Müflis bir masonun not defteri :)

Müflis bir masonun not defteri



Aydın Bilge ismi, geçen haftanın en çok merak edilenlerinden biriydi. Ona ilgiyi ise Mason oluşu ve evrakının müzayedeye düşmesi artırmıştı. Masonların, “tıbbî, hukukî, malî, içtimaî ve diğer hususlardan dolayı” sıkıntıya düşmüş olanlara yardım etmek için kurdukları komisyon, belgeler içerisinde en az Mason Yemini kadar ilgi çekiciydi.


--------------------------------------------------------------------------------

Ali Aydın Bilge, ya da kamuoyunun ismini duyduğu şekilde Aydın Bilge geçen haftanın en çok merak edilen isimlerinin başında geliyordu. Merakın sebebi Simurg Kitabevi tarafından düzenlenen “Bir Masonun Evrak-ı Metrukesi” adlı müzayedeydi. Simurg’un sahiplerinden İbrahim Yılmaz, yaklaşık on yıl önce bir hurdacı / tezgâhçıdan satın aldığı bu masonun evrakını satışa çıkarınca, son ana kadar ortada olmayan aile fertleri, müzayede günü olaya müdahil oldu. Ali Bilge’nin eşi ve kızı talep edince İbrahim Yılmaz, hukuki bir engel bulunmamasına rağmen belgeleri müzayededen ‘vicdanen’ geri çekiverdi. Belgelerde, eski dönemlerden Mason isimlerinin yanında, 1975-82 yılları arasında aktif, Türkiye çapında tanınmış isimler olduğu gibi, masonların İstanbul, Ankara ve İzmir vadilerindeki localar hakkında bilgiler de yer alıyordu.

231 matrikül numaralı Ali Aydın Bilge, 1936’da dünyaya gelmiş, 1955 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’ne (İTÜ) kaydolmuş ve buradan yüksek mühendis çıkmış birisiydi. Babası Fahri Bey, Ziraat Bankası’nda şube müdürlüğü yapması sebebiyle Anadolu’da birçok yeri dolaşmıştı. Mason olmayan Fahri Bey, gerçek bir kitapsever ve çok önemli bir koleksiyoner olarak tanınıyordu. Fahri Bey öldükten sonra oğlu Aydın Bilge, birçok üniversite ile irtibata geçip babasının kitaplığını bir kısmını satmak istemiş. Chicago Üniversitesi basma kitaplara talip olarak satın almış, yazma kitapları da Kültür Bakanlığı kendi bünyesine dahil etmiş. Onlar, Millî Kütüphane’nin yazmalar bölümünde Fahri Bilge Koleksiyonu adıyla halen mevcut. Aydın Bilge’nin kalan kitaplarının bir kısmını da İbrahim Yılmaz müzayede yoluyla satışa sunmuş.

Aydın Bilge, üniversite tahsilini tamamladıktan sonra yüksek mimar olarak çalışma hayatına atılmış. Mason teşkilatına girmiş, Sevgi Locası’nın genel sekreterliğini üstlenmiş fakat ticarî hayatı çok parlak olmamış. Zaten bu belgelerin de müzayedeye düşmesi onun bu ticarî başarısızlığında gizli. Üç defa iflas eden Bilge, çok sıkıntılı bir yaşam sürmüş. Öyle ki ofisinin kirasını veremeyerek vefat ettiğinden, bürosu tasfiye edilirken bu belgeler de eskicinin eline geçmiş. İbrahim Yılmaz da onları bu eskiciden satın almış.

