Kursakta Kalan Heves -Cüneyt Arcayürek

harbikiz

New member
Katılım
23 Haz 2007
Mesajlar
1,473
Reaction score
0
Puanları
0
15 Mayıs 2010

Yüksek Seçim Kurulu’nun kararı: Referandum tarihi 12 Eylül 2010!
60 gün nerede, 120 gün nerede?
YSK’nin kararı nerede, AKP’nin saptadığı tarih nerede?
Şu hukuk yok mu şu hukuk; AKP’yi bir kez daha çarptı.
Şimdi yargıdan, hukuktan yakınmasın, yargıyı ve hukuku AKP’nin hukuk, yargı anlayışına uydurmaya çalışmasın da ne yapsın RTE?
Anayasa Mahkemesi’nden, Danıştay’dan, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ndan, YARSAV’dan, barolardan, kendinden olmayan anayasa hukukçularından elbette şikâyetçi olacak… Elbette AKP hukuk anlayışına karşı çıkmalarını sineye çekmeyecekti.
Yıllarca uğraştı, didindi, söyledi, bağırdı çağırdı ve nihayet: Yüksek hukuk kurumlarını AKP’ye çevirmek için anayasa değişikliğine başvurdu.

Lakin Yüksek Seçim Kurulu’nu unuttu. YSK’nin bir yasa ile hükümetin veya partinin alacağı kararlara aykırı kararlar almasını önlerdi.
***
Ben yaptım kafası var ya, ben yaptım oldu kafası.
Muhalefetten gelen her öneriyi, uyarıyı mutlaka hükümet aleyhinde gören bir kafadır.
Referandum süresini 60 güne indirirken muhalefet uyardı. Referandum da bir seçimdir dedi. AKP aksini yaptı. Hukuk işte; YSK AKP’yi tersledi:
“Yasa gereği bir türden kurnazlıklar yasa önünde geçersizdir. Referandum seçimdir ve yasa gereği süre 120 gündür” dedi.
Başta AKP’nin, hükümetin baş hukukçusu Cemil Çiçek, muhalefet uyarısına, ne münasebet, referandum başka, seçim başkadır, diye karşı çıktılar. Savunularına dayanak yaptıkları gerekçe neydi, bilir misiniz:
120 gün çook fazla. Ekonomiye zarar veriyor!
120 günü YSK’den de geçirebilseler -Bülent Arınç ilan etti- AKP, anayasada, ola ki tek adam tek parti egemenliğini pekiştirecek daha başka değişiklikleri referandumdan geçirecekti!
Hevesler kursaklarda kaldı.
***
Lokmayı yutabilmek için yutkunup duruyorlar.
YSK’den sonra AKP adına açıklama yapan Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik; “Zorlama ile alınmış siyasi bir karar” dedi…
Hüseyin Çelik’in bu söylemi eksik. Şöyle demeliydi:
“Bu karar siyasi olmaktan da öteye ‘ideolojik zorlama’ bir karardır.”
Revaçta olsaydı komünizm, komünistler YSK’yi zorladı diyebilirdi.
Çaresiz karara uyacağız diyor.
Yapacakları başka bir şey varmış gibi.
***
Anayasa Mahkemesi yavaş yavaş gündemin ilk sıralarına tırmanıyor.
CHP paketin iptali için Yüksek Mahkeme’ye başvurdu.
Öncelikli tartışmalar: Yüksek Mahkeme başvuruyu esastan görüşecek mi, görüşmeyecek mi?
Mahkeme raportörü başvuruyu incelemeyi kısa kesecek mi?
Başkan Haşim Kılıç başvuruyu esastan görüşülmek üzere gündeme alacak mı?
Alındı gündeme. Paketi tümüyle iptal mi edebilir yoksa?.. Demokratik rejim, yargı erki açısından duyarlı olan iki maddeyi iptal eder. Gerisini halka havale eder mi?.. gibi sorular gündeme girdi bile.
İktidar AKP Anayasası’nın tek maddesine dokundurmak istemiyor.
Her yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürüyor diye CHP’yi topa tuttular.
Bu, kendinde hata, yanlış aramayan, ben yaptım oldu, benden daha doğru düşünen yok kafasının ürünü bir söylemdi.
İptal veya bir iki madde fark etmez. Referandum kararından sonra Anayasa Mahkemesi’nin kararının halka karşı alınmış bir karar olacağını savunmaya başlayacaklar.
Oysa mahkemenin yargıyla ilgili maddeleri iptal etmesi yargıda, siyasal ve toplumsal yaşamda gerginliği yumuşak zemine çekecek tek çare!
Bakalım AKP’nin anayasa konusundaki hevesi kursağında kalacak mı?


kaynak
 
En son hakimler savcılar kaldı bu yasayla onuda hükümüne geçirmeye çalışıyor umarım halk uyanmıştır çile çekmekten suçluların cezasız kalmasından bıkmıştır ve

Hayır
diyecektir
 
halk bunları sandığa gömecek.....
 
yeter artık.en son o kaldı en son bu kaldı.en son hakimler sawcılar kalsaydı sen bole konusmazdın.cunku sene buna yonlendirmezdi medya.yandas medya diosunuz bugun buyuk gazetelerden birini eline rastgele al hepsi chp propogandası yapıo.yargıclarıda kendi tarafına cekmeye calısomusmus.zaten bi tarafa cekilmiş olan hakimler we yargıçlar kurulunu ortaya getirmeye calısıo.anayasa mahkemesinin haline goruoz her yasa cıktıgında chp oraya kosuo.chpnin guwendigib bişi olmasa surekli oraya kosmaz.
 
elbette ki herkesin taraf olduğu bir görüş vardır. burada sözü geçen yandaş-taraf sözünden kasıt belli bir menfaat amacıyla, koşulsuz olarak iktidarın, gücün, sermayenin.... desteklenmesidir. günümüzde muhalefetin yanında yer almak hiç bir maddi çıkar sağlayamacağı gibi, aksine bir basın organın, gazetecinin (örnekleri mevcut) başına iş açabilir. bu nedenle muhalefetin yandaş basınından söz etmek mantıksızlıktır. buna daha çok aklın-mantığın birleşmesi denir; aynı bilimde olduğu gibi. asıl yiğit, baskılara ve yıldırmalara karşı doğruyu söyleyendir; halka lazım olan da bunlardır. diğerleri bir işe yaramaz, çöpe at gitsin. bunları, vasıfsız oldukları için, her yerde her zaman bolca bulabilirsin. bir toplumun tarihini geriye döndüremezsin, bunu düşünenler çok ciddi bir yanılgı içindedirler. toplum er geç bu olanları farkedecek ve geride kalmak isteyenleri bırakarak kendisi ilerlemeye devam edecektir.
 
