- Katılım
- 11 Mar 2008
- Mesajlar
- 20,694
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Oynadığım bilgisayar oyununda "Pazarımı kurayım da yemek yiyinceye kadar belki biraz satış olur." diyorum. Annemden gerçek hayata transfer olmama sebep olan cevap geliyor: "Pazar kuracağına sofrayı kur!"
Az önce amcam geldi yanıma. Maaşını almış, sahte maaş bordrosu düzenlememi rica etti. Eve eksik para vermesi gerektiğini ve bu ay maaşından bir kısmının kendisine lazım olduğunu söyledi. Bütün çalıştığı parayı yengemin eline sayan ve onun izni olmadan hiçbir şey yapamayan, şimdi de yanan kılıbık, pısırık bir adama dönüşmüş. Böyle değil, olmamalı... Bir erkek bu kadar aciz, korkak olmamalı; eğilmemeli kadının karşısında bu kadar. Biraz güvenim kalmıştı, vardı hala... Onu da sahte bordoyla aldın gittin, sağol!
Sevgilim, Angelina Jolie'ye, abim Pokemon'a benzetiyor beni. İşte bu yüzden sevgilimi daha çok seviyorum.
Nazik veya centilmen biri değilim. Arabamın kapısını açmamın sebebi, danalık yapıp park halinde ki diğer arabaya kapıyı vurmaman içindi. Bil isterim.
Bize misafirliğe gelen kız arkadaşımla odamdayız. “Bu saatten sonra aşık olmak çok zor benim için.” diyorum. “Niye, saat kaç ki?” diye soruyor. “11’e geliyor.” diyorum ve çekirdek yemeye devam ediyoruz.
Arabasını satışa çıkaran babam, almak isteyip de kredisi reddedilen tanımadığı birine kefil olmuş. Adam çok efendiymiş, hem bize neymiş...
Önce masamdaki kalemleri yalnız kalmasınlar diye yan yana, dolaptaki bardakları çift çift koyuyordum. Sonra internette sekmeleri tek kalmasınlar diye çift çift açmaya başladım. Bugün de telefonlarımdan birisi çantamın farklı gözünde acaba diğerini özleyip üzülüyor mudur diye içim burkuldu. Bilinçaltım bana bir şey mi anlatmak istiyor?
Üç kız evde oturmuş hamilelik testi sonucu pozitif çıkan arkadaşımızla kara kara düşünüyoruz. Az sonra diğer arkadaşımız geliyor. "N'oldu?" diye soruyor. "Pozitif!" diyoruz üzgün üzgün. Arkadaştan bizi dumur eden cevap geliyor: "Pozitif de pozitifliğini bilsin canım insanı üzen pozitif sonuç mu olurmuş!" Kovuyoruz tabi...
Üst kat komşusundan dolayı evini su basan, kolektif ruhu elde etmek için de üşenmeyip evini delen, böylece suyu alttaki komşuya aynen ileten bir amcamız vardı. Çok egzantirik bir adamdı, nur içinde yatsın...
Tamam sarı arabanıza taksi sanıp binmiş, takım elbisenizi görünce garipsesem de bir an önce okula yetişmem gerektiği için aceleyle, hafif yüksek ve agresif tonda "Bornova'ya lütfen!" demiş olabilirim. Fakat dövecekmiş gibi bakmanıza ve "Bu benim özel arabam hanımefendi, lütfen hemen inin arabamdan!" diye bağırmanıza ne gerek vardı canım? Belli ki İzmir'in öğle sıcağı kafama geçmiş işte. Yedik sanki arabanızı, hıh!
Babama "Göbeğin bayağı bir erimiş yahu.", anneme "Hiç iki çocuk doğurmuş gibi değilsin.", abime "Senin gibi birini bulmadan evlenmeyeceğim.", ablama "Dur bakayım? Göğüslerin büyümüş resmen!", erkek arkadaşıma "Brad Pitt yanında halt etmiş." diyerek her istediğimi yaptırabiliyorum.