Aydın Bilge’nin evrakları arasında yer alan belgelerin en ilgi çekenlerinden biri masonluk yemini. Yeminin en dikkat çekici cümlesi ise “Bir Üstad Mason’un şeref ve namusunu, kendi şeref ve namusum gibi benimseyerek koruyacağıma” şeklinde kayda geçen cümlesi. Bu, masonik sistemde ‘kardeşlerin’ birbirlerine en üst seviyede destek ve arka çıkması anlamına geliyor. Yeminin tamamına gelince: “Evrenin Ulu Mimarını Anarak, Ben .... , Yüce’lerin Yüce’sinin huzurunda ve burada toplanmış Üstad Hür Mason’lar önünde, yemin ederim ki: Bana verilecek Üstadlık sırlarını, Çıraklara, Kalfalara ve Mason olmayanlara açıklamayacağım. Gönye ve Pergel ilkesine bağlı kalarak; işaretlere ve çağrılara karşılık vereceğim. İşde ve sözde beş Doktrin ilkesine bağlı kalacağım. Bir Üstad Mason’un şeref ve namusunu, kendi şeref ve namusum gibi benimseyerek koruyacağım. Bu yemini yerine getirmede Yücelerin Yücesi yardımcım olsun.”

Yemin töreni belli bir ritüel içinde yapılıyor ve form üzerinde “Bu taahhütnameyi .../.../ ... günü ...... Vadisinde, hakikat nurunun menbaı olan Muhterem ....... Locası’nın resmi celsesinde imza eyledim.” kaydı düşülerek ad, soyad, matrikül no yazıldıktan sonra, tarih ve imza atılarak resmiyet kazandırılıyor. Bu, muhtemelen Masonlukta terfi ve derece alacaklar için yapılan bir yemin. Bir de masonluğa adımını atanlar için hazırlanmış Katılma Yemini var: “Evrenin Ulu Mimarını Anarak, Ben, ...., burada toplanmış Kardeş’lerin önünde, elim şu Kutsal Kitab’ın üzerinde, Türkiye Büyük Locası’na bağlı ....No’lı.......... Locası’nın şerefli bir üyesi olacağıma, bu Loca’nın iç yönetmeliğine ve kararlarına uyacağıma, onun yararlarına var gücümle hizmet edeceğime yemin ederim.” Yeminin taahhüt, isim ve imza bölümleri aynı.

Masonlukta önemli bir şart, her isteyenin kendi gidip bir locaya kayıt olamaması. Locaya alınacak bir kişi ‘kardeş’ler veya üstadlar tarafından önerilerek, hakkında bir çalışma yürütülüyor. Üç bölüm hâlinde sorular yöneltilen mason adayı kendisinin doldurduğu bir bölüm dışında aile, arkadaş çevresinden edinilen bilgiler ve son aşamada da tahkik memurunun kanaatlarını belirttiği bölüme göre locaya alınıyor veya reddediliyor. Birinci bölümdeki sorular adayın kendisine soruluyor: “Din, felsefe ve toplum meseleleri ile ilgileniyor mu? (Uzunca bir konuşma şeklinde yapılacak ve Allah hakkındaki fikirleri de öğrenilecektir.) Mason olmayı neden istiyor? Masonlukta cazip bulduğu taraflar nelerdir? Kazancı ile ailesini ve bakmaya mecbur olduğu kimseleri geçindirmeğe müsait mi?”

Bu çalışma sırasında mason adayın yakın çevresinden ise “ahlakî durumu, aile ve dostlarına bağlılık derecesi, içtimai hayattaki mevkii, muhitinde hürmet görüp görmediği, mahkûmiyet alıp almadığı, aldıysa bunun yüz kızartıcı olup olmadığı, iş muhitinde nasıl tanındığı, mali durumunun masonluk aidatını ödemeye ve ilave taahhütleri yerine getirmeye müsait olup olmadığı” sorgulanıyor.

Bütün bunlar neticesinde tahkik memuru da adayın, “Masonluktan şahsi ve cemiyet namına bekledikleri, fikrî, maddi sahalarda Masonluğa uyabilecek kabiliyeti var mı? Hayat ve istikbalini emniyet altına almış görülüyor mu?” sorularını cevaplandırıp, uygunluğu veriyor. Bu araştırma en fazla üç ay içinde bitiriliyor.

