Leyle-i Beraet

ServerErr0r

uid=0(root)
Katılım
12 Eyl 2009
Mesajlar
2,330
Reaction score
0
Puanları
0


Leyle-i Beraet

Selamun Aleyküm

Öncelikle Kandilinizi kutlarım.Dualarınıza yer almak dileğiyle..

Şabanın 15. gecesi Berat Kandili. Âlimlerin çoğuna göre bu kandil, Kadir Gecesi’nden sonraki en faziletli gecedir. Bu gecenin ismi ’beraet’ olsa da, halk arasında kısaltılarak ’berat’ olarak anılır.

Peki, bu gecenin özelliği nedir? Berat Kandili, ramazandan önceki ay olan ’şaban’ ayının on beşinci gecesine denk gelir. Hz. Peygamber bu geceyi şu önemli hadisiyle duyurur: "Şaban ayının ortasında gece ibadet ediniz, gündüzde oruç tutunuz. Yüce Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasına tecelli eder -rahmetiyle yansır-. Ve tan yeri ağarıncaya kadar: Yok mu benden af dileyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen onu rızıklandırayım. Yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim. Yok mu şunu isteyen, bunu isteyen vereyim." Diye buyurur. (İbn Mace, İkame, 191)

Benzeri müjdelerden dolayı İslam alimleri, Berat Gecesi’ni ;’Kurtuluş gecesi, tövbe gecesi’ gibi isimlerle de anmışlardır. Öylesine ki bu gecede affedilen insan sayısının sayılamayacak kadar çok olduğu belirtilir. Peygamberimiz bunu şu örnekle anlatır:

- Yüce Allah - rahmetiyle - şaban ayının on beşinci gecesi dünya semasına tecelli eder. Ve ’Beni Kelb’ kabilesinin koyunlarının kılları adedince insanı affeder (Tırmızi, Savm, 39). Burada, hayvancılıkla meşgul olan bir kavmin binlerce koyununun kılları örnek gösterilip affın büyüklüğüne dikkat çekilir.

Hz. Aişe (ra) Peygamberimizin bu geceye ait özel bir hatırasını şöyle anlatıyor: "Peygamberimiz bir gece kalktı, namaz kıldı. Namazda secdeyi o kadar uzattı ki, secdede vefat etti sandım. Elimle ayağına hafifçe dokundum. Kımıldadı. Sevindim. Yerime döndüm. O uzun secdesinde şöyle dua ediyordu: ’Allahım! Azabından affına, gazabından rızana sığınıyor, senden yine sana sığınıyorum. Şanın yücedir. Sana yaptığım övgüyü, senin kendi zatına yaptığın övgüye denk bulmuyorum. Sana gereği gibi hamd etmekten acizim.’ Biraz sonra başını kaldırdı ve bana bu gece hangi gecedir Aişe biliyor musun? diye sordu. Ben Allah ve O’nun Peygamberi daha iyi bilir dedim. O şöyle anlattı:

- Bu gece şabanın on beşinci gecesidir. Yüce Allah bu gece af dileyenleri bağışlar. Merhamet isteyenlere merhamet eder. İçini nefret ve kin bürümüş olanı ise haline bırakır. (Münziri, et-Tergib ve’t-Terhib, 2/119).

Denilir ki, bir yıllık kader programı bu gece görevli meleklere ulaştırılır. Bir yıl içinde olacak olan bütün önemli olaylar; doğumlar, ölümler, rızıklar, zenginlikler, fakirlikler bu gecede defterlere yazılıp görevli meleklere aktarılır. Hatta Hacca gidecekler bile tespit edilir.

Denilir ki hicretin 2.yılında kıble, Mescidi Aksa’dan Mescidi Haram’a bu gece çevirildi. Bu gece sevaplar kat kat çoğaltılır. Rahmetin bütün kapıları sonsuza kadar açılır. Sanki Yüce Allah’ın affı coşar. Bu gece bir anlamda ganimet gecesidir. Fırsat gecesidir. Kapıyı aralama gecesidir.

Hz. Ebu Hureyre (ra) der ki: "Hz Peygamber bu gecede başını göğe doğru kaldırdı. Sonra şöyle buyurdu; Allah rahmet kapılarından 300 tanesini açtı. O, bu gece şirk hariç her günahkârı bağışlar. Büyücülük yapanlar, devamlı içki içenler, zina edenler, anne ve babalarına zulüm edenler ve haram yoldan kazananlar hariç."

