Kemalist Cumhuriyet, miadını doldurdu mu?

muzo192

New member
Takımı Özdemir İnce kurdu. Cengiz Çandar kendini, takımın Roberto Carlos’u ilan etti. Taraflar Tempo’ya konuştu.

Bir kesime göre, Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet miadını doldurdu. Kemalistlere göre ise, Kemalizm’e şimdi her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Kendilerini 2. Cumhuriyetçi diye tanımlayanlar; Kemalizm’in, Türkiye’yi taşıyamadığını, geldiğimiz noktadan daha ileriye taşıyamayacağını ileri sürüyor. Kendilerini ulusalcı veya Atatürkçü olarak ifade edenlerse; bulunduğumuz coğrafyada, Türk milletini bir arada tutabilecek tek ideolojinin Kemalizm olduğunu savunuyor.
1. ve 2. Cumhuriyetçi tartışması geçen hafta iyiden iyiye alevlendi. Sivil anayasa taslağıyla gündeme gelen türban ve Kemalizm düzenlemeleri tartışmalara yol açtı. 2.
Cumhuriyetçiler sivil anayasaya destek verdi, ancak 1.
Cumhuriyetçiler karşısında durdu. Fitili ateşleyense Hürriyet gazetesi yazarı Özdemir İnce’nin oluşturduğu 11 kişilik 2. Cumhuriyetçi takımı oldu. Sonra diğer gazetecilerin yorumları ve yeni takım önerileri geldi. Ertuğrul Özkök, Hürriyet gazetesindeki köşesinde, 2. Cumhuriyetçilerin AKP’ye koşulsuz destek verdiğini ve gözlerini açmaları gerektiğini söyledi. Peki kim neyi savunuyordu? Kemalizm gerçekten ölüyor muydu? 2. Cumhuriyetçiler AKP’ye koşulsuz destek veriyor muydu?


BEKİR COŞKUN: BEN STADIN DIŞINDA BIR YERDEYİM

Bu arkadaşların ortak özelliği; çok taraf değiştirdikleri, çok döndükleri için toplumdaki itibarlarını yitirmeleri. Bu nedenle şimdiki cumhuriyette yerleri kalmadı. Yeni bir cumhuriyet olursa belki yer buluruz umuduyla, cumhuriyeti değiştirmeye çalışıyorlar. 2. Cumhuriyette de yer bulamazlarsa bir cumhuriyet daha isteyeceklerdir. 2. Cumhuriyet bugün AKP’ye yanaşmanın, yama olmanın bir yolu. Bugünkü cumhuriyeti AKP de istemiyor, bunlar da. İnanılmaz bir işbirliği içindeler. Ayrıca AKP’ye hayranlar. Tayyip Erdoğan’ın yerinde olsam, bu 11 kişiyi bir uçağa doldurup Uganda’ya falan götürürdüm, çünkü bu tip yazarlarla orada da karşılaşabilirler. Ben takım adamı değilim, hiç takıma girmedim. Bir defa beni Urfa’dayken kaleci yapmışlardı. Kale direkleri de üniformam ile çantamdı. Maç bitti benim çantam da üniformam kayboldu. Ben stadın dışında bir yerdeyim.



DOĞU PERİNÇEK:SOSYALİSTİM AMA KEMALİSTİM
Atatürk’le kurduğumuz cumhuriyet, 1945’e kadar sürdü, ama bu tarihten sonra karşı devrim süreci başladı. 22 Temmuz 2007 günü de aşağı yukarı tamamlanmış oldu. Hükümet, Çankaya ve Meclis’in büyük çoğunluğu 2. Cumhuriyetindir. 2. Cumhuriyet; Türklerin çözülmesi ve dağılması hedeflendiği için devletsizliği ifade ediyor. Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde Türkiye’nin yeniden düzenlenmesi amaçlanıyor. Bunun için gerekli siyasi düzenlemeleri başardılar. Geriye sadece silahlı kuvvet kaldı. Bugün Atatürk’ün bıraktığı toplum yok, kendi toplumunu yaratıyorlar. Tarikatlar, cemaatler, etnik kimlikler ortaya çıktı. Millet bunlardan oluşan kalabalığa dönüştürülüyor. Ben ideolojik olarak sosyalistim, ama Kemalist devrimi tamamlamak, Türkiye’nin önündeki en önemli ödevdir. Bu nedenle Kemalist tanımında bulunmak yanlış olmaz. Atatürk devrimi yarım kalmıştır ve tasfiye edilmiştir, bu tamamlanmalıdır.