Sorular zamanla değişiklik göstermiş anlaşılan. İzzet Nuri Gün ve Yalçın Çeliker’in 1968’de hazırladığı ve Yağmur Yayınları’ndan çıkan Masonluk ve Masonlar kitabında ilâve sorulara da yer verilmiş. Mesela bunlardan bir tanesi “Kadına, kumara iptilası var mıdır?” sorusu. Kitaptan, yeminin de değişime uğradığı anlaşılıyor. O zamanlar yeminin son bölümünde yer alan “(...) Bu taahhütlerimden vazgeçmekten ve onları bozmaktansa, ölmeyi tercih edeceğime...” ibaresi bu belgelerdeki yeminde yer almıyor.

Notlardan anlaşıldığına göre aidatını ödeme sıkıntısı çeken mason belirli bir zaman dilimindeki aşamalardan sonra istifa etmiş sayılabiliyor.

Sevgi Locası’nın Mali İşler başlığı altındaki 15. maddesi bir mason adayının Loca’ya üye olurken nasıl mali yükler üstlendiğini de gözler önüne seriyor: “Harici Envar aidat ve bağış olarak yapacağı tahsilâtın yüzde 10’unu, Loca çalışmaları için gerekli posta, matbu, kırtasiye ve diğer giderleri karşılamak maksadı ile tevkif eder. Bakiye kısmı Büyük Loca’nın bankadaki hesabına yatırır. (…) Harici Envar, yanında, Üstad Muhterem’in saptayacağı miktarda para bulundurur. Fazlasını Sevgi Muhterem Locası’nın Üstad Muhterem ve Harici Envar adına açılmış bankadaki hesabına yatırır.” 16. Maddede de Loca kararı ile lüzumlu hâllerde üyelere geçici mali yükümlülükler yükleyebileceği belirtiliyor. 18. Madde ise şunları öngörüyor: “Büyük Loca’nın tanıdığı giderler dışındaki Locanın masraflarını karşılamak ve emanet hesabında bulundurmak üzere tekrislerde (Masonluğa kabul töreni), terfilerde ve katılımlarda, Üstad Muhterem’in saptayacağı miktarda bağış alınabilir.”

Sevgi Locası’nın 20. Maddesi’nde “Temsil ve Yardımlaşma Komitesi, Locada kardeşler arasındaki sevginin daha yaygın hale gelmesi ve kardeşlik bağlarının daha da kuvvetlenmesi için çalışmalarını sürdürür.” dendikten sonra Masonların her açıdan birbirlerini desteklemesi öneriliyor: “Tıbbî, hukukî, malî, içtimaî ve diğer hususlardan dolayı yardıma ihtiyaç hisseden Loca’dan bir üyenin durumunu, o üyenin bizzat Üstad Muhterem’e veya komiteye müracaatı ile veya başka bir suretle öğrenen Tesanüt ve Yardımlaşma Komitesi, Üstad Muhterem’in tavsiyesine uyarak, durumun icabına göre, yardım edebilecek kardeşleri görevlendirir. Gerek komite üyeleri, gerekse yardımla görevlendirilen kardeşler, müracaat ve yapılan yardım hususunda azami ketumiyete riayetle mükelleftir. Tesanüt ve Yardımlaşma Komitesi Ebedi Meşrike intikal eden (vefat eden) her üyenin geride bıraktığı eş ve çocukları ile de aynı şekilde ilgilenir.”

Ayrıca Komite, yaz tatilinde, mahfel dışındaki geleneksel pazartesi yemekli toplantılarının devamına ve kardeşlerin bir araya gelerek ‘tuz ve ekmeği’ paylaşmalarına yardımcı olur’ bilgisine de yer verilmiş bu maddede. Loca’nın üyeleri arasında bir ihtilaf olduğunda ise geçici olarak bu amaçla kurulan Uzlaştırma Komitesi devreye giriyor.

