Tarih: 6 Eylül 1992
Yer: Şırnak ili Cizre ilçesinin Şeyh Değirmenci Köyü
Olay: Cizre’ye gitmekte olan bir vatandaş, Şeyh Değirmenci Köyü yakınlarında bir ceset görür ve bunu İlçe Jandarma Komutanlığına haber verir. İlçe Jandarma Komutanı, beraberinde savcı, doktor ve mahallinden sivil bir fotoğrafçı ile olay yerine gider. Ceset üzerinde gerekli kontrollere başlamadan önce bubi tuzağına karşı tedbir açısından cesedin bir miktar yerinden oynatılması gerekmektedir. Ekibin yanında ip, halat gibi malzeme olmadığından bu iş için BTR-60 Zırhlı Personel Taşıyıcının halatından istifade edilir. Sonuçta ceset tuzaklanmamıştır. Resmi görevliler, gerekli kontrolleri yaparlar ve görevin ifasını müteakip ekip halinde Cizre’ye dönerler. Herkes için normal bir görevdir ve tamamlanmıştır.
Bundan sonra bakın ne oluyor?
PKK sempatizanı olan fotoğrafçı, görev esnasında çektiği fotoğrafları Özgür Gündem gazetesine ulaştırıyor. PKK yanlısı gazete, 16 Ekim 1992 tarihli nüshasında bu fotoğrafları haber yapıyor ve çarpıtılmış olarak, “İNSANLIK SÜRÜKLENİYOR” başlığıyla sunuyor (gazetenin nüshası jpeg ortamında ektedir).
Aynı gazete çarpıtılmış haberle ilgili ayrıntıları açıklarken “hükümete ithaf” başlığını kullanıyor ve aynen şöyle yazıyor:
“Cizre’nin Şeyh Değirmenci köyü yakınlarında 6 Eylül 1992 tarihinde PKK gerillaları ile askerler ve özel tim ekipleri arasında meydana gelen çatışma sırasında yaralanan Mesut Dündar, bir halatla panzere bağlanıp sürüklenerek öldürüldü. Ceset aynı şekilde sürüklenerek Şeyh Değirmenci Köyüne getirilip teşhir edildi. Bu sırada operasyonun fotoğrafları çekildi. Gündem’in ele geçirdiği bu fotoğraflar, Güneydoğuda sürdürülen kirli savaşın hangi boyutlara ulaştığını hiç yoruma yer bırakmayacak şekilde ortaya koyuyor. Bu insanlık dışı davranış, bırakın bir güvenlik operasyonunu, devletlerarasında meydana gelen bir savaşın bile kurallarına aykırıdır. Suçlu bile olsa kendi vatandaşlarına karşı böyle bir davranışı reva görenler, bu ülkede insan hakları ve demokrasiden söz edebilirler mi? (Kaldıki Mesut Dündar’ın PKK’lı olup olmadığı ve çatışmaya katılıp katılmadığı bile belli değil). Bölgede haklı ve meşru bir savaşı sürdürdükleri söylenebilir mi? Bu davranış devlet olma sorumluluğuyla ve dolayısıyla hukuka bağlı kalma ilkesiyle açıklanabilir mi? Aslında panzere bağlanarak yerde sürüklenen insanlıktır!....”Bu haberle ilgili olarak beyninde şüphe hasıl olan insanlara şunu söylemek isterim ki, bilgim ve görgüm dahilinde bu haberin yalan haber olduğunu size temin ederim. Kendime pay çıkarmamak adına kendimi muaf tutarak söylemek istiyorum ki, çatışmalarda ele geçen teröristlere dahi dokunulmadığını, hatta karınlarının bile doyurulduğunu, kandırılmış vatan çocukları olarak onlara mümkün olduğunca şefkatle yaklaşıldığını yakından biliyorum.
Yani bu haber, hem olayın özü hem de Silahlı Kuvvetlerin konsepti açısından yalan haberdir. İçeriği tezatlarla dolu ve yalan olduğu içeriğinden belli olan bu haber üzerine bakın neler oluyor?
Bu haber, terör örgütünün propagandadan sorumlu kadroları tarafından, daha da çarpıtılarak, söz konusu gazete haberi ile birlikte Avrupalı parlamenterlere aktarılıyor.
Olayda kullanıldığı iddia edilen BTR 60 tipi araç Alman yapımı olduğundan, haber üzerine Almanya, Türkiye ile olan ilişkilerini askıya aldığını ve Türkiye’ye silah ambargosu uygulayacağını açıklıyor, Türkiye Almanya ilişkilerinde çok ciddi bir kriz yaşanıyor.
