streetboy
New member
- Katılım
- 21 Nis 2007
- Mesajlar
- 148
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 37
Kuranda BaĞzi Ayetler
96-alak: sÜresİ (ilk inen ayet)
1 - yaratan rabbinin adıyla oku!
2 - o, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı.
3 - oku! rabbin sonsuz kerem sahibidir.
4 - o rab ki kalemle yazmayı öğretti.
5 - İnsana bilmediği şeyleri öğretti.
6 - hayır! doğrusu (kâfir) insan azgınlık eder.
7 - kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için.
8 - muhakkak ki dönüş mutlaka rabbinedir.
9 - 10 - namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?
11 - gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) doğru yolda olur,
12 - veya kötülüklerden sakınmayı emrederse?
13 - gördün mü, ya bu (adam, hakkı) yalanlar, yüzçevirirse,
14 - o adam, allah\'ın kendini gördüğünü hiç bilmiyor mu?
15 - 16 - hayır, hayır! eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.
17 - o zaman o taraftarlarını yardıma çağırsın.
18 - biz de zebanileri çağıracağız
36-yasİn: (dünya yapılmadan 1000 sene önce olan süre)
1 - yâsîn.
2-3 - ey muhammed! hikmetli kur\'ân\'a andolsun ki, sen risâlet görevi
4 - dosdoğru bir yol üzerindesin.
5-6 - babaları korkutulmamış ve kendileri de gafil olan bir kavmi, çok güçlü ve çok merhametli olan allah\'ın indirdiği (kur\'ân) ile korkutasın.
7 - andolsun ki onların çoğunun üzerine azab sözü hak olmuştur. onlar imana gelmezler.
8 - Çünkü biz onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz. o kelepçeler çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.
9 - hem önlerinden bir sed, arkalarından bir sed çekmişiz, kendilerini sarmışızdır. baksalar da görmezler.
10 - onları korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar.
11 - sen ancak kur\'ân\'a tabi olan ve görünmediği halde rahman olan allah\'tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele.
12 - gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onların önceden yapıp gönderdiklerini ve bıraktıkları eserlerini yazarız. zaten biz her şeyi açık bir kütükte, bir \"imam-ı mübin\"de (ana kitapta, yani levh-i mahfuzda) sayıp tesbit etmişizdir.
13 - sen onlara, o şehir halkını örnek ver. hani oraya peygamberler gelmişti.
14 - hani biz onlara iki peygamber göndermiştik, fakat onlar ikisini de yalanlamışlardı. biz de (onları) üçüncü bir peygamberle destekledik. onlara: \"Şüphesiz ki biz size gönderilmiş elçileriz.\" dediler.
15 - onlar da: \"siz bizim gibi insandan başka birşey değilsiniz, hem rahman olan allah, hiçbir şey indirmedi. siz sadece yalan söylüyorsunuz.\" dediler.
16 - peygamberler dediler ki: \"rabbimiz biliyor ki biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz.\"
17 - \"bize düşen de sadece apaçık tebliğdir.\"
18 - onlar dediler ki: \"herhalde biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun ki, sizi hiç tınmadan taşlarız ve mutlaka bizden size pek acıklı bir azab dokunur.\"
19 - peygamberler de şöyle cevap verdiler: \"sizin uğursuzluğunuz beraberinizdedir. size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? doğrusu siz israfı âdet etmiş bir kavimsiniz.\"
20 - o sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve: \"ey kavmim! uyun o elçilere!\"
21 - \"uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermişlerdir.\"
22 - \"bana ne oluyor da kulluk etmeyecekmişim beni yaratana? hep döndürülüp o\'na götürüleceksiniz.\"
23 - \"hiç ben o\'ndan başka ilâhlar edinir miyim? eğer o rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar.\"
24 - \"Şüphesiz ki ben, o zaman apaçık bir sapıklık içinde olurum.\"
25 - \"Şüphesiz ki ben, rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni.\"
26 - (sonra ona) \"haydi gir cennete!\" denildi. o da dedi ki: \"ne olurdu kavmim bilseydi!\"
27 - \"rabbimin beni bağışladığını ve beni kendilerine ikram edilen kullarından kıldığını.\"
28 - biz arkasından kavminin üzerine bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.
