Laikliğe en büyük darbeyi Kemalist geçinenler vurdu

TuğяuL

Banned
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,259
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Ne gülüyorsun bu anlattığım senin hikayen!
Laikliğe en büyük darbeyi Kemalist geçinenler vurdu
Başarısız Sivil Anayasa taslağının mimarı Prof. Özbudun, Türkiye'nin artık militan laiklikten 'pasif laikliğe' geçmesini önermiş. Kamu düzenini bozmadıkça devletin dine müdahale etmemesini; kamu görevlilerine başörtüsünün yasak olmasını ama üniversite öğrencilerine serbest olması gerektiğini; zamanında Fransa'nın uyguladığı bu militan laikliği artık onların da terk ettiğini belirtmiş.

On yıl önce hem de 28 Şubat zamanlarında yazdığım birkaç makalede ben de tıpatıp aynı şeyleri savunmuştum. Toy bir akademisyen olarak kaale alınmadığımdan mı nedir, o zamanın statükosuna tabandan zıt o makalelerimden dolayı Allah'tan başıma iş gelmedi. Ama gelmesi işten bile değildi. Şimdilerde ortam müsait olduğundan, militan laiklik anlayışına saldırmak kolay. Özbudun'u tenzih ederim. Ama halen gece gündüz her ortamda ordu ve yargı tarafından desteklenen bu laiklik anlayışına ağzına geleni 'saydıran' 'tatlısu demokratları'na 28 Şubat'ta niçin uslu çocuklar gibi sus pus oturduklarını sorsak mı acaba!!! Demek ki 'ucuz kahramanlık' kolay ama 'ilkeli demokrat' olmak zormuş...

Niyetim Ankara Hukuk'tan hocam da olan Prof. Özbudun'a bir 'intihal' imasında bulunmak değil. Kendisi akademik kalitesinden yüzde yüz emin olduğum ve bilim insanı olarak son derece saygı duyduğum biri. Yıllarca beraber çalıştığı kürsüdaşlarının ve eski öğrencilerinin dahi Sivil Anayasa taslağı nedeniyle kendisine acımasızca sırt çevirmelerine üzülüyorum ve bu kadarını hak etmediğini düşünüyorum. Ancak doğruya doğru, mevcut Anayasa'nın teknik yönden pek de tatminkar olmayan 'rötuşlanmasından' ibaret bu taslağın bende hayal kırıklığı yarattığını da itiraf etmeliyim...

'TÜRK LAİKLİĞİ'NİN TALİHSİZLİĞİ NEYDİ?
Türk Laikliği, din ve devletin bütünüyle ayrılarak birbirlerine karışmaması ve gerektiğinde zorla da olsa dinin etkisinin kamusal boyuttan bireysel boyuta indirgenmesi esasına dayanan klasik Fransız Laikliği'nden de farklı. Türk Laikliği'nin özgün yanı, devletin bizzat devreye girerek ve bunun için resmi bir kurum oluşturarak, dinin yani İslam'ın modern dünyaya adapte edilmesi. Böylece dinin kamusal/siyasal etkisinin kırılarak bireyselleştirilmesi. Yani ilkokuldan itibaren öğretilen 'laiklik din ve devlet işlerinin ayrılmasıdır' tanımı aslında Türkiye açısından doğru değil!
Laiklik Türkiye'ye bir 'devrim' ile geldiğinden, başlangıçta bu 'dini modern yaşama adapte etme ve bireyselleştirme' fonksiyonunu devletin 'zorla' ve 'otoriter' şekilde empoze etmesi dışında seçenek yoktu. 'Çıtanın' yükseğe konulması da zorunluydu.