ESER KARAKAŞ: PROJE, BİRİNCİ CUMHURİYETİ ÖLDÜRMEK DEĞİL

İkinci Cumhuriyet, demokrasiye yeni yeni geçmeye başlayan 1. Cumhuriyet kavramının hukuk devleti ilkeleriyle bezenmesine yönelik bir hedef, bir siyasal projedir. Söz konusu olan proje ve hedef, 1. Cumhuriyeti öldürmek ya da ölmesini istemek değil, tam tersine cumhuriyet kavramının demokratikleşmesi, evrensel hukuk devleti ilkeleriyle güçlendirilmesidir. Çoğunluk iradesi mutlaka sınırlandırılacak, ama bu sınırlama kurucu ilkelerle değil, evrensel standartlarla gerçekleşecek. 1923 kurucu ilkelerinin 2007 evrensel ilkeleriyle çelişmediğini, aynı olduğunu söylemek de pek kolay değildir. İkinci Cumhuriyetçiler bu standartlara ülkemizi yakınlaştırmaya yönelik her siyasal iktidara destek vermeye hazırdırlar.



ETYEN MAHÇUPYAN: DEMOKRATİKLEŞMEYE HEVESLİ TEK PARTİ AKP

İkinci Cumhuriyetçi sözü, 90’ların ortasında şu andaki cumhuriyetin demokratikleşmesi tespitinde bir araya gelmiş insanlar tarafından ortaya kondu. Aslında bu insanlar, çok birbirine benzeyen kişiler değil. Tespitte anlaşıyorlar, ama ideolojik olarak durdukları yerde farklar var. 1. Cumhuriyet, demokratik bir cumhuriyet değil. Milliyetçilik, devletçilik gibi otoriter bir rejimi ifade eder şekilde hayata geçmiş. Böyle bir rejimin şu andaki dünyada yeri yok. İkinci bir unsur, ahlaken de böyle bir rejimin olmaması gerekiyor. Çünkü demokratik yaklaşmıyor. Şu anda Kemalizm denen şey (kendine Kemalist denilen insanların savunduğu fikirler) bugünkü dünyayı, Türkiye toplumunu taşımakta aciz kalıyor. İddia edildiği gibi AKP’ye koşulsuz destek diye bir şey söz konusu değil. Tablo şu: Türkiye’nin demokratikleşmeye ihtiyacı var, bunu taşımaya hevesli tek parti AKP. Eğer başka bir parti olsaydı onu da desteklerdik.



MEHMET ALİ BİRAND:BEN, SADECE CUMHURİYETÇİYİM

Cengiz Çandar 'ın, 2.Cumhuriyetçilerin ilk 11'ine beni de almasını, değer vermek isteyen bir yaklaşım olarak telakki ettim. 2. Cumhuriyetçilerle AB'ye tam üyelik konusunda sonuna kadar aynı hedefe koşturuyoruz. Gazeteciliğim süresince, demokrasinin tam anlamıyla uygulanmasının bayraktarlığını yaptım. Bu alanlarda maç yapıldığında kendimi ister ilk 11'de, ister yedek kulübesinde görebilirim. Ancak cumhuriyet’e numara verilmesinden yana değilim. Atatürk'ün gerçekleştirdiğinden daha büyük bir değişim sağlanabileceğine, daha etkili bir cumhuriyet projesi çıkartılabileceğine de inanmıyorum. İçe kapalı, kavruk, devlete tapınan, devletin herkesi korktuğu bir cumhuriyetten değil, Atatürk'ün muasır medeniyete götürmek istediği, dünyaya açık, tüm insanı kriterleri benimseyen cumhuriyetten söz ediyorum.



