MARCUSX
New member
Kayseri’deki yumruğa; toplumsal çığlıktır, oh oldu diyen eski bakan...
Ankara’nın popüler fitnes centerlerinden biri.
Üyeleri arasında Yavuz Donat ve benim gibi gazetecilerin yanı sıra Deniz Baykal gibi çok sayıda eski yeni milletvekili bakan ve genel başkanlarla beraber işadamları ve üst düzey bürokratlar var.
Her gün olmasa da gün aşırı akşama doğru uğradığımız bu spor merkezinde havuz başı sohbetlerinin yanı sıra sıkı sauna muhabbetleri olur.
Konu ise tahmin edileceği üzere her gün politikadır.
Eskiler anılarını, yeniler ise mevcudu bazen direkt bazen da endirekt anlatırlar.
Önceki gün, akşama doğru yine kulübe gittim.
Yüzme sonrasında orada olan grupla gündemi lafladıktan sonra saunaya girdik.
Akabinde dinlenme odasına geçtik ve kapalı olan televizyonun düğmesine bastım...
Flaş haber, AKP’li Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın Kayseri’deki şehit cenazesi esnasında yumruklanmasıydı.
Hepimiz donakaldık ve birbirimizin yüzüne baktık.
Derken kamuoyunun yakından tanıdığı eski bakana dönerek; “Bu ne anlama geliyor” sorusunu yönelttim.
Derin bir soluk alan o ismin söyledikleri şunlar:
-“Resmi görüşümü sorarsan saldırıyı onaylamıyorum olacak, yok gerçek görüşümü merak ediyorsan oh oldu derim.”
Eski bakan devam etti:
- “Yanlış anlama Enerji Bakanı Taner Yıldız Bey, AKP’nin gerçek beyefendilerinden biridir ve en az o yumruğu atan kişi kadar vatanseverdir, zaten o yumruk onun şahsına değil, AKP’ye atılmıştır. Benim oh olsun demem de Taner Bey için değil AKP adınadır.”
Yakın geçmişte önemli sorumluluklar yüklenmiş eski bakan sözlerini açıyor:
- “AKP zirveleri çok şımardı ve her şeyi yapabilirim havalarında. İşte atılan o yumruk, hayır bu ülkede her şeyi yapamazsın, mesela ülkeyi bölemezsin çığlığıdır.”
Gelelim bu sözlere ve yumruk olayını yorumlamaya...
Böyle bir saldırıyı kutsamak ve onaylamak elbette mümkün değildir ancak insaf ile söyleyin, bu ülkede bakanlık yapmış biri bile yukarıdaki sözleri edebiliyorsa bu alarm zillerinin çaldığı anlamına gelmiyor mu?
Biz bu sütunda Türk’e ve Yıldız’a yapılanları kınarken o malum yandaş medya korosu Ladik’te iki polisimizin katline bir satır olsun niye yazmıyor? En önemlisi bu ülkenin Başbakan’ı bu saldırıyı lanetlemek adına bir söz olsun niye etmiyor?
NE GEREK...
Yeni MİT Müsteşar yardımcısının biyografisinde ilginç ayrıntılar!
Yeni MİT Müsteşar yardımcısı Hakan Fidan 42 yaşındaymış, Emre Taner’den sonra koltuğa oturacakmış. Atandığı gün kafa karıştıracak bir biyografisi servis edildi. Buna göre Hakan Bey;
1986-2001 arasında TSK’da çalışmış. (Astsubay olduğu vurgulanmadı.)
TSK’dan ayrıldıktan sonra:
-Avustralya Büyükelçiliği’nde siyasi danışmanlık yapmış.
-ABD’de Maryland Üniversitesi’nde siyaset bilimi üzerine lisans yapmış.
-Bilkent Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler üzerine yüksek lisans ve doktora yapmış.
-Cenevre’de Atom Enerjisi Kurumu’nda araştırmalar yapmış.
-Hacettepe Üniversitesi’nde ders vermiş.
-Bilkent Üniversitesi’nde ders vermiş.
-TİKA’nın başkanlığını yapmış.
-Başbakan Müsteşar Yardımcılığını yapmış.
-Ve çok iyi bir sinema severmiş. (Bu husus özgeçmişe niye alınma gereği duyulmuş ise!)
Hakan Bey kusura bakmasın ama bu biyografı benim kafamı karıştırdı!
Yukarıda aktarılanların gerçekleşmesi bu kadar kısa sürede fiziken mümkün değildir. Eğer mümkün ise gün gün bana açıklama göndersin söz yayınlayacağım.
Yoksa Hakan Bey astsubaylığını bu tür şeylerle mi kamufle etmeye çalışıyor? İyi de astsubaylık şerefli bir meslek, bunlara gerek var mı?
BAŞ TACI...
