Kur’an’ın eliyle adam olmak...

türk ocağı

serdengeçti
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
1,813
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Taceddin Dergahı
Kur’an’ın eliyle adam olmak...​


i5atdg.jpg



"Sana mübarek bir kitab olan bu (kur’an’ı)

biz indirdik ki, herkes onun mesajları üzerinde iyice

düşünsün de akıl, izan sahipleri ders alsın diye." 38:29


--------------------------------------------------------------------------------

"Başınıza gelen her musibet kendi ellerinizle

yaptıklarınızın sonucudur; üstelik O birçoğunu da

affetmektedir." 42:11



İnsanoğlunun bütün yapıp etmelerini üstlenen uzvudur elleri. Eller yapar, eller yıkar. Eller düzeltir ve karıştırır. Duaya da durur bedduaya da, yükün altına girer, yükün altına girmekten kaçınan yine ellerdir. Ellerimiz verir, ellerimiz hep alır. Bırakmayan eldir aslında,t utmayanda. Bu yüzden “bırakma” deriz, ”Allah’ım tut ellerimizi”

Kur’an eliyle adam olmak, tutunmaktır, direnmektir ve yaşamak zaten her an dirilerek direnmektir. Herşeyin üstüne üstüne geldiği bir zamanda, o kısacık anda dahi, o kıstırılmışlık duygusunu yaşadığımız anda geniş bir nefes alabilmektir. ”Allah(c.c) varsa trajedi yoktur” diyebilmektir aslında.

Müslümanlar Kur’an-ı Kerim ile ilişkilerini ne kadar sahih bir düzlemde tuttularsa, ne kadar hakkını verdilerse Kur’an’ın, emanete ne kadar sahip çıktılarsa dünya hayatından nasipleri o ölçüde artmıştır, ellerinin altındakilerin hayırdan nasipleri o kadar fazlalaşmıştır.

Bugün Kur’an’a inandığımızı, onu okuduğumuzu, Kur’an’ı Allah’ın(c.c) kitabı olarak kutsadığımızı hep söylüyoruz. Saygı gösteriyoruz. Onun varlığı için kendi varlığımızdan vazgeçeceğimizi, onun için kanımızla canımızla mücadele edeceğimizi, ona uzanacak kötü elleri kıracağımızı hep söylüyoruz. Onu en güzel yazılarla yazıp, en güzel bir şekilde süslüyoruz, en güzel ciltlerle ciltliyoruz. Evlerimizin en yüksek köşesine onu yerleştiriyoruz. Kur’an kursları açıyoruz, yaz tatillerinde çocuklarımızı gönderiyoruz camilere, okuyup ezberlesinler diye. Düğün, derneklerde hep onu okuyoruz, okutuyoruz, hatimler indiriyoruz ve hatta hasıl olan sevabı ölülerimizin ruhlarına armağan ediyoruz. Evden gelin çıkarken, evden asker çıkarken, yolcu gönderirken hep onu öpüp başımıza koyuyoruz. Kur’an’ın hayatımızın tam orta yerinde, bir gelenek halinde devam ettiğini gösteren birçok örnek sıralayabiliriz.

Peki Kur’an ile bu kadar içiçe yaşayan bir toplum neden Kur’an’ın inşa etmek istediği bir toplum, insan neden inşa etmek istediği adam olamıyor?Ruhlarımıza tertemiz bir bağış, bir rahmet olması gerekirken, neden nefes alamıyoruz? Neden daha gerçek olamıyoruz? Kur’an neden bizi riyadan uzak kılamıyor, bütün farklı görünümleriyle şirk hayatı yaşamaktan alıkoyamıyor? Neden dünya sevgisinden, fenalıklardan, hırstan, kibirden benzer her türlü zillet ve perişanlıktan kurtaramıyoruz kendimizi?

Birçok sebep sıralanabilir. Sosyal, siyasal, psikolojik, sosyolojik, kültürel vb. Fakat bu sebeplerden hiçbiri, bu ülke müslümanlarının yukarda bahsettiğimiz ilişki biçimlerinin niteliğinden ötürü, onu mehcur bırakmaları, onu düşünmek, anlamak ve yaşamak için okumamaları kadar gerçekçi olamaz, Kur’an bugün gariptir ve biz tuhaf, peygamberimizin şikayeti yanıbaşımızdayken hala..