OYUN İÇİNDE OYUN

Kim ne derse desin, bu kaset olayı AKP nin işidir. Meclisteki görüşmelerde kılı kılına geçen anayasa maddelerinin, paket olarak da referandumda evet veya hayır olarak başa baş geçeceği bir gerçektir. AKP için referandumu lehine çevirmenin en etkili ve tek yolu kaset kozunu piyasaya sürmektir. Öyle ya elinde CHP aleyhine oldukça geniş bir arşive sahiptir. Boşuna ABD ye de gidip gelinilmemiştir. Referandum sürecinde sürekli bel altına çalışılacak, böylece hem CHP hem de Baykal güç durumda bırakılacaktır. Sayın Baykal bu oyunu görmüş, onların hiç tahmin edemeyecekleri şekilde, koltuktan asla vazgeçmeyeceğini sanan bu tezgahçıları adeta şaşkına çevirmiştir.

Son 7-8 senede birilerinin dediği gibi “nerdeeeen nereye geldik” diye övünenlerin neyle övündükleri ortaya çıkmıştır. Sayelerinde yıpratılmadık kurumumuz kalmamıştır. Güven diye bir şey kalmadığı gibi herkes gölgesinden korkar hale gelmiştir. Toplum neredeyse tuvaletlerde bile “kamera var mı acaba” der olmuştur. Kamera aramaktan milletin gözleri kan çanağı olmuştur. Millet telefonda bile 3. kişi var mı endişesi duymaya başlamıştır. Millet artık, eşine, sevgilisine sevgi cümlelerini kuramaz olmuştur. Sevgi sözcükleri bile katledilmiştir. Birileri “Korkusu olmayan dinlenmekten gözetlenmekten niye çekinsin” diyebilmekte AMMAAA usulca, çaktırmadan önüne gelenin yatak odasına, tuvaletine, banyosuna girmekten de kendini alamamaktadır. Birileri bizleri acayip gözetliyor, kayda alıyor, diğerleri ise birbirinin omuzuna parmağıyla dürterek “Adam da yalanlamamış değil mi ? ” diyerek bindiği dalı bilmeden kesiyor.

Bir taraftan Anayasada belirtilen kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamen aykırı bir paket, muhteremin önünde zar zor 5 gün bekleyebiliyor. (Daha önce onaylayacak da kamuoyundan çekiniyor olsa gerek.) Anayasayı yok sayarak paketi onaylıyor. MHP ise bu suça ortak oluyor. MHP Anayasa mahkemesine gitmeyeceklerini referandumda halka anlatacaklarını söyleyerek minder dışına kaçmaya çalışıyor. Böylece CHP nin sırtından geçinme kurnazlığını kimsenin anlamayacağını sanıyor. “Nasıl olsa CHP anayasa mahkemesine başvuracak ve paket iptal edilecek, bizim başvurmamıza ne gerek var, ortada bir günah keçisi var” düşüncesiyle yanlışlarına bir yenisini ekliyor. Halkın, MHP nin CHP ile birlikte başvurmasını, böylece cumhurbaşkanlığı seçiminde sebep oldukları günahı hafifletmelerini beklediğini görmezden geliyor. Ne yazık ki MHP bu davranışıyla kendisi için önemli olmayabilen benim gibi düşünen vatandaşların kendisine olan güvenini ayaklar altına alıyor . Gomlegin ilk dugmesi yanlis iliklenince digerleri de yanlis gidermiş sözünü söylediğini unutuyor. Ama her ne hikmetse MHP ilk yanlışın farkına bile varamıyor .

Bir düşünür şöyle der “Bir tek kişiye yapılan bir saygısızlık, bütün topluma yapılan bir tehdittir”. MHP nin hiç olmazsa bu sözü duyması ve unutmaması gerekir. Eğer ortada bir tehdit varsa, hedefe birbirine destek olarak beraber yürünülebilme sanatını millete göstermeyi çok görmemelidir. MHP nin yürüdüğünü zannettiği o yolda bir gün kendisinin de desteksiz tek başınıza yürümek zorunda kalabileceğini aklından çıkarmamalıdır.

Diğer taraftan da bir takım haddini bilmezler ortaya çıkıp, kendilerini problem çözücü üstad zannedip, “Ey sayın Bahçeli, Ey sayın BAYKAL sözüm sizleredir” diyecek kadar küstahlaşabiliyor, nezaketten nasibini alamamış birileri “Ne zaman Deniz Baykal’a el uzatsak elimiz kırılmıştır..” diyerek beş para etmez ellerini öptürmeye cüret ediyor. Baykal’ın CHP den uzaklaştırdığı, yakasından tutup dışarı attıĞI kişilerin şu an nerede bulunduklarına bir bakıldığında BAYKAL’ın ne kadar doğru bir iş yaptığını görülüyor ve kendisini halk takdirle karşılıyor. Elini öptürmek için uzatılan eller elbette kırılmaya mahkumdur. Halk, CHP li olduğunu söyleyip yayın yoluyla CHP yi eleştirenlerin CHP ile yakından uzaktan bir gönül bağı olmayan kişiler olduklarını bildikleri gibi bunların Atatürkçü düşünceye asla sahip olmadıklarını, kişisel menfaatlerini hep ön planda tutan kişiler olduklarını artık biliyor.

Sayın BAYKAL en doğrusunu yapmıştır. Silah geri tepmiştir. Eğer bu işin içinde AKP yoksa kimin yaptığını ortaya çıkarmak hükümetin görevidir.