Buna karşın, sonrasında yöneticilerin ve karar alıcıların peyderpey bu laiklik 'ilacının' otoriterlik dozajını düşürmeleri, devrimlerin toplumdaki yerleşmesine paralel 'çıtayı' daha makul noktalara çekebilmeleri beklenirdi. Hele 90'lar ve İkibinler'e gelindiğinde laikliğin otoriterlik dozajını ve çıtasını evrensel demokratik normlara uydurmak zorunluydu.
Oysa özellikle 90'ların sonunda ordu/bürokrasi ve yargıda söz sahibi olan ve Kemalist geçinen bir avuç 'hödük' bırakın laikliği bu doğal mecrasında tutmayı, daha da ileri gitti. Laikliği İslam'a alternatif bir tür 'modern din' gibi empoze etti. Reşit bireyler olan üniversite öğrencilerinin başörtüleri gibi 'yeldeğirmenlerine' savaş açarak, hukuken hak etmediği halde aslında ılımlı Refah ve Fazilet partilerini kapattırarak, dinsel içerikli şiir okudu diye politikacı içeri attırarak, dindar toplum kesimleri nezdinde laikliğin 'din düşmanlığı' gibi algılanmasına neden oldu. Bunun siyasi sonucu ise malum. Laiklik ve dolayısıyla Kemalizm bu yüzden ağır darbe aldı.
Sonuçta Kemalizm, bu 'avanak' Kemalistler'den çektiği kadar kimseden çekmedi!


Ali ULUSOY /Akşam
 
bu ülkede ne kadar hırsız hain yada darbe yanlısı insanı izleyip gördüysem ilk lafları biz Atatürk çocuklarıyız olmuştur.. Atatürk ün maneviyatının arkasına gizlenip de derin planlar yapan bu ülkenin maddiyatını kendi menfaatlerine harcayanlara yazıklar olsun
 
onu söyleyen halt islemis.tabikki icimizde kemalizmi arkasina alipta rant saglayanlar cok bu memlekette ama herkes ayni deyilki
 
Basın malesef böyle yobaz ve hükümet yalaklası yazarlarla doldu taştı. Kemalizm kelimesi ağızlarına hiç yakışmıyor...
 
'Avanak' din sömürücülerinin dinin üzerinden nemalanamadıklarını, Laiklik, onların elini kolunu bağladığı ortadadır.
Hala travmadan arda kalan zekaları ile Türkiye Cumhuriyeti' nin tüm İslam devletleri arasında öncü yerini sinderemiyorlar.

Türk Laikliği, din ve devletin bütünüyle ayrılarak birbirlerine karışmaması ve gerektiğinde zorla da olsa dinin etkisinin kamusal boyuttan bireysel boyuta indirgenmesi esasına dayanan klasik Fransız Laikliği'nden de farklı. Türk Laikliği'nin özgün yanı, devletin bizzat devreye girerek ve bunun için resmi bir kurum oluşturarak, dinin yani İslam'ın modern dünyaya adapte edilmesi. Böylece dinin kamusal/siyasal etkisinin kırılarak bireyselleştirilmesi.

Eline verilen kalemi özgürce kullanma hakkına sahip kişi: yani yazarın, bir çırpıda tanımlamış olduğu bu yazıyı anlamış olmasını ümit ederdim.
 
Timurtaş Uçar'ın çok güzel bir videosu vardı bu konu ile ilgili ama burda söylenmez.

Biz bu laiklik istismarının en güzel örneklerini Ergenekon da görüyoruz.

Sinan Aygün -ki mason locasına kayıtlı- suçunun Atatürk ü sevmek olduğunu söyleyerek 10 puanı kaptı...

Forumdaki bazı şahısların aynı nakarattan şarkı söylediklerini de görüyoruz.

Laiklik ve Atatürk en büyük dokunulmazlık unsuru..