Aydın Bilge’nin evrakları arasında çıkan belgeler incelendiğinde dikkat çekici bir husus, o zamanlar Sevgi Locası üyelerinin çoğunlukla mühendis ve avukat olmaları. Üyeler arasında tıp profesörleri de bulunuyor. Tüccarlar da epey mevcut. Çeşitli localardaki kayıtlar incelendiğinde dikkati çeken bir diğer husus ise Musevi kökenli vatandaşların mason listesinde çokça yer alması oluyor. Notlarda, bazı üyelerin üzerleri çizilip yanına yeni bir isim eklenmiş. Bu, locadaki sirkülasyonu da gösteriyor. Önemli günlerde birbirlerini hatırlamak için kişinin özeline yönelik kayıtlar da tutulmuş. Bu amaçla eşinin doğum tarihi, evlenme tarihleri gibi notlar da mevcut.

Mesela Şişe Cam Fabrikası’nın çok uzun seneler genel müdürlüğünü yapmış, 1916 doğumlu Şefkati Şahap Kocatopçu’nun art arda üç terfi aldığını anlıyoruz. Kalfalığa terfi etmek için bir masonun en az on çırak toplantısına, Üstatlığa yükselmek için ise en az üç Kalfa Toplantısı’na katılmış olması gerekiyor. Birinci dereceyi 6 Haziran 1955’te alan Kocatopçu, bir sonraki yıl yapılan terfi toplantısında ikinci dereceye, 2 Aralık 1957 tarihindeki toplantıda da üçüncü dereceye terfi etmiş. Şahap Kocatopçu, 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra, ismi, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı için akla ilk gelenlerden birisi olarak da biliniyor. Ekonomik ve Sosyal Etüdler Konferansı, TÜSİAD, Türk Eğitim Vakfı kurucularından olan, 1985-86’da TÜSİAD Başkanlığı’nı üstlenen Kocatopçu, 12 Eylül 1980 darbesini gerçekleştiren ekip tarafından da ikinci kez Sanayi ve Ticaret Bakanlığı için Ankara’ya davet edilmişti.

Aydın Bilge’nin evraklarında adı geçen tanınmış bazı masonların isimleri şöyle:

Hürriyet Gazetesi eski sahibi Erol Simavi, Gazeteciler Cemiyeti eski Başkanı Nail Güreli, Galatasaraylı eski ünlü futbolcu İsfendiyar Açıksöz, Koç Holding yöneticisi Ferdin Hoyi, Büyük Loca logosunu yapan ve bundan dolayı ödüllendirilen Kemal Karamercan, gümrük müşaviri, iş adamı Besalet Barım, Alp Yalman’ın kardeşi Şen Yalman. Bunlar Fazilet Locası’ndan.

Yazar Rifat Bali ve Hahambaşı İsak Haleva, 500. Yıl Vakfı Koordinatörü Nedim Yahya, avukat Rıfat Saban o tarihlerde yönetiminin hemen hepsi Musevi olan Atlas Locası’nda yer alıyor. Hulus Locası ise Rum isimlerden müteşekkil.

Siyaset bilimci Prof. Dr. Esat Çam, Dışişleri eski Bakanı İsmail Cem’in amcası Üstad Muhterem Gönen İpekçi, Türk Adli Tıp biliminin kurucusu ve iki dönem başkanlığını yapmış Şemsi Gök, yazar Nejat Gülen. Bunlar da Delta Locası’na kayıtlı.

Türk Ekonomik Araştırma Vakfı Kurucusu, Kamu Hukuku Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halit Kemal Erbil, Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası eski yönetim kurulu üyesi, işadamı Yaşar Malta, Türkiye’de ilk uçak fabrikasının kurucusu Nuri Demirağ’ın damadı Mansur Azak, Sadık Dostlar Locası’ndan.

