kurumsal iktisat (ners notlarından duzenleme)

hardsolver

New member
EKONOMİ, KURUM, DÜZEN VE POLİTİKA
Bu çalışmada, okuyucular kurumların ne olduğunu, nasıl var olduklarını ve ortaya çıkan kuralları nasıl kolaylaştırdıklarını öğreneceklerdir. Okuyucular ayrıca kurumların ve kuralların ekonomik problemlerle nasıl başa çıktığını, kıtlığın üstesinden nasıl geldiğini, yeni istek ve kaynakları nasıl keşfettiğini de göreceklerdir. Bu kurumların özellikle, yeni bilgilerin geliştirilmesinde ve kullanılmasında, kişilerin birbirlerine güvenmelerini daha uygun, daha az maliyetli ve daha az riskli hale getirdiğinden, bir birliğin üyelerine işbirliği yapmak istediklerinde yardımcı olduklarını göreceğiz.

Bizler ayrıca kurumların ve onların ekonomik sonuçlarının büyüyen ilgide çekicileştiğini – her ne kadar temel iddialar yeni olmasa da – öğreneceğiz. Mülkiyet hakları, sözleşme özgürlüğü, istikrarlı para ve diğer bazı güven sağlayıcı gerçekler, ki bunlar sağlam kurumların üzerinde temellenmiştir, David Hume, Adam Smith, Avusturya Okulu ve modern kurumsal ekonomilerin diğer bir çok habercileri gibi klasik ahlak filozofları ve ekonomistler tarafından analiz edilmişlerdir. Burada onların katkıları kısaca incelenmiş olaca

BASİT TANIMLAMALAR
Bu çalışma; ekonomiler – insanların yeni istekleri ve kaynakları nasıl keşfettiğini ve insanların kıt kaynaklar tarafından şekillendirilen çeşitli insan ihtiyaçlarından nasıl tatmin olduklarını açıklamaya çalışan bilim – ve kurumların ekonomik hayatta oynadıkları rollere ilişkindir. Sorunları tartışmaya başlamadan önce önemli terimleri nasıl tanımladığımızı açıklamalıyız. ( Diğer insanlar ve araştırmacılar başka disiplinler içinde, her zaman bizim yaptığımız gibi tanımlamayabilirler.)




KURUMLAR
Kurumlar burada olası keyfilikleri ve insan etkileşimlerindeki fırsatçı davranışları zorlayan insan yapısı kurallar olarak tanımlanır. Kurumlar bir topluluğun katılımından oluşur ve her zaman bazı yaptırımları zorla uygular. Yaptırımlar olmadan kurumlar kullanımsızdır. Eğer sadece yaptırımlar kurumların isteklerini uygularsa, bireysel eylemler daha çok öngörülebilir. Yaptırımların kuralları, emir dereceleri oluşturarak insan eylemlerini öngörülebilir davranışlara kanalize eder. Eğer çeşitli yakın kurallar birbirleriyle tutarlı olursa bu insanlar arasındaki işbirliğine olan güveni kolaylaştırır. Öyle ki insan tabiatı ve işçi sınıfının bölünmelerinde avantajlar sağlar. Örneğin, kurumlar tarafından oluşturulan trafik kuralları, sürücülere kısıtlamalar getirir ama insanların geneline daha hızlı ve güvenli seyahat imkanı sağlar. Kurumlar da, insan haklarını koruyarak insanların alma, satma ve diğerlerine bağış yapma olanağını sağlar.

Genel varsayım, kurumların, insanların ekonomik ve diğer işlemlere katılımında büyük etkisi olduğu ve insanların normal olarak kendi ekonomik refahlarını ve seçim özgürlüklerini arttıran kurumları tercih ettikleridir. Ama kurumlar her zaman bu sonuçları sunmaz. Kuralların belirli çeşitleri genel refah, özgürlük ve diğer insan değerleri için zararlı sonuçlara sahip olabilir. Gerici bir kural sistemi; ekonomik ve sosyal düşüşlere neden olabilir. Bundan dolayı kurumların, kurumsal ekonominin bir parçası olarak tercihler ve refah üzerine olan etkisinin ve içeriğinin analiz edilmesi gereklidir.



