Venizelos’u dahi affettik ama Vahdettin hâlâ hain

remixtr

Banned
Katılım
11 Ağu 2007
Mesajlar
702
Reaction score
0
Puanları
0
Devrin İktisat Vekili, yani Ekonomi Bakanı Mahmut Esat [Bozkurt] Bey, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 30 Kasım 1922 günkü oturumunda yaptığı konuşmada Yunan işgalinin faturasını sıcağı sıcağına şöyle değerlendiriyordu: “Kurtulan Anadolu vilayetlerimizde iki aya yakın devam eden seyahatimde…

Eskişehir, Afyonkarahisar, Manisa, İzmir ve Aydın livaları da dahil olmak üzere dün daha mes’ut ve bahtiyar olan bu memleketlerimizde şimdi bir yangın harabesinden, bir alay yetimlerden, dullardan, çocuklarının nerede gömülüp kaldığını bilmeyen ak başlı ihtiyarlardan başka kimseye tesadüf edemedim. Bütün köylerimiz, en güzel şehirlerimiz düşman elinde yanmış, yakılmış, bir enkaz yığını haline getirilmiştir. Dün en güzel yerlerde oturan kardeşlerimiz, bugün izbelerde sürünüyorlar. Milyonlar ve milyonlara baliğ olan bu zararları memurlarımız tespit etmektedirler. Zarar yalnız maddi değildir. Manevî zarar da büyüktür.”

Peki burada sözü edilen zararları kim vermiştir? Sel, deprem gibi bir tabii afetten mi bahsediyor yoksa sayın bakanımız? Neden failini özellikle meçhul bırakıyor, birilerini suçlamıyor? Herkes bildiği için olabilir mi?

Öyle ya, o zaman cümle âlem biliyordu bu maddî ve manevî felaketlerin kimin eseri olduğunu. Yunanlıların işgal ettikleri Anadolu köy, kasaba ve şehirlerini yakıp yıktıklarını, kadın ve kızlara tecavüz ettiklerini, erkekleri toplayıp kurşuna dizdiklerini herkes biliyordu. Hatta Kemalettin Sami Paşa’nın kuvvetleri Manisa’ya girerken, kaçtıkları dağlardan çıplak vaziyette genç kızlar ve kadınlar koşarak askerlerin önüne çıkıyorlar, bizi kurtarın diye ağlıyorlardı. Herhalde o günlerin havasını en iyi yansıtan yayınlardan birisi Halide Edip, Falih Rıfkı, Asım Us gibi yazarların kalemlerinden çıkma “İzmir’den Bursa’ya” başlıklı derlemedir.

Peki bu Yunanlılar neden çıkmışlardı İzmir’e? Malum, İngilizlerin desteğiyle ve Anadolu ile Yunanistan’ı birleştirmek iddiasıyla. Yani “Megali İdea”… Amaç, Büyük Yunanistan’ı kurmaktı.


Ne var ki, bu hülyayı söndürmek pahalıya patlamıştı bize. Neresinden baksanız 10 bine yakın şehit, on binlerce yaralı, dul, yetim ve öksüz, yanmış yıkılmış şehirler. Ve her şeyden önemlisi de, İktisat Vekili’nin de söylediği gibi o korkunç manevî yıkım.

İşte Münif Fehim’in Yunan gazetelerinde çıkan bir fotoğraftan yola çıkarak çizdiği resimde gördüğümüz gibi, Yunanistan başbakanının yedek subay olan oğlu Sofokles Venizelos’un Bursa’yı işgal edince ayağının tozuyla Osman Gazi’nin türbesine gitmesini unutmayacağız. Oğul Venizelos’un, türbenin kapısını tekmeleyerek açtığını, sandukaya çizmesinin mahmuzuyla vurarak “Kalk ey Osman! Karşıma geç de seninle vuruşayım” dediğini biliyoruz. Sonra da bir ayağını sandukanın üzerine koyarak yakışıklı bir “hatıra fotoğrafı” çektirdi.

Savaş bitiminde Yunanlıların Anadolu’ya verdikleri zarar hesaplandığında tam 4 milyar lira gibi korkunç bir fatura çıkarılmıştı. Karşılaştırmanız için söylüyorum: O tarihte piyasadaki toplam para miktarımız sadece 158 milyon lira idi. Lozan’a giden heyete Yunanlılardan savaş tazminatı almadan dönmemeleri sıkı sıkıya tembihlenmişti. Ancak tek kuruş alamadığımız gibi, aslında bal gibi Misak-ı Milli’ye dahil olan Karaağaç’ı bize tazminat diye yutturmuşlardı. İsmet Paşa ise Meclis’te “Ne yapalım, Yunanlıların bu tazminatı ödeyecek kudretleri yok!” diye akla zarar bir savunma yapmıştı. Sanki Yunanlıların avukatlığını yapmak kendisine kalmış gibi.