Avrupa parlamentosu üyelerinden, Türkiye’de insanlık sürükleniyor şeklinde sert açıklamalar geliyor.
Yunanistan bu olay ve haberin bütün dünyada duyulması için pankartlar dahi hazırlatıyor. Dünya kamuoyu önünde zor günler yaşayan Türkiye, günlerce bu mesele ile uğraşmak zorunda kalıyor.
Şimdi soruyor ve cevap veriyoruz:
Bu yalan haberi yapmak suretiyle Türkiye’nin başına bir sürü gaile açan gazetenin adı ne? Özgür Gündem.
Peki, bu haberin yayınlandığı gün bu gazetenin yazı işleri müdürü kim? Halen ulusalcı Kanaltürk Televizyonunun hem yayın kurulu üyesi hem de program yapımcılarından olan, Hulki Cevizoğlu ve Tuncay Özkan’ın yol ve dava arkadaşı Merdan Yanardağ.
Özgür Gündem için bu soruyu sormak komik de olsa, yazı işleri müdürünün onayı olmadan bir gazetede bu ve benzer haberler yayınlanabilir mi? Asla yayınlanamaz.
Ve son sorumuz: Hulki Cevizoğlu, yol ve dava arkadaşının terör örgütüne aleni gerilla diyen ve başta Silahlı Kuvvetler olmak üzere güvenlik kuvvetlerimizi zan altında bırakan haberleri konusunda özel bir program yaparak bizi aydınlatmayı düşünüyor mu?
Hiç kimse bize hala, bundan 2-3 yıl önce söylediğimiz, “Türk’ü ve Kürt’ü birbirine yabancılaştırma gayretlerinde sadece Kürt vatandaşlarımızı kullanarak amaçlarına ulaşamayacaklarını anlayanlar, şimdi de Türk’e el atmışlardır” şeklindeki sözlerimizde saklı derin manayı çözemediğini söylemesin. Ve hiç kimse de bize yok ocu yok bucu diye çamur atmaya kalkmasın...
Son olarak, bu fotoğrafta yer alan insanları tenzih ederek söylemem gerekiyor ki, böyle bir fotoğrafın doğal sonucu olarak ortaya çıkabilecek bağlantılarla PKK’nın hareketlendirilmesi ve bir anda Türkiye’deki şehit cenazelerinin sayısının artırılması, bunun da ötesinde, dün bu yalan haberi yapanların mantığıyla bugün başka yalan haberler yapılması ve bu suretle içinde bulunduğumuz sürecin kontrol altına alınması mümkündür. Başta devlet kurumları olmak üzere herkes uyanık olmalıdır…
Saygılarımla
Şenol Özbek
Emekli Yarbay
Tuncay Özkan'ın sağ kolu ulusalcı Merdan Yanardağ, Özgür Gündem Gazetesi'nin yazı işleri müdürlüğünü yaptığı dönemde attığı yalan manşetlerle Türk Silahlı Kuvvetleri'ni zor durumda bırakmış. Gazete, PKK yanlısı yayınlarıyla biliniyor.
Kanaltürk Televizyonu'nda Tuncay Özkan'ın yol arkadaşı olan Merdan Yanardağ'ın, PKK'ya yakınlığı ile bilinen Özgür Gündem Gazetesi'nin kurucusu ve yazı işleri müdürü olduğunun ortaya çıkması şok etkisi yaptı. Yanardağ'ın attığı manşetler Türk Silahlı Kuvvetleri'ni uluslararası platformda çok zor durumda bırakmış. Terörle mücadele sürecinde etkin rol almış olan komutanlar, şimdi Merdan Yanardağ'ın manşetlerini tartışıyor. Bir internet sitesinde yazan emekli Yarbay Şenol Özbek, 6 Eylül 1992'de Özgür Gündem'in 'İnsanlık sürükleniyor' manşetiyle Türkiye ile Almanya arasında krize yol açtığını açıkladı. Türk askerine yönelik sert ifadelerin yer aldığı haberden sonra Yunanistan olayı pankart yaptırıp dünyaya duyurmakta geç kalmamış.