Yılmaz Karakoyunlu
muamması!
Benim bu ülkede akıl erdiremediğim insanlardan biri de Yılmaz Karakoyunlu’dur. Birileri, yıllardır tanıdığım bu ismi tasvir et dese vallahi edemem, çünkü adam bir acayip. Bu ismi geçmişte hemşerim rahmetli Banker Kastelli’ye sormuş ve “Beni batıran genel müdürüm” cevabını almıştım. Dedik ya adam bir acayip, Milliyetçi-Muhafazakar AKP’den mebus ve bakanlık yaptı ama aynı süreçte “Salkım Hanımın Taneleri” gibi Türklüğe kin kusan malum eserini sinemaya uyarladı. Keza 6-7 Eylül olaylarını da yine Türklük düşmanı çevrelerin bakışıyla servise sundu. İlginç olan husus, bu ismin Tayyip Erdoğan katında büyük kabul görmesi ve son yazarlar toplantısında davetli olarak baş tacı edilmesiydi. Eh tencere kapağını buldu değil mi?
ORTAMA BAĞLI...
Gül’ün görev
süresinde ayıplar
Bazılarına göre alem kör, millet sersem ya, ne verirsen gider zannediyorlar. Abdullah Gül’ün görev süresi 5 mi, 7 yıl mı belli değil. Yapılan hesap şu: Tayyip Erdoğan eğer 2011’de başkan ya da Cumhurbaşkanı olma ortamını bulursa, Abdullah Gül’ün süresi 5 yıl olacak, yok Tayyip Bey böyle bir iklimi ve şansı bulamazsa Gül’ün süresi 7 yıl olacak... Zerre abartmıyorum hadise aynen budur. Sanki Türkiye, kuralları belli olan bin yıllık bir devlet değil de Afrika’nın kabile topluluğu!.. İlginçtir, Deniz Baykal dışında bu konuda laf eden de yok... Anlamadığım şey; arşivlerde mevcuttur, Tayyip Erdoğan birkaç ay önce Gül’ün görev süresi 5 yıl demedi mi? Dedi ve kayıtlarda mevcuttur. Hal bu iken Tayyip Bey’in çıkarları doğrultusunda bu sözünü değiştirmesi ve son söz YSK’nın demesi niçin gündeme getirilmiyor... Diyeceksiniz ki Abdullah Gül’ün tutumu mu? Bırakın onu, onun tutum ya da tavır alabilmesi bile mümkün değil!
Sabahattin ÖNKİBAR
Ankara’nın popüler fitnes centerlerinden biri.
Üyeleri arasında Yavuz Donat ve benim gibi gazetecilerin yanı sıra Deniz Baykal gibi çok sayıda eski yeni milletvekili bakan ve genel başkanlarla beraber işadamları ve üst düzey bürokratlar var.
Her gün olmasa da gün aşırı akşama doğru uğradığımız bu spor merkezinde havuz başı sohbetlerinin yanı sıra sıkı sauna muhabbetleri olur.
Konu ise tahmin edileceği üzere her gün politikadır.
Eskiler anılarını, yeniler ise mevcudu bazen direkt bazen da endirekt anlatırlar.
Önceki gün, akşama doğru yine kulübe gittim.
Yüzme sonrasında orada olan grupla gündemi lafladıktan sonra saunaya girdik.
Akabinde dinlenme odasına geçtik ve kapalı olan televizyonun düğmesine bastım...
Flaş haber, AKP’li Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın Kayseri’deki şehit cenazesi esnasında yumruklanmasıydı.
Hepimiz donakaldık ve birbirimizin yüzüne baktık.
Derken kamuoyunun yakından tanıdığı eski bakana dönerek; “Bu ne anlama geliyor” sorusunu yönelttim.
Derin bir soluk alan o ismin söyledikleri şunlar:
-“Resmi görüşümü sorarsan saldırıyı onaylamıyorum olacak, yok gerçek görüşümü merak ediyorsan oh oldu derim.”
Eski bakan devam etti:
- “Yanlış anlama Enerji Bakanı Taner Yıldız Bey, AKP’nin gerçek beyefendilerinden biridir ve en az o yumruğu atan kişi kadar vatanseverdir, zaten o yumruk onun şahsına değil, AKP’ye atılmıştır. Benim oh olsun demem de Taner Bey için değil AKP adınadır.”
Yakın geçmişte önemli sorumluluklar yüklenmiş eski bakan sözlerini açıyor:
- “AKP zirveleri çok şımardı ve her şeyi yapabilirim havalarında. İşte atılan o yumruk, hayır bu ülkede her şeyi yapamazsın, mesela ülkeyi bölemezsin çığlığıdır.”
Gelelim bu sözlere ve yumruk olayını yorumlamaya...