DÜZEN VE EKONOMİK HAYAT
Kurumların anahtar görevleri, kuralları gelişigüzel değil sistematik olarak kolaylaştırma ve bu şekilde anlaşılabilir hareket ve olay modelleri oluşturmaktır. Sosyal bunalımların ve sosyal etkileşimlerin aşırı maliyetli olduğu yerde, güven ve iş birliği dağıtmaktır. Ekonomik oluşumun ana kaynağı olan işçi sınıfının, parçalanması mümkün değildir. Bundan dolayı kurumların ekonomik etkileşimlerdeki kuralları nasıl tesis edeceğine odaklanmalıyız. Bu tür modeller, kişiler kıt kaynaklara sarılmayı denediklerinde önceden uyarır. Kurallar koordinasyonun maliyetini düşürmek kadar, dürüstlük ve güven de vermelidir. Kurallar hakim olduğu zaman, insanlar öngörüleni yapabilmeye muktedir olacaktır ve başkaları ile işbirliği yapmaya daha çok kabiliyetli hale gelecek ve kendilerinin riskli yenilikçi deneyimlerine karşı güven duyacaklardır. İnsanlar, kendilerine bu tür işbirliklerinin maliyetleri ve kazanımları hakkında rehberlik ve işbirliği yapabilecekleri uzmanlardan kolayca bilgi alabileceklerdir.

Az önce belirtildiği gibi ekonomiler kıtlıkla uğraşır. Bunun anlamı kaçınılmaz olarak uygulanan bir hareketin lehinde karar almak ve alternatif eylemi reddetmektir. Bazı kararlar her zaman sübjektiftir. Alternatifleri ise farklı bireysel karar yapıcılar tarafından değerlendirilir. Böylece bu makaleyi okuyan kadın ya da erkek her okuyucu diğer kullanımlarından vazgeçer. Kaynakların değerli alternatiflerinin kullanımını “ fırsat maliyeti “ olarak adlandırıyoruz ve açıktır ki bir okuyucunun fırsat maliyeti derste hazır bulunmak iken, diğerininki sahilde tatil yapmaktır. Teknik olarak aynı olan bir tercih, alternatifini vazgeçirecektir. Örneğin; bir rock konseri dinlemiyoruz çünkü bu makaleyi okuyoruz. Vazgeçilenlerin değeri, bizler arasında değişir. Sizler bizim yaptıklarımızdan daha fazla fırsat maliyetine sahip olabilirsiniz. Bu nokta önemlidir; ekonomik kararlar mümkün olduğunca daha az bilgilendirilmiş olan kollektif karar vericilerden ziyade, kendi sübjektif fırsatlarını bilen bireylere bırakılmalıdır. Farklı arzulara ve yeteneklere sahip, farklı insanların olduğu yerde bu seçenekleri yapmak ve onların fırsat maliyetlerini ve kurallarını ve doğrularını hesaplamak uygundur. Bilgiyi diğerlerine nakletmek daha kolaydır ve karmaşık işçi bölünmeleri muhtemeldir. Kuralların içeriği de, kurumları desteklemektir ve bu durumda değişen çevredeki çeşitli insanları tatmin eden ekonomik sonuçlara oldukça uygundur.

Ayrıca kurumsal ekonomiyi de tanımlamamız gerekir. Kurumsal ekonomi, ekonomik sonuçlar üzerindeki uygulamalar kadar, kuralların ortaya konulmasıyla ve koordineli kuralların etkilerinin analizi ile de ilgilenir. Kurumsal ekonomi ayrıca kurumların karşılaştıkları ekonomik durum değişiklikleri ve kurumların nasıl geliştikleriyle de ilgilenir. Kısacası kurumsal ekonomi, ekonomik hayat ve kurumlar arasındaki ilişkinin iki yönüyle de ilgilenir.

