Lüksün sınırı yok

Acemi Şef

Moderatör
Moderatör
Katılım
26 Ağu 2008
Mesajlar
6,396
Reaction score
0
Puanları
0

fft2mm854192.jpg



Dünya jet sosyetesine kral dairesinde mücevher sunumu yapan Topall'ın Yönetim Kurulu üyesi Ayşegül Topal'la konuştuk


Avrupa ve dünya jet sosyetesine mensup müşterilerine Cannes’da, Monte Carlo’da beş yıldızlı ünlü otellerin kral dairelerinde mücevher sunumları yapan Topall Mücevher’in Yönetim Kurulu Üyesi Ayşegül Topal’ı dinleyince ‘lüksün sınırı’nın ve hayal gücünün gerçekten de olmadığını bir kez daha anladım. Pırlantalardan tabanca yaptıran mu istersiniz, ölen köpeğinin fotoğrafını gönderip altından heykelciğini yaptıran mı!

Lüksün sınırı var mı diye soracaktım ama pırlantalarla kaplı tabancayı görünce sorumun cevabını da almış oldum!

Bunlar bir şey değil; daha neler var! Lüksün sahiden sınırı yok!

Neler var?

Biz sadece Türkiye’de değil dünya çapında da işler yaptığımız için lüksün sınırı olmadığını daha iyi izliyoruz. Altın banyo musluklarından tutun pırlantalı şarap kadehlerine, iphone kılıflarına kadar aslında zenginliğin, lüksün ve bir anlamda şımarıklığın sonu yok!

Bu konuda kadınlar mı erkekler mi daha ‘şımarık’?

Erkekler de çok kullanıyor. Pırlantalı kül tablaları, puro kutuları, silahlar, isim yazılı sigaralıklar, sigara ağızlıkları... Mesela erkekler büyük tek taşları hem kendilerine yatırım aracı olarak görüyorlar hem de onu hediye ettiği hanımı mutlu etmek istiyorlar. Kendisi de büyük pırlanta küpe takan birçok işadamı, patron tanıyorum; küpesini iş yerinde çıkarıyor; işten çıkınca takıyor. Rock şarkıcılarının Amerika’da başlattığı bir moda pırlanta küpe aslında ama Amerika’da da Türkiye’de birçok erkek özel hayatında pırlanta küpesini takıyor.

Size gelen taleplerden en şaşırtıcısı neydi?

Belçikalı bir müşterimiz, “Köpeğim öldü, onun altından heykelciğini yapar mısınız?” demişti. Çok şaşırtmıştı bu istek bizi. Köpeğinin fotoğrafını gönderdi, altın heykelciğini yaptık. Yaptık ama bizim için enteresandı.

Kaç liraya yaptınız?

Birkaç yıl önceydi, o günün fiyatıyla 12 bin dolar tutmuştu. Küçük bir heykelcikti.

Pırlantalı tabanca yapmak kimin fikriydi?

Azeri bir müşterimiz istedi. Onlar silahları seviyor, “Pırtantalı bir silah yapabilir misiniz?” dedi. Biz de oturup kafa yorduk ve sonunda yaptık. O müşterimizin başka bir dostu da aynısından istedi, ona da yaptık.

Bu tabanca kullanılabilir mi?

Mekanizması, işleyişiyle tam bir silah. Ama ruhsatı yok. İzni olsa çalıştırılabilecek.

Fiyatı?

150 bin dolar.

Bunun gibi ilginç başka neler yapıyorsunuz?

Son olarak Godiva’ya ilk defa mücevher ürettik. Hem çikolata kutularını süsleyecek, hem de müşterilerin sonra takı olarak takacakları küçük altın kolyeler, bilezikler yaptık. 100- 149 liraya alınabilecekleri ürünler bunlar. Çok tutulunca Godiva’ya bir de ev koleksiyonu yaptık. Kahvelik ve lokumluk setimiz çok hoş. Şu an kurumsal müşterilerimiz için yılbaşında hediye edecekleri mücevherler hazırlıyoruz.

Yılbaşında kurumsal hediyeler arasında mücevher de oluyor mu?

Oluyor. Çünkü hakikaten kalıcı hediye mücevher.

Dünya jet sosyetesinden müşterileriniz var; onlar sizi nasıl buluyor?

Dünya jet sosyetesi yaz aylarında Cannes’da, Monte Carlo’da. Biz de o tarihlerde oradaki en tanınmış 5 yıldızlı otellerin kral dairelerinde sunumlar yapıyoruz. O camiada ilişkide olduğumuz müşterilerimizin talepleri doğrultusunda o tanıtımlara başladık. Bu tanıtımlara müşterilerimiz ve onların referansı olan kişiler katılabiliyor. Güzel bir ambiyansta küçük sunumlar yapıyoruz. Çok keyifli geçiyor. Türkiye’yi de tanıtmış oluyoruz onlara. Özellikle Türk motifli parçalar dikkatlerini çekiyor. Bizi tanıyıp gelen hanımların yanında gelen arkadaşları da müşterimiz oluyor o sunumlarda.

Kimler bu kişiler?

Mesela bir havai fişek gösterisini teknesinden izleyip bir çanta almak için helikopteriyle başka bir şehre giden müşterilerimiz var. Aradığı özel bir çantayı bulmak için helikopteriyle şehir şehir gezen hanımlar oluyor.

Bu insanlar arasında sizi en çok şaşırtan kim oldu?