Şantiyeden kaçıp kaçıp erkek köpeklerle fink atan dişi köpeğimizin adını Paris Hilton olarak değiştirdik.
Az önce amcam geldi yanıma. Maaşını almış, sahte maaş bordrosu düzenlememi rica etti. Eve eksik para vermesi gerektiğini ve bu ay maaşından bir kısmının kendisine lazım olduğunu söyledi. Bütün çalıştığı parayı yengemin eline sayan ve onun izni olmadan hiçbir şey yapamayan, şimdi de yanan kılıbık, pısırık bir adama dönüşmüş. Böyle değil, olmamalı... Bir erkek bu kadar aciz, korkak olmamalı; eğilmemeli kadının karşısında bu kadar. Biraz güvenim kalmıştı, vardı hala... Onu da sahte bordoyla aldın gittin, sağol!
Sevgilim, Angelina Jolie'ye, abim Pokemon'a benzetiyor beni. İşte bu yüzden sevgilimi daha çok seviyorum.
Nazik veya centilmen biri değilim. Arabamın kapısını açmamın sebebi, danalık yapıp park halinde ki diğer arabaya kapıyı vurmaman içindi. Bil isterim.
Bize misafirliğe gelen kız arkadaşımla odamdayız. “Bu saatten sonra aşık olmak çok zor benim için.” diyorum. “Niye, saat kaç ki?” diye soruyor. “11’e geliyor.” diyorum ve çekirdek yemeye devam ediyoruz.
Arabasını satışa çıkaran babam, almak isteyip de kredisi reddedilen tanımadığı birine kefil olmuş. Adam çok efendiymiş, hem bize neymiş...
Önce masamdaki kalemleri yalnız kalmasınlar diye yan yana, dolaptaki bardakları çift çift koyuyordum. Sonra internette sekmeleri tek kalmasınlar diye çift çift açmaya başladım. Bugün de telefonlarımdan birisi çantamın farklı gözünde acaba diğerini özleyip üzülüyor mudur diye içim burkuldu. Bilinçaltım bana bir şey mi anlatmak istiyor?
Üç kız evde oturmuş hamilelik testi sonucu pozitif çıkan arkadaşımızla kara kara düşünüyoruz. Az sonra diğer arkadaşımız geliyor. "N'oldu?" diye soruyor. "Pozitif!" diyoruz üzgün üzgün. Arkadaştan bizi dumur eden cevap geliyor: "Pozitif de pozitifliğini bilsin canım insanı üzen pozitif sonuç mu olurmuş!" Kovuyoruz tabi...
Üst kat komşusundan dolayı evini su basan, kolektif ruhu elde etmek için de üşenmeyip evini delen, böylece suyu alttaki komşuya aynen ileten bir amcamız vardı. Çok egzantirik bir adamdı, nur içinde yatsın...
Tamam sarı arabanıza taksi sanıp binmiş, takım elbisenizi görünce garipsesem de bir an önce okula yetişmem gerektiği için aceleyle, hafif yüksek ve agresif tonda "Bornova'ya lütfen!" demiş olabilirim. Fakat dövecekmiş gibi bakmanıza ve "Bu benim özel arabam hanımefendi, lütfen hemen inin arabamdan!" diye bağırmanıza ne gerek vardı canım? Belli ki İzmir'in öğle sıcağı kafama geçmiş işte. Yedik sanki arabanızı, hıh!
Babama "Göbeğin bayağı bir erimiş yahu.", anneme "Hiç iki çocuk doğurmuş gibi değilsin.", abime "Senin gibi birini bulmadan evlenmeyeceğim.", ablama "Dur bakayım? Göğüslerin büyümüş resmen!", erkek arkadaşıma "Brad Pitt yanında halt etmiş." diyerek her istediğimi yaptırabiliyorum.
Şantiyeden kaçıp kaçıp erkek köpeklerle fink atan dişi köpeğimizin adını Paris Hilton olarak değiştirdik.