29 - sadece bir gürültü oldu, onlar da hemen sönüverdiler.
30 - yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine glen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.
31 - görmediler mi ki, kendilerinden önce nice kuşakları helak etmişiz. onlar artık kendilerine dönüp gelmiyorlar.
32 - onların hepsi toplanıp, sadece bizim huzurumuza getirilmişlerdir.
33 - hem bir delildir onlara ölü toprak. biz ona hayat verdik ve ondan taneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar.
34 - biz orada hurmalıklardan, üzüm bağlarından bahçeler yaptık. İçlerinde pınarlardan sular fışkırttık.
35 - (bunu), onun ürününden ve kendi elleriyle yaptıklarından yesinler diye (yaptık). hâlâ şükretmeyecekler mi?
36 - yerin bitkilerinden, kendi nefislerinden ve daha bilemeyecekleri şeylerden bütün çiftleri yaratan allah\'ın şanı ne yücedir.
37 - gece de onlara bir delildir. biz ondan gündüzü soyar çıkarırız, bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlar.
38 - güneş de bir delildir ki kendi yolunda akıp gidiyor. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen allah\'ın takdiridir.
39 - ay\'a gelince, ona menziller tayin ettik. nihayet o eski hurma salkımının çöpü gibi (yay haline) dönmüştür.
40 - ne güneşin aya çatması yaraşır, ne de gece gündüzü geçebilir; onların her biri kendi yörüngesinde yüzerler.
41 - onlar için bir delil de bizim, onların neslini dolu bir gemide taşımamızdır.
42 - yine kendileri için onun gibi binecek şeyler yaratmamızdır.
43 - eğer dilesek onları boğarız da o zaman ne onların feryadına yetişen bulunur, ne de onlar kurtarılır.
44 - ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamana kadar yaşatmak başka.
45 - durum böyle iken onlara: \"Önünüzdekinden ve arkanızdakinden korkun ki size rahmet edilsin\" denildiği zaman,
46 - ve kendilerine rablerinin âyetlerinden herhangi bir âyet geldiği zaman mutlaka ondan yüz çevirirler.
47 - onlara: \"allah\'ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın\" dendiği zaman, o kâfirler, müminler için: \"allah\'ın dileyince doyurabileceği kimseyi biz mi doyuracağız? siz apaçık bir sapıklık içinde değil de nesiniz?\" dediler.
48 - yine onlar: \"eğer doğru söylüyorsanız bu (kıyamet) vaadi ne zaman?\" diyorlar.
49 - onlar sadece bir tek çığlığa bakıyorlar, bir çığlık ki, onlar çekişip dururken kendilerini yakalayıverir.
50 - o zaman bir vasiyette bile bulunamazlar. ailelerine de dönemezler.
51 - sûr\'a üfürülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden rablerine doğru akın ediyorlar.
52 - onlar: \"eyvah başımıza gelenlere! mezarımızdan bizi kim kaldırdı? o rahmân\'ın vaad buyurduğu işte bu imiş. gönderilen peygamberler de doğru söylemişler\" derler.
53 - başka değil, sadece bir tek çığlık olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza getirilmişlerdir.
54 - artık bugün hiç kimseye zerre kadar zulmedilmez. ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.
55 - gerçekten cennetlik olanlar bugün bir meşguliyet içinde zevk etmektedirler.
56 - kendileri ve eşleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuşlardır.
57 - onlara orada bir meyve vardır. İsteyecekleri her şey onlarındır.
58 - (onlara) rahîm olan rab\'den \"selâm\" sözü vardır.
59 - ey günahkârlar! bugün siz bir tarafa ayrılın.
60-61 - \"ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi?\" (buyurulacak)
62 - böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çıkardı. ya o zaman düşünmüyor muydunuz?
63 - İşte bu size vaad edilen cehennemdir.
64 - bugün yaslanın ona bakalım inkâr ettiğiniz için.