KURUMLARIN DOĞUŞU
Kurumlar nasıl ortaya çıkmıştır? Bir olasılık, kuralların ve giriş kuralları sisteminin uzun dönem insan deneyimleri tarafından şekillendirildiğidir. İnsanlar kendi arzularıyla daha iyi şekilde karşılaşmalarına izin veren, güvenilir düzenlemeleri keşfederler. Böylece bu insanların karşılaştıkları selamlama alışkanlığını uyarlamalarının yararını ispatlamaktadır. Yararlı kurallar bir gelenek haline gelecektir ve daimi olacaktır. Eğer yeterli sayıda insan tarafından kritik bir kütle oluşturmak için uyarlanırlarsa, topluluk içinde takip edileceklerdir. Kurallar giderek ortaya çıkan ve toplum boyunca bilinir hale gelen, rekabet ve kendiliğinden zorlamalar olabilir. İnsan isteklerini tatmin etmekte başarısız olan düzenlemeler reddedilir ve devam etmez. Böylece kuralların bir çoğu kademeli geri beslemeler ve ayarlamaların evrimsel sürecinde, toplum içindeki günlük yaşantımızı geliştirir ve bir çok kurumun tam memnuniyeti giderek güvenli yollar oluşturacaktır. Bu tür kuralları, dahili kurumlar olarak adlandırıyoruz. Dahili kurumların nasıl meydana geldiğinin analizinde kurumsal ekonomiler etik felsefenin, antropolojinin, psikolojinin ve sosyolojinin iyice anlaşılmasına vesile olur. Kurumların diğer türleri de ortaya çıkar. Çünkü kurumlar açık yasalar ve düzenlemelerle yapılır ve dizayn edilir. Daha sonra hükümet gibi, toplum dışındaki bir otorite tarafından zorla kabul ettirilir. Bazı kurallar politik süreci seçen ve toplum dışından hareket eden ajanlar tarafından dizayn edilir ve zorla empoze edilir. Bunlar eninde sonunda yasallaştırılmış baskı ile kabul ettirilir. Bu kurumları biz harici kurumlar olarak adlandırıyoruz.

Kurumlar (kurallar), kural yapıcılar, parlamenterler veya bürokratlar gibi hariciler tarafından empoze edildikçe, temel problemler çıkacaktır. Vatandaşların çıkarlarına göre hareket eden politik birimler yerine, kendi amaçlarına ulaşma eğiliminde olanlar, kuralları ve kuralların yaptırımlarını kendi çıkarları için kullanacaklardır. Bundan ve diğer sonuçlardan dolayı kendilerinin politik süreçleri kesin kurallara bağımlı olmaya gerek duyacaktır. Harici kurumların verimliliği büyük miktarda harici olarak ortaya çıkan kurumları tamamlamalarına bağlıdır. Örneğin; toplumun ahlak kurallarını desteklemeler, kültürel toplanmalar, gelenekler ve tarzlardır. Harici kurumları analiz ederken politik ve yasal bilimi açıklamak gerekir.



NORMATİF İÇERİK VE KAMU POLİTİKASI
Kurumsal ekonomilerde, analiz değerleri ve değerlerin etkileri genellikle birbirine uygundur. Kurumlar, büyük ölçüde hangi insanların kendi kişisel hedeflerini elde edeceğini ve temel değerleri gerçekleştirmeye muktedir olduğunu belirlerler. Bazı kurumlar, insanların kendileri için diğerlerinden daha uygundur. Kurumlar ayrıca insanların dayandıkları değerler ve takip ettikleri amaçlar üzerinde etkilidir. Kurumlar böylece topluluk içindeki bir bireyin ve diğerleri arasındaki ilişkilerin sübjektif anlamlarını ve onların kabullenmelerinin ve zorlamalarının kesin olarak toplumun istediği kültürel düşüncelere dayandığını yansıtır. Toplum içindeki paylaşılmış temel değerler birleşmeyi ve insanların kurumsal çerçeve içinde hareket etmesini motive etmeyi destekler. Kurumsal ekonomiler, bu yüzden kesinlikle insan değerlerini analiz etmeli - insanların neyi değerli bulduğu hakkında daha kesin açıklamalar – ve manevi söylevlere katılmalıdır. Bu bağlamda ahlaksal felsefeye ilgi çeker.