İşte İzmir’den denize dökene kadar akla karayı seçtiğimiz bu Yunanlılara Lozan’da Batı Trakya’yı da bırakmış, böylece masa başında bir darbe daha yemiştik. İzmir’i işgal emrini veren Başbakan Venizelos ise sözünden çıkmayan Lloyd George ile perde arkasından iş bitirmekle meşguldü. Gazeteci Mecdi Sadettin’e akan kanlar henüz kurumamış ve yangınlar yüreklerde sönmemişken, “Düşmanlıkları unutalım” mesajını veren de Venizelos’tan başkası değildi.

Derken devir değişti, Lozan imzalandı, Cumhuriyet ilan edildi. 1929’da dış konjonktürün de zorlamasıyla, İngilizlerin Sovyetler’e karşı bir Türk-Yunan yakınlaşmasına ihtiyaç duyduğu bir aşamada iki ülke arasında gülücükler gidip gelmeye başladı. Nihayet 1930 yılında, yani askerlerini denize döktüğümüzden 8 yıl sonra Venizelos bir heyetle Türkiye’yi ziyarete geldi, İnönü’yle bir dostluk antlaşması imzaladı. Hatta Yunan Başbakanı’nın gönlü incinmesin diye Dolmabahçe Sarayı’nda asılı Zonaro’nun tablosundan, yerde ölü yatan Yunan askerlerinin temizlendiğini okumuştum Resimli Tarih Mecmuası’nda. Ne centilmenlik yarabbi!

Hatta 1933’te Onuncu Yıl Kutlamaları’na, o sırada iktidarda olmamasına rağmen işgalci başı Venizelos ve eşi ‘şeref konuğu’ olarak davet edilmiş ve Ankara’da Çankaya dahil, birçok yerde krallar gibi ağırlanmıştır. Binlerce şehidimizin, yaralımızın, dul, yetim ve öksüzümüzün hâlâ tütmekte olan acılarının üzerine kalın bir sünger çekmiş ve dost olduğumuzu bütün dünyaya haykırmıştık.

İyi güzel, dost olalım tabii ki. Dostluk iyidir. Lazımdır. Eyvallah da, Anadolu’yu manen ve maddeten katletmiş olan Venizelos’u, aradan 10 yıl bile geçmeden affetmek bir yana, bağırlarına basanların, geçmişi unutalım diye nutuk çekenlerin, basın önünde el ele fotoğraf çektirmekte sakınca görmeyenlerin devletin tek kuruşuna el sürmeden sessiz sedasız ortalıktan çekilmiş olan Sultan Vahdettin’i hâlâ affetmeyişlerindeki derinlerden de derin olan sırrı anlamakta zorlanıyoruz hakikaten.

Kafamız karışıyor: Süleyman Demirel’in 2005 Temmuz’unda ağzından kaçırdığı, “Daha yüz yıl Vahdettin’in hain olarak bilinmesinin gerekli olduğu” şeklindeki açıklamanın Lozan’da verildiği söylenen sözlerle bir bağlantısı var mıdır? Böyle değilse Venizelos’u bile affeden bu devletin Vahdettin’i affetmeyişindeki derin gerekçeyi birisi bize açıklamalı değil midir?


kaynak
 
Nice hainler kahraman,nice kahramanlar hain oldu.Ayaklar baş,başlar ayak oldu.Zaman ahir zaman.

Sultan Vahideddin merhuma Allah rahmet eylesin.

Asıl hainleri bu millet de tarih de affetemeyecek.
 
alıntı:
Kafamız karışıyor: Süleyman Demirel’in 2005 Temmuz’unda ağzından kaçırdığı, “Daha yüz yıl Vahdettin’in hain olarak bilinmesinin gerekli olduğu” şeklindeki açıklamanın Lozan’da verildiği söylenen sözlerle bir bağlantısı var mıdır? Böyle değilse Venizelos’u bile affeden bu devletin Vahdettin’i affetmeyişindeki derin gerekçeyi birisi bize açıklamalı değil midir?

demirele sorarsanız dün dündür bugün bugün..yarına kafa yorduğunu hiç görmedim zaten 33 dereceli büyük biraderi...sistem, 100 yıl geçmişimizi hala karanlık tutmak ,geçmişimize küfür ve inkar ettirmek arzusundadır belli. ama tarihe sahip çıkmak bir yana yanlış yada doğrusuyla bu tarihimizin bizim olduğunuz unutmamalıyız. köklerini inkar edip ona çamur atanlar gelecekten bir haber versinler bize.yada 80 yıllık cumhuriyetin bilançosunu koysunlar ortayada görelim millet nerde ,dünya nerde.?
 
ne yani devlet ve sizler vatan haini değildir dediğiniz zaman vatan hainliği yokmu olacak sanıyorsunuz
 
ne yani devlet ve sizler vatan haini değildir dediğiniz zaman vatan hainliği yokmu olacak sanıyorsunuz

vatan hainliğine devlette karar veremeyecekse gelip sana soralım.

yukardaki yazıyı oku önce.

yok okuduysan anlamaya çalış.

son kısmıda bazıları görsün diye son renkli yazdık. ama nerdee...
 