Bu ve benzeri hadisleri değerlendiren İslam alimleri, bu gece affedilmeyecekleri sayarken şu gruplara yer verirler:

1. Allah’a şirk koşanlar,
2. Baba ve annesine asi olanlar,
3. Komşu ve akrabayla ilişkiyi kesenler,
4. Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenler,
5. Bu geceye rağmen içki içmeye ısrar edenler.

Elbette bunu şöyle anlamak lazım: Sayılan bu gruplar, bu gecenin affına rağmen tövbe etmemeye ısrar edenlerdir. Yoksa Yüce Allah -dilerse şayet- her günahkârı affeder. Hiç kimse de onun affının önünde duramaz. Affettiğinde de hesap sorulamaz. Mülk O’nun, Hüküm O’nun. Karar Onun. Kim ne diyebilir ki.. Hz. Peygamberin bu gece, farzın dışında gecenin ilerleyen saatlerinde kıldığı nafile namazının secdesinde, çok uzun durduğu rivayet edilir. Ata bin Yesar der ki; nice insanın adı, bu gece yaşayanlardan silinip ölüler defterine yazılır. İçinde bulunup da ramazana doğru hızla yol aldığımız bu ay, Hz. Peygamberin çokça oruç tuttuğu bir aydır. Denilir ki şaban ayının son pazartesi gününü oruçla geçirenin birçok günahı affolunur.

Bu gece Berat Kandili. Bu gece safları sıklaştıralım. Günahlarımızı gözden geçirelim. Tövbe edelim. İşlenmemiş günahlar için Allah’a sığınalım. Kim bilir, yarın nasıl bir güne uyanacağız. Bu gece geç saatlere kadar kaza namazı kılalım, Allah’ı zikredelim, Kur’anı Kerim okuyalım. Kırdığımız kalpler var ise onları onaralım. Varsa kin ve düşmanlık yaptıklarımız; onlardan dolayı kalplerin rabbından hidayet dileyelim. Cennet sanki sadece bize hazırlanmış gibi ona girmeye gayret edelim. Cehennemde sanki sadece bizim için hazırlanmış gibi ondan firar etmeye çabalayalım.

Dua edebiliyorsak, demek ki rahmet kapıları henüz kapanmadı. Gayret edelim. Ama bu gayretimiz sadece şahsımızla sınırlı kalmamalıdır. Her birimiz belki yanına on kişi daha katarak, insanlığın mutluluğu için -Hz. Peygamberin- izinden iz bulmaya çalışalım.

Berat gecesini nasıl değerlendirilebiliriz?

Cenab-ı Hak bu gece dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir:
“İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım. Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim. Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık afiyet vereyim. Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder.” (İbn-i Mace)

Berat Gecesi oruçla karşılanıp, ertesi gün de oruçlu geçirilmelidir

Hz. Aişe (ra) der ki:
“Resulullah hiçbir ayda Şaban ayında tuttuğu kadar oruç tutmazdı. Çünkü onun hepsini oruçla geçirirdi.” (Buhari ve Müslim)
Bir rivayette de;
“Şabanın çok azı hariç, çoğunda oruç tutardı.” şeklindedir. (Riyaz’üs-Salihin)
Ümmü Seleme (ra) şöyle dedi:
“Şaban ve Ramazan ayları hariç, Hz. Peygamber’in (asm) art arda iki ay oruç tuttuğunu görmedim.” (Ebu Davud, Tirmizi, Nesai)
Usame Bin Zeyd (ra) der ki:
“Ey Allah’ın Resulü! Seni ayların hiç birinde Şaban ayı kadar oruç tuttuğunu görmedim.” deyince cevaben şöyle buyurdu:
“Bu ay Recep ile Ramazan arasında insanların ondan gafil oldukları bir aydır. O ay amellerin Âlemlerin Rabbine yükseltildiği bir aydır. Bundan dolayı amelimin ben oruçlu iken yükseltilmesini isterim.” (Nesaî)