Söz konusu olay, 6 Eylül 1992 tarihinde Şırnak'ın Cizre ilçesi Şeyh Değirmenci köyünde yaşanmış. Vatandaşların ölü olarak bulduğu bir terörist için olay yerine gelen jandarma, savcı, doktor ve yerel bir fotoğrafçı çağırır. Ceset üzerinde gerekli kontrollere başlamadan önce bubi tuzağına karşı ceset yerinden oynatılmak istenir. Bu amaçla da BTR denilen askerî araç kullanılır. Ancak PKK sempatizanı olan fotoğrafçı, görev esnasında çektiği fotoğrafları Özgür Gündem Gazetesi'ne ulaştırır. PKK yanlısı gazete, 16 Ekim 1992 tarihli nüshasında bu fotoğrafları "İnsanlık sürükleniyor" başlığıyla çarpıtarak okuyucularına sunar.
Emekli Yarbay Özbek, Özgür Gündem'in haberinin hem özü hem de Silahlı Kuvvetler'in konsepti açısından yalan olduğunu vurgulayarak, "Çatışmalarda ele geçen teröristlere dahi dokunulmadığını, hatta karınlarının bile doyurulduğunu, kandırılmış vatan çocukları olarak onlara mümkün olduğunca şefkatle yaklaşıldığını yakından biliyorum." diyor.
Özgür Gündem'in bu haberinin terör örgütünün propagandadan sorumlu kadroları tarafından daha da çarpıtılarak, söz konusu gazete haberi ile birlikte Avrupalı parlamenterlere aktarıldığını ifade eden Özbek, "Olayda kullanıldığı iddia edilen BTR 60 tipi araç Alman yapımı olduğundan, haber üzerine Almanya, Türkiye ile olan ilişkilerini askıya aldığını ve Türkiye'ye silah ambargosu uygulayacağını açıklıyor, Türkiye-Almanya ilişkilerinde çok ciddi bir kriz yaşanıyor. Avrupa Parlamentosu üyelerinden, 'Türkiye'de insanlık sürükleniyor' şeklinde sert açıklamalar geliyor. Yunanistan, bu olay ve haberin bütün dünyada duyulması için pankartlar dahi hazırlatıyor." diye konuşuyor.
Emekli Yarbay, Yanardağ'ın hakkındaki iddiaları kabul ettiğine dikkat çekerek, "Haberi yalanlamıyordu; ama üslup bildiğimiz üslup: Bir ulusalcıya laf mı söyledin, orda bittin işte; ya Fethullahçısın ya da emperyalistlerin ve küresel gücün uşağı." diyor.
Yer: Şırnak ili Cizre ilçesinin Şeyh Değirmenci Köyü
Olay: Cizre’ye gitmekte olan bir vatandaş, Şeyh Değirmenci Köyü yakınlarında bir ceset görür ve bunu İlçe Jandarma Komutanlığına haber verir. İlçe Jandarma Komutanı, beraberinde savcı, doktor ve mahallinden sivil bir fotoğrafçı ile olay yerine gider. Ceset üzerinde gerekli kontrollere başlamadan önce bubi tuzağına karşı tedbir açısından cesedin bir miktar yerinden oynatılması gerekmektedir. Ekibin yanında ip, halat gibi malzeme olmadığından bu iş için BTR-60 Zırhlı Personel Taşıyıcının halatından istifade edilir. Sonuçta ceset tuzaklanmamıştır. Resmi görevliler, gerekli kontrolleri yaparlar ve görevin ifasını müteakip ekip halinde Cizre’ye dönerler. Herkes için normal bir görevdir ve tamamlanmıştır.
Bundan sonra bakın ne oluyor?
PKK sempatizanı olan fotoğrafçı, görev esnasında çektiği fotoğrafları Özgür Gündem gazetesine ulaştırıyor. PKK yanlısı gazete, 16 Ekim 1992 tarihli nüshasında bu fotoğrafları haber yapıyor ve çarpıtılmış olarak, “İNSANLIK SÜRÜKLENİYOR” başlığıyla sunuyor (gazetenin nüshası jpeg ortamında ektedir).
