Kim Bunlar?

bytan

LinuX GeeK
Moderatör
Katılım
17 Tem 2006
Mesajlar
1,866
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
41° 0' 0 N, 27° 30' 0 E Amor en el exilio...
KİM BUNLAR?…-Gündüz AKGÜL

Mayıs 12, 2008 - Genel

Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK, kurtuluş savaşı utkusundan sonra Osmanlı enkazı üzerine kurduğu genç Türkiye Cumhuriyetini;

*Egemenlik kayıtsız koşulsuz ulusundur,
*Tam bağımsızlık,
*Yurtta barış, dünyada barış,


İlkeleri üzerine oturtmuştu.

Bu ilkeleri dünya uluslarına;

*Ulusun kendi kendini yönetmesine inanıyorum.
*Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.
*Milletin hayatı tehlikeye düşmeyince, savaş bir cinayettir.Kısa ve öz sözleriyle duyurmuş ve yaşadığı sürece bu ilkelerinden en ufak bir ödün vermeyerek ülkemizi, dünya ulusları arasında saygın, sözü dinlenilir ve güvenilir bir konuma getirmişti.


Bir örnekle Atatürk’ün bu ilkeli ve onurlu davranışını anlatmak istiyorum.
Bir İngiliz gazeteci Atatürk’le bir röportaj yapar. Röportajın
bir yerinde gazeteci Atatürk’e şöyle sorar; “Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?”
Atatürk’ün yanıtı aynen şöyledir:
“Koşullarımızı koyarız. Kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz
üye olmak için. Eğer davet gelirse düşünürüz”. Evet, Birleşmiş Milletler
sadece Türkiye’yi davet edebilmek için yasasını değiştirir.


İşte, Mustafa Kemal’in Türkiye’si böyle onurlu ve saygın bir ülke idi.

Bunları neden yazıyorum;
Son günlerde, bilmem kimin nesi, kimin fesi insanlar ülkeme geliyor, içişlerimize burnunu sokuyor, laik Cumhuriyet aleyhine demeçler veriyor. Yetkililer tarafından azarlanıp gönderilecekleri yerde, sırtları sıvazlanıyor. “Aman konuşun bize yardımınız dokunsun” pazarlıkları yapılıyor.
Bu durumu gören, laik Cumhuriyet düşmanları, numaralı Cumhuriyetçiler, liberal tosuncuklar ve Soros’un çocukları sevinçlerinden sırıtarak el ovuşturuyorlar.

Kimdir? Bu kendini bilmez densizler;

*JOSE MANUEL BARROSO (AB Komisyonu Başkanı): “Biz demokratik bir laiklikten yanayız. Dinin ya da laikliğin topluma zorla dayatılması kabul edilemez…”
Sana ne Barroso Efendi. Bu bizim iç sorunumuz seni ne ilgilendirir. 56 Müslüman ülkede laik olan tek devlet Türkiye Cumhuriyetidir. Anlaşılan Türkiye’nin laik kalması çağdaş uygarlığa doğru yol alması çıkarlarınıza aykırı düşüyor. Onun için suçluların telaşı ile suları bulandırıyorsunuz.

*JOOST LAGENDİJK (AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eş başkanı) “AKP kapatılacak. Bu yönde işaretler alıyoruz. AKP, MHP’nin tuzağına düşerek türban konusunda stratejik hata yaptı. Oysa biz türbanda sessiz ve yavaş olun demiştik. Avrupa’da kimse %47 oy almış bir partinin kapatılmasını anlamıyor.. AKP’nin yerine kurulacak yeni parti daha güçlü gelecek. AKP, anayasayı değiştirip böyle bir şeyin olmasını engelleyemedi” dedi.
Ayrıca “MHP’yi tuzakçı”, “CHP’yi tam bir felaket, Avrupa’daki sosyal demokratlar CHP’den utanç duyuyorlar. CHP ve MHP, AB sürecinin aleyhine gelişmelere katkı veriyorlar” değerlendirmesinde bulundu.

Lagendijk efendi, Sıkma baş (türban) hem yüksek Türk yargısı tarafından, hem de AİHM tarafından dini bir simge olduğu için yasaklandığından haberin yok mu? Olmaz olur mu? Bir kez bu senin üstüne görev değil, ikincisi sıkmabaşın AKP’nin yumuşak karnı olduğunu bilmene karşın ülkemizde kargaşayı körüklemek sana mı düştü. Avusturya’da 2001 yılı genel seçimleri ardından, eski başbakanlardan Wolfgang Schüssel’in, Nazi yanlısı ırkçı Jörg Haider liderliğindeki FPÖ ile koalisyon kurması üzerine AB ülkeleri, Avusturya’ya karşı bir dizi siyasi ve diplomatik yaptırım uygulamış ve bu yaptırımlar Haider’in aktif politikadan istifa etmesine neden olduğu hala belleklerimizde tazeliğini korumaktadır. Siz o zaman neredeydiniz. Neden “seçimi kazanan bir partinin hükümet kurmasını engelleyemezsiniz” demediniz de, şimdi gelip ülkemde ortalığı karıştırıyorsunuz.

