ofoking
New member
>Bir genç deniz kenarında, bankta yorgunluğunu atmak için oturmaktadır.
Bir müddet tek başına oturduktan sonra, 20-22 yaşlarında başka bir genç
yanına gelerek bankın diğer ucuna oturur. 2-3 dakika sonra bu gencin
arkadaşları olduğu anlaşılan iki akranı daha gelir ellerinde 3 bardak
çayla... Gençler birer bardak kendileri alırlar ve 3. bardağı daha önceden
gelip oturmakta olan diğer arkadaşlarına ikram ederler. Fakat yoğun
ısrarlara rağmen arkadaşlarına çayı sevmediğini zaten bildiklerini, bu
yüzden de o çayı boşa aldıklarını söyleyerek reddeder... O zamana kadar
hiçbir diyaloga girmedikleri arkadaşıma dönerek: "Ya hocam bu çayı aldık
ama arkadaş içmeyecek, bari sen iç de israf olmasın" derler. İlk başta
reddetse de ısrarlara dayanamayıp çayı alır ve içmeye baslar. Bu arada
3'lü, ne kadar yan yana olsalar da arkadaşımdan bağımsız olarak koyu bir
sohbete dalmıştır.
>Çayın sonlarına doğru baş dönmesi hissetmeye başlar ve tabii o an,
anlar başına bir bela aldığını. Üçlü ise sohbetlerine bununla ilgilenmeden
hala devam etmektedirler. Baş dönmesi ve halsizlikle olduğu yerde
durmaktadır. Bir an kendine gelip bunlardan uzaklaşması gerektiğini
düşünerek ayağa kalkar ve biraz ilerdeki otobüs durağına zor da olsa
varır. Fakat üçlü de bununla birlikte harekete geçmiş ve durağa
gelmiştir. Otobüse binip koltuğa oturduğunda üçü de otobüse binip bunu
rahatça görebilecekleri bir yere oturur. Fakat bu arada artık neredeyse
bilincini kaybetmek üzeredir. Büyük bir gayretle cep telefonunu çıkarıp
(Teknolojinin gözünü seveyim.) arkadaşını arar, başına böyle bir iş
geldiğini, o an otobüste olduğunu, falanca durakta ineceğini ve
arkadaşından kesinlikle orada bekleyip kendisini almasını söyler. Durağa
geldiğinde iner ve arkadaşının kucağında bayılır. Arkadaşı ise bununla
beraber inen üçlüden şüphelenir. Birlikte hemen bir taksiye binip
hastaneye giderler. Acilde doktorlar imdada yetişir ve arkadaşının yanına
gelerek: "Arkadaşın intihar mı etti?" diye sorar. Neden böyle bir şey
söylediğini sorar doktora. Doktor, "Aşırı dozda ilaç almış. Gecikseydiniz
kurtaramayabilirdik" diye cevap verir. İşin daha ilginci ve can alıcı
noktasıysa daha sonra bu üçlünün ORGAN MAFYASI olma ihtimalinin olmasıdır.
Bu üçlü o zaman yakalanamadı. Yani hala ortalıklarda geziniyorlar. İzmit
depreminde ölülere musallat olan organ mafyaları, işi daha da ileri
götürerek canlı insanların peşine düşmektedir. Bu yaşanmış bir
>olay. Herkesin çoluğu çocuğu ve yakınları var, özellikle
İstanbul'dakiler dikkat etsin. Savaş, ekonomi, Kıbrıs derken hayatın
detayları çok korkunç olabiliyor. Sağlıklı ve kazasız belasız günler
dilerim.
>TANIMADIĞINIZ YABANCI KİŞİLERDEN NE KADAR KALABALIK BİR ORTAMDA DAHİ
OLSANIZ
>KESİNLİKLE YİYECEK, İÇECEK V.S. KABUL ETMEYİN. TÜRKİYE'DE ARTIK
İNSANLAR ÖLÜ-CANLI İNSAN HAYVAN DEMEDEN ACIMASIZCA KATLEDİP PARAYA
ÇEVİRMEYE BAKIYORLAR! BU YAZIYI TÜM SEVDİKLERİNİZE, TANIDIKLARINIZA
İLETİN. YAZIYI OKUYACAK DURUMDA OLMAYANLARA VE AİLELERİNİZE SÖZLÜ OLARAK
ANLATIN. LÜTFEN ÇOK DİKKATLİ OLUN.
