maddesi var’. Değiştirme ihtiyacındaysan, getirirsin, değiştiririz.”
“12 Eylül’ü bıraktık, ondan sonrakilerle meşgulüz diyorsan, onları da getir, takip edelim. Hazırlandı, uygulanmadı, anılar yayınlandı, kendi aralarında konuştular, ‘suç’ diyorsan, onu da inceleyelim.
O konuda da bir sıkıntı yok.”
Baykal’ın, kırk yıllık, TSK’yı provokasyon politikasının değiştiğini gösteren bu sözlerine çok memnun olduk. Halbuki CHP lideri, sadece şu son 6,5 yıllık AK Parti döneminde bile her fırsatta askeri tahrikten geri durma-
mıştı. Hattâ 27 Nisan 2007 Muhtırası’nda onun tahriklerinin önemli ölçüde tesirinin olduğu bilinmektedir. Gene, başörtüsü yasağının kaldırılması aleyhindeki tahriklerde ve AK Parti’nin kapatılma dâvası sırasındaki tavırlarında, Baykal’ın antidemokratik, jakoben ve militarist tutumu açıktır.
***
CHP’nin ve Baykal’ın antidemokratik tavırları devam ederken, bu süreçte Baykal ve ekibinin olayları değerlendirerek özeleştiri yaptıkları ve militarizmin çıkmaz sokak olduğunu görmeye başladıkları anlaşılmaktadır. Bu arada, ‘sınır ötesi harekât’ sonrası, CHP ile Genelkurmay arasındaki atışmalar ve benzeri alâmetler, artık önceki darbelerde olduğu gibi, muhtemel bir darbede CHP elitizminin iktidara gelme ihtimalinin azaldığını da göstermektedir.
Diğer taraftan, Avrupa’daki sosyal demokrat partilerin şiddetli eleştirilerine mâruz
kalan CHP’nin yenilenme ve değişim talebinin ortaya çıkmaya başladığı müşahade edilmektedir. CHP’li çarşaflılar fantezi bile olsa,
Baykal’ın şeflik dönemi CHP ’sini eleştirmesi ve dinî konulardaki yasakçı tutumunu yumuşatmaya başlaması, CHP’de yeni bir dönemin ve olumlu gelişmelerin işaretini vermiştir.
Bu arada, 2007 Genel Seçimleri sonuçlarının da jakoben CHP’lilere kâfi derecede ders
olduğunu unutmamak lâzımdır.
Son olarak, Genelkurmay’da hazırlandığı iddia edilen belge olayında da, hem Kılıçdaroğlu’nun hem de Baykal’ın tepkileri bir
hayli demokratik olmuştur.
Şimdi Baykal’ın, 12 Eylül ile hesaplaşmaktan ve bunun için Anayasa değişikliği yapmaktan bahsetmesi, gerisindeki niyet ne olursa olsun olumlu ve demokratik bir adımdır.
***
Konuyu kendileriyle tartıştığımız bazı tecrübeli siyaset adamları, Baykal’ın çıkışı üzerinde şu yorumları yaptılar:
1. Baykal, 12 Eylül konusunda samimî değildir. Bu çıkışıyla, bir yandan sol-sosyal demokrat tabanda sarsılan prestijini arttıracak; diğer yandan AK Parti’yi köşeye sıkıştırıp muhtemel bir tereddüt hâlinde puan alacaktır. AK Parti, CHP’nin blöfünü görür de geçici 15. maddeyi kaldırırsa, Hükûmet ile TSK’nın arası açılmış olacaktır.
2. Baykal, neden sadece 12 Eylül’ü ortaya atıyor da, 27 Mayıs’tan itibaren bütün darbeler için hesaplaşmaktan bahsetmiyor?
Çünkü, 27 Mayıs aslında tamamen CHP mahsulüydü; en azından CHP’yi iktidara taşımıştı. 28 Şubat’ın ise CHP tarafından nasıl desteklendiğini bilmeyen yoktur. 2003’den sonra TSK içindeki darbe teşebbüslerini ortaya çıkarmaya çalışan Ergenekon Soruşturması da bizzat Baykal ve CHP’liler tarafından engellenmeye çalışılmaktadır.
3. Baykal, Başbakan Erdoğan ile Genelkurmaya Başkanı Org. Başbuğ arasındaki uyumdan rahatsızdır. 12 Eylül ve sonraki dönemlerin muahezesinin ‘orduyu yıpratma’ olarak anlaşılacağının ve TSK’yı müdahale ortamına sürükleyebileceğinin farkındadır. Bu durumda, her zamanki alternatif olan CHP de iktidar sahnesinde
arz-ı endâm eyleyebilecektir.
***
Sayın Baykal bize kızmasın... Lâkin son yarım asırlık dönemde iktidarını askerî müdahaleye bağlayan bir siyasî parti hakkında bu şüphelerin duyulması normaldir.
Biz Baykal’ın çıkışını olumlu buluyor ve destekliyoruz. Ancak bu konudaki zaman ayarlaması, TSK ile yakın ilişkide olan Hükûmet ve Sayın Başbakan tarafından yapılmalıdır.
Bu sütunlarda defaatle yazdığımız gibi, 27 Mayıs’tan beri meşrû demokratik hukuk düzenine karşı darbe yapan bütün darbeciler yargılanmalı ve suçları sabit görülenler cezalandırılmalıdırlar. Bunun için, 12 Eylül’den başlamak doğru olacaktır. Daha sonra sırasıyla 27 Mayıs, 12 Mart, 28 Şubat darbecileri de mutlaka yargı önüne çıkarılmalı; ayrıca 27 Nisan’ın da hesabı sorulmalıdır.
Eğer darbecileri yargı önüne çıkarabilirsek Türkiye’de demokrasiyi rayına oturtabiliriz. Bu durum müstakbel darbeciler için caydırıcılık sağlayacaktır. Aksi takdirde, bu nevi antidemokratik müdahaleler devam edip gidecektir.
Kaynak