Tabii kabahat sende değil, senin bu şekilde konuşmana çanak tutak iktidarda. Çünkü işlerine geliyor. Ülkenin bağımsızlığına aykırıymış, umurlarında mı?
Diğer yandan, CHP ve Türk demokratları da, Avrupalı sosyal demokratların liberallere hizmetinden utanç duyuyorlar. Bunu biliyor muydunuz?

OLLİ REHN (AB’nin genişlemeden sorumlu Komiseri) “Türkiye’de aşırı laiklerle Müslüman demokratlar arasında çatışma var. Ülkenin geleceğine ilişkin farklı vizyonların yarattığı bir gerilim yaşanıyor…Sosyal kırılmanın ana unsuru; büyük kentlerde ki iş dünyası elitleri ile Anadolu’nun dindar orta sınıfı arasında…Liberal demokrasi ile ulusalcı otokrasi çatışıyor…Türkiye’deki milliyetçilerle Sırp ve Rus radikaller Avrupa karşıtlığında birleşiyor.”
“AB kapatma davası konusunda çok fazla tarafsız kalmayacaktır.”

Olli Efendi, gerçekten ya çok cahilsiniz veya kötü niyetlisiniz. Türkiye’de aşırı laik’ler diye bir kesim yok. Laik Cumhuriyete, Mustafa Kemal Atatürk’e gönülden bağlı, şeriat rejimi karşıtı LAİK’LER var. Müslüman demokratların! Ne kadar demokrat oldukları uygulamalarından belli olduğu halde neden görmezden gelmişsiniz. Liberalleri demokrat, ulusalcıları otokrat olarak tanımlamanızda cehaletinizin başka bir örneği, ülkemdeki tüm ulusalcılar, hem demokrat, hem yurtsever, hem Kemalist, hem bağımsızlıktan yana hem de laiktirler.
AKP hakkında açılan kapatma davasında, bağımsız Türk yargısına gözdağı verme küstahlığının cesaretini nereden alıyorsunuz? Yoksa kendinizi sömürge valisi mi sandınız?

JOSE MANUEL BARROSO, JOOST LAGENDİJK, OLLİ REHN Efendiler!
1 Mayıs emekçilerin bayramında, güvenlik güçlerinin iktidarın emir ve talimatları doğrultusunda, emekçilere karşı kullandıkları, gaz bombaları, biber gazı, boyalı tazyikli su, cop ve tekme konusunda açık ve net değerli! Düşünceleriniz ve İktidara söyleyecek bir öneriniz yok muydu? Üstünkörü birkaç sözcük ile geçiştirmekle durumu kurtarmanın telaşında olduğunuzu biliyoruz.

Yeter artık düşün yakamızdan. Alanlarda toplanan milyonlarca yurtseverin “Ne AB; ne ABD tam bağımsız Türkiye”, “Türkiye laiktir laik kalacak” haykırışlarını duymadınız mı? Her gün onurumuzu kıracak, içişlerimize karışacak, bağımsız bir devlet olduğumuzu yok sayacak davranışlardan vazgeçin.

YOKSA BİZ VAZGEÇİRMESİNİ BİLİRİZ. 12.5.2008


Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
 
Bende birkaç yazı eklemek istiyorum bu güzel yazıya .

10 Nisan 2008

Barosso’ya

Osmanlı’nın son günlerine geri döndük.
O zaman İstanbul’daki Avrupa büyükelçileri sadrazamları aşağılayarak, Türklere söverek Osmanlı’yı “Adam etmeye” çalışıyorlardı.
Şimdi o işi AB bürokratları yapıyor.
Üslup aynı, Değişen bir şey yok.
Adamlar kendilerini Afrikalı ilkel kabilelere medeniyet öğretmeye gelmiş misyonerler zannediyorlar.
Bir yanda Olie Rehn, bir yanda Lagendijk, bir yanda Barosso...
Türkiye’nin sistemine, yargısına, Anayasasına demediklerini bırakmıyorlar.
Barosso isimli “Cahil” daha da ileri giderek diyor ki, “Laiklik bir halka dayatılamaz”
A be, cahil, a be densiz, laiklik olmadan demokrasi olur mu?
Çoğunluğu Müslüman olan ama laik olmayan ülkelerde var mı bir demokrasi örneği.
Varsa eğer neden yıllardan beri Türkiye’yi İslam ülkeleri arasında örnek ülke olarak gösteriyordunuz.
Avrupa “100 yıl savaşlarını” niye yaptı!
Birliğinizin ülkeleri kiliseyi siyasetin dışına itinceye kadar yüzlerce yıl uğraşmadı mı, kan dökülmedi mi?
Türkiye, Atatürk isimli bir adamın dehası sayesinde, bunu kan dökmeden ama sizin tabirinizle “Dayatmayla” yaptı.
Ya dayatmayla olacaktı, ya kan dökülecekti, ya da Türkiye din devleti olacaktı?
Siz Avrupalılar Türkiye için hangisini tercih ederdiniz?
Biliyorum da, söylemeye içim elvermiyor.
Türkiye laik ve demokratik bir ülke olmasaydı AB üyeliği için yaptığı başvuruyu kabul eder miydiniz?
Hadi söyle Barosso Efendi, eder miydiniz?
Niyetiniz Türkiye’yi AB’ye almamak için yeni bir koz elde etmek ve “Siz din devletisiniz. AB’ye giremezsiniz” demekse bilemem.
Bana sanki öyleymiş gibi geliyor.
Laiklik dayatılamazmış.
Siz yıllardır Türkiye’ye herşeyi dayatıyorsunuz da, Anayasamızın en önemli ilkesi mi size dayatma geliyor.
Bak Barosso Efendi, ben Türkiye’de sayıları giderek azalan AB yanlılarındanım.
Türkiye’nin o kulübe üye olmasını isteyenlerdenim.
Hem de çok.
Ama bu tavrınız beni bile AB’den soğutuyor.
“Allah belanızı versin” demek geliyor içimden.
Beni bu hale getirdiyseniz, gerisini siz hesaplayın.
Ama dediğim gibi belki de amacınız bu.
Eğer öyleyse gerçekten başarılısınız.
Yok değilse, o zaman aptalsınız.


6 MAYIS 2008

Hooşt Lagendijk AKP’den vekil mi olacak!

Adam sıradan bir AB bürokratı.
Belli ki, sıradan.
Belli ki, ülkesinde siyasette pek başarılı olamamış.
Doğru düzgün bir kariyeri yok.
Kendi memleketinde 10 kişiye sorsan, 10’u da adını bilme duymamıştır.
Ama Türkiye’de tanımayanı yok.
Belki de bu yüzden eşini bile Türkiye’den seçmiş.
Eniştemiz olmuş.
Yıllardır Türkiye’nin AB ile ilişkileri konusunda ahkam keser.
Şimdi onunla da yetinmiyor.
CHP’ye muhalefet yapıyor.
Tam da AKP tonlamasında.
Eleştiri dozunun ötesinde.
Hakaret tonunda.
Hangi hakla belli değil.
Türkiye’deki muhalefeti eleştirmek bir AB bürokratının işi mi?
Değil!
Haddi de değil.
Ama o fütursuz.
Türk siyasetinin önemli bir unsuruna, Atatürk’ün partisine hakaret ediyor.
CHP eleştirilmeyi hak etmiyor mu?
Ediyor.
Hem de fazlasıyla.
Peki bunu yapmak bir Hollandalı’nın işi mi?
AB, Türkiye’de icraatları izler.
Bunların AB uygulamaları ile uyumlu olup olmadığını gözler.
Ama muhalefeti eleştirenini, üstelik de AB kriterlerine uyum veya başka bir nedenle değil, partinin politikalarını eleştirenini ilk defa görüyoruz.
AKP’nin her yaptığına destek veren, AKP’nin baskı rejimine ulaşan uygulamalarına gık çıkarmayan AB bürokratı Lagendijk, CHP’ye hakaret ediyor.
Buna karşın geçmişte çok da hassas oldukları 1 Mayıs’taki insan hakları ihlalleri, polis dayağı gibi konularda Lagendijk gıkını çıkarmıyor.
Benim bu manzaradan çıkardığım bir sonuç var.
Lagendijk eş durumundan Türk vatandaşı olduğuna göre, önümüzdeki dönem AKP’den milletvekili olmayan hazırlanıyor.
Bunun için de şimdiden çalışmalara başlamış.
Hayırlı olsun.
Partiye üye olduktan sonra istediğini söyleyebilir, CHP’ye daha sert tondan da eleştiriler yapabilir.
Ama o güne kadar kendisine Loost değil, Hooşt Lagendijk diyeceğim.


Yazılar FatiH Altaylı'ya aittir .
Yazı tarihleri üstte belirtilmiştir .
 
Hooşt Lagendijk makalesini daha önce vermiştim.
Ama bu konu altına da güzel oturdu.
Bu ve buna benzer makaleleri, anlamakta güçlük çekenlere defalarca okutmak gerekir..
 
Geri
Üst