Kominist papağan

mati23200

New member
Bir gün kominist bir adam bir kafe açmış ve kafeye bir papağan almış. Gerek maskot olsun gerekse birkaç kelime öğrensinde müşterileri eğlendirsin diye. Papağan gelen müşterilerden bir kaç kelime öğrenmiş ve öğrendiklerini söylemeye başladığında müşterilerin çok hoşuna gidince papağana fındık fıstık vermişler. Tabi papağn yemişleri alınca daha bir hırsla yeni kelimeler öğrenip sürekli söylemeye başlamış. Gel zaman git zaman adam iflas etmiş ve barı bir faşiste satmış. Tabi papağanı da beraber satmış. Neyse adam kafeyi kısa zaman içinde faşistlerin uğrak yeri yapmayı başarmış. Papağan müşterileri görünce başlamış koninist laflar etmeye. Tabi müşteriler buna çok kızmışlar ve barın sahibide ne yapacağını şaşırmış. Sonunda dayanamayıp papağanın tüylerini yolmuş ve bahçedeki tavukların yanına kümese atmış. Tavuklar çıplak papağanı görünce gülmeye başlamışlar. Papağan gülmelere dayanamayıp:
- "ssuun fahişeler. Ben sizin gibi yüz kızartıcı suçtan girmedim benim ki siyasi suç"
demiş.
:))
 

Vtnsvr

New member
KOMONİST


Öğrenci olaylarının yaşandığı günler.

Polis, Diyarbakır'da bir öğrenci evini basmış, bir sürü kitap toplamış, öğrenciler bir köşede sinmiş oturuyor, ama öyle pek de tehlikeli bir şey yok bulunanlar arasında.
Çocukları asıl endişelendiren, arkalarındaki duvarda asılı Karl Marx resmi.
Bir ara, polislerden biri sormuş:
- Ula bu kimin resmidir?
Hah, demiş çocuk içinden, şimdi ..ıçtık...
- Dedemin resmi abi...
Polis sinirle dişlerini sıkmış, öğrencinin ensesine bir şaplak atmış:
- Ula utanmisan, a pezev..., bele nur yüzlü, bele ak sakallı bir deden vardir, kakmişsan komonistlik yapisen...
 

dreamdeep

Banned
Güzel hikayeler...bi komünist hikayede benden

Şiir kitaplarında "best seller"ler çok ender görülüyor. Yine de bu açıdan ülkemiz şanslı sayılır. Batı ülkelerinde hiçbir şiir kitabının "en çok satanlar" listelerine girdiğini görmüyoruz. Bizde ise bir Nazım'ı, bir Ahmed Arif'i düşünün. Ahmed Arif en sevdiğim şairlerden biri. İnsan olarak da inanılmaz derecede sıcak bir dosttu. Muzaffer Erdost'la bazı geceler 12.00'den sonra bir karpuz alıp onu gece sekreteri olarak çalıştığı gazetede ziyarete gider, saatlerce çene çalardık. Kahkahalar atarak sık sık anlattığı bir olayı hiç unutmadım: Diyarbakır'dan Ankara'ya gitmiş. Annesi memlekette. Komşu kadınlar boyuna övünürmüş: "Benim oğlum İstanbul'a gitti, memur oldu." "Benim oğlum İzmir'e gitti, bankacı oldu." Ahmed Arif'in annesi durur mu, o da başlarmış övünmeye: "Benim oğlum da Ankara'ya gitti, komünist oldu." "Ne bilsin anam!" derdi Ahmed Arif. "Komünistliği de mühendislik, doktorluk gibi meslek sanıyor."

ÜLKÜ TAMER
 

HTML

Üst