Mesela Arap bir müşteri kendisine mücevher alımı için bir ekip kurmuş. O beni hakikaten çok şaşırtmıştı. Ekipten biri mücevher araştırıyor, biri müşteriyle o an telefon bağlantısı kuruyor, biri taştan anlıyor, bir diğeri parayı ödüyor. Müşteri kendisini saklıyor, ekiple muhatap oluyorsunuz. Müzayedelerdeki gibi. Çok büyük servetler var, kendilerini ortaya çıkarmak istemiyorlar. İstanbul’da, Anadolu’da da var... Görüntüsünden hiç ummadığınız insanlar büyük paralara mücevherler alıyor. Kapalı bir kutu.

Sizce lüksün tanımı denildiği gibi değişti mi?

Tabii benim bahsettiğim camia çok ayrı bir dünya, onları kriz etkilemiyor. Onların yüzyıllara dayanan aile yatırımları var, en kötü halleri bile 7 jenerasyona yetecek zenginlikte. Ama dünyanın gerçekleri böyle değil. 2008 krizi aslında bütün dünyayı vurdu. Türkiye’de alınan tedbirlerle bunu çok fazla hissetmedik, krizin bizi teğet geçtiğine inanıyorum. Ama dünyada ciddi hissedildi ve birçok firma sıkıntı yaşadı. Dolayısıyla son 5 yıldır dünyada lüksün tanımı değişti. Şimdi artık ulaşılabilir lüks, demokratik lüks dediğimiz lüks var. Yani insanlar hem kaliteli, hem marka, hem tasarım değeri olan bir şey almak istiyor ama bunları erişebilir fiyatlara almak istiyor. Bizim çoğu müşterimiz krizden etkilenmeyen kesim ama, b ve c sınıf tabir ettiğimiz insanlar da artık atom taşlı olmasın, küçük olsun ama pırlanta olsun diyor. 2004-2005’ten itibaren pırlantaya büyük bir talep var. Anadolu’da eskiden altına yatırım yapılırdı, şimdi pırlantaya yapılıyor.

Kriz döneminde mağazada görünmek istemeyen zengin müşterilerinizin evlerine ya da iş yerlerine mücevher götürüp sunmuşsunuz...

2008 çok hassas bir dönemdi, birçok insan ciddi sıkıntılar yaşadı. Sıkıntı yaşamayanlar da bu konuda hassas davrandı. Şimdi de insanlar pahalı bir şey alırken mağazalarda çok fazla göz önünde olmak istemiyorlar. Bunların kendilerine ulaştırılmasını tercih edebiliyorlar. Giyimde de evlere servis yapan birçok mağaza var.

Müşterileriniz arasında kimler var?

İsim vermek istemiyoruz. Ama şu an hükümetin Arap dünyasıyla olan ilişkilerinden dolayı Arap emirleri ve aileleri çok geliyor. Hepsi basına yansımıyor, ama yaz tatillerinde, Ramazan’da, bayramlarda ailece gelip büyük otellerde kat kapatıyorlar. Ciddi bir geliş gidiş söz konusu. Bizim de müşterimiz oluyorlar. Sadece bizi değil bütün parekende sektörünü olumlu etkiliyorlar. İnşallah o insanları 80’lerdeki gibi küstürmeyiz, onları kalite anlamında yanıltmayız.

Dünya zenginlerinden Ivanka Trump’ın mücevherlerini satıyorsunuz... Bu işbirliği nasıl gerçekleşti?

Ivanka çok çok varlıklı, bilinen bir ailenin kızı, mücevher işine girdi. Mücevher işine girince Ivanka ile tanıştık. Türkiye’de güzel bir potansiyel olduğunu o da biliyor. Biz belli markaları bünyesine alan bir yer değiliz ama Ivanka farklı. Ürünleri de hoşumuza gitti, tarzı da bize uygun. İstinyepark’taki mağazada sattığımız ürünleri 300 dolardan başlıyor 10 bin dolara kadar çıkıyor. Çok çalışkan ve başarılı bir kız. İleride onunla farklı alanlarda daha büyük işbirlikleri yapmamız söz konusu. Bu bir adım oldu. Yeni doğum yaptı, çok fazla seyahat edemiyor. Ama yakında Türkiye’ye gelecek ve bir buluşmamız olacak.

O sizin ürünlerinizden takıyor mu?

Evet. Ivanka, Amerika’da olmayan ürünleri seviyor. Mesela bizim Osmanlı ve Türk motifli ürünlerimizi seviyor ve takıyor. Ivanka’da çok hoş mineli bir kolyemiz var. Türkiye’yi çok seviyor.

Sizin mücevherleri takan başka ünlü var mı?

Bar Rafaeli bir tanıtımda takmıştı, çok beğenince annesi ona hediye aldı.

Topal nasıl Topall oldu?

1960’larda Türkiye’de pırlanta bu kadar yaygın değilken, sadece belli zümreler kullanırken aile büyüklerimiz pırlanta ve altın ticareti yapıyormuş. Şimdi Topall marka mücevherler Londra’nın en büyük ve lüks mağazası Harrods’ta, Harvey Nichols’ta, Amerika’da satılıyor. Ben ailenin geliniyim. 2004’te dedikki bütün dünya markaları gibi biz de markamızda aile ismimizi kullanalım. Yanına bir ‘l’ daha ekleyelim ‘her şeyin alası’ anlamına gelen ‘Topall’ olsun.

Eşinizin size mücevher mi başka bir şey hediye etmesi mi hoşunuza gider?

Vallahi kadınlar hakikaten mücevheri çok seviyor. Hala eşimin hediyesinin mücevher olmasını tercih ediyorum. Çünkü kalıcı, nesilden nesile geçen, anı biriktiren, manevi değeri olan bir şey mücevher. Bir kız evladım var, ona da kalır diye düşünüyorum. Dünyanın en iyi çantasının bile bir ömrü var, ama mücevherin yok. Ayrıca terzi söküğünü dikemez, ben de kendime mücevher yapacak zaman bulamıyorum...

Posta
 
Geri
Üst