65 - bugün biz onların ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şahitlik eder.
66 - hem dileseydik gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi. fakat nereden görecekler?
67 - yine dileseydik oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri dönebilirlerdi.
68 - bununla beraber kimin ömrünü uzatıyorsak, yaratılışta onu (güç ve kuvvetini alarak) tersine çeviriyoruz. hâlâ akıllanmayacaklar mı?
69 - biz ona şiir öğretmedik. bu ona yaraşmaz da... o sadece bir öğüt ve apaçık bir kur\'ân\'dır.
70 - (bu), diri olanları uyarmak ve kâfirlere de azab sözünün hak olması içindir.
71 - Şunu da görmediler mi: biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakım hayvanlar yaratmışız da onlara sahip bulunuyorlar.
72 - onları, kendilerinin hizmetine vermişiz de, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
73 - onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. hâlâ şükretmeyecekler mi?
74 - onlar, allah\'tan başka birtakım ilâhlar edindiler. güya yardım olunacaklar.
75 - onların, onlara yardıma güçleri yetmez. kendileri ise onlar için bazı askerlerdir.
76 - o halde onların sözleri seni üzmesin. biz onların içlerini de biliriz, dışlarını da.
77 - İnsan, kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi de, şimdi apaçık bir hasım kesildi?
78 - yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: \"kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?\" dedi.
79 - de ki: \"onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı bilir.\"
80 - size o yeşil ağaçtan bir ateş yapan o\'dur. Şimdi siz ondan tutuşturmaktasınız.
81 - gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil midir? elbette kâdirdir. Çünkü o her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir.
82 - o\'nun emri, bir şeyi dileyince ona sadece \"ol!\" demektir. o da hemen oluverir.
83 - o halde her şeyin mülkü ve tasarrufu (hükümranlığı) elinde bulunan allah\'ın şanı ne yücedir. siz de yalnız o\'na döndürüleceksiniz
96-alak: sÜresİ (ilk inen ayet)
1 - yaratan rabbinin adıyla oku!
2 - o, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı.
3 - oku! rabbin sonsuz kerem sahibidir.
4 - o rab ki kalemle yazmayı öğretti.
5 - İnsana bilmediği şeyleri öğretti.
6 - hayır! doğrusu (kâfir) insan azgınlık eder.
7 - kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için.
8 - muhakkak ki dönüş mutlaka rabbinedir.
9 - 10 - namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?
11 - gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) doğru yolda olur,
12 - veya kötülüklerden sakınmayı emrederse?
13 - gördün mü, ya bu (adam, hakkı) yalanlar, yüzçevirirse,
14 - o adam, allah\'ın kendini gördüğünü hiç bilmiyor mu?
15 - 16 - hayır, hayır! eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.
17 - o zaman o taraftarlarını yardıma çağırsın.
18 - biz de zebanileri çağıracağız
36-yasİn: (dünya yapılmadan 1000 sene önce olan süre)
1 - yâsîn.
2-3 - ey muhammed! hikmetli kur\'ân\'a andolsun ki, sen risâlet görevi
4 - dosdoğru bir yol üzerindesin.
5-6 - babaları korkutulmamış ve kendileri de gafil olan bir kavmi, çok güçlü ve çok merhametli olan allah\'ın indirdiği (kur\'ân) ile korkutasın.
7 - andolsun ki onların çoğunun üzerine azab sözü hak olmuştur. onlar imana gelmezler.
8 - Çünkü biz onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz. o kelepçeler çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.
9 - hem önlerinden bir sed, arkalarından bir sed çekmişiz, kendilerini sarmışızdır. baksalar da görmezler.
10 - onları korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar.
11 - sen ancak kur\'ân\'a tabi olan ve görünmediği halde rahman olan allah\'tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele.
12 - gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onların önceden yapıp gönderdiklerini ve bıraktıkları eserlerini yazarız. zaten biz her şeyi açık bir kütükte, bir \"imam-ı mübin\"de (ana kitapta, yani levh-i mahfuzda) sayıp tesbit etmişizdir.