Kurumlar ve toplum tarafından geniş şekilde paylaşılan temel değerler topluluğu; bir aile, bir komşuluk, bir düşünce veya uluslar arası profesyonel bir ortaklık olarak tanımlanır. Kurumlar toplumu tanımlayan ve oluşturan sosyal çimentoyu oluştururlar (Bu terimi Amerikalı sosyolog John Eister 1989’da kitap başlığı olarak kullanmıştır). Bireyler üst üste gelmiş toplulukların büyük çeşitliliğine ait olabilirler ve kurumların ortaya koyduğu farklılıklara uyabilirler. Bazıları, komşuları ile aynı coğrafik alanı paylaşabilir. Diğerleri insanlardan uzak olabilir. Aynı zamanda kurumlar topluluklar arası bir boyuta sahiptir. Ekonomik kurum sistemleri diğer kurumlar tarafından paylaşılan fikirlere veya diğer topluluklara daha çok açık ya da daha az açık olabilir. Buradaki açıklığın anlamı malların ve hizmetlerin sınır aşan değişimi ve insanların, sermayenin ve düşüncenin akışıdır. Burada, kurumsal ekonomiler uluslar arası kanun ve politikalarla evrensel bir yeri paylaşırlar.

Teori ve kurumsal ekonomi politikasını mutlaka birbirinden ayırmamız gerekir. Kurumsal teori acil ihtiyaçları ve kuralların etkilerini tanımlar, açıklar, öngörür ve kesin kuralların değişiminin kesin sonuçlara nasıl yardım edeceğini ya da engelleyeceğini veya sonuçları nasıl sınıflandıracağını tartışır. Bu bakımdan kurumsal ekonomi pozitif bilim alanına aittir ve ekonomi politikasına katkıda bulunur. Kurumsal teorilerin iyileştirilmesine bağlı olarak, bunun ötesine gitmeli ve kurumları kesin amaçlara göre gerçek dünyada şekillendirmeye yardım edecek politik merkezli bilgiler türetmeye muktedir olmalıyız.

Ekonomistler, bilim adamları olarak, kurumların ortaya koyduğu alternatifler altında belirli amaçların nasıl daha verimli olarak takip edilebileceği konusunda politik öğütler verebilir. Kamu politikası – politikadaki sistematik kullanımının anlamı kesin amaçları kovalamaktır – normal olarak verilen kurumsal kısıtlamalarla ilerler. Ayrıca kurumlar, ya aleni yollarla ya da politik eylemlerin yan etkileri ile değiştirmeye çalışmakla idare edilebilir. Kurumsal ekonomiler bu yüzden kamu politikası ve kurumlar arasındaki etkileşimlere odaklanma eğilimindedir.

Bunların ötesinde ekonomistler diğer vatandaşlar gibi kendileri için, neyi iyi ya da kötü, arzu edilebilir bir şey olarak dikkate aldıklarını söyleyebilirler. Daha sonra kendi kişisel değerlerini ve tercihlerini açığa vurabilecekleri kuralsal bir duruş şekli uyarlarlar.

MODERN KURUMSAL EKONOMİLERİN HABERCİLERİ

İSKOÇ AYDINLANMASI

Kurumsal ekonomilerin ana kavramları kısa bir gözden geçirme ile en azından düşünceler tarihindeki çağdaş kurumsal ekonomilerin habercilerine ait bazı referanslarını tamamlar. Belirtildiği gibi kurumlar 20. yy ekono-milerinin bir çok ana akımında açık olarak analiz edilmedi. Onların önemleri genel olarak gözden kaçırıldı. Çünkü varsayımlar genelde ekonomistler tarafından yapılırdı. Bu varsayımlar, özellikle mükemmel bilgi ve verilen, bilinen amaçlar, uygunluklar ve bilinen anlamlar arasındaki mantıklı tercih-lerle ilgili analitik olarak kullanışlı tahminlerdi.

Modern ekonomik teoristlerden farklı olarak klasik sosyal bilimciler özellikle David Hume, Adam Ferguson ve Adam Smith gibi 18 yy.ın İskoç ahlak felsefecileri ve ekonomistleri kurumların gerçek önemini anlamışlardı. Adam Smith’in egoist kişilerin piyasalardaki rekabet tarafından koordine edilmesini tanımlayan “Görünmez el” mekanizması, diğerleri gibi kurumsal sistemin kurallarını kapsamamaktadır. Adam Ferguson kurumların zaman içinde varoluşunu vurgulamıştır ve David Hume kapitalist piyasa ekonomisini inşa eden ve fikirlerin politik, kültürel ve entelektüel yaşamda yer alan kurumsal dayanaklarını araştırmıştır.