Ancak bir endişem var, Para vererek veya kandırarak (Baykal’a suikast olayında olduğunu sandığım gibi) suçu üstlenecek bir akıl hastasını bularak bu işten sıyrılma gayreti içinde olmaları olasılığıdır.

Baykal’ın tekrar genel başkanlığa bu aşamada dönmesi CHP için cinayet olur. CHP yi katletmek olur. RTE için de günlerin sayılı olduğunu kimse görmezden gelmesin. Birtakım güçler artık bu ülkede istediğini elde etmiştir. Son köprü referandumdur. Referandum sonrası bu köprüde imha edilecektir. Bundan sonraki sürecte bu güçlerin artık RTE ye de ihtiyaçları kalmayacaktır.

Bakın F.G. bile Deniz Baykalı telefonla arayarak desteğini belirtmiştir. Artık O’ da işin farkındadır ve oynanan filmin sonunu görebilmektedir.

HAYIRLI OLSUN
 
bir millet bu kadar güvensiz olunmaz
 
elbette ki herkesin taraf olduğu bir görüş vardır. burada sözü geçen yandaş-taraf sözünden kasıt belli bir menfaat amacıyla, koşulsuz olarak iktidarın, gücün, sermayenin.... desteklenmesidir. günümüzde muhalefetin yanında yer almak hiç bir maddi çıkar sağlayamacağı gibi, aksine bir basın organın, gazetecinin (örnekleri mevcut) başına iş açabilir. bu nedenle muhalefetin yandaş basınından söz etmek mantıksızlıktır. buna daha çok aklın-mantığın birleşmesi denir; aynı bilimde olduğu gibi. asıl yiğit, baskılara ve yıldırmalara karşı doğruyu söyleyendir; halka lazım olan da bunlardır. diğerleri bir işe yaramaz, çöpe at gitsin. bunları, vasıfsız oldukları için, her yerde her zaman bolca bulabilirsin. bir toplumun tarihini geriye döndüremezsin, bunu düşünenler çok ciddi bir yanılgı içindedirler. toplum er geç bu olanları farkedecek ve geride kalmak isteyenleri bırakarak kendisi ilerlemeye devam edecektir.

yanıldıgın konu gunumuzde iktidarın yanında olan diil muhalefetin yanında olan kazanıo neden biliomusun butun para patronları kendi istediklerini rahat rahat yapabilmek için artık bu iktidarın degişmesi gerektigini dusunuolar cunku bu iktidar warken istedikleri gibi at kosturamıolar.işte bu yuzden senin dedigin akıl mantık ilişkisi tersine donuo.eger bakarsan dogruyu sende anlarsın senin dedigin gibi baskılara we yıldırmalara karsı duran asıl yigitler her zaman çöpe atılcaklardan daha az sayıdadır.ama bugun nereye baqsan herkes akp dusmanı chp sempatizanı.
 
OYUN İÇİNDE OYUN

Kim ne derse desin, bu kaset olayı AKP nin işidir. Meclisteki görüşmelerde kılı kılına geçen anayasa maddelerinin, paket olarak da referandumda evet veya hayır olarak başa baş geçeceği bir gerçektir. AKP için referandumu lehine çevirmenin en etkili ve tek yolu kaset kozunu piyasaya sürmektir. Öyle ya elinde CHP aleyhine oldukça geniş bir arşive sahiptir. Boşuna ABD ye de gidip gelinilmemiştir. Referandum sürecinde sürekli bel altına çalışılacak, böylece hem CHP hem de Baykal güç durumda bırakılacaktır. Sayın Baykal bu oyunu görmüş, onların hiç tahmin edemeyecekleri şekilde, koltuktan asla vazgeçmeyeceğini sanan bu tezgahçıları adeta şaşkına çevirmiştir.

Son 7-8 senede birilerinin dediği gibi “nerdeeeen nereye geldik” diye övünenlerin neyle övündükleri ortaya çıkmıştır. Sayelerinde yıpratılmadık kurumumuz kalmamıştır. Güven diye bir şey kalmadığı gibi herkes gölgesinden korkar hale gelmiştir. Toplum neredeyse tuvaletlerde bile “kamera var mı acaba” der olmuştur. Kamera aramaktan milletin gözleri kan çanağı olmuştur. Millet telefonda bile 3. kişi var mı endişesi duymaya başlamıştır. Millet artık, eşine, sevgilisine sevgi cümlelerini kuramaz olmuştur. Sevgi sözcükleri bile katledilmiştir. Birileri “Korkusu olmayan dinlenmekten gözetlenmekten niye çekinsin” diyebilmekte AMMAAA usulca, çaktırmadan önüne gelenin yatak odasına, tuvaletine, banyosuna girmekten de kendini alamamaktadır. Birileri bizleri acayip gözetliyor, kayda alıyor, diğerleri ise birbirinin omuzuna parmağıyla dürterek “Adam da yalanlamamış değil mi ? ” diyerek bindiği dalı bilmeden kesiyor.

Bir taraftan Anayasada belirtilen kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamen aykırı bir paket, muhteremin önünde zar zor 5 gün bekleyebiliyor. (Daha önce onaylayacak da kamuoyundan çekiniyor olsa gerek.) Anayasayı yok sayarak paketi onaylıyor. MHP ise bu suça ortak oluyor. MHP Anayasa mahkemesine gitmeyeceklerini referandumda halka anlatacaklarını söyleyerek minder dışına kaçmaya çalışıyor. Böylece CHP nin sırtından geçinme kurnazlığını kimsenin anlamayacağını sanıyor. “Nasıl olsa CHP anayasa mahkemesine başvuracak ve paket iptal edilecek, bizim başvurmamıza ne gerek var, ortada bir günah keçisi var” düşüncesiyle yanlışlarına bir yenisini ekliyor. Halkın, MHP nin CHP ile birlikte başvurmasını, böylece cumhurbaşkanlığı seçiminde sebep oldukları günahı hafifletmelerini beklediğini görmezden geliyor. Ne yazık ki MHP bu davranışıyla kendisi için önemli olmayabilen benim gibi düşünen vatandaşların kendisine olan güvenini ayaklar altına alıyor . Gomlegin ilk dugmesi yanlis iliklenince digerleri de yanlis gidermiş sözünü söylediğini unutuyor. Ama her ne hikmetse MHP ilk yanlışın farkına bile varamıyor .