MEHMET ALTAN: EVET, BEN İKİNCİ CUMHURİYETÇİYİM


İkinci Cumhuriyetçiyim, çünkü tek parti rejiminin ve zihniyetinin geride kalmasını, cumhuriyeti evrensel bir demokrasinin taçlandırmasını istiyorum... Yönetenin değil, ‘yönetilenin’ önemli olduğu bir Türkiye istiyorum. 2. Cumhuriyet ‘Demokratik Cumhuriyet’ demek. Birincisi, yani Kemalist bir Cumhuriyet, bizi geldiğimiz noktadan öteye taşıyamıyor. Ağır ve derin toplumsal sorunlarımızı ancak, Kemalist Cumhuriyet’ten gerçek bir Demokratik Cumhuriyet’e geçerek çözebiliriz. Türkiye’deki köhnemiş anlayışın ve yapının yenilenmesinde, vatandaşların zenginleşip özgürleşmesinde AB’nin rolü çok önemli. AKP, dünyalaşma sürecine samimi bir şekilde katıldığı sürece; desteklememek için hiçbir sebep göremiyorum. Yeter ki yönetilenlerin yaşam standartları, AB düzeyine erişsin. Ak Parti’ye desteğimin sürmesi, onun Avrupa Birliği ve dünyalaşma konusundaki tavrına bağlı. Örneğin Ak Parti’nin ekim ayı içinde 9. Uyum yasalarını ve 301. maddenin gereğini yapıp yapmayacağı hayati önem taşıyor. Bunun yapılmaması ve savsaklanması çok çok belirleyici olacak.



OKTAY EKŞİ: ULUS DEVLETTEN ŞİKÂYETÇİLER
Bizim okumuş yazmışların eski bir hastalığı vardır: Kendilerini ‘aydın’ saydıkları günden itibaren, dikkat çekmeye, Atatürk’ün kusurlarını ön plana çıkarmaya çalışırlar. Kendisinin dahi olduğunu düşünen aydınlarımız, 1970’lerin ortasında, “Atatürk yanlış yaptı. Öğretmeni, imamı, devletle buluşturması lazımdı. Kalkınmayı öğretmen- imam-devlet sacayağı üzerine inşa edecekti.” iddiasında bulundular. 2. Cumhuriyetçiler sadece Atatürk’ten değil, Türk olarak dünyaya gelmiş olmaktan da sıkıntı duymaktalar. Ancak bunu çok açık dile getiremiyorlar. Türkiye’nin, demokratik sisteme geçiş sürecinin çok yanlış yönetildiğini ifade ederler. Aptalca bulurlar. Ulus devletten de şikâyetçiler. Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerleriyle gizlice kavga eden bir parti. 2. Cumhuriyetçilerle bu noktada buluşuyorlar. Ben Atatürkçüyüm.



ÖZDEMİR İNCE: ALİ CENGİZ OYUNU VAR

On bir kişilik 2. Cumhuriyetçi listesini, Kıbrıs sorunu, PKK fesadı ve AB konularına göre belirledim. 1923-1945 yılları arasındaki ulusallaşma, ekonomi ve dış politika çabalarına nankörce tavırları var. İntikam duygusuyla yanıp tutuşuyorlar. Cumhuriyetle yüzleşmek yerine sabote etmeyi ortak tavır haline getirmişlerdir. Bugünkü cumhuriyet, kimilerine göre miadını doldurmuş, can çekişiyor ya da ayağı sürçmüş olabilir. Şu bir gerçek ki cumhuriyet, 1923-1950’lerin cumhuriyeti değil. Çünkü 2. Cumhuriyetçilerin ataları sayılan isimler, bu tarihten sonra yer üstüne çıktılar. Laiklik tartışılmaya başlandı. Batı’nın, AB ve ABD’nin artık laik cumhuriyete ihtiyacı olmadığı düşüncesi ortaya çıktı. Bu emperyalizmin bilinen, tarihsel taktiğidir. Şuna bakılmalı; kendilerinin ortaya çıkmak arzuları ile Batı’nın amacı arasında bir paralellik var mı, yok mu? Bana göre, eşzamanlılık ve paralellik var. Bugün bir Ali Cengiz oyunu var; AKP mi Batı’ya kazık atacak, yoksa Batı mı? Göreceğiz.




ŞAHİN ALPAY: 2.CUMHURİYETÇİLER FARKLI GÖRÜŞLERDE


Kendimi 2. Cumhuriyetçi olarak nitelemem. Ama bu, Türkiye’de demokrasinin liberalleşmesini, özgürlükçü ve çoğulcu türden bir demokrasinin yerleşmesini savunmak anlamına geliyorsa, 2. Cumhuriyetçi olarak nitelenmekten gocunmam. Öte yandan, bu etiket altında toplanmak istenen kişilerin, çok farklı görüşlere sahip olduğu da muhakkak. ‘Kemalizm’ derken, şunu kastediyorum. 1) Devletin dini denetlemesi, din ve vicdan özgürlüğünün kısıtlanması, İslam’ın devletçe uygun görülen yorumunun kayırılması anlamında otoriter bir laiklik uygulaması. 2) Toplumda etnik ve dinsel bakımdan farklı kimliklerin ve kültürlerin varlığının inkârı, hepsinin Türk ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın temsil ettiği İslam kimliği içinde eritilmesi, gayrimüslimlerin milli topluluk dışında sayılması şeklinde bir milliyetçilik anlayışı. Kemalizm’in uygulanabilirliğinin giderek daha geniş çevrelerce sorgulandığı ve kendilerini Kemalist olarak niteleyenlerin bir bölümü tarafından bile ‘muasır medeniyetin’ standartlarına uygun olarak yeniden yorumlanma ihtiyacının duyulduğu bir dönemi yaşıyoruz. AKP’ye koşulsuz destek konusuna gelince, AB’ye katılım süreci içinde Türkiye’de demokrasinin liberalleşmesine, ekonomide piyasa kurallarının hakim olmasına hizmet ettiği ölçüde destek veriyorum.