Tarih içinde 2500 yıl geriye gidersek Yunan devlet adamı ve filozof Salon ve benzer şekilde Çin’de Konfiçyus toplumdaki refahı ve barışı tesis etmek için insan etkileşimi kurallarının önemini vurgulamışlardır.



AVUSTURYA OKULU
Daha yakın zamanlarda kurumsal ekonomi özellikle Carl Menger ve Ludwing von Mises gibi Avusturya Okulu’nun temsilcileri kadar Ludwing Lachmann, Friedrich von Hayek, Murray Rothbard ve Israel Kirsner gibi yeni-Avusturyalılar ve George Stigler ve Milton Friedman gibi Chicago ekonomistlerinden büyük etkiler almıştır. Avusturya Okulu’nun sınırlı insan bilgisi ve metodolojik bireyselciliğin içeriği ile ilgili kuralların analizinde katkısı olmuştur. Bu kurallar fikirleri, ırkları veya sosyal sınıflar gibi soyut kollektifleri değil, sadece insanları harekete geçirmektedir. Buna göre sadece bireyler dünyayı nesnel olarak okumaya muktedirdirler. Ve bu yüzden de dünyayı anlama kabiliyetlerinde ve değer yargılarında farklılıklar olacağı ileri sürülmektedir. Bundan sonra kişiler arası farklılıklar kolayca saygı görmemekte ve toplu amaçlarda birikmemektedir.

Avusturya Okulu’nun katkıları önemli analitik ve felsefik meydan okumalar ve rasyonel anlamda bahsettiğimiz tedbirli anlaşma teklifleri sunar. Ludwig von Mises kurumsal sosyalizm ile ilgili ilk eleştirisinde, bunun politik ana akımları ve ekonomik görüşleri hala tam olarak içine almadığı fikrini ortaya atmıştır. Bu iddiasının çizgisi daha sonraları Hayek Kirzner ve Rothbard tarafından da tanınmıştır. Onların ekonomik kurumlar ve kurallar üzerindeki ilham verici hükümleri bu makalede açık şekilde tekrar edilecektir.

Kurumsal ekonomi, ayrıca karmaşık ve gelişen bir sistem olarak, ekonomi kavramının üzerine temellenmiştir. Denge fikri, bu yaklaşıma sürekli bir durum olarak yabancıdır. Bazı tarihsel fikirlerin yerine ekonomik hayat bazı unsurların belirdiği, bazı unsurların kaybolduğu, insanların kendi değişik amaçlarına neyin uyduğunu seçtiği kademeli bir gelişme olarak görülmektedir.


ORDO LİBERALİZMİ, KAMU TERCİHİ VE DİĞER KAYNAKLAR
Bazen Alman Ordo-Liberal Okulu olarak da adlandırılan Freiburg Okulu, ekonomi ve kanunlardaki diğer geleneklere odaklanan bir kurumdur. Bunlar yıllarca Weimar Cumhuriyeti ve Nazi Almanya’sındaki temel rekabet kurallarında olan gerilemelerin zararlarını gösteren Walter Eucken ve Franz Böhm’dan etkilenmişlerdir. İskoç filozoflarının tanımladığı temel kurumları modern kitle toplumu kurumlarına politik partiler, bencil bürokratlar ve organize çıkar gruplarıyla uyarlamışlardır

Yeni Anglo-sakson güdüler kurumsal ekonomilerle ilgili olarak Ronald Coase’nin davranış-bozucu çalışmaları ile başlamıştır. Daha yakın zamanlardaki bazı fikirler James Buchanan , Gordon Tullock ve Mancur Olson gibi yazarların “ Kamu Tercihi Ekonomisi “ çalışmalarında ele alınmıştır. Kurumsal ekonomiye bilimsel içerikler ekleyen diğer bilgilere, ilk bölümlerde aktarılan Dougles North ve Eric Jones gibi uzun dönem ekonomi tarihçileri tarafından katkıda bulunulmuştur. Onlar toplumlar ve yargılama alanları arasındaki rekabetin nasıl daha fazla vatandaş oluşumuna, dostça girişim kurallarına, sınırlı hükümete, mülkiyet haklarına, işlem ve kanun kurallarına yol açtığını gösterirler. Ekonomi ve iş tarihçileri, ekonomilerin mukayeseli durumdan varoluşçu disipline dönüşmesinde etkilidirler.