Bir düşünür şöyle der “Bir tek kişiye yapılan bir saygısızlık, bütün topluma yapılan bir tehdittir”. MHP nin hiç olmazsa bu sözü duyması ve unutmaması gerekir. Eğer ortada bir tehdit varsa, hedefe birbirine destek olarak beraber yürünülebilme sanatını millete göstermeyi çok görmemelidir. MHP nin yürüdüğünü zannettiği o yolda bir gün kendisinin de desteksiz tek başınıza yürümek zorunda kalabileceğini aklından çıkarmamalıdır.

Diğer taraftan da bir takım haddini bilmezler ortaya çıkıp, kendilerini problem çözücü üstad zannedip, “Ey sayın Bahçeli, Ey sayın BAYKAL sözüm sizleredir” diyecek kadar küstahlaşabiliyor, nezaketten nasibini alamamış birileri “Ne zaman Deniz Baykal’a el uzatsak elimiz kırılmıştır..” diyerek beş para etmez ellerini öptürmeye cüret ediyor. Baykal’ın CHP den uzaklaştırdığı, yakasından tutup dışarı attıĞI kişilerin şu an nerede bulunduklarına bir bakıldığında BAYKAL’ın ne kadar doğru bir iş yaptığını görülüyor ve kendisini halk takdirle karşılıyor. Elini öptürmek için uzatılan eller elbette kırılmaya mahkumdur. Halk, CHP li olduğunu söyleyip yayın yoluyla CHP yi eleştirenlerin CHP ile yakından uzaktan bir gönül bağı olmayan kişiler olduklarını bildikleri gibi bunların Atatürkçü düşünceye asla sahip olmadıklarını, kişisel menfaatlerini hep ön planda tutan kişiler olduklarını artık biliyor.

Sayın BAYKAL en doğrusunu yapmıştır. Silah geri tepmiştir. Eğer bu işin içinde AKP yoksa kimin yaptığını ortaya çıkarmak hükümetin görevidir.

Ancak bir endişem var, Para vererek veya kandırarak (Baykal’a suikast olayında olduğunu sandığım gibi) suçu üstlenecek bir akıl hastasını bularak bu işten sıyrılma gayreti içinde olmaları olasılığıdır.

Baykal’ın tekrar genel başkanlığa bu aşamada dönmesi CHP için cinayet olur. CHP yi katletmek olur. RTE için de günlerin sayılı olduğunu kimse görmezden gelmesin. Birtakım güçler artık bu ülkede istediğini elde etmiştir. Son köprü referandumdur. Referandum sonrası bu köprüde imha edilecektir. Bundan sonraki sürecte bu güçlerin artık RTE ye de ihtiyaçları kalmayacaktır.

Bakın F.G. bile Deniz Baykalı telefonla arayarak desteğini belirtmiştir. Artık O’ da işin farkındadır ve oynanan filmin sonunu görebilmektedir.

HAYIRLI OLSUN
bu kaset olayını bile ak partiye bile bağladınya helal olsun. Benim şahsi fikrim artık Sn. Baykal'ın Tayyip Erdoğan karşısında rakip olamayacağı gizli eller tarafından anlaşıldı ve Baykal'ı elemek için böyle bir oyunu tezgahladılar.Dünya T.C.'nin yaptığı güzel işleri konuşurken biz iç çekişmelerle zaman kaybediyoruz,birbirimizi üzüyoruz,düşmanlarımızı sevindiriyoruz.Halbuki Chp'lisi,Akp'lisi,Mhp'lisi hepimiz bu güzel ülkemiz için varız
 
Sevgili Abakus2013, bir ülkede iktidarın değilde muhalefetin sesi kesilmeye çalışılıyorsa düşmanı yanlış yerde aramayalım. Bu sesin kesilmesi kimin işine yarar düşünmek lazım. Sen de bu sesin kısılmasının kimin işine yarayacağını biliyorsun. Yazın çok duygusal ama kalbi duygularınla aklının bir karımşımı değil. Yani iyi niyetlisin ama samimi değilsin. Bir gazeteye veya bilinen bir medya grubuna sürekli muhalefet aleyhine servisler yapılıyorsa bunu yapanlar Türkiye sevdalısı CIA ajanları değil herhalde.

Bak güzel kardeşim, bu adamı kullanabilirsiniz diye ABD nin kulağına niçin fısıldanmıştır. Sakın bu haberin doğruluk payı yok deme o zaman kalbinle aklın arasındaki köprü yıkılmış derim.

Herşeyden önce ABD nin Irak' a saldırı planında A planı olmamıştır. ABD hiç bir zaman Türkiye'nin Irak politikasına karışmasını istemez. Teskerenin geçmemesi ABD nin kurnazlığı ile mümkün olmuştur. Kimlerin hayır kimlerin evet diyeceği bellidir. RTE nin kulağına bir şekilde grubunu serbest bırak, bunun sorumluluğunu üzerine alma fısıldanmıştır. Çünkü Türkiye' nin Irak politikasına karışması, ABD nin kürt politikasının çökmesi ve PKK nın imhası demektir. Teskerenin geçmemesiyle RTE nin yaptığı gibi mazlum rolünü bu sefer ABD oynamış sonuçta şerefli askerimizin başına çuval geçirilmiştir.