Böyle bir saldırıyı kutsamak ve onaylamak elbette mümkün değildir ancak insaf ile söyleyin, bu ülkede bakanlık yapmış biri bile yukarıdaki sözleri edebiliyorsa bu alarm zillerinin çaldığı anlamına gelmiyor mu?
Biz bu sütunda Türk’e ve Yıldız’a yapılanları kınarken o malum yandaş medya korosu Ladik’te iki polisimizin katline bir satır olsun niye yazmıyor? En önemlisi bu ülkenin Başbakan’ı bu saldırıyı lanetlemek adına bir söz olsun niye etmiyor?
NE GEREK...
Yeni MİT Müsteşar yardımcısının biyografisinde ilginç ayrıntılar!
Yeni MİT Müsteşar yardımcısı Hakan Fidan 42 yaşındaymış, Emre Taner’den sonra koltuğa oturacakmış. Atandığı gün kafa karıştıracak bir biyografisi servis edildi. Buna göre Hakan Bey;
1986-2001 arasında TSK’da çalışmış. (Astsubay olduğu vurgulanmadı.)
TSK’dan ayrıldıktan sonra:
-Avustralya Büyükelçiliği’nde siyasi danışmanlık yapmış.
-ABD’de Maryland Üniversitesi’nde siyaset bilimi üzerine lisans yapmış.
-Bilkent Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler üzerine yüksek lisans ve doktora yapmış.
-Cenevre’de Atom Enerjisi Kurumu’nda araştırmalar yapmış.
-Hacettepe Üniversitesi’nde ders vermiş.
-Bilkent Üniversitesi’nde ders vermiş.
-TİKA’nın başkanlığını yapmış.
-Başbakan Müsteşar Yardımcılığını yapmış.
-Ve çok iyi bir sinema severmiş. (Bu husus özgeçmişe niye alınma gereği duyulmuş ise!)
Hakan Bey kusura bakmasın ama bu biyografı benim kafamı karıştırdı!
Yukarıda aktarılanların gerçekleşmesi bu kadar kısa sürede fiziken mümkün değildir. Eğer mümkün ise gün gün bana açıklama göndersin söz yayınlayacağım.
Yoksa Hakan Bey astsubaylığını bu tür şeylerle mi kamufle etmeye çalışıyor? İyi de astsubaylık şerefli bir meslek, bunlara gerek var mı?
BAŞ TACI...
Yılmaz Karakoyunlu
muamması!
Benim bu ülkede akıl erdiremediğim insanlardan biri de Yılmaz Karakoyunlu’dur. Birileri, yıllardır tanıdığım bu ismi tasvir et dese vallahi edemem, çünkü adam bir acayip. Bu ismi geçmişte hemşerim rahmetli Banker Kastelli’ye sormuş ve “Beni batıran genel müdürüm” cevabını almıştım. Dedik ya adam bir acayip, Milliyetçi-Muhafazakar AKP’den mebus ve bakanlık yaptı ama aynı süreçte “Salkım Hanımın Taneleri” gibi Türklüğe kin kusan malum eserini sinemaya uyarladı. Keza 6-7 Eylül olaylarını da yine Türklük düşmanı çevrelerin bakışıyla servise sundu. İlginç olan husus, bu ismin Tayyip Erdoğan katında büyük kabul görmesi ve son yazarlar toplantısında davetli olarak baş tacı edilmesiydi. Eh tencere kapağını buldu değil mi?
ORTAMA BAĞLI...
Gül’ün görev
süresinde ayıplar
Bazılarına göre alem kör, millet sersem ya, ne verirsen gider zannediyorlar. Abdullah Gül’ün görev süresi 5 mi, 7 yıl mı belli değil. Yapılan hesap şu: Tayyip Erdoğan eğer 2011’de başkan ya da Cumhurbaşkanı olma ortamını bulursa, Abdullah Gül’ün süresi 5 yıl olacak, yok Tayyip Bey böyle bir iklimi ve şansı bulamazsa Gül’ün süresi 7 yıl olacak... Zerre abartmıyorum hadise aynen budur. Sanki Türkiye, kuralları belli olan bin yıllık bir devlet değil de Afrika’nın kabile topluluğu!.. İlginçtir, Deniz Baykal dışında bu konuda laf eden de yok... Anlamadığım şey; arşivlerde mevcuttur, Tayyip Erdoğan birkaç ay önce Gül’ün görev süresi 5 yıl demedi mi? Dedi ve kayıtlarda mevcuttur. Hal bu iken Tayyip Bey’in çıkarları doğrultusunda bu sözünü değiştirmesi ve son söz YSK’nın demesi niçin gündeme getirilmiyor... Diyeceksiniz ki Abdullah Gül’ün tutumu mu? Bırakın onu, onun tutum ya da tavır alabilmesi bile mümkün değil!
Sabahattin ÖNKİBAR