Milletvekili dokunulmazlığı halt etmiş
 
aslında bütün suç Atatürk'te
neden cumhuriyeti ilan ettinki
ne güzel krallık vardı padişahlık vardı
mecliste vekiller tartışırken Cumhuriyet mutlaka kurulacak diye neden söyledinki
oysa padişahlığı altın tepsi içinde sunmuşlardı sana
neden elinin tersiyle ittinki
sonra demokrasi de neymiş halkın kendi kendini yönetmesi ya laiklik
yüzyıllardır ümmet yaşamaya alışmış bu halkı neden millet yaptınki
insanlara koyun sürüsü değilde birey oldukları bilincini ve hakkını
kendilerini yönetecek devleti yönetecek kadroları seçme hakkı ve dahada önemlisi seçilme hakkı neden verdinki
onlar teba olarak padişahın kulu olarak yaşamaya öyle güzel alışmışken
düşünmek zor iş
hak hukuk bilmek savunmak
ve saygı duymak

bak
birey yaptığın
seçme seçilme hakkı verdiğin
ve bugün sahip oldukları ama farkında olmadıkları daha bir çok şeyi verdiğin toplumun bireylerinden birinin torunu ne yazmış
'laiklik ve Atatürk en büyük dokunulmazlık unsuru...'
bunu yazabilecek kadar düşünüyor ama bunları yazabilmemi Atatürk ve silah arkadaşları canları ve kanları pahasına sağladı diye düşünemiyor
hadi düşünemiyor hiç olmazsa ahde vefa olur bir insanda Atasına saygı olur
kolay olan sorgulamadan düşünmeden bir kesimin tebası olmak
ve o tebası olduğu kesimin taktığı gözlükler doğrultusunda yaşamak hayatı
tabiiki eleştirecek Senide Laikliğide Kemalizmide Cumhuriyetide
bu hakkı ona sizler canlarınız pahasına verdiniz
ama mensubu olduğu kesimi eleştirirlermi?
haşa
ne gemicikleri batar onlara ne villaları ne birkaç milyar dolarlık servetleri ne askere göndermedikleri evlatları hiçbiri
...
yazacak çok şey var aslında Atam ama şimdi birisi çıkar gene ergenekoncu yaftası yapıştırıverir neme lazım
sözün özü
bütün suç SENİN ATAM
 
Eline sağlık atn42
anlayana bayağı güzel anlatmışsında
bazı beyinler vardır, içine bazı fikirler enjekte edilmiştir ve artık dolmuştur
artık almazlar, varsın onlar o beyinlerle dolaşsınlar, sadece kafalarında ağırlık yapar başka bir işe yaramaz
 
aslında bütün suç Atatürk'te
neden cumhuriyeti ilan ettinki
ne güzel krallık vardı padişahlık vardı
mecliste vekiller tartışırken Cumhuriyet mutlaka kurulacak diye neden söyledinki
oysa padişahlığı altın tepsi içinde sunmuşlardı sana
neden elinin tersiyle ittinki
sonra demokrasi de neymiş halkın kendi kendini yönetmesi ya laiklik
yüzyıllardır ümmet yaşamaya alışmış bu halkı neden millet yaptınki
insanlara koyun sürüsü değilde birey oldukları bilincini ve hakkını
kendilerini yönetecek devleti yönetecek kadroları seçme hakkı ve dahada önemlisi seçilme hakkı neden verdinki
onlar teba olarak padişahın kulu olarak yaşamaya öyle güzel alışmışken
düşünmek zor iş
hak hukuk bilmek savunmak
ve saygı duymak

bak
birey yaptığın
seçme seçilme hakkı verdiğin
ve bugün sahip oldukları ama farkında olmadıkları daha bir çok şeyi verdiğin toplumun bireylerinden birinin torunu ne yazmış
'laiklik ve Atatürk en büyük dokunulmazlık unsuru...'
bunu yazabilecek kadar düşünüyor ama bunları yazabilmemi Atatürk ve silah arkadaşları canları ve kanları pahasına sağladı diye düşünemiyor
hadi düşünemiyor hiç olmazsa ahde vefa olur bir insanda Atasına saygı olur
kolay olan sorgulamadan düşünmeden bir kesimin tebası olmak
ve o tebası olduğu kesimin taktığı gözlükler doğrultusunda yaşamak hayatı
tabiiki eleştirecek Senide Laikliğide Kemalizmide Cumhuriyetide
bu hakkı ona sizler canlarınız pahasına verdiniz
ama mensubu olduğu kesimi eleştirirlermi?
haşa
ne gemicikleri batar onlara ne villaları ne birkaç milyar dolarlık servetleri ne askere göndermedikleri evlatları hiçbiri
...
yazacak çok şey var aslında Atam ama şimdi birisi çıkar gene ergenekoncu yaftası yapıştırıverir neme lazım
sözün özü
bütün suç SENİN ATAM