Şimdi günümüze gelelim. Artık ABD Irak'ta istediğini elde etmiştir. Ekonomisi çökmüş, halkı perişan, kılını senelerce kıpırdatamayacak bir Irak' ın yapacağı bir şey kalmamıştır. ABD nin ikinci oyun planında Irak'tan çekilmesi vardır. Yeni denenmemiş silahlarla İran'ın vurulması planı işleme konulmuştur. Ancak ABD için tehlike Iraktan çekildikten sonra bölünmüş Iraktaki karşı unsurların petrol varlığı ve gelirleri nedeniyle Kuzey Irak bölgesine saldırmaları olasılığının büyük olmasıdır. Bu karşı unsurlar olmasada İrana saldırıda İranın Kuzey Irakı cehenneme çevireceği kesindir. ABD bu aşamada emanetçi aramıştır. Ve bir zamanlar yürüttüğü fısıltı politikası vasıtasıyla RTE ye "Bak güzel kardeşim. Biz Iraktan çekiliyoruz, giderkende Kuzey ırakın size enteğre olmasını yani bağlanmasını düşünüyoruz. Böylece toprakları genişlemiş, petrol gelirleri nedeniyle zenginleşmiş hatta Kürt meselesini çözmüş bir lider olarak tarihe geçersiniz ve halkınız sizi 2. Atatürk olarak kabul eder ve halkınızın büyük sevgisini kazandığınız gibi, ortadoğunun islami lideri konumuna geçersiniz.

Ancak ABD olarak sizden isteklerimiz var. Kuzey Irak taki Kürt unsurların böyle bir enteğreye karşı olmamaları için açılımlar yapmanız lazım. Açılımlar olmalıki Kuzey Irak sizlere bağlandığında bu Kürt gruplar kendilerini yabacı hissetmesinler. Kendi ülkelerindeki gibi özgür olduklarını hissetsinler. Aksi takdirde bizler Kuzey Irak'ı resmen kürt devleti olarak tanımak zorunda kalabiliriz. Bu durumda ülkenizdeki kürtler de başkaldırıp Kuzey Irakla birleşmek isteyecek daha sonrada büyük Kürt devleti tehlikesi belirecektir. Bir de sizin Ermeni, Alevi, Roman, kıbrıs ta da açılımlar yapın ki Kuzey Irakın size enteğresi durumunda sesleri kısılsın.

Bu teklif RTE için Balı kaymak olmuştur. Aaah bilmezki ABD nin nasrettin hocanın kazan hikayesini oynadığını. İlk önce bak birlikteliğimizden kazan yavruladı (Kuzey Irak) demesi ardındanda kazan öldü (topraklarımızın bir bölümünün Kürt devleti adına kuzey Irak'a verilmesi) topraklarımızın bir bölümünün kaybedilmesi. Çok acı değil mi ?

Bak benim güzel kardeşim sana açık davet. Hükümet bütün servis işlerinin başında kim var, bu tezgahların amacı ne ? bulup çıkarsın. Senin yolundan gitmeyen namert olsun.

Lütfen gerçekleri görelim. Büyük düşünelim. Girdaba kendimizi kaptırmayalım.

Sevgilerimle
 
Sevgili Abakus2013, bir ülkede iktidarın değilde muhalefetin sesi kesilmeye çalışılıyorsa düşmanı yanlış yerde aramayalım. Bu sesin kesilmesi kimin işine yarar düşünmek lazım. Sen de bu sesin kısılmasının kimin işine yarayacağını biliyorsun. Yazın çok duygusal ama kalbi duygularınla aklının bir karımşımı değil. Yani iyi niyetlisin ama samimi değilsin. Bir gazeteye veya bilinen bir medya grubuna sürekli muhalefet aleyhine servisler yapılıyorsa bunu yapanlar Türkiye sevdalısı CIA ajanları değil herhalde.

Bak güzel kardeşim, bu adamı kullanabilirsiniz diye ABD nin kulağına niçin fısıldanmıştır. Sakın bu haberin doğruluk payı yok deme o zaman kalbinle aklın arasındaki köprü yıkılmış derim.

Herşeyden önce ABD nin Irak' a saldırı planında A planı olmamıştır. ABD hiç bir zaman Türkiye'nin Irak politikasına karışmasını istemez. Teskerenin geçmemesi ABD nin kurnazlığı ile mümkün olmuştur. Kimlerin hayır kimlerin evet diyeceği bellidir. RTE nin kulağına bir şekilde grubunu serbest bırak, bunun sorumluluğunu üzerine alma fısıldanmıştır. Çünkü Türkiye' nin Irak politikasına karışması, ABD nin kürt politikasının çökmesi ve PKK nın imhası demektir. Teskerenin geçmemesiyle RTE nin yaptığı gibi mazlum rolünü bu sefer ABD oynamış sonuçta şerefli askerimizin başına çuval geçirilmiştir.

Şimdi günümüze gelelim. Artık ABD Irak'ta istediğini elde etmiştir. Ekonomisi çökmüş, halkı perişan, kılını senelerce kıpırdatamayacak bir Irak' ın yapacağı bir şey kalmamıştır. ABD nin ikinci oyun planında Irak'tan çekilmesi vardır. Yeni denenmemiş silahlarla İran'ın vurulması planı işleme konulmuştur. Ancak ABD için tehlike Iraktan çekildikten sonra bölünmüş Iraktaki karşı unsurların petrol varlığı ve gelirleri nedeniyle Kuzey Irak bölgesine saldırmaları olasılığının büyük olmasıdır. Bu karşı unsurlar olmasada İrana saldırıda İranın Kuzey Irakı cehenneme çevireceği kesindir. ABD bu aşamada emanetçi aramıştır. Ve bir zamanlar yürüttüğü fısıltı politikası vasıtasıyla RTE ye "Bak güzel kardeşim. Biz Iraktan çekiliyoruz, giderkende Kuzey ırakın size enteğre olmasını yani bağlanmasını düşünüyoruz. Böylece toprakları genişlemiş, petrol gelirleri nedeniyle zenginleşmiş hatta Kürt meselesini çözmüş bir lider olarak tarihe geçersiniz ve halkınız sizi 2. Atatürk olarak kabul eder ve halkınızın büyük sevgisini kazandığınız gibi, ortadoğunun islami lideri konumuna geçersiniz.