TUNCAY ÖZKAN: CUMHURİYETİN NUMARASI OLMAZ

Cumhuriyet, Mustafa Kemal’in aydınlanma devrimiyle kendisini tanımlamıştır. Cumhuriyetin numarası olabilir mi? Bunlar, kaybetmiş, kendi uluslarına inanmayan, ithal fikirler getirmek için çırpınıyor. Aralarında, samimiyetle Türkiye için sentez yaratmaya çalışan bir Allah’ın kulu yok. Büyük bölümü ateist, ama işlerine geldi mi İslam’a veya AB’ye, ABD’ye, eski Marksist fikirlerine sarılıyorlar. Hangi kabın içine koyarsan şeklini alıyorlar. AKP’ye karşılığını alarak destek verdiler. Laik devletten, Türkiye’den, Türk’ten nefret ediyorlar. Biz ulusalcıyız. Bu toprağın ulusal sentezini yapmaya çalışıyoruz. Bazı kesimler Kemalizm’i kendi çıkarlarına o kadar çok kullandı ki, bu nedenle kendimize Ulusalcı diyoruz.



YALÇIN BAYER: BUNLARIN REJİMLE SORUNLARI VAR

Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti tektir; öyle numaralı da değildir. 1950’lerden başlayarak Türkiye’nin nerelere götürülmekte olduğunu gördük. Bunların rejimle bir sorunları var; bu ülke ‘aydınlanmadan’ uzak dursun, halkı uyusun ve din unsuruna sarılınsın.... İkinci Cumhuriyetçilere bakarsak, Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet bitmeli. Peki hangi ideolojiye sarılmış bunlar? ‘Sözde liberaller’. Türkiye ile meselesi olanların bir başka ayağı, dincilik ve etnikçilik yapanlar değil mi? Bunlar, 2. Cumhuriyetçilerin açtığı gedikten girmediler mi? Bu gruplar, Türklüğe ve Atatürk’e hakaret edebilme gücünü kendilerinde görebiliyorlar bugün... Bir şey gözden kaçmasın. Türkiye'nin en büyük sorunu yolsuzluk ve hırsızlıktır. Yolsuzluğu kim yapıyor? 60 yıldır kimler iktidarda? Cumhuriyetçiler mi? Yoksa 2. Cumhuriyetçilerin ağabeyleri mi?



YASEMİN ÇONGAR: KEMALİZM TOPLUMU KUCAKLAMIYOR

Seçilmemişlerin seçilmişleri yönetebildiği iki başlı bir yürütmenin devamını isteyen; gerçek anlamda kuvvetler ayrılığına ve laikliğe geçişi ‘tehlike’ sayan; kamusal alanı tekelinde tutmaya çalışan; farklılıklara tahammülsüz; kendisini ‘çağdaş’ sanan, oysa güncel toplumsal ve küresel dinamikleri kavramaktan bile aciz bir sivil/askeri bürokrasinin ve ona eklemlenmiş devletçi bir azınlığın değişime direnme ideolojisi Kemalizm. Bu nedenle de toplumu kucaklamıyor, nüfuzu eriyor. Ben yargının, ordunun siyasi rol üstlenmediği, demokratik, çoğulcu bir rejimden yanayım. AKP’ye koşulsuz desteğe gelince: Adı ‘2. Cumhuriyetçi’ diye anılan kişilerin ne dediğine dikkat eden herkes şunu görebilir: AB süreci; Hrant Dink’in katlini hazırlayan yapının deşifre edilmesi; devletin çetelerden temizlenmesi; 301’in kalkması gibi demokratik taleplerin en sıkı takipçileridir. Bu konularda tökezlediğinde AKP’yi en fazla eleştirenler de onlar.