Fevziye Mektepleri eski Yönetim Kurulu Başkanı Osman Erbelger Ahenk Locası’nda kayıtlı görülüyor. Cemal Kutay’ın kardeşi Kenan Kutay, müzisyen Metin Gürel, Türkiye ve Dünya Lions Kulüpleri Başkanlarından Münip Tarhan. Bunlar da Gün Locası’na kayıtlı.

TİSK eski Başkanı ve 28 Şubat sürecinin yılmaz savunucularından Refik Baydır Özlem Locası’nda.

Çeşitli localarda kayıtlı olan bazı isimler de şöyle: Prof. Dr. Selçuk Erez, gazeteci-yazar Nesim Benbanaste, İstanbul Jimnastik İhtisas Kulübü kurucusu ve başkanı Nihat Yılbar, Can Paker’in kayınbiraderi Lütfi Paker, sanat tarihçisi Prof. Dr. Kerim Silivrili, Mehmet Eymür’ün dayısı Fethi Gürel. (Gürel’in eşi Sina Hanım, Mısırlı Prenses Zeynep’in oğlu Ali Haydar Barşal ile Selah Cimcoz’un kızı Fatma Hanım’ın kızıdır.)

Demirel’in danışmanlarından Bozkurt Güvenç, Can Arpaç, Siyami Hersek’in arkadaşı Dr. Moiz Berker, Masonların Dünyası (Tekin Yayınevi) kitabının yazarı Sabahattin Arıç, Galatasaray’ın eski yöneticilerinden avukat Haluk Uğur, İTO eski Yönetim Kurulu Üyesi Doğan Torunoğlu, Hazine ve Kambiyo Başkontrolörlüğünden emekli ve Toplumsal Saydamlık Hareketi Yönetim Kurulu Üyesi Haluk Boran, Skal International İstanbul Yönetim Kurulu Üyesi Rıfat Zeynioğlu, yüksek mimar Alpaslan Koyunlu, tıp profesörü Hıfzı Özcan, Musa ve Yahudilik kitabının yazarı Hayrullah Örs, astronomi hocası Macit Erbudak, Ziya Umur, yönetim danışmanı Ergun Zoga, finans yöneticisi Tayfun Oral, işadamı Vitali Hakko, Yupi Piliçleri’nin eski sahibi, Altay Kulubü eski başkanlarından Hanri Benazus, söz yazarı Adnan Yunuk, müzik eleştirmeni Üner Birkan, Prof. Dr. Halil Nadaroğlu, edebiyat öğretmeni Selim Rıza Kırkpınar, Selim Edez, ilaç sanayiinde idarecilik yapmış İnal Ataç, Yüksek mimar, Lions camiasının duayenlerinden İsmail İşmen, Prof. Dr. Sadi Aral, Aytaç Manço, Muhittin Darga, Ahmet İnal, Muzaffer Ergin, Yılmaz Altuğ, Edip Çizmeci, Leon Levi Coşkun, Lazer Rusu, Yusuf Zara, Selim İşman.

Bu belgeler arasında yer alan özellikle basına yönelik isimler aslında gazeteci-yazar İlhami Soysal’ın 1988 yılında Der Yayınları’ndan çıkardığı Masonlar ve Masonluk kitabında yer alıyordu. Soysal’ın listesinde basından Erol Simavi ve Nail Güreli dışında Tufan Türenç, Çetin Emeç, Cenk Koray, Orhan Tokatlı, Doğan Hızlan, Cemal Kutay, S. Halil Kakınç, Kenan Morton, Çetin Altan, Dinç Bilgin, Ahmet Örs gibi bazı isimler de mevcuttu.

Masonların yeminlerine ne kadar sadık kaldıkları ortada. Aksi takdirde bugüne kadar, onlar hakkında daha içeriden bilgiler edinmek bizleri bu kadar şaşırtmazdı. Yoksa ‘bütün mason balonları’ patladı da bizim haberimiz mi yoktu?
 

HTML

Üst