Berat Gecesine mahsus olan salatü’l-hayr namazı kılınabilir

Berat gecesinde yüz rekat namaz kılınır. Bu namaza Salat-ül Hayr (Hayır Namazı) denilmiştir. Bu namazı kılan kişi her iki rekatta bir selam verir. Her rekatta Fatiha’dan sonra on ihlas okunur.
Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
“Bu gecede bu namazı kılan kimseye Allah (cc) yetmiş defa nazar eder. Her nazar ile de onun yetmiş ihtiyacını giderir ki bu ihtiyaçların en azı, affedilmektir.” (İbn-i Mace)
Bu namaz ayrıca on rekat da kılınabilir. Şöyle ki; her rekatında fatiha-i şerifeden sonra yüz kere ihlas suresi okunmalıdır. Yine iki rekâtta bir selam verilir.
Her Müslüman’a hayatında bir kez de olsa bu namazı kılması tavsiye edilmiştir!
Resulullah (asm) şöyle buyurmuştur:
"Her kim bu gece yüz rekât namaz kılarsa Allah-ü Teala ona yüz melek gönderir. Otuzu, ona cenneti tebşir eyler, otuzu, ona cehennem azabından teminat verir, otuzu da, ondan dünya âfâtını def’ederler, onu da, ondan şeytanın tuzaklarını hilelerini def ederler." (Hak Dini Kur’ân Dili)

Berat Gecesi Peygamber Efendimiz’in (asm) duası ile dua edebiliriz

Peygamber Efendimiz (asm) bu gece Rabbine şöyle dua etmiştir:
"Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten acizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin." (Tergib ve Terhib)
Bazı mana büyüklerinin de şöyle bir duası vardır:
"Allah’ım! Şayet ismimi saidler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, (Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz O’nun katındadır.)" (Ra’d, 39)
(Mecmuatü’l-Ahzab)

Bu gecede çok ibadet edilmesi tavsiye edilmiştir

“Berat gecesi göklerin kapıları açılır, melekler müminlere müjde verir ve ibadete teşvik ederler.” (Nesai, Beyhaki, Münziri)
“Her kim bayram gecesini Şaban ayının on beşinci (Berat) gecesini ihya ederse, kalplerin öldüğü günde o kişinin kalbi ölmez.” (İbn-i Mace, Taberani)
Gece, uyumaksızın Kur’ân-ı Kerim okuyarak ve istiğfar, salavat-ı şerife, cevşenü’l kebir gibi mübarek evrad ile meşgul olunarak geçirilebilir.
Ayrıca; bu gecenin kısmet ve takdir gecesi olması münasebetiyle hususen âlem-i İslam’ın selameti, ailemiz ve kendimiz için çok dua edebiliriz.
 
Bilinmesi gereken gerçek bilgiler, teşekkür ederim anlatımın ve paylaşımın için. .
Kandilimiz mübarek olsun.
 
Beraat Gecesi / Kandili

Beraat gecesinin fazileti ile ilgili olarak da Peygamberimizden nakledilen birkaç hadis bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesinde bu gecede Allah’ın dünya semasına tecelli edeceği, Kelb kabilesinin koyunlarının kılları adedince (çokluk belirtmek için kullanılmış bir ifade) insanı bağışlayacağı ve kendisine edilen tüm duaları kabul edeceği anlatılmaktadır.4 Bu hadise kitabında yer veren İmam Tirmizi ve onun hocası İmam Buhari başta olmak üzere birçok âlim, bu hadislerin isnadlarında problem bulunduğunu, dolayısıyla hadislerin zayıf olduğunu ve bunlarla amel edilmeyeceğini belirtmişlerdir.5 Müfessirlerden Ebu Bekir İbnu’l-Arabî, Beraat gecesinin fazileti hakkında bir tek sağlam hadisin bile gelmediğini, dolayısı ile bu konu ile ilgili olarak hadis diye dolaşan sözlere itibar edilmemesi gerektiğini söylemektedir.6) Gerçekten de Peygamberimizin ve sahabe-i kiramın mescidlerde bu geceyi ihya etmek için toplandığı, özel dualar ettikleri, bugün özellikle ülkemizde olduğu gibi bu geceye has namaz kıldıkları şeklinde tek bir rivayet dahi gelmemiştir.