Ancak ABD olarak sizden isteklerimiz var. Kuzey Irak taki Kürt unsurların böyle bir enteğreye karşı olmamaları için açılımlar yapmanız lazım. Açılımlar olmalıki Kuzey Irak sizlere bağlandığında bu Kürt gruplar kendilerini yabacı hissetmesinler. Kendi ülkelerindeki gibi özgür olduklarını hissetsinler. Aksi takdirde bizler Kuzey Irak'ı resmen kürt devleti olarak tanımak zorunda kalabiliriz. Bu durumda ülkenizdeki kürtler de başkaldırıp Kuzey Irakla birleşmek isteyecek daha sonrada büyük Kürt devleti tehlikesi belirecektir. Bir de sizin Ermeni, Alevi, Roman, kıbrıs ta da açılımlar yapın ki Kuzey Irakın size enteğresi durumunda sesleri kısılsın.

Bu teklif RTE için Balı kaymak olmuştur. Aaah bilmezki ABD nin nasrettin hocanın kazan hikayesini oynadığını. İlk önce bak birlikteliğimizden kazan yavruladı (Kuzey Irak) demesi ardındanda kazan öldü (topraklarımızın bir bölümünün Kürt devleti adına kuzey Irak'a verilmesi) topraklarımızın bir bölümünün kaybedilmesi. Çok acı değil mi ?

Bak benim güzel kardeşim sana açık davet. Hükümet bütün servis işlerinin başında kim var, bu tezgahların amacı ne ? bulup çıkarsın. Senin yolundan gitmeyen namert olsun.

Lütfen gerçekleri görelim. Büyük düşünelim. Girdaba kendimizi kaptırmayalım.

Sevgilerimle
benim de şahsi fikrim Tayyip Erdoğan'ın en büyük hatası Irak Savaşı'dır.YÜCE ALLAH(C.C.) güzel milletimizi korumuştur,çünkü teskereye evet demişti.(Tabi duyduklarımıza göre konuşuyorum,arkaplanda neler konuşuldu,neler imzalandı bilmiyoruz)Esasında o anlaşmaya göre TSK Irak'a girip pkkyı temizleyebilecekti ama abd nin bizden istekleri daha ağırdı.Gelelim çuval olayına.Çuval olayı tamamen bir rezalettir ama bu da başbakanın girişimleriyle büyük bir kaosa neden olmadan çözüldü.Herşeyin zamanı var zaman gelir T.C. dünyaya hükmeder(ogünleri sabırsızlıkla bekliyorum)abd bizim uğraştığımız sorunlarla uğraşır.30 yıldır pkk sorunuyla uğraşıyoruz ve bugüne kadar ağır darbeler almıştır pkk terör örgütü.ama bu sadece pkk değilki.İç ve dış mihraklar diyordu Gazi Mustafa Kemal Atatürk.İşte pkknın bitirilememesinin asıl nedeni bu bağlantıların kesilememiş olmasıdır.Düşünsenize hiçbir ülke yanımızda değil dost diyebileceğimiz 2-3 ülke sayabiliriz onların da durumları ortada.Ergenekon olayı çok eski bir olaydır.Bunu bile ak partinin oyunu diye vatandaşı kandırmak istediler fakat başaramadılar.Ecevit sapasağlamken nasıl oldu da bir anda o hale geldi.Bunun cevabını hiçkimse veremiyor.Bu işler bizim burada konuştuğumuz gibi kolay işler değil.Herşey zaman alıyor inşallah ülkemizin geleceği daha güzel olacak.Eleştirmek güzel bir şeydir fakat hakaret insanoğluna yakışmaz günümüzde siyasette yapılan da budur malesef.SAYGILARIMLA
 
Sevgili abakus2013 kardeşim, her şeyden önce yazı üslubundaki nezaketinden dolayı teşekkür ederim. Keşke herkesle bu şekilde konuşabilmek mümkün olsa. Sizinle bazı hususlarda bir birine çok yakın düşüncelerde olmak elbette çok güzel. Ergenekon vardır veya yoktur onu bilmem (bunu mahkemeler ortaya çıkaracak) ancak gözaltına almaların, içeri tıkmaların şekline ve zamanlamasına bakılınca ve suçlananların ne ile suçlandıklarını bile bilmeden aylarca yattıkları göz önüne alınınca böyle bir sürece nasıl saygı duyarım. Nasıl olumlu bakarım. Belirli bir medya grubuna her operasyonun bilgi ve belgeleri sürekli servis ediliyor ve suçluları hakkında tek bir işlem bile yapılmıyorsa nasıl saygı duyabilirim. Referandumun süresinin yangından mal kaçırır gibi 60 güne indirilmesi indirilmesi için çalışılıyor, 120 gün için feryadlar basılıyorsa, Anayasanın kuvvetler aykırılığı ilkesine tamamen aykırı bir paketin anayasa mahkemesinden döneceğini bile bile, meclis günlerce meşgul ediliyorsa nasıl saygı duyarım, nasıl olumlu bakarım. Nasıl güven duyarım böyle bir yönetim anlayışına. 6-7 yıl öncesinde sesini çıkarmaya çekinen hainlerin, ülkem toprakları üzerinde “Ermenilerden özür diliyoruz” diyebilecek cesareti bulabiliyorsa, hatta ülkeyi idare edenler bile tarihimizle yüzleşmemiz gerekiyor diyebiliyorsa nasıl saygı duyarım, nasıl olumlu bakarım. Bu iktidarın yaptığı elbette güzel şeyler var ama benim için karnımın doymasından çok insan hakları ilgilendirir.
Sevgilerimle
 