13 - sen onlara, o şehir halkını örnek ver. hani oraya peygamberler gelmişti.
14 - hani biz onlara iki peygamber göndermiştik, fakat onlar ikisini de yalanlamışlardı. biz de (onları) üçüncü bir peygamberle destekledik. onlara: \"Şüphesiz ki biz size gönderilmiş elçileriz.\" dediler.
15 - onlar da: \"siz bizim gibi insandan başka birşey değilsiniz, hem rahman olan allah, hiçbir şey indirmedi. siz sadece yalan söylüyorsunuz.\" dediler.
16 - peygamberler dediler ki: \"rabbimiz biliyor ki biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz.\"
17 - \"bize düşen de sadece apaçık tebliğdir.\"
18 - onlar dediler ki: \"herhalde biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun ki, sizi hiç tınmadan taşlarız ve mutlaka bizden size pek acıklı bir azab dokunur.\"
19 - peygamberler de şöyle cevap verdiler: \"sizin uğursuzluğunuz beraberinizdedir. size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? doğrusu siz israfı âdet etmiş bir kavimsiniz.\"
20 - o sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve: \"ey kavmim! uyun o elçilere!\"
21 - \"uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermişlerdir.\"
22 - \"bana ne oluyor da kulluk etmeyecekmişim beni yaratana? hep döndürülüp o\'na götürüleceksiniz.\"
23 - \"hiç ben o\'ndan başka ilâhlar edinir miyim? eğer o rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar.\"
24 - \"Şüphesiz ki ben, o zaman apaçık bir sapıklık içinde olurum.\"
25 - \"Şüphesiz ki ben, rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni.\"
26 - (sonra ona) \"haydi gir cennete!\" denildi. o da dedi ki: \"ne olurdu kavmim bilseydi!\"
27 - \"rabbimin beni bağışladığını ve beni kendilerine ikram edilen kullarından kıldığını.\"
28 - biz arkasından kavminin üzerine bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.
29 - sadece bir gürültü oldu, onlar da hemen sönüverdiler.
30 - yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine glen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.
31 - görmediler mi ki, kendilerinden önce nice kuşakları helak etmişiz. onlar artık kendilerine dönüp gelmiyorlar.
32 - onların hepsi toplanıp, sadece bizim huzurumuza getirilmişlerdir.
33 - hem bir delildir onlara ölü toprak. biz ona hayat verdik ve ondan taneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar.
34 - biz orada hurmalıklardan, üzüm bağlarından bahçeler yaptık. İçlerinde pınarlardan sular fışkırttık.
35 - (bunu), onun ürününden ve kendi elleriyle yaptıklarından yesinler diye (yaptık). hâlâ şükretmeyecekler mi?
36 - yerin bitkilerinden, kendi nefislerinden ve daha bilemeyecekleri şeylerden bütün çiftleri yaratan allah\'ın şanı ne yücedir.
37 - gece de onlara bir delildir. biz ondan gündüzü soyar çıkarırız, bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlar.
38 - güneş de bir delildir ki kendi yolunda akıp gidiyor. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen allah\'ın takdiridir.
39 - ay\'a gelince, ona menziller tayin ettik. nihayet o eski hurma salkımının çöpü gibi (yay haline) dönmüştür.
40 - ne güneşin aya çatması yaraşır, ne de gece gündüzü geçebilir; onların her biri kendi yörüngesinde yüzerler.
41 - onlar için bir delil de bizim, onların neslini dolu bir gemide taşımamızdır.
42 - yine kendileri için onun gibi binecek şeyler yaratmamızdır.
43 - eğer dilesek onları boğarız da o zaman ne onların feryadına yetişen bulunur, ne de onlar kurtarılır.
44 - ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamana kadar yaşatmak başka.
45 - durum böyle iken onlara: \"Önünüzdekinden ve arkanızdakinden korkun ki size rahmet edilsin\" denildiği zaman,
46 - ve kendilerine rablerinin âyetlerinden herhangi bir âyet geldiği zaman mutlaka ondan yüz çevirirler.
