- Katılım
- 11 Mar 2008
- Mesajlar
- 20,694
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Trübinlerde maç seyrediyoruz. Yanımızdaki delikanlı, sert oynayan rakip futbolculardan birine devamlı küfür ediyor. Yanında karısı olan orta yaşlı bir adam da her küfürün ardından, "Ayıp oğlum, küfür etme!" diye delikanlıyı uyarıyor ama dinleyen kim. Sonunda dayanamayan adam yanındaki kadını kolundan tutup delikanlının yanına gidiyor ve "Al ulan, anası burada. Yap ne yapacaksan!" diyor. Çocuk maç bitmeden stadı terk edip gidiyor.
"O yeşil şampuanın markası ne? Ne güzel kokuyor, saçlarımı yumuşacık yaptı." diye sorduğunda cevap verememiştim şimdi vereyim. Kızım, o köpek şampuanıydı. Tüylerin o yüzden ahenkle dans ediyordu.
Sırf merak ettiği için marketten bütün hindistan cevizi satın alan, tüm akşam içindeki sütü dökmeden cevizi kırmaya çalışan, tesadüfen delik açılabilecek yeri keşfedip cevizin sütünü bir bardağa almayı başaran zat-ı cins benim. Cevizi düzgün kesilmesi için marangoza götüren zat-ı ebleh de öteki ben. Tanımıyorum kendisini. Marangozun alaycı bakışlarına maruz bıraktı beni. Küstüm.
Otoyolda virajdan dolayı yavaş gittiğim için beni sollarken açık olan penceresinden "Salak şey!" diyen sarışın ve oldukça sosyetik kadının hakareti oldukça sinir bozucuydu. 10 dakika sonra aynı arabaya polis tarafından ceza yazılıyorken yanından gülümseyerek ve el sallayarak geçmenin değeri ise paha biçilemezmiş.
Akşam otobüsteyim, eve gidiyorum. İki arka koltuğumdaki kız, istediği elbiseyi almadı diye, sevgilisine demediğini bırakmadı. Yarım saat süren yolculuğumuz boyunca, delikanlının burnundan fitil fitil getirdi. Garibim delikanlı ise kız ona çıkışırken, otobüs çok sıcak diye elindeki dergiyle kıza yelpaze görevini üstlenmiş, rahat etmesi için elinden geleni yapıyordu. Alnından öpmemek için kendimi zor tuttum. Hayır, delikanlıyı değil, o genç kızı. Onu o kadar yontabilmeyi nasıl başardın güzelim ya?
(Ç)alıntıdır
"O yeşil şampuanın markası ne? Ne güzel kokuyor, saçlarımı yumuşacık yaptı." diye sorduğunda cevap verememiştim şimdi vereyim. Kızım, o köpek şampuanıydı. Tüylerin o yüzden ahenkle dans ediyordu.
Sırf merak ettiği için marketten bütün hindistan cevizi satın alan, tüm akşam içindeki sütü dökmeden cevizi kırmaya çalışan, tesadüfen delik açılabilecek yeri keşfedip cevizin sütünü bir bardağa almayı başaran zat-ı cins benim. Cevizi düzgün kesilmesi için marangoza götüren zat-ı ebleh de öteki ben. Tanımıyorum kendisini. Marangozun alaycı bakışlarına maruz bıraktı beni. Küstüm.
Otoyolda virajdan dolayı yavaş gittiğim için beni sollarken açık olan penceresinden "Salak şey!" diyen sarışın ve oldukça sosyetik kadının hakareti oldukça sinir bozucuydu. 10 dakika sonra aynı arabaya polis tarafından ceza yazılıyorken yanından gülümseyerek ve el sallayarak geçmenin değeri ise paha biçilemezmiş.
Akşam otobüsteyim, eve gidiyorum. İki arka koltuğumdaki kız, istediği elbiseyi almadı diye, sevgilisine demediğini bırakmadı. Yarım saat süren yolculuğumuz boyunca, delikanlının burnundan fitil fitil getirdi. Garibim delikanlı ise kız ona çıkışırken, otobüs çok sıcak diye elindeki dergiyle kıza yelpaze görevini üstlenmiş, rahat etmesi için elinden geleni yapıyordu. Alnından öpmemek için kendimi zor tuttum. Hayır, delikanlıyı değil, o genç kızı. Onu o kadar yontabilmeyi nasıl başardın güzelim ya?
(Ç)alıntıdır
elıne sağlık