Bazıları Duhan sûresinde geçen: “O gecede her hikmetli buyruk ayrılır ve katımızdan bir emirle ilgilisine yollanır.” (Duhân, 44/4-5) ayetlerine bakarak o gecenin Şaban ayının on beşinci gecesi olan Beraat gecesi olduğunu söylemişlerdir. Buna dayanarak da Allah’ın o gecede kulların rızıklarını taksim ettiğini, ecellerini tayin ettiğini, bir sonraki Şaban ayının on beşine kadar olacak tüm olayları takdir ettiğini, dolayısıyla bu gece yapılacak olan dua ve ibadetlerin mutlaka kabul edileceğini iddia etmişlerdir. Böylece peygamberimiz ve ashabının yapmadığı, bu geceye has bir takım ibadetler ortaya çıkmıştır. Hâlbuki Allah-u Teâlâ o sûrede şöyle buyurmaktadır:

“Hâ Mîm. Andolsun o apaçık kitaba ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz uyarıcıyız. O gecede her hikmetli buyruk ayrılır ve katımızdan bir emirle ilgilisine yollanır.” (Duhân, 44/1-5)

Görüldüğü gibi Allah-u Teala, işlerin taksim edildiği gecenin Kur’an-ı Kerim’in indirildiği gece olduğunu bildirmektedir. Kur’an’ın da Şaban ayının on beşinde değil; Ramazan ayında ve Kadir gecesinde nazil olduğunu diğer ayetlerden öğrenmekteyiz:

“Ramazan ayı ki o ayda insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an indirilmiştir.” (Bakara, 2/185)

” Muhakkak ki biz Kur’an’ı Kadir gecesinde indirdik.” (Kadir, 97/1)

Âlimlerin büyük bir çoğunluğu Duhân suresinde geçen “mübarek gece”nin kadir gecesi olduğunu söylemişlerdir. Müfessir Ebu Bekir İbnu’l-Arabî bu konuda şöyle demektedir: “Bu ayette geçen mübarek gecenin kadir gecesi değil de başka bir gece olduğunu iddia edenler, Allah’a büyük bir iftirada bulunmuş olurlar.”7

Bir de Beraat gecesi ile alakalı olarak halk arasında “Beraat gecesi namaz”ı veya “Salâtu’l-Hayr” olarak bilinen bir namaz vardır. 100 rekât olan bu namazın her rekâtında Fatiha ve on defa İhlâs suresinin okunması gerektiği söylenmektedir.8 “Kaynakların be­lirttiğine göre Berat gecesine ait özel bir namaz yoktur. Gazzâlî, bu gece her rekâtında Fatiha’dan sonra on bir İhlâs okunmak suretiyle kılınacak yüz rekât veya her rekâtında Fatiha’dan sonra yüz İhlâs okunan on rekât namazın çok se­vap olduğuna dair bir rivayet nakletti­ği halde (İhyâ, 1/203), İhyâ-u Ulûmi’d-dîn‘deki hadisleri tenkide tâbi tutan Zeynüddin el-Irâkî ile Nevevî bunun aslının olmadığını söyle­mişlerdir. Bu namazın bir bid’at oldu­ğunu kaydeden Nevevî, bu konuda Kûtü’l-Kulûb ve İhyâ-u Ulûmi’d-dîn‘de geçen rivayete aldanılmaması gerektiği­ni söylemekte (el-Mecmû’, 4/56), Ali el-Kârî de bu rivayetin uydurma olduğunu belirterek Berat gecesi namazının h. 400 (m. 1010) yılından sonra Kudüs’te ortaya çıktığını kaydetmektedir. Bu namazın ilk defa h. 448 (m. 1056) yılında Kudüs’te Mescid-i Aksâ’da kılındığına ve zamanla yaygınlık ka­zanarak sünnet gibi telakki edildiğine dair bir rivayet de nakledilmektedir.”9

4. Tirmizi, Sıyam, 39; İbn Mace, İkamet, 191 [↩]
5. Bkz: Tirmizi’nin Sıyam, 39′da bu hadisten sonra yer alan açıklaması ile Muhammed Fuad Abdulbaki’nin İbn Mace, İkamet 191′de yer alan açıklamaları. [↩]
6. Bkz: Ebu Bekir İbnu’l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur’ân, 2. Bs., y.y., 1968, c. 4, s. 1678 (Duhân Sûresi, 2. ayetin tefsiri [↩]
7. Ebu Bekir İbnu’l-Arabî, a.g.e., c. 4, s. 1678. [↩]
8. Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, İstanbul, 1986, s. 188. [↩]
9. İhyâ, el-Mecmû ve el-Esrâru’l-Merfûa gibi kaynaklardan naklen; Halit Ünal, “Berat Gecesi”, DİA, c. 5, s. 475. [↩]
 
