Kimin balyozu?

biosx

New member
Katılım
15 Eki 2009
Mesajlar
2,332
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
kürre-i arz

vedatbilgginsonmnaseresim.jpg



Türkiye günlerdir yeniden balyozu tartışıyor. Bir başka söyleyişle sivilleşmenin sancıları devam ediyor. Türk siyasi tarihinde ilk defa kurumlar arası ilişkiler değişime uğruyor. Ve çok daha önemlisi, yargı militarizmi karşısına alıp sorgulamaya başlıyor. Her askeri müdahale ve her darbe bu ülkeye tek tek sayılarak anlaşılamayacak çok şey kaybettirmiştir. Çünkü toplumsal alanda bütün parçaların toplamından her zaman daha fazladır. Bugün yaşanan bu olaylar aslında bize başka bir şeyi anlamak gerektiğini işaret etmektedir. Bunun için meselenin görünmeyen, derinde yatan, bir anlamda olayların ortaya çıkmasına yol açan ilişkilerini anlamak için biraz zihni çabaya ihtiyaç var.
İdeolojik Hegemonya Değişiyor
Toplumsalın inşa edildiği çeşitli mekanizmalar vardır. Bunların en güçlüsü ve en zor değişeni ideolojik yapılardır. Bunlar zihniyet dünyalarını ve algı kalıplarını biçimlendirir. Birçok şey değiştiği halde, ortaya çıkan yeniliklerin farkedilememesi ideolojik hegemonyanın sürdüğünü gösterir. Türkiye’deki ideolojik hegemonya 1960’tan bu tarafa militarizmin damgasını taşır. O kadar ki sivil unsurlar bile kendi taleplerini bu ideolojinin araçlarıyla, sembolleriyle meşrulaştırırlar.
Hukukun, siyasal süreçlerin, bugün militarizmin ‘balyoz’unu deşifre ederek bunu yargı sürecine intikal ettirmesi bir anlamda hegemonyanın belirleyicilik gücünü yitirdiğini ifade etmektedir.
Toplumsal değişim büyük bir ivme kazanmıştır. Militarist hegemonyanın büyüsüne ve konforuna kapılmış unsurlar kendi zümresel konumlarının değiştiğini algılama güçlüğü içindedirler. Burada anlaşılmayacak bir şey yoktur. Her egemen zümre kendi ‘hegemonik büyü’sü içerisinden baktığı için değişimi kavrayamayabilir. Eninde sonunda yeni durum yeni bir ideolojinin hegemonyasını kurmasıyla birlikte kendisini herkes için görünür kılacaktır.
Askeri bürokrasinin, sivil bürokrasinin elinden aldığı ideolojik hegemonya isivil bürokrasinin militarist ideolojinin içerisinde belirli bir yere eklemleşerek bugüne kadar güçlü bir ittifak halinde varlığını sürdürmesine yaradı. Artık yolun bittiğini görüyoruz. Militarizm Türkiye’nin toplumsal ilişkileri tarafından tasfiye ediliyor. 1980’lerin sonundan itibaren adım adım ilerleyen yeni bir hareket bugün eski yapıyı karşısına alacak kadar güçlenmiştir. Bu hareketin ürettiği iki dalgadan söz edebiliriz. Birincisi sivilleşme süreciyle ilgilidir, ikincisi ise doğrudan doğruya demokratikleşme dalgasıdır. Militarist ideolojinin hegemonyasını tasfiye eden aslında bu toplumsal dinamiklerdir.

Kurumlar Arası İlişkiler Değişiyor
Her toplumsal sistemde toplumsal süreçlere bağlı olarak kurumlar arasındaki ilişkiler, hiyerarşiler sürekli yenilenir. Bu yenilenme süreleri çoğu kere bir neslin ömründen daha uzun bir zamanı kapsadığı için kolaylıkla fark edilmeyebilir. İnsanların gündelik hayatları içerisinde fark etmedikleri bu olayları ortaya koymak ve açıklamaksa bilimin işidir. Toplumsal bilimler bize kurumlar arasındaki hiyerarşinin değişmesini, yaşanan yapısal değişimlerin örneği olarak sunmaktadır.
Günümüz Türkiye’sinde yapısal değişim hızlanıyor. Siyaset kurumuyla diğer toplumsal kurumlar arasındaki ilişkilerde değişim yaşandığı gibi, bizatihi siyaset kurumunun içerisinde de devlet-siyaset-ordu-hukuk gibi çeşitli yapısal unsurların arasındaki ilişkilerde de köklü bir değişim yaşanmaktadır. Artık devlet ve toplum arasındaki ilişkiler toplumdan devlete yönelen taleplerin belirleyiciliği ekseninde yükselmektedir. Kaçınılmaz olarak bu siyaset kurumunun sivil topluma dayalı yeni bir siyaset projesine yönelmesi anlamına gelmektedir.
Hegemonik üstünlüklerini kaybettiklerini anlayamayanlar, yaşanan toplumsal yapı değişimlerini kavrayamayanlar bugün ‘balyoz’larıyla birlikte ortada kalmışlardır.