Bülbüllere emir var lisan öğren vakvaktan,

Bahset tarih balığın tırmandığı kavaktan...
 
Bülbüllere emir var lisan öğren vakvaktan,

Bahset tarih balığın tırmandığı kavaktan...

İki bilge insandan
anlayana dersler


ATATÜRK’ü diktatör diye karalamak, yaptıklarını küçümsemek, ona iftiralar atmak şimdilerde moda oldu.

Hemen her gün Atatürk’ü hedef alan güdümlü, ısmarlama rezil yazılar çıkıyor belli gazetelerde.

Belli kalemlerden.

Onlara bir yerlerden emirler geliyor.

Aslında bu boş, tarihe karşı olan çabalar Atatürk’ü küçültmüyor.

Çağdaşları tarih sahnesinde birer birer küçülüp kaybolurken Atatürk giderek büyüyor.

Atatürk’ün askeri dehası, devlet adamlığı, reformculuğu, tarihi etkileyen söylemleri, öngörüleri daha iyi anlaşılıyor.

Ünlü İngiliz yazar Andrew Mango, Londra’da yaptığı açıklamada Atatürk’le ilgili çok önemli değerlendirmelerde bulunuyor.

Mango, Atatürk’ü anlamayan, anlamak istemeyenlere önemli dersler veriyor.

O, 1926 yılında İstanbul’da doğan ve 21 yaşına kadar Türkiye’de yaşayan, Atatürk’ü ve dönemini yakından tanıyan bir yazar, düşünür.

Türkiye’nin Atatürk önderliğinde verdiği modern devlet olma ve aydınlama dönemine de tanık olmuş.

1947’de Londra’ya yerleşen Mango, "Turkey", "Türkiye’nin Terörle Savaşı", "Atatürk: Modern Türkiye’nin Kurucusu" ve "1938’den Günümüze, Türkiye ve Türkler" isimli çok önemli kitaplar yazmış.

* * *

Türkiye’nin, Batı’nın dışında kalarak modernleşmeyi, uygarlaşmayı, yaşam düzeyini ve bilgi birikimini arttırabilmeyi başarmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Mango, bunun diğer ülkeler için de örnek oluşturduğuna işaret ediyor.

Yazar şöyle diyor:

"Unutulmamalıdır ki, Atatürk’ün döneminde Avrupa’nın birçok ülkesi diktatörler tarafından idare ediliyordu. Aynı dönemde Türkiye, Mussolini’nin İtalyası’ndan ve Franco’nun İspanyası’ndan çok daha özgürlükçü, çok daha demokrattı."

Görevlerini yerine getirmek için her gün Atatürk’e saldıranlara da şöyle sesleniyor:

"Atatürk’ün demokrat olmadığı yönünde yapılan eleştirileri tamamen yanlış buluyorum. Atatürk Türkiye’yi önemli ve örnek bir ülke haline getirdi. Liberaller Atatürk’ü ’fazla otoriterdi ve demokrat değildi’ diyerek eleştiriyorlar. Bu eleştirilerin çoğu çağdışıdır."

* * *

Amerikan Wisconsin Üniversitesi profesörü Kemal Karpat da Atatürk’e karşı yürütülen kampanyalara değiniyor ve şöyle diyor:

"Yobazlar ve ultra liberaller Atatürk’ü eleştiriyorlar. Bugünün koşullarına göre 80 yıl önce alınan kararları eleştirmek hiç tarih bilmemektir.

Devlet adamı niteliğine sahip olanlar günlük gelişmelere bakarak değil, geleceği görerek, okuyarak politikalar yürütenler, bu basireti gösterebilenlerdir.

Atatürk böyle bir insandı."


Andre Mango ile Prof. Kemal Karpat’ın bu değerlendirmelerini ultra liberaller anlarlar mı?

Kesinlikle anlamazlar.

Çünkü onlar bunu bilinçli olarak, bir misyonu yerine getirmek için yapıyorlar.

Onlar Atatürk gerçeğini değil, kendilerine verilen emirleri yerine getiriyorlar.

Onun için Atatürk’e saldırmaya, onu karalamaya, ona iftiralar atmaya devam edecekler.

Bu görevlerini yerine getirirken de bugüne kadar olduğu gibi utanmayacaklar, sıkılmayacaklar.

Bundan hiç kuşkunuz olmasın.


Tufan TÜRENÇ
Hürriyet
 
Laiklik; onun bunun çıkarı uğruna acımasızca kullanılıp, bir çeşit sömürü ve kandırma aracı haline gelen dinimize biraz olsun nefes aldırmıştır.
 
laikliğe en büyük darbeyi Kemalistler değil, 60 yıldır ülkeyi yöneten dinci, amerikancı zevat vurmuştur.


atn42 boşuna uğraşma hz peygamber gelse bu düncilere yanlış yoldasınız dese; peygambere bile inanmazlar.

kendiniz adınıza konusuyorsanız diyecek sözüm yok ama biz peygamberimiz Hz.Muhammed(S.A.V.)in ümmetindeniz ve O'nun yolundan dönecek te değiliz.İnsanları bölmeye ne kadar alıştı bizim millet
 
Timurtaş Uçar'ın çok güzel bir videosu vardı bu konu ile ilgili ama burda söylenmez.

Biz bu laiklik istismarının en güzel örneklerini Ergenekon da görüyoruz.

Sinan Aygün -ki mason locasına kayıtlı- suçunun Atatürk ü sevmek olduğunu söyleyerek 10 puanı kaptı...

Forumdaki bazı şahısların aynı nakarattan şarkı söylediklerini de görüyoruz.

Laiklik ve Atatürk en büyük dokunulmazlık unsuru..

Milletvekili dokunulmazlığı halt etmiş

Evet Evet Hatırlıyorum Sinan Aygün'ün o sözlerini.. Kendisini gözaltına alan polislerden bir taneside çok güzel cevap vermişti.. " Peki Atatürk'ü bu kadar seviyorsun da , Neden kasadan çıkan paraların üzerinde Atatürk resmi yok "... Anlayana bu söz herşeyi anlatıyor... Kasadan çıkan 3 milyon euro'nun üzerinde Atatürk resmi yok....
 
Evet Evet Hatırlıyorum Sinan Aygün'ün o sözlerini.. Kendisini gözaltına alan polislerden bir taneside çok güzel cevap vermişti.. " Peki Atatürk'ü bu kadar seviyorsun da , Neden kasadan çıkan paraların üzerinde Atatürk resmi yok "... Anlayana bu söz herşeyi anlatıyor... Kasadan çıkan 3 milyon euro'nun üzerinde Atatürk resmi yok....

Bu kemalist avanenin M.Kemal e bağlılıkları onu sevdiklerinden değildir.Nefislerine uyup istediğini yapma hürriyetinin sembolü olarak M.Kemal i görüyorlar.Yoksa hiç bir ilgileri yok fukara ile.Ona en büyük zulmü bu kemalist güruh yapıyor insandan öte görerek.

Bunların mantığı Kel Ali mantığıdır.Kanun çıkmadan evvel şapka gavurluk olur,kanundan sonra şapka giymeyene dünya dar edilir.

Yani kim kuvvetli ise onun yaltakçılığını yapıyorlar.Yoksa sevgi ile alakası yok
 
Geri
Üst