Ona bakarsan Malum Kesim apo'ya başkan diyor .
Ne oldu şimdi apo şerefsizi başkan mı oldu ?
:durdurun

Halamın Sakalları olsa , Bilmem kim olurdu
:hhmanD

vatan hainliğine devlette karar veremeyecekse gelip sana soralım.

yukardaki yazıyı oku önce.

yok okuduysan anlamaya çalış.

son kısmıda bazıları görsün diye son renkli yazdık. ama nerdee...



nerdeeee
gözlük var galiba
yada ordan öyle görünüyor
sayın dediğiniz kişiler nolacak
o sayınsa vahdettin ne oluyor
 
Mustafa ARMAĞAN adlı şahıs venizelos ile vahidettin arasındaki farkı bilmiyorsa bunun iki sebebi vardır yr yada böyle söylemleri gündeme taşımakla görevli psikolojik savaş zincirinin bir halkasıdır ama bilgi olsun diye biz yardımcı olalım bu şahısa birincisi Venizelos düşmandır yani karşısında savunma mekanizmamızı sekteye uğratmayacak bir kimliği vardır yani kafa karıştırmaz bize der ki ben sizin düşmanınızım benim amacım sizi yoketmek sizi mahvetmek yeryüzünden silmek ve biz bu amacı anlayıp değerlendirip buna göre tedbirler alıp ona göre bir savunma yaparız fakat Vahidettin in durumu ise farklıdır vahidettin düşmanlıktanda öte bir kötülüğe hizmet etmiştir nedir o kötülük VATAN HAİNLİĞİ dir aynı bir ajan gibi millet onu sayıp severken ona güvenip savunma mekanizmalarını çalıştırmaya gerek bile görmemişken o ne yapmıştır halkına milletine ve en çok da kendisine ihanet etmiştir yıllarca Osmanlıyı İngiliz çizmeleri altında inim inim inletmiştir orduyu dağıttırıp türk halkını düşman askerlerinin olmayan vicdanına bırakmıştır ve daha burada yazmaya dahi gerek duymadığım bir çok melanetin müssebipi olduğu için affı mümkün değildir ve dünyanın her yerinde de bu böyledir hainler afedilmezler asılırlar ama maalesef bizim ülkemizde vatan hainlerine özel bir sempati olduğu için bizim ülkemizde başbakanlık cumhurbaşkanlığı ve çeşitli bakanlıklarda dahi görev yapabilirler ve garip bir çelişkidir ki bu millete ne kadar kötülük yaparlarsa o kadar çok sevilirler tabi bunun nedenlerini araştırmak da sosyologların görevi artık benden bu kadar
 
vahdettin e vatan haini diyen arkadaslar ozaman ki tarihi iyi bi arastırsınlar derim...
 
vahdettin e vatan haini diyen arkadaslar ozaman ki tarihi iyi bi arastırsınlar derim...

ben vahidettine vatan haini diyorum çokda iyi araştırdım bu konuyu peki sen vahidettine vatan haini değilde vatansevermiş gibi göstermeye çalışanların menşeini araştırdınmı kinayesine söylemiyorum sadece merakımdan soruyorum ve eğer araştırmadıysan araştırmanı tavsiye ederim
 
sen bu yunanlı şerefsizin affedilmesini içine sindiriyorsan diyecek bi şeyim yok.

herkes karakterinin gereğini sergiler.

Süleyman Demirel’in 2005 Temmuz’unda ağzından kaçırdığı, “Daha yüz yıl Vahdettin’in hain olarak bilinmesinin gerekli olduğu” şeklindeki açıklamanın Lozan’da verildiği söylenen sözlerle bir bağlantısı var mıdır? Böyle değilse Venizelos’u bile affeden bu devletin Vahdettin’i affetmeyişindeki derin gerekçeyi birisi bize açıklamalı değil midir?[/COLOR][/B][/SIZE]

buradaki mason sülonun söylediklerine ne diyeceksin?

gerçi sen onada kılıf bulursun ya neyse...

sen araştırmaya lozandan başla...