Aynı gazete çarpıtılmış haberle ilgili ayrıntıları açıklarken “hükümete ithaf” başlığını kullanıyor ve aynen şöyle yazıyor:
“Cizre’nin Şeyh Değirmenci köyü yakınlarında 6 Eylül 1992 tarihinde PKK gerillaları ile askerler ve özel tim ekipleri arasında meydana gelen çatışma sırasında yaralanan Mesut Dündar, bir halatla panzere bağlanıp sürüklenerek öldürüldü. Ceset aynı şekilde sürüklenerek Şeyh Değirmenci Köyüne getirilip teşhir edildi. Bu sırada operasyonun fotoğrafları çekildi. Gündem’in ele geçirdiği bu fotoğraflar, Güneydoğuda sürdürülen kirli savaşın hangi boyutlara ulaştığını hiç yoruma yer bırakmayacak şekilde ortaya koyuyor. Bu insanlık dışı davranış, bırakın bir güvenlik operasyonunu, devletlerarasında meydana gelen bir savaşın bile kurallarına aykırıdır. Suçlu bile olsa kendi vatandaşlarına karşı böyle bir davranışı reva görenler, bu ülkede insan hakları ve demokrasiden söz edebilirler mi? (Kaldıki Mesut Dündar’ın PKK’lı olup olmadığı ve çatışmaya katılıp katılmadığı bile belli değil). Bölgede haklı ve meşru bir savaşı sürdürdükleri söylenebilir mi? Bu davranış devlet olma sorumluluğuyla ve dolayısıyla hukuka bağlı kalma ilkesiyle açıklanabilir mi? Aslında panzere bağlanarak yerde sürüklenen insanlıktır!....”Bu haberle ilgili olarak beyninde şüphe hasıl olan insanlara şunu söylemek isterim ki, bilgim ve görgüm dahilinde bu haberin yalan haber olduğunu size temin ederim. Kendime pay çıkarmamak adına kendimi muaf tutarak söylemek istiyorum ki, çatışmalarda ele geçen teröristlere dahi dokunulmadığını, hatta karınlarının bile doyurulduğunu, kandırılmış vatan çocukları olarak onlara mümkün olduğunca şefkatle yaklaşıldığını yakından biliyorum.
Yani bu haber, hem olayın özü hem de Silahlı Kuvvetlerin konsepti açısından yalan haberdir. İçeriği tezatlarla dolu ve yalan olduğu içeriğinden belli olan bu haber üzerine bakın neler oluyor?
Bu haber, terör örgütünün propagandadan sorumlu kadroları tarafından, daha da çarpıtılarak, söz konusu gazete haberi ile birlikte Avrupalı parlamenterlere aktarılıyor.
Olayda kullanıldığı iddia edilen BTR 60 tipi araç Alman yapımı olduğundan, haber üzerine Almanya, Türkiye ile olan ilişkilerini askıya aldığını ve Türkiye’ye silah ambargosu uygulayacağını açıklıyor, Türkiye Almanya ilişkilerinde çok ciddi bir kriz yaşanıyor.
Avrupa parlamentosu üyelerinden, Türkiye’de insanlık sürükleniyor şeklinde sert açıklamalar geliyor.
Yunanistan bu olay ve haberin bütün dünyada duyulması için pankartlar dahi hazırlatıyor. Dünya kamuoyu önünde zor günler yaşayan Türkiye, günlerce bu mesele ile uğraşmak zorunda kalıyor.
Şimdi soruyor ve cevap veriyoruz:
Bu yalan haberi yapmak suretiyle Türkiye’nin başına bir sürü gaile açan gazetenin adı ne? Özgür Gündem.
Peki, bu haberin yayınlandığı gün bu gazetenin yazı işleri müdürü kim? Halen ulusalcı Kanaltürk Televizyonunun hem yayın kurulu üyesi hem de program yapımcılarından olan, Hulki Cevizoğlu ve Tuncay Özkan’ın yol ve dava arkadaşı Merdan Yanardağ.
Özgür Gündem için bu soruyu sormak komik de olsa, yazı işleri müdürünün onayı olmadan bir gazetede bu ve benzer haberler yayınlanabilir mi? Asla yayınlanamaz.
Ve son sorumuz: Hulki Cevizoğlu, yol ve dava arkadaşının terör örgütüne aleni gerilla diyen ve başta Silahlı Kuvvetler olmak üzere güvenlik kuvvetlerimizi zan altında bırakan haberleri konusunda özel bir program yaparak bizi aydınlatmayı düşünüyor mu?
Hiç kimse bize hala, bundan 2-3 yıl önce söylediğimiz, “Türk’ü ve Kürt’ü birbirine yabancılaştırma gayretlerinde sadece Kürt vatandaşlarımızı kullanarak amaçlarına ulaşamayacaklarını anlayanlar, şimdi de Türk’e el atmışlardır” şeklindeki sözlerimizde saklı derin manayı çözemediğini söylemesin. Ve hiç kimse de bize yok ocu yok bucu diye çamur atmaya kalkmasın...