Sevgili abakus2013 kardeşim, her şeyden önce yazı üslubundaki nezaketinden dolayı teşekkür ederim. Keşke herkesle bu şekilde konuşabilmek mümkün olsa. Sizinle bazı hususlarda bir birine çok yakın düşüncelerde olmak elbette çok güzel. Ergenekon vardır veya yoktur onu bilmem (bunu mahkemeler ortaya çıkaracak) ancak gözaltına almaların, içeri tıkmaların şekline ve zamanlamasına bakılınca ve suçlananların ne ile suçlandıklarını bile bilmeden aylarca yattıkları göz önüne alınınca böyle bir sürece nasıl saygı duyarım. Nasıl olumlu bakarım. Belirli bir medya grubuna her operasyonun bilgi ve belgeleri sürekli servis ediliyor ve suçluları hakkında tek bir işlem bile yapılmıyorsa nasıl saygı duyabilirim. Referandumun süresinin yangından mal kaçırır gibi 60 güne indirilmesi indirilmesi için çalışılıyor, 120 gün için feryadlar basılıyorsa, Anayasanın kuvvetler aykırılığı ilkesine tamamen aykırı bir paketin anayasa mahkemesinden döneceğini bile bile, meclis günlerce meşgul ediliyorsa nasıl saygı duyarım, nasıl olumlu bakarım. Nasıl güven duyarım böyle bir yönetim anlayışına. 6-7 yıl öncesinde sesini çıkarmaya çekinen hainlerin, ülkem toprakları üzerinde “Ermenilerden özür diliyoruz” diyebilecek cesareti bulabiliyorsa, hatta ülkeyi idare edenler bile tarihimizle yüzleşmemiz gerekiyor diyebiliyorsa nasıl saygı duyarım, nasıl olumlu bakarım. Bu iktidarın yaptığı elbette güzel şeyler var ama benim için karnımın doymasından çok insan hakları ilgilendirir.
Sevgilerimle

sevgili kardeşim herkes istediğini söyleyebilsin ki herkesin ne olduğu ortaya çıksın.Bu güzel milletimiz için bir kayıp değil aksine büyük bir kazançtır.Biz T.C. vatandaşlarının hiçkimseyle sorunu yoktur.Herkes bu vatan topraklarında eşit haklara sahiptir.Yeter ki bu güzel vatanımız için kötü emelleri olmasın.Ergenekon konusunda çok yanlışlar da yapılıyor.Sadece ergenekonda değil çok yanlışlar yapılmıştır ve yapılıyor da sana katılıyorum.Ermenilerden özür dileyenleri tarih elbet yargılayacaktır.Ben bu olayı sadece şu şekilde olumlu karşılardım.Karşılıklı iki devlet vatandaşları dostluklarını pekiştirmek için karşılıklı böyle birşey yapsalardı o zaman olurdu.Ama bu şekilde olmaz.Çok doğru diyorsun ilk önce insanların hakkı önemlidir,bunu başarabilirsek zaten ne ülkemizde,ne de dünyada bu kadar adaletsizlik olur.Asıl ben sana teşekkür ederim,SAYGILARIMLA
 
12 eylül cunta anayasasının kaç maddesi değiştirilirse o kardır.

Faşist anayasaya sarılanlara inat: EVET
 
Sevgili abakus2013 " herkes istediğini söylesin" sözüne katılamıyorum. Bu gün ülkemde kendi vatandaşım ermenilere soykırım yapılmıştır" derse, bu soykırım için lobi faaliyetini yürüten güçlere yarar. " Kendi ülkesinin aydınları bile soykırımı kabul ediyor" noktasına getirirki bu da onların ellerindeki baskı unsurlarını kuvvetlendirir. Ermeni soykırımını tanıyoruz diyenlerin art niyetle söylememiş olabileceklerini nasıl düşünebiliriz. Bunda bir art niyetin olduğu apaçık ortadadır. Ülkemde biri çıkıp sözde bir soykırımı kabul ederek özürdilemeye kalkarsa biri de çıkıp yahudilerden de Kureyza kabilesine yapılanlar için özür dileyin derse ne olur bu işin sonu. Elbette bu ülkede bütün vatandaşlar eşittir. Ancak bu eşitlik hainlik etmelerine verilecek bir eşitlik değildir. Ergenekon meselesine gelince " evet yanlış uygulamalar olmuştur demek" beni rahatlatmıyor. Eğer bu iktidarın peşine takılıp gideceksem önce onun insan hakları ihlalleri konusunda güven duymam lazım. Böyle bir güveni duyabilmem içinde iktidar sahiplerinin referandumdaki 60 gün acelesi gibi aceleci davranmalarını, böyle bir suçlamadan kurtulmaları için sorumluların yakalanmalarını beklerim. Bunları kenara bırakıp bu iktidarın peşine takılıp gitmemi kimse beklemesin. Düşünebiliyormusun, bir başbakan yıkılmış tükenmiş bir Osmanlıdan bir devlet çıkaran AtatürK' ün silah arkadaşı İsmet İnönüden Hitler benzetmesi çıkarabiliyor. Yarın bir günde eline imkan geçecek olursa 19 mayıs 1919'a kadar gidedek. Ah Güzel kardeşim, senin gibi değerli bir arkadaşla yol arkadaşlığı yapmak isterdim. Bu yolda beraber yürüyebilmek için bu iktidarın bana güven vermesi lazım önce.

Diyebilirsin ki gelecek olan iktidara nasıl güvenebiliyorsun. Umudum var güzel kardeşim. Sadece umudum. İnsanlar yaşadıklarından ders almıştır diye düşünüyorum ve bu umutla değişim diyorum.

Sevgilerimle
 
redyellow2 ye sözüm.

"12 Eylül cunta yasasının kaç maddesi değişirse o kardır" anlayışını renk körlüğüne bağlıyorum.

12 Eylül öncesi dönemi bizzat yaşamayanın, ne 12 Eylül cuntasını yorumlamaya, ne de 12 eylül yasalarını bugüne bağlayarak yorumlamaya hakkı vardır.

Cem Yılmaz'a gelince. Mütemadiyen Kılıçdaroğlu' nun veya CHP nin adının geçtiği her yazıya papağan gibi hep aynı sözlerle saldıran nezaketten nasibini alamamış kişiler için yazdığım bir söze senin bu şekilde cevaplaman çok garibime geldi. Sen niye üstüne alındın anlayamadım. Bu nezaketten nasibini alamamışlar ALTIN PAPAĞAN ödülünü hakediyorlar.
 