Ben laFımı OrtaYa goRum beğeNen geLir aLır beğenmeyen bıraKır gaçaR​
 
Venizelosun ne olduguna kendi halkı karar verir.Vahdettinin hain oldugunu bu millet o zaman takdir etmiştir.Hatta kendiside hain oldugunun kanısına varmıştır ki ülkeyi işgal kuvvetlerinin gemisiyle terk etmiştir.Önemli olan bu tür hainlere sahip çıkan hainlerin emperyalist efendilerine yaptıgı yaltaklanmalardır ki bu yazıda buna çok güzel bir örnektir.
 
KENDİ GEÇMİŞİNE KÜFREDEN geçmişine kin kusan tek millet biziz sanırım yeryüzünde.. ama buna rağmen bu milletin ekserisi osmanlıya hain demez. hepsini 36 padişahın hepsini duvarına resmeder sevgiyle.rahmetle anarlar. bazı kesimler osmanlının en şaşaşlı dönemleri yavuza fatihe bile dil uzatmaktan çekinmezler,çünkü islamın bayraktarlığını yaparak dalı ebedde,kökü ezelde bir ilahi nizamı hayata geçirdikleri içindir. güneşten korkanlar ışığa bakamazlar. osmanlı gibi bir medeniyetin tırnağını ortaya koyamayanlar güneşe tükürerek kendilerini tatmin edebilirler ama tarih ona buna sövrek değil,kendi içindeki, zamanındaki gerçklerle kavranabilir. atasına küfreden millet yok.ama uluscu geçinen yeni zümreler vardır.. mustafa armağanı yargılayabilecek kafayı ise bu forumda göremiyorum.herkes içindeki döker.
 
Yakın tarihimizde 'hain' nitelemesine en uygun isim Vahdettin'dir.

Çünkü Vahdettin İngiliz ordusunu 'hilafet ordusu' ilan etmiş, Yunan ordusuna direniş gösterilmemesini halife olarak buyurmuştur.

Öte yandan İngiliz mandasını istemiş ve Sevr Antlaşması'nı kabul etmiştir.

Mustafa Kemal'in idamını onaylayan Vahdettin, Milli mücadeleye karşı olan ayaklanmaları kışkırtmış ve desteklemiştir.

1922 yılında bir İngiliz gemisiyle yurttan kaçmıştır.
.
.
.

uzar da gider bu liste, bu yapılanlar hainlik degil ama bazılarına göre hatta kahramanlık.

yazıklar olsun vahdettini savunan zihniyete.
 
Yakın tarihimizde 'hain' nitelemesine en uygun isim Vahdettin'dir.

Çünkü Vahdettin İngiliz ordusunu 'hilafet ordusu' ilan etmiş, Yunan ordusuna direniş gösterilmemesini halife olarak buyurmuştur.

Öte yandan İngiliz mandasını istemiş ve Sevr Antlaşması'nı kabul etmiştir.

Mustafa Kemal'in idamını onaylayan Vahdettin, Milli mücadeleye karşı olan ayaklanmaları kışkırtmış ve desteklemiştir.

1922 yılında bir İngiliz gemisiyle yurttan kaçmıştır.
.
.
.

uzar da gider bu liste, bu yapılanlar hainlik degil ama bazılarına göre hatta kahramanlık.

yazıklar olsun vahdettini savunan zihniyete.

Nice hainlerin kahraman,kahramanların hain olduğu bu memlekette sana youtube da Hasan Mezarcının videolarını izlemeni tavsiye ediyorum.Eminim ki çok şey kazanacaksın
 
ben vahidettine vatan haini diyorum çokda iyi araştırdım bu konuyu peki sen vahidettine vatan haini değilde vatansevermiş gibi göstermeye çalışanların menşeini araştırdınmı kinayesine söylemiyorum sadece merakımdan soruyorum ve eğer araştırmadıysan araştırmanı tavsiye ederim

araştırman ne lise tarih kitabı mı?
Bu arada nikin (versavdis) iyiymiş.( yunan adı gibi)
yav bu Vahdettin'e hain diyenlerin nikleri bi acayip nedense.Kafama takıldı doğrusu.
 
Vahdettin hain değildir

atatürk ük cebine altınları koyup altına da devrin en iyi şelbini vererrk samsuna gönderen vahdettindir
 
vahdettin bal gibi de haindir. ülke halkı işgalcilere karşı direnirken kendileri teslimiyetçi bir politika izlemişlerdir.işgallere ve paylaşıma direnen halkı da vatan haini ilan etmiştir.
 
ben vahidettine vatan haini diyorum çokda iyi araştırdım bu konuyu peki sen vahidettine vatan haini değilde vatansevermiş gibi göstermeye çalışanların menşeini araştırdınmı kinayesine söylemiyorum sadece merakımdan soruyorum ve eğer araştırmadıysan araştırmanı tavsiye ederim

nerden araştırdın kaynak versene biz de araştıralım babadan duymalarla iki sol görüşle olacak iş değil ya bu ...
 
Geri
Üst