Yeni organizasyon bilimi ayrıca kurumların belirli organizasyonların şekilleri ve verimlilikleri üzerindeki etkilerinin analizlerini de yapar. (Bu konudaki etkili kişiler Armen Alchian, Oliver Williamson, Yoram Barzel , Louis de Alessi.... vb.)

1980’lerde ve 1990’larda kurumsal iktisat, ekonomik eylemleri motive eden kurumların merkezi önemi üzerindeki sınırsız araştırmalara odaklanmaya başladı. Şimdilerde alan iki gruba ayrılmış görünüyor. Birinci grup analistler geleneksel neo-klasik ekonomilerden ve organizasyonlardan gelmektedirler. Onlar kurumların önemini kabul etmişlerdir ve bu fenomeni geleneksel ana akım ekonomilerine aşılamaya çalışırlar. Bizim de ait olduğumuz diğer grup, kurumsal ekonomilerin temel varsayımlarının “mükemmel bilgi” ve “akıl” gibi, neo-klasik refah ekonomilerinin kuralsal varsayımlarına uyumsuz olduğunu bulmuştur . İnsan değerleri, kavrayışlar ve davranışlarla ilgili temel varsayımlardan yeniden gelişen kurumsal ekonomilere göre sermaye hakkındaki eski bilgilerin çoğunu zarar olarak kabul edilen zor bir basamak olarak alırız. Bu makale, her ne kadar mükemmel olmasa da, riski çabuk görülebilen yeni entelektüel sonuçları çıkarmaya ve kamu politikalarının uzaklaşılan sonuçlarını göstermeye çalışmaktadır.

NOTLAR
1- Kurum kavramının , literatürde sayısız ve çatışan tanımlamaları vardır. Farklı disiplinlerden ve devirlerden gelen sosyal bilimciler bu kavramı birçok alternatif anlamlarla doldurmuşlardır.Bu yüzden bu kavrama genel olarak geçerli bir tanımlama verilemez. Bununla beraber, bu kitapta sıklıkla kullandığımız tanımlama ; insan davranışlarına kuralsal etkileri olan yaptırımlara sahip kurallara uygundur. Modern kurumsal ekonomilerin üzerinde uzlaşmaya vardığı bir tanımlama olarak belirir. Güncel İngiliz kullanımı sıklıkla burada tanımlanan kurumların kullanımını, organizasyonla karıştırır. Organizasyonlar paylaşılmış amaç ya da amaçların başarılmasını hedefleyen kaynakların sistematik düzenlemesidir. Bu yüzden 10 emir ve trafik kodlarını oluşturan kurumların olduğu yerde firmalar, bankalar ve hükümet yönetimleri amaçsal organizasyonlardır.

2- Pozitif ekonomiler kurumlarla ilgili olan insan değerlerinin analizlerine uzanır. Bu durumda ekonomistler kendi değer yargılarını yapmaktan ziyade sonuçların kesin değerleri ile ilgili bilimsel açıklamalar üretirler.

3- Avusturya Okulu ekonomisinin kurucusu Carl Menger milli ekonominin fenomenlerini (1883) yazdığında bir milletin hayatının direkt açıklamalarının, ekonomik milletin direkt sonuçları anlamına gelmediğine işaret etmiştir. Bunlar daha ziyade sayısız bireysel ekonomik çabaların sonuçlarıdır. Bunlar mutlaka bu açıdan teorik olarak açıklanmalıdır.

4- Okuyucuyu, sıkça duyulan ve bireysellik içermeyen; “ millet şunu arzu ediyor “, “Uluslar arası toplum bu probleme hazır bulunmalı “, “ Hükümet karar vermeli “ , “Millet 100 milyon nüfusa gerek duymaktadır “ , “ Dünya tarihi açıklayacaktır ” veya tanımlanamayan birlikteliklere referans olarak “ Yoksulluk 2020’de yok edilecektir gibi açıklamalara karşı uyanık olmaya davet ediliyor. Her olayda kimin özellikle rant kollamayı düşündüğünü, Onların sübjektif motivasyonlarının ne olduğunu ve neden onları ya da kendilerini, toplulukların arkasına gizlediklerini sormak oldukça eğitimseldir.
...........
:clap :clap :clap :clap :clap :clap :clap :clap :clap


Hardsolver
 

HTML

Üst