Kapitalizm, Din ve AKP Üzerine

Mephisto

R€B€L
Katılım
10 Ara 2005
Mesajlar
7,669
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Bir yanda uçan dünya, bir yanda ortaçağda, sen ner
Protestan mezhebiyle başlayan kapitalizmin, Hıristiyanlıkla olan tarihteki zoraki beraberliği, 21. yüzyılda mutlak bir evliliğe dönüşmüştür. Hele 11 Eylül 2001'i izleyen dönemde "Yeni Muhafazakârların" bu evliliğe ivme kazandırmaları, Batı kapitalizmi açısından "Müslüman dünyanın" köşeye sıkıştırılmasına yol açtı.

Batı kapitalizminin önerdiği (ve dayattığı) seçenekler şunlar oldu;

1) Ya dinini değiştirerek, yavaş yavaş devşirilmeyi kabul edeceksin.

2) Ya da, "Ilımlı İslam" adı altında denetimime girip sömürgem olacaksın.

3) Bunları kabul etmeyenler, "Radikal İslam" olarak algılanıp Hıristiyanlığın ve Batı kapitalizminin düşmanı ilan edileceklerdir.

ABD'nin açıktan açığa kurgulayıp uyguladığı; Avrupa'nın "Evet demese bile, fiilen kabul edip desteklediği" yeni anlayış ve politika budur. Irak'ın "Batı kapitalizmi tarafından işgal edilerek birkaç yıl içinde bir milyon masum insanın öldürülmesi", bu politikaların varlığının en açık kanıtını oluşturur.

Tarihte Batı kapitalizminin analizini yapan ve bunun Hıristiyan dünyasının değerleri ile ilişkisini kuran bilim adamı Max Weber , aralarındaki örtüşmeyi ısrarla savunur. Özellikle de Kalvenist (ve Püriten) ahlaki ve dini değerlerin kapitalizm ile örtüştürmesinin teorisini, zoraki bir biçimde oluşturur. "Kazanma hırsı, çalışma disiplini ve iş ahlakı ile akılcılığın", dini ve ahlaki unsurlar olarak kapitalizmin esasını teşkil ettiğini söyler. Bu yaklaşımın, "özenle seçilmiş ve ayıklanmış bir zorlama olduğu", bilim çevrelerinde genellikle kabul görür.

AKP ideologları ve Ülgener

Aynı kürsüde 20 yıl beraber bulunduğum, hocam Sabri Ülgener de bu zorlamaya, kısmen katılanlar arasındadır.

AKP'nin 2002 yılında iktidara gelişinden sonra, "Kapitalizm ile İslam arasındaki bağlar ve örtüşmeler" bu çevreler tarafından deşilmeye başlandı.

Dr. Yalçın Akdoğan bunların başında gelir (X). Şu mantıktan hareket ediyorlar;

- Biz İslamcı (dinci) siyasiler ve çevreler olarak Batı ve onun kapitalizmi ile bütünleşmek istiyoruz.

- Batı'nın kapitalizmi ile Batı'nın dini ve ahlaki değerleri arasında örtüşmeler vardır.

- Bu bütünleşmelerle, dini ve ahlaki değerler iktisadi sistemin içinde ve onun ayrılmaz bir parçası durumundadırlar.

- Böyle bir küresel anlayış, İslam dünyası için de geçerli olmalıdır. İslamın dini ve ahlaki değerleri Müslümanların iktisadi yaşamlarının bir parçasıdır.

- Tabii, Müslümanların iktisadi yaşamlarının bir parçası olