- Katılım
- 11 Mar 2008
- Mesajlar
- 20,694
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Balkonumuza yuva yapıp, sürekli yumurtlayan güvercinlere annemin yorumu: " Otel mi sandınız burayı seks manyakları? Ya şeyinize sahip çıkın ya da bozarım yuvanızı. Ona göre... "
Aynada kendime bakmayalı uzun zaman olmuş. Beyaz saç diye çektiğim kıl yanağımdan kopunca anladım.
Eğer yaz okulundaysanız ve kaldığınız yer öğrenci sitesi ise siz sıcaktan dışarı adımınızı atmıyor, onun yerine evde bulaşık, temizlikle ilgileniyorsanız, belli bir süre sonra ev arkadaşınıza ''Kocacım nerede kaldın?'' demeye başlıyorsunuz. Daha olmadı elinde poşetlerle gelince sevinip neler getirmiş diye bakıyorsunuz. Neymiş, sıcakta yaz okulu hele KKTC'de insanın beynini sulandırıyormuş. Kızları daha iyi anlamaya başladım.
1 yılı aşkın bir süredir tahsil edilemeyen bir alacak için, geçtiğimiz Şubat ayında ödeme yapılacağına dair, eski müşteriyle anlaşmaya varılır. Geçen Şubat ayıyla beraber tahsilat bir yana dursun, müşteri bile unutulmaya yüz tutmuşken, bu sabah müşterinin hanımından gelen telefonla resmen dumur olunur. Eski müşterinizin karısının, yalvar yakar bir ses tonuyla yaptığı; ''Sözde kocam olacak olan şahsiyetsiz gelip borcu kapadı mı? Şayet öyle bir şey yapmadıysa ki yapmamıştır, onu avukata verip sürüm sürüm süründürebilirsiniz. Elinizden geleni ardınıza koymayınız lütfen!'' konuşmanın ardından da müessessemizde hizmette sınır yok politikasının doğruluğu daha da iyi anlaşılır.
Sevgilimin söylediği ve zaten layık olduğumu düşündüğümden inandığım tüm güzel sözlerin onun kız tavlama sanatının bir parçası olduğunu, aynı iltifatları bana yaptığı sırayla yanımdaki çirkin ve antipatik kız arkadaşıma yapınca anladım ama iş işten geçti, çok aşığım.
Uzun süre beğenerek giydiğim kırmızılı jartiyer takımımı, yeni hediye almaya imkanım olmadığı için, eşime doğum gününde hediye ettim. Şimdi o mutlu mutlu giyinirken ben en sevdiğim takımımı verdiğim için üzülüyorum.
Annem ayak parmaklarımdaki tırnaklarımın çok uzun olduğunu kesmem gerektiğini söylüyor. Ben de itiraz ediyorum. Bana; "Şeytan yavrularını oraya saklarmış bak, günah." diyor. Şimdi hiç kesemiyorum, acıyorum o bebeklere. Ne yapayım bilmiyorum. Kimselere soramıyorum. Galiba deliriyorum.
Söylediğim sözlerin ağır kaçtığını düşünürek "Kusura bakma, kaltak gibi davranıyorum bazen." diye mesaj attım, cevap "Ben senin kaltaklığını seviyorum." diye geldi! Şimdi bu adam iyi bir şey mi dedi kötü bir şey mi? "Önemli değil hayatım" desene be adam!
Acayip paraya ihtiyaç duyduğum bir zamanda, bankadan borcum kadar kredi istedim bir umut, çıkmayacağını bile bile. Cevap bekleme sürecinde oynadığım 6'lı ganyanı tutturduğum gün, kredimin reddedildiğini söylemek için arayan banka sorumlusunun sözünü ''Gerek yok zaten 6 'lıyı koydum bugün, lazımsa ben vereyim size kredi!'' diyerek çok büyük bir zevkle kestim. Aldığım ''Efendim?'' cevabı da zevkimin mezesi oldu. Mezara kadar asla unutamam bu tadı...
Aynada kendime bakmayalı uzun zaman olmuş. Beyaz saç diye çektiğim kıl yanağımdan kopunca anladım.
Eğer yaz okulundaysanız ve kaldığınız yer öğrenci sitesi ise siz sıcaktan dışarı adımınızı atmıyor, onun yerine evde bulaşık, temizlikle ilgileniyorsanız, belli bir süre sonra ev arkadaşınıza ''Kocacım nerede kaldın?'' demeye başlıyorsunuz. Daha olmadı elinde poşetlerle gelince sevinip neler getirmiş diye bakıyorsunuz. Neymiş, sıcakta yaz okulu hele KKTC'de insanın beynini sulandırıyormuş. Kızları daha iyi anlamaya başladım.
1 yılı aşkın bir süredir tahsil edilemeyen bir alacak için, geçtiğimiz Şubat ayında ödeme yapılacağına dair, eski müşteriyle anlaşmaya varılır. Geçen Şubat ayıyla beraber tahsilat bir yana dursun, müşteri bile unutulmaya yüz tutmuşken, bu sabah müşterinin hanımından gelen telefonla resmen dumur olunur. Eski müşterinizin karısının, yalvar yakar bir ses tonuyla yaptığı; ''Sözde kocam olacak olan şahsiyetsiz gelip borcu kapadı mı? Şayet öyle bir şey yapmadıysa ki yapmamıştır, onu avukata verip sürüm sürüm süründürebilirsiniz. Elinizden geleni ardınıza koymayınız lütfen!'' konuşmanın ardından da müessessemizde hizmette sınır yok politikasının doğruluğu daha da iyi anlaşılır.
Sevgilimin söylediği ve zaten layık olduğumu düşündüğümden inandığım tüm güzel sözlerin onun kız tavlama sanatının bir parçası olduğunu, aynı iltifatları bana yaptığı sırayla yanımdaki çirkin ve antipatik kız arkadaşıma yapınca anladım ama iş işten geçti, çok aşığım.
Uzun süre beğenerek giydiğim kırmızılı jartiyer takımımı, yeni hediye almaya imkanım olmadığı için, eşime doğum gününde hediye ettim. Şimdi o mutlu mutlu giyinirken ben en sevdiğim takımımı verdiğim için üzülüyorum.
Annem ayak parmaklarımdaki tırnaklarımın çok uzun olduğunu kesmem gerektiğini söylüyor. Ben de itiraz ediyorum. Bana; "Şeytan yavrularını oraya saklarmış bak, günah." diyor. Şimdi hiç kesemiyorum, acıyorum o bebeklere. Ne yapayım bilmiyorum. Kimselere soramıyorum. Galiba deliriyorum.
Söylediğim sözlerin ağır kaçtığını düşünürek "Kusura bakma, kaltak gibi davranıyorum bazen." diye mesaj attım, cevap "Ben senin kaltaklığını seviyorum." diye geldi! Şimdi bu adam iyi bir şey mi dedi kötü bir şey mi? "Önemli değil hayatım" desene be adam!
Acayip paraya ihtiyaç duyduğum bir zamanda, bankadan borcum kadar kredi istedim bir umut, çıkmayacağını bile bile. Cevap bekleme sürecinde oynadığım 6'lı ganyanı tutturduğum gün, kredimin reddedildiğini söylemek için arayan banka sorumlusunun sözünü ''Gerek yok zaten 6 'lıyı koydum bugün, lazımsa ben vereyim size kredi!'' diyerek çok büyük bir zevkle kestim. Aldığım ''Efendim?'' cevabı da zevkimin mezesi oldu. Mezara kadar asla unutamam bu tadı...