”ve o gün Resul diyecekkki;Ya Rabbi,benim kavmim bu Kur’an’a devri geçmiş, terkedilmiş bir kitap muamelesi yaptı” 25:30

Kur’an’ın kendi tabiriyle mehcur bırakmak, ondan mahrum olmayı değil, ondan istifade etmemeyi, ona sırtını dönmeyi, onu önemsememeyi ifade eder. Ona evlerimizin en güzel yerini tahsis ederken, bu şekilde onu hayatımızın dışına ittiğimizi, onu unuttuğumuzu hiç düşünmedik. Kur’an kendisinin Allah (c.c) tarafından bütün inananlar için bir hidayet rehberi, açıklayıcı, kolaylaştırıcı, anlaşılır, uyarıcı, yol gösterici, öğüt verici bir kitap olarak tarif ederken, biz ona hep zorlaştırılmış, uzmanının anlayabileceği ve bu şekilde bize bir aracı vasıtasıyla ancak anlatılabileceği zor bir metin muamelesi yaptık. Hatta ona dokunmak bile belli şartlara bağlıydı. Onu okumak, öncesinde tam bir temizlik ile abdest alıp kıbleye doğru bağdaş kurmayı gerektiriyordu. Onunla arınmak yerine onu tertemiz kılıflarla saklamayı tercih ettik. Herhalde saygı böyle olmalıydı. Onu evimizin baş köşesine yerleştirince, hayatımızın da baş köşesinde olacağını düşündük. Ona dokunmaya kıyamadık. Hep böyle düşünürken Kur’an hep mehcur kaldı, aslında yapayalnız, garip ve terkedilmiş olanın kendimiz olduğunu bilmeden.

Kur’an’ın makam ve teganni ile okunması konusundaki titizlik, onu anlama çabasının önüne geçti. Onu anlama çabasından uzaklaşan mümin akli ve kalbi faaliyetlerinde tembellik göstermeye başladı. Hatta bazen ona kendi görüş ve düşüncelerini teyit eden kitap muamelesi yaptı. Günlük hayatımızda, konuşmalarımızda Kur’an ve hadise bu kadar atıf yapmamıza rağmen, söylenenlerin gönül dünyamızda bir anlam bulmadan, bir iz bırakmadan buharlaşıp yitivermesi bu teyit edici kitap anlayışındandı hep.

Kur’an en yüksek değerlere, gerçek iyiye, asıl olana çağırır. Bu değerler sisteminin içinde bir adam olmak doğru düşünebilmeyi gerektirir. Doğru düşünebilmenin iman ile imkan bulmasını ister Kur’an.Elbette iman sadece tasdik değil ,aynı zamanda eylem,ahlak,ibadet,yaşayışı içeren ,yönlendiren bilinçli bir tercihtir.Zaten biz bu bilinçli tercihe hidayet diyoruz.Ve biz bu hidayeti hayatımızın biricik emniyeti,garantisi kılmadığımız müddetçe hep mehcur kalacağız.

Kur’an ile ilişkimiz sorunlu ve bu ilişki biçimimizi bugün yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Günlük yaşantımızda, Kur’an nasıl davranmamı ister? Sorusunu hep sormamız gerekiyor. Onunla yeniden hayat bulmak için daha çok konuşmaya değil daha çok bilmeye, daha çok anlamaya, yaşamaya çalışmalıyız. Tüketim, mal, para, iş, hayat standartları, kriz, dünya ve bu dünyaya ait herşey yerine Kur’an hayatımıza hakim olmalı. Başkasını konuşma bencilliğinden kurtulmalıyız. Kur’an okurken sıkça karşılaştığımız müşrik, kafir, münafık, fasık, riyakar vb. kavramları birkez daha düşünmeliyiz. Bu kavramları hep başkası için, ötekiler için kullanma, yakıştırma bencilliğinden sıyrılmalıyız. Vahyin elbette bir ruhu var, bu ruha dokunmalıyız. Eylem ve amellerimizle Kur’an’ı tefsir etmeliyiz.. Bunun için hemen, şimdi demeliyiz…


ZİYA UÇAR
nizamıalem.org
 
teşekkürler..Allah razı olsun..
 
Geri
Üst