47 - onlara: \"allah\'ın size rızık olarak verdiği şeylerden hayra harcayın\" dendiği zaman, o kâfirler, müminler için: \"allah\'ın dileyince doyurabileceği kimseyi biz mi doyuracağız? siz apaçık bir sapıklık içinde değil de nesiniz?\" dediler.
48 - yine onlar: \"eğer doğru söylüyorsanız bu (kıyamet) vaadi ne zaman?\" diyorlar.
49 - onlar sadece bir tek çığlığa bakıyorlar, bir çığlık ki, onlar çekişip dururken kendilerini yakalayıverir.
50 - o zaman bir vasiyette bile bulunamazlar. ailelerine de dönemezler.
51 - sûr\'a üfürülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden rablerine doğru akın ediyorlar.
52 - onlar: \"eyvah başımıza gelenlere! mezarımızdan bizi kim kaldırdı? o rahmân\'ın vaad buyurduğu işte bu imiş. gönderilen peygamberler de doğru söylemişler\" derler.
53 - başka değil, sadece bir tek çığlık olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza getirilmişlerdir.
54 - artık bugün hiç kimseye zerre kadar zulmedilmez. ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.
55 - gerçekten cennetlik olanlar bugün bir meşguliyet içinde zevk etmektedirler.
56 - kendileri ve eşleri gölgelerde koltuklar üzerine kurulmuşlardır.
57 - onlara orada bir meyve vardır. İsteyecekleri her şey onlarındır.
58 - (onlara) rahîm olan rab\'den \"selâm\" sözü vardır.
59 - ey günahkârlar! bugün siz bir tarafa ayrılın.
60-61 - \"ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi?\" (buyurulacak)
62 - böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çıkardı. ya o zaman düşünmüyor muydunuz?
63 - İşte bu size vaad edilen cehennemdir.
64 - bugün yaslanın ona bakalım inkâr ettiğiniz için.
65 - bugün biz onların ağızlarını mühürleriz de neler kazandıklarını bize elleri söyler, ayakları da şahitlik eder.
66 - hem dileseydik gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi. fakat nereden görecekler?
67 - yine dileseydik oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri dönebilirlerdi.
68 - bununla beraber kimin ömrünü uzatıyorsak, yaratılışta onu (güç ve kuvvetini alarak) tersine çeviriyoruz. hâlâ akıllanmayacaklar mı?
69 - biz ona şiir öğretmedik. bu ona yaraşmaz da... o sadece bir öğüt ve apaçık bir kur\'ân\'dır.
70 - (bu), diri olanları uyarmak ve kâfirlere de azab sözünün hak olması içindir.
71 - Şunu da görmediler mi: biz onlar için kudretimizin meydana getirdiklerinden birtakım hayvanlar yaratmışız da onlara sahip bulunuyorlar.
72 - onları, kendilerinin hizmetine vermişiz de, hem onlardan binekleri var, hem de onlardan yiyorlar.
73 - onlarda daha birçok menfaatleri ve türlü içecekleri de var. hâlâ şükretmeyecekler mi?
74 - onlar, allah\'tan başka birtakım ilâhlar edindiler. güya yardım olunacaklar.
75 - onların, onlara yardıma güçleri yetmez. kendileri ise onlar için bazı askerlerdir.
76 - o halde onların sözleri seni üzmesin. biz onların içlerini de biliriz, dışlarını da.
77 - İnsan, kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi de, şimdi apaçık bir hasım kesildi?
78 - yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: \"kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?\" dedi.
79 - de ki: \"onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı bilir.\"
80 - size o yeşil ağaçtan bir ateş yapan o\'dur. Şimdi siz ondan tutuşturmaktasınız.
81 - gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil midir? elbette kâdirdir. Çünkü o her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir.
82 - o\'nun emri, bir şeyi dileyince ona sadece \"ol!\" demektir. o da hemen oluverir.
83 - o halde her şeyin mülkü ve tasarrufu (hükümranlığı) elinde bulunan allah\'ın şanı ne yücedir. siz de yalnız o\'na döndürüleceksiniz