KAYNAK
 

vedatbilgginsonmnaseresim.jpg



Türkiye günlerdir yeniden balyozu tartışıyor. Bir başka söyleyişle sivilleşmenin sancıları devam ediyor. Türk siyasi tarihinde ilk defa kurumlar arası ilişkiler değişime uğruyor. Ve çok daha önemlisi, yargı militarizmi karşısına alıp sorgulamaya başlıyor. Her askeri müdahale ve her darbe bu ülkeye tek tek sayılarak anlaşılamayacak çok şey kaybettirmiştir. Çünkü toplumsal alanda bütün parçaların toplamından her zaman daha fazladır. Bugün yaşanan bu olaylar aslında bize başka bir şeyi anlamak gerektiğini işaret etmektedir. Bunun için meselenin görünmeyen, derinde yatan, bir anlamda olayların ortaya çıkmasına yol açan ilişkilerini anlamak için biraz zihni çabaya ihtiyaç var.
İdeolojik Hegemonya Değişiyor
Toplumsalın inşa edildiği çeşitli mekanizmalar vardır. Bunların en güçlüsü ve en zor değişeni ideolojik yapılardır. Bunlar zihniyet dünyalarını ve algı kalıplarını biçimlendirir. Birçok şey değiştiği halde, ortaya çıkan yeniliklerin farkedilememesi ideolojik hegemonyanın sürdüğünü gösterir. Türkiye’deki ideolojik hegemonya 1960’tan bu tarafa militarizmin damgasını taşır. O kadar ki sivil unsurlar bile kendi taleplerini bu ideolojinin araçlarıyla, sembolleriyle meşrulaştırırlar.
Hukukun, siyasal süreçlerin, bugün militarizmin ‘balyoz’unu deşifre ederek bunu yargı sürecine intikal ettirmesi bir anlamda hegemonyanın belirleyicilik gücünü yitirdiğini ifade etmektedir.
Toplumsal değişim büyük bir ivme kazanmıştır. Militarist hegemonyanın büyüsüne ve konforuna kapılmış unsurlar kendi zümresel konumlarının değiştiğini algılama güçlüğü içindedirler. Burada anlaşılmayacak bir şey yoktur. Her egemen zümre kendi ‘hegemonik büyü’sü içerisinden baktığı için değişimi kavrayamayabilir. Eninde sonunda yeni durum yeni bir ideolojinin hegemonyasını kurmasıyla birlikte kendisini herkes için görünür kılacaktır.
Askeri bürokrasinin, sivil bürokrasinin elinden aldığı ideolojik hegemonya isivil bürokrasinin militarist ideolojinin içerisinde belirli bir yere eklemleşerek bugüne kadar güçlü bir ittifak halinde varlığını sürdürmesine yaradı. Artık yolun bittiğini görüyoruz. Militarizm Türkiye’nin toplumsal ilişkileri tarafından tasfiye ediliyor. 1980’lerin sonundan itibaren adım adım ilerleyen yeni bir hareket bugün eski yapıyı karşısına alacak kadar güçlenmiştir. Bu hareketin ürettiği iki dalgadan söz edebiliriz. Birincisi sivilleşme süreciyle ilgilidir, ikincisi ise doğrudan doğruya demokratikleşme dalgasıdır. Militarist ideolojinin hegemonyasını tasfiye eden aslında bu toplumsal dinamiklerdir.

Kurumlar Arası İlişkiler Değişiyor
Her toplumsal sistemde toplumsal süreçlere bağlı olarak kurumlar arasındaki ilişkiler, hiyerarşiler sürekli yenilenir. Bu yenilenme süreleri çoğu kere bir neslin ömründen daha uzun bir zamanı kapsadığı için kolaylıkla fark edilmeyebilir. İnsanların gündelik hayatları içerisinde fark etmedikleri bu olayları ortaya koymak ve açıklamaksa bilimin işidir. Toplumsal bilimler bize kurumlar arasındaki hiyerarşinin değişmesini, yaşanan yapısal değişimlerin örneği olarak sunmaktadır.
Günümüz Türkiye’sinde yapısal değişim hızlanıyor. Siyaset kurumuyla diğer toplumsal kurumlar arasındaki ilişkilerde değişim yaşandığı gibi, bizatihi siyaset kurumunun içerisinde de devlet-siyaset-ordu-hukuk gibi çeşitli yapısal unsurların arasındaki ilişkilerde de köklü bir değişim yaşanmaktadır. Artık devlet ve toplum arasındaki ilişkiler toplumdan devlete yönelen taleplerin belirleyiciliği ekseninde yükselmektedir. Kaçınılmaz olarak bu siyaset kurumunun sivil topluma dayalı yeni bir siyaset projesine yönelmesi anlamına gelmektedir.
Hegemonik üstünlüklerini kaybettiklerini anlayamayanlar, yaşanan toplumsal yapı değişimlerini kavrayamayanlar bugün ‘balyoz’larıyla birlikte ortada kalmışlardır.

KAYNAK

neyi merak ediyorum biliyormusun ? balyozla gündem yaratıp neyi hasıraltı yapıyorlar...
 
Geri
Üst