Bir müddet tek başına oturduktan sonra, 20-22 yaşlarında başka bir genç
yanına gelerek bankın diğer ucuna oturur. 2-3 dakika sonra bu gencin
arkadaşları olduğu anlaşılan iki akranı daha gelir ellerinde 3 bardak
çayla... Gençler birer bardak kendileri alırlar ve 3. bardağı daha önceden
gelip oturmakta olan diğer arkadaşlarına ikram ederler. Fakat yoğun
ısrarlara rağmen arkadaşlarına çayı sevmediğini zaten bildiklerini, bu
yüzden de o çayı boşa aldıklarını söyleyerek reddeder... O zamana kadar
hiçbir diyaloga girmedikleri arkadaşıma dönerek: "Ya hocam bu çayı aldık
ama arkadaş içmeyecek, bari sen iç de israf olmasın" derler. İlk başta
reddetse de ısrarlara dayanamayıp çayı alır ve içmeye baslar. Bu arada
3'lü, ne kadar yan yana olsalar da arkadaşımdan bağımsız olarak koyu bir
sohbete dalmıştır.
>Çayın sonlarına doğru baş dönmesi hissetmeye başlar ve tabii o an,
anlar başına bir bela aldığını. Üçlü ise sohbetlerine bununla ilgilenmeden
hala devam etmektedirler. Baş dönmesi ve halsizlikle olduğu yerde
durmaktadır. Bir an kendine gelip bunlardan uzaklaşması gerektiğini
düşünerek ayağa kalkar ve biraz ilerdeki otobüs durağına zor da olsa
varır. Fakat üçlü de bununla birlikte harekete geçmiş ve durağa
gelmiştir. Otobüse binip koltuğa oturduğunda üçü de otobüse binip bunu
rahatça görebilecekleri bir yere oturur. Fakat bu arada artık neredeyse
bilincini kaybetmek üzeredir. Büyük bir gayretle cep telefonunu çıkarıp
(Teknolojinin gözünü seveyim.) arkadaşını arar, başına böyle bir iş
geldiğini, o an otobüste olduğunu, falanca durakta ineceğini ve
arkadaşından kesinlikle orada bekleyip kendisini almasını söyler. Durağa
geldiğinde iner ve arkadaşının kucağında bayılır. Arkadaşı ise bununla
beraber inen üçlüden şüphelenir. Birlikte hemen bir taksiye binip
hastaneye giderler. Acilde doktorlar imdada yetişir ve arkadaşının yanına
gelerek: "Arkadaşın intihar mı etti?" diye sorar. Neden böyle bir şey
söylediğini sorar doktora. Doktor, "Aşırı dozda ilaç almış. Gecikseydiniz
kurtaramayabilirdik" diye cevap verir. İşin daha ilginci ve can alıcı
noktasıysa daha sonra bu üçlünün ORGAN MAFYASI olma ihtimalinin olmasıdır.
Bu üçlü o zaman yakalanamadı. Yani hala ortalıklarda geziniyorlar. İzmit
depreminde ölülere musallat olan organ mafyaları, işi daha da ileri
götürerek canlı insanların peşine düşmektedir. Bu yaşanmış bir
>olay. Herkesin çoluğu çocuğu ve yakınları var, özellikle
İstanbul'dakiler dikkat etsin. Savaş, ekonomi, Kıbrıs derken hayatın
detayları çok korkunç olabiliyor. Sağlıklı ve kazasız belasız günler
dilerim.
>TANIMADIĞINIZ YABANCI KİŞİLERDEN NE KADAR KALABALIK BİR ORTAMDA DAHİ
OLSANIZ
>KESİNLİKLE YİYECEK, İÇECEK V.S. KABUL ETMEYİN. TÜRKİYE'DE ARTIK
İNSANLAR ÖLÜ-CANLI İNSAN HAYVAN DEMEDEN ACIMASIZCA KATLEDİP PARAYA
ÇEVİRMEYE BAKIYORLAR! BU YAZIYI TÜM SEVDİKLERİNİZE, TANIDIKLARINIZA
İLETİN. YAZIYI OKUYACAK DURUMDA OLMAYANLARA VE AİLELERİNİZE SÖZLÜ OLARAK
ANLATIN. LÜTFEN ÇOK DİKKATLİ OLUN.