- Katılım
- 11 Mar 2008
- Mesajlar
- 20,694
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Anneme "Evlenmek istemiyorum." demiştim. El cevap; "Ben millete oğlum için iktidarsız dedirtmem!" Ne dedim ben şimdi ya?
İlk kez eve davet etmiştim. Geldi. Evimizin garajındaki arabayı görünce arabanın kaç model olduğunu sordu. ''69 model.'' dedim. Manalı manalı gözlerime bakarak ''Çok severim 69'u.'' dedi. ''Üstte olmayı mı, altta olmayı mı?'' dedim, ''Ne diyorsun be manyak!?'' dedi. Ben ne dedim ki şimdi? Kendin kaşınmadın mı kızım sen anlamadım ki!
Hoşlandığım çocukla msn'de konuşurken "Birini sevmek için önce yaşamak gerek" yazacağıma "Birini sevmek için önce yalamak gerek" demedim değil mi? Dememişimdir. Onu kendime dair türlü fantazilere gark etmedim değil mi? Etmemişimdir. Dervişin fikriyle zikri üzerine söylenen atasözünü bilmiyordur değil mi? Bilmiyordur canım, nereden bilecek. Oof of! Gidelim Freud.
Bundan 3 hafta kadar önceydi. Fatih'de arkadaşlarla gezerken bir mahalle arasına girdik. 4 kişi 28-29 yaşlarında birisini ölesiye dövüyordu. Arkadaşlarla kavgaya müdehale edip kaygayı ayırmaya çalıştık. Kavgayı zar zor ayırdıktan sonra, tek olan çocuğu döven adamlara dönüp, "Arkadaşlar bu yaptığınız delikanlılığa sığmaz. 4 kişiye karşı bir kişi kavga ediyorsunuz. Ne istiyorsunuz bu çocuktan?" dedim. Gelen cevap beni şaşırtmaya yetti: ''O çocuk değil, i*ne! Mahallede karı gibi davranıyor. Erkek adam i*ne olmaz. Az bile yaptık. Gebertsek daha iyiydi!'' Yaşadığımız yerin Türkiye olduğunu, insanların tercihleri yüzünden dayak yiyebildiğini ve de bunun insanlar arasında normal karşılandığını hatırlayıp, dayak yemekten bayılmış çocuğu da alıp oradan uzaklaştık.
Oğlum kolbastı oyununu oynayıp türküsünü de söyleyebiliyomuş. "Hadi, hem söyle hem oyna." dedim. Oğlumun kolbastı türküsü "Pis erkeklerin günahı, kız sizlerden sorulacak" ve "Ben yare koyamadım, koysun kara topraklar" olunca güfteye gülmekten oyunu izleyemedim.
Sakın ola ki kaynananıza sinirlenip o sinirle oturduğunuz yere bakmadan, sert zemine kendinizi hırsla bırakmayın. Zira oturduğunuz yerde, ufak bir demir çıkıntısı varsa hiç bırakmayın. Sonuç kuyruksokumu kırığı olabiliyormuş. Acı bir tecrübeyle sabittir efendim. Gülmeyin be! Çizdirmedik kestaneyi.
Bastığında yeri titreten sevgilimin karizması, çok içip sarhoş olduğu gece yatakta altına işemesiyle birlikte yer ile yeksan oldu!
Dün saçıma yaptığım yumurtalı maskeyi çıkartmak için kafama sıcak su döktüm. Yumurta kafamda pişti galiba. Çünkü kafamdan pörtü pörtü yumurta akları düşüyordu.
Bana bir içki ikram etmek istediğini söyledi msn'de.Az da olsa nazlanarak kabul ettim. Salonda buluştuk, içkilerimizi içtik. Çerez, dondurma veya meyve teklifine de olumlu bakacağımı ima yollu belirttim, tekrar buluşmaya karar verdik ve kendi pc'lerimizin başına geçtik.
ikinci baharını yaşayan annem evlenmek istediği adamla mal paylaşımı gibi nedenlerden dolayı evlenmeyeceğini onun yerine birlikte yaşayamaya karar verdiklerini söylüyor. "Sen birlikte yaşarsan ben de yaşarım" diyorum. Tabi annem bunu yemiyor ama ben terliği yiyorum. Tam kafama...