YA SENİN YORUMUN???​
YA SENİN YORUMUN?
YA SENİN YORUMUN?
YA SENİN YORUMUN?
 

araghorn-g

Pentaxian
ben de cumhuriyete numara verilmesine karşıyım. mevcut ideolojinin değiştirilmesi durumunda yeni gelecek ideolojinin daha katı, mutaassıp bir ideoloji olacağı inancındayım. İkinci cumhuriyetçilerin dediği gibi daha demokratik, katılımcı, medeni bir Cumhuriyet yapısının oluşturulması bu konjonktürde zor. bahsi geçen onbirin yazılarını okuduğunuz zaman neye, kime hizmet ettiğini görmek zor değil...
 

Ŧ ℓ ε ŧ ¢ ħ

ےσℓđ
OKTAY EKŞİ: ULUS DEVLETTEN ŞİKÂYETÇİLER
Bizim okumuş yazmışların eski bir hastalığı vardır: Kendilerini ‘aydın’ saydıkları günden itibaren, dikkat çekmeye, Atatürk’ün kusurlarını ön plana çıkarmaya çalışırlar. Kendisinin dahi olduğunu düşünen aydınlarımız, 1970’lerin ortasında, “Atatürk yanlış yaptı. Öğretmeni, imamı, devletle buluşturması lazımdı. Kalkınmayı öğretmen- imam-devlet sacayağı üzerine inşa edecekti.” iddiasında bulundular. 2. Cumhuriyetçiler sadece Atatürk’ten değil, Türk olarak dünyaya gelmiş olmaktan da sıkıntı duymaktalar. Ancak bunu çok açık dile getiremiyorlar. Türkiye’nin, demokratik sisteme geçiş sürecinin çok yanlış yönetildiğini ifade ederler. Aptalca bulurlar. Ulus devletten de şikâyetçiler. Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerleriyle gizlice kavga eden bir parti. 2. Cumhuriyetçilerle bu noktada buluşuyorlar. Ben Atatürkçüyüm.
bana söyleyecek bir şey bırakmamış!
 

flowerange

New member
Aragon isimli arkadasimizin dedigi gibi cumhuriyete numara verilmesi son derece yanlis bu pantalon yada elbise degilki kucuk geldigi zaman bi numara buyugunu alalim boyle sacmalik olurmu. bu ulkede yasayan insanlarin neredeyse yarisi ATATURK ve ATATURKCULUK ten son derece rahatsiz zaten mevcut siyasal topluma goz atinca neredeyse emellerinin yarisina varmis gozukuyorlar. ama bence unuttuklari tekbirsey var TURK SILAHLI KUVVETLERI (Acik acik yazmaktan gurur duyuyorum) senelerce halkimizi siyasete merdiven olarak kullandilar kendi ideolojilerini yurutmek icin lastik gibi ordan oraya cektiler insanlarimizi bugun TURKIYE ye bas kaldiranlar cok degil bir kac sene once TURKIYE pasaportu ile yurtdisina cikiyorlardi bunlar unutulmamasi gereken gercekler. NE MUTLU TURKUM DIYENE
 

k0ry

New member
Sayın Oktay Ekşi ve Sayın Bekin Coşkun'a katılıyorum.Biz Atatürk'ün çizgisindeyiz.
 

cobrados

New member
Kemalist Cumhuriyetin bittigini varsayan kusura bakmayın ama nerden geldigini unutmasın.Sonuna kadarda Kemalistim Ve bu yolda ne olursa olsun ilerlemeye devam edicem...
 

İSKETE

New member
Atatürkçülüğün miadını doldurduğunu düşünen bu adamlar Avrupa Parlamentosundaki bir hımbılın "Atatürkçülük Türkiye için bir ayak bağıdır" sözlerini Türkiye'de savunan gafiller güruhudur.
Varsın onlar öyle düşünsün cakcakçılığını yaptıkları emperyalizm gün gelir onları da harcar. Bu hep böyle olmuştur.
Türkiye'de Atatürkçülük kurtuluş reçetesidir ancak Atatürkçülük okuma ile araştırma ile muhakeme ile harmanlandığında mükemmel bir ilaç olacaktır. Atatürkçüyüm deyip Atatürkçülüğü hamilinden imzalı kartvizit olarak kullananlar el üstünde tutulduğu sürece gerçek Atatürkçülük Türkiye'de hiç bir zaman gün yüzüne çıkmayacaktır.

Ben sonuna kadar Atatürkçüyüm ama Atatürk'ü reklam olarak kullananlardan değil!!!
 

HTML

Üst