Şii Fatımiler zamanına kadar tek bir kandil gecesi yok iken, Peygamberimiz Kadir gecesi için bile ayrı bir proğram, farklı bir gece ihya etmemişken, “Onu bir sene içinde arayın, Bana vakti unutturuldu” demişken, Farzlar, vacipler unutulmuş, bidatler, gelenekler din olmuşken bir kandil, pardon piyango gecesi daha!
İbni Abbas'tan rivayet edildiğine göre, hikmetli işlerin birbirinden ayırt edilmesi şu şekilde cereyan etmektedir:
Bu seneden gelecek seneye kadar meydana gelecek olayların hepsi ayrı ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu esnada kaydedilir. O yılki hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve her-şeyin o sene içindeki mukadderatı kaydedilir. Rızıkla alakalı defterler Mikail’e verilir. Savaşlarla ilgili defterler Cebrail’e verilir. Ameller nüshası dünya semasında görevli melek olan İsrafil'e verilir ki bu büyük bir melektir. Ölüm ve musibetlerle ilgili defter de Azrail’e teslim edilir.
Yahudilerdeki Yom Kipur; “kefaret günü” bizdeki Beraat gecesine benzer. Daha doğrusu bizim ki onlarınkine benzer. Onlar bizden önce yaşadıklarına, bzden almadıklarına göre!
Yahudi geleneğine göre, Tanrı, Roş Aşana’da insanların kader kitaplarını açar ve Yom Kipur’da karar alıp kitapları kapatır. Pişmanlık Günleri’nde, davranışlarını gözden geçirir ve Tanrı’ya yaptığı yanlışlar ve diğer insanlara karşı yaptığı yanlışlar için af diler. Gün boyunca toplu olarak insanlar tövbe eder ve Yom Kipur sonunda kişiler kendilerini arınmış olarak hisseder.

Tüm insanların kaderi bu gece kararlaştırılıp, uygulamaları için görevli meleklere veriliyormuş gibi!
Allah gelecek yıla kadar insanlarla ilişkilerini kesecek, irtibatını koparacakmış gibi!
Şöyle dualar icad edilmiştir. "Allahım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, 'Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır."
Be ahmak herif! Allah sileceği şeyi neden yazsın! Yazdığı şeyi neden silsin!
Said Nursi; Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin proğramı nev'inden olması cihetiyle Leyle-i Kadr'in kudsiyetindedir. ( Said Nursî Şualar: 505) Aynı “mukadderat-ı beşer /İnsanlığın kaderi, geleceği bu gece tesbit ediliyormuş” saçmalığı bunda da var!
Şefaatin tamamı Allah’ın iken (Zümer/44) şu rivayetlere bakar mısınız?
Bu gecede Peygamberimize şefaat yetkisinin tamamı verilmiştir. Bir rivayette bildirildiğine göre Resulullah (sav) Şâban'ın on üçüncü gecesi ümmeti hakkında şefaat niyaz etti, üçte biri verildi. On dördüncü gecesi niyaz etti üçte ikisi verildi. On beşinci gecesi niyaz etti, hepsi verildi.
Görüldüğü gibi her bir bidat, her bir Kuran’a aykırı rivayet birçok sünneti, Kurani hükmü ilga ve ibtal etmektedir.
Güya bu gece Kuran dünya semasına indirilmiş de, Kadir gecesinde de oradan dünyaya inmeye başlamış da!
Bunların hiçbirinin aslı yoktur. Klasik ulema, “İnzal”i, bir kerede indirme, “Tenzil”i; peyderpey indirme olarak anlamıştır. Güya, Kur’an Beraat gecesinde dünya semasına/Beyt’ül- Izzet’e bir kerede indirilmiş, oradan da yeryüzüne 23 yılda indirilmiştir. Bu konuda bir Nebevî haber yoktur. Müşriklerin “Kur’an bir defa da indirilmeli değil miydi?” [Furkan/32] itirazlarına bir nevi cevap bulmak için geliştirilmiş olmalıdır. Bir de Beraat Gecesine yer açmak için. “Biz onu mubarek bir gecede indirdik” [Duhan/3] ayetindeki “Mübarek Gece” kadir gecesidir. Yine [Bakara/185] ayeti Kur’an’ın Ramazan ayında indirildiğini haber vermektedir.
Berâat gecesinde 100 rek'atlı Hayır Namazı vardır ki, kılan kimse o sene ölürse, şehitlik mertebesine nâil olur. Yalandan kim ölmüş! Hem dinde olmayan bidatleri İslam’a sokacaksın, hem Peygambere iftira düzeceksin, hem de 100 şehit sevabı kazanacaksın!

SAADETTİN MERDİN
 
Geri
Üst