Sürekli bana gerizekalı diye hitap eden kocamı "Haklısın, çünkü seninle beraberim!" deyip boşadım. Oh olsun!
İlk kez eve davet etmiştim. Geldi. Evimizin garajındaki arabayı görünce arabanın kaç model olduğunu sordu. ''69 model.'' dedim. Manalı manalı gözlerime bakarak ''Çok severim 69'u.'' dedi. ''Üstte olmayı mı, altta olmayı mı?'' dedim, ''Ne diyorsun be manyak!?'' dedi. Ben ne dedim ki şimdi? Kendin kaşınmadın mı kızım sen anlamadım ki!
Hoşlandığım çocukla msn'de konuşurken "Birini sevmek için önce yaşamak gerek" yazacağıma "Birini sevmek için önce yalamak gerek" demedim değil mi? Dememişimdir. Onu kendime dair türlü fantazilere gark etmedim değil mi? Etmemişimdir. Dervişin fikriyle zikri üzerine söylenen atasözünü bilmiyordur değil mi? Bilmiyordur canım, nereden bilecek. Oof of! Gidelim Freud.
Bundan 3 hafta kadar önceydi. Fatih'de arkadaşlarla gezerken bir mahalle arasına girdik. 4 kişi 28-29 yaşlarında birisini ölesiye dövüyordu. Arkadaşlarla kavgaya müdehale edip kaygayı ayırmaya çalıştık. Kavgayı zar zor ayırdıktan sonra, tek olan çocuğu döven adamlara dönüp, "Arkadaşlar bu yaptığınız delikanlılığa sığmaz. 4 kişiye karşı bir kişi kavga ediyorsunuz. Ne istiyorsunuz bu çocuktan?" dedim. Gelen cevap beni şaşırtmaya yetti: ''O çocuk değil, i*ne! Mahallede karı gibi davranıyor. Erkek adam i*ne olmaz. Az bile yaptık. Gebertsek daha iyiydi!'' Yaşadığımız yerin Türkiye olduğunu, insanların tercihleri yüzünden dayak yiyebildiğini ve de bunun insanlar arasında normal karşılandığını hatırlayıp, dayak yemekten bayılmış çocuğu da alıp oradan uzaklaştık.
Oğlum kolbastı oyununu oynayıp türküsünü de söyleyebiliyomuş. "Hadi, hem söyle hem oyna." dedim. Oğlumun kolbastı türküsü "Pis erkeklerin günahı, kız sizlerden sorulacak" ve "Ben yare koyamadım, koysun kara topraklar" olunca güfteye gülmekten oyunu izleyemedim.
Sakın ola ki kaynananıza sinirlenip o sinirle oturduğunuz yere bakmadan, sert zemine kendinizi hırsla bırakmayın. Zira oturduğunuz yerde, ufak bir demir çıkıntısı varsa hiç bırakmayın. Sonuç kuyruksokumu kırığı olabiliyormuş. Acı bir tecrübeyle sabittir efendim. Gülmeyin be! Çizdirmedik kestaneyi.
Bastığında yeri titreten sevgilimin karizması, çok içip sarhoş olduğu gece yatakta altına işemesiyle birlikte yer ile yeksan oldu!
Dün saçıma yaptığım yumurtalı maskeyi çıkartmak için kafama sıcak su döktüm. Yumurta kafamda pişti galiba. Çünkü kafamdan pörtü pörtü yumurta akları düşüyordu.
Bana bir içki ikram etmek istediğini söyledi msn'de.Az da olsa nazlanarak kabul ettim. Salonda buluştuk, içkilerimizi içtik. Çerez, dondurma veya meyve teklifine de olumlu bakacağımı ima yollu belirttim, tekrar buluşmaya karar verdik ve kendi pc'lerimizin başına geçtik.
ikinci baharını yaşayan annem evlenmek istediği adamla mal paylaşımı gibi nedenlerden dolayı evlenmeyeceğini onun yerine birlikte yaşayamaya karar verdiklerini söylüyor. "Sen birlikte yaşarsan ben de yaşarım" diyorum. Tabi annem bunu yemiyor ama ben terliği yiyorum. Tam kafama...
Sürekli bana gerizekalı diye hitap eden kocamı "Haklısın, çünkü seninle beraberim!" deyip boşadım. Oh olsun!