Son olarak, bu fotoğrafta yer alan insanları tenzih ederek söylemem gerekiyor ki, böyle bir fotoğrafın doğal sonucu olarak ortaya çıkabilecek bağlantılarla PKK’nın hareketlendirilmesi ve bir anda Türkiye’deki şehit cenazelerinin sayısının artırılması, bunun da ötesinde, dün bu yalan haberi yapanların mantığıyla bugün başka yalan haberler yapılması ve bu suretle içinde bulunduğumuz sürecin kontrol altına alınması mümkündür. Başta devlet kurumları olmak üzere herkes uyanık olmalıdır…
Saygılarımla
Şenol Özbek
Emekli Yarbay
Merdan'ın manşetleri TSK'yı zora sokmuş
Tuncay Özkan'ın sağ kolu ulusalcı Merdan Yanardağ, Özgür Gündem Gazetesi'nin yazı işleri müdürlüğünü yaptığı dönemde attığı yalan manşetlerle Türk Silahlı Kuvvetleri'ni zor durumda bırakmış. Gazete, PKK yanlısı yayınlarıyla biliniyor.
Kanaltürk Televizyonu'nda Tuncay Özkan'ın yol arkadaşı olan Merdan Yanardağ'ın, PKK'ya yakınlığı ile bilinen Özgür Gündem Gazetesi'nin kurucusu ve yazı işleri müdürü olduğunun ortaya çıkması şok etkisi yaptı. Yanardağ'ın attığı manşetler Türk Silahlı Kuvvetleri'ni uluslararası platformda çok zor durumda bırakmış. Terörle mücadele sürecinde etkin rol almış olan komutanlar, şimdi Merdan Yanardağ'ın manşetlerini tartışıyor. Bir internet sitesinde yazan emekli Yarbay Şenol Özbek, 6 Eylül 1992'de Özgür Gündem'in 'İnsanlık sürükleniyor' manşetiyle Türkiye ile Almanya arasında krize yol açtığını açıkladı. Türk askerine yönelik sert ifadelerin yer aldığı haberden sonra Yunanistan olayı pankart yaptırıp dünyaya duyurmakta geç kalmamış.
Söz konusu olay, 6 Eylül 1992 tarihinde Şırnak'ın Cizre ilçesi Şeyh Değirmenci köyünde yaşanmış. Vatandaşların ölü olarak bulduğu bir terörist için olay yerine gelen jandarma, savcı, doktor ve yerel bir fotoğrafçı çağırır. Ceset üzerinde gerekli kontrollere başlamadan önce bubi tuzağına karşı ceset yerinden oynatılmak istenir. Bu amaçla da BTR denilen askerî araç kullanılır. Ancak PKK sempatizanı olan fotoğrafçı, görev esnasında çektiği fotoğrafları Özgür Gündem Gazetesi'ne ulaştırır. PKK yanlısı gazete, 16 Ekim 1992 tarihli nüshasında bu fotoğrafları "İnsanlık sürükleniyor" başlığıyla çarpıtarak okuyucularına sunar.
Emekli Yarbay Özbek, Özgür Gündem'in haberinin hem özü hem de Silahlı Kuvvetler'in konsepti açısından yalan olduğunu vurgulayarak, "Çatışmalarda ele geçen teröristlere dahi dokunulmadığını, hatta karınlarının bile doyurulduğunu, kandırılmış vatan çocukları olarak onlara mümkün olduğunca şefkatle yaklaşıldığını yakından biliyorum." diyor.
Özgür Gündem'in bu haberinin terör örgütünün propagandadan sorumlu kadroları tarafından daha da çarpıtılarak, söz konusu gazete haberi ile birlikte Avrupalı parlamenterlere aktarıldığını ifade eden Özbek, "Olayda kullanıldığı iddia edilen BTR 60 tipi araç Alman yapımı olduğundan, haber üzerine Almanya, Türkiye ile olan ilişkilerini askıya aldığını ve Türkiye'ye silah ambargosu uygulayacağını açıklıyor, Türkiye-Almanya ilişkilerinde çok ciddi bir kriz yaşanıyor. Avrupa Parlamentosu üyelerinden, 'Türkiye'de insanlık sürükleniyor' şeklinde sert açıklamalar geliyor. Yunanistan, bu olay ve haberin bütün dünyada duyulması için pankartlar dahi hazırlatıyor." diye konuşuyor.
Emekli Yarbay, Yanardağ'ın hakkındaki iddiaları kabul ettiğine dikkat çekerek, "Haberi yalanlamıyordu; ama üslup bildiğimiz üslup: Bir ulusalcıya laf mı söyledin, orda bittin işte; ya Fethullahçısın ya da emperyalistlerin ve küresel gücün uşağı." diyor.