Sevgili abakus2013, bir ilave yapmak istedim. Herkes istediğini söylesin demiştin. Herkesin istediğini söylemesi için ilk önce seçim barajının indirilmesinin ötesinde bu barajın kaldırılması gerekir. Toplumun her kesiminin temsil edilmediği meclis kaos yaratır. Seçim barajı için istikrar için bu baraj gerekli veya barajı düşürürsek pkk naha çok millet vekili çıkarır gerekçelerine sığınma kurnazlığı yapmasınlar. Bu iktidarın sürekli kurnazlık peşinde olduğunu bilmeyen mi var ? En büyük örneği dokunulmazlıkların kaldırılması. Bunda bile yan çizdiler. İktidar kurnazlık yarışının yapıldığı yer değil, halka güven verilme yarışının yapıldığı yer olmalıdır. Tüm kurumlara atamaları, en yüksek oy alana göre değilde en az oy alan kendi zihniyetindeki kişileri atayarak yaptılar. Bu bile insan hakkı ihlalidir. Geçmişte de böyle şeyler oldu denilebilir ama iki yanlışın bir doğru ettiği nerede görülmüştür.
Sevgilerimle
 
Sevgili abakus2013 " herkes istediğini söylesin" sözüne katılamıyorum. Bu gün ülkemde kendi vatandaşım ermenilere soykırım yapılmıştır" derse, bu soykırım için lobi faaliyetini yürüten güçlere yarar. " Kendi ülkesinin aydınları bile soykırımı kabul ediyor" noktasına getirirki bu da onların ellerindeki baskı unsurlarını kuvvetlendirir. Ermeni soykırımını tanıyoruz diyenlerin art niyetle söylememiş olabileceklerini nasıl düşünebiliriz. Bunda bir art niyetin olduğu apaçık ortadadır. Ülkemde biri çıkıp sözde bir soykırımı kabul ederek özürdilemeye kalkarsa biri de çıkıp yahudilerden de Kureyza kabilesine yapılanlar için özür dileyin derse ne olur bu işin sonu. Elbette bu ülkede bütün vatandaşlar eşittir. Ancak bu eşitlik hainlik etmelerine verilecek bir eşitlik değildir. Ergenekon meselesine gelince " evet yanlış uygulamalar olmuştur demek" beni rahatlatmıyor. Eğer bu iktidarın peşine takılıp gideceksem önce onun insan hakları ihlalleri konusunda güven duymam lazım. Böyle bir güveni duyabilmem içinde iktidar sahiplerinin referandumdaki 60 gün acelesi gibi aceleci davranmalarını, böyle bir suçlamadan kurtulmaları için sorumluların yakalanmalarını beklerim. Bunları kenara bırakıp bu iktidarın peşine takılıp gitmemi kimse beklemesin. Düşünebiliyormusun, bir başbakan yıkılmış tükenmiş bir Osmanlıdan bir devlet çıkaran AtatürK' ün silah arkadaşı İsmet İnönüden Hitler benzetmesi çıkarabiliyor. Yarın bir günde eline imkan geçecek olursa 19 mayıs 1919'a kadar gidedek. Ah Güzel kardeşim, senin gibi değerli bir arkadaşla yol arkadaşlığı yapmak isterdim. Bu yolda beraber yürüyebilmek için bu iktidarın bana güven vermesi lazım önce.

Diyebilirsin ki gelecek olan iktidara nasıl güvenebiliyorsun. Umudum var güzel kardeşim. Sadece umudum. İnsanlar yaşadıklarından ders almıştır diye düşünüyorum ve bu umutla değişim diyorum.

Sevgilerimle

sevgili ÇIKIŞYOK kardeşim nasılki biz bazı konularda ayrı düşünebiliyoruz hükümetin yaptığı poltikaların haricinde muhalefet partilerinin de kendi politikalarını oluşturması lazım eğer üretirlerse akp hem bu kadar çok yanlışa düşmeyecek hem de milletin onlara bakış açısı değişecek ben Tayyip Erdoğan'ın bazı davranışlarını,sözlerini beğenmiyorum Sevgili Baykal onu hitlere benzetti diye o da kalkıp ölmüş birinin ardından böyle bir söz söylemesi pek yakışık almadı.Almanya dünya savaşında neredeyse yok olmuştu.O Almanya şimdi dünyanın sayılı ülkeleri arasında.İşte bizim içeride ilk önce birliği sağlamamız lazım göreceksin öbür sorunlar o kadar kolay çözülecek ki.Umutsuz yaşanmaz sevgili kardeşim hem de bizim gibi dini müslüman olan insanlar hiçbir zaman umutsuz yaşayamaz.Gelecek inşallah güzel vatanımız ve İslam ülkeleri için çok güzel olur.
Saygılarımla
 
sevgili ÇIKIŞYOK kardeşim nasılki biz bazı konularda ayrı düşünebiliyoruz hükümetin yaptığı poltikaların haricinde muhalefet partilerinin de kendi politikalarını oluşturması lazım eğer üretirlerse akp hem bu kadar çok yanlışa düşmeyecek hem de milletin onlara bakış açısı değişecek ben Tayyip Erdoğan'ın bazı davranışlarını,sözlerini beğenmiyorum Sevgili Baykal onu hitlere benzetti diye o da kalkıp ölmüş birinin ardından böyle bir söz söylemesi pek yakışık almadı.Almanya dünya savaşında neredeyse yok olmuştu.O Almanya şimdi dünyanın sayılı ülkeleri arasında.İşte bizim içeride ilk önce birliği sağlamamız lazım göreceksin öbür sorunlar o kadar kolay çözülecek ki.Umutsuz yaşanmaz sevgili kardeşim hem de bizim gibi dini müslüman olan insanlar hiçbir zaman umutsuz yaşayamaz.Gelecek inşallah güzel vatanımız ve İslam ülkeleri için çok güzel olur.
Saygılarımla

Sevgili kardeşim, Açıklamaların için çok teşekkür ederim. Aynı yolda yürümesek bile, birbirine paralel yolda seninle konuşarak yürümek mutluluk verici. Bakarsın birbirine yakın olan bu iki paralel yol arasındaki mesafe kapanmış, aynı yolda yürümüş oluruz. Senin yolun, benim yolum olmaz zaten. Milletin refahına, huzuruna çıkan tek yol var. Birbirine paralel binlerce yol olsa da :smile:

Sevgi ve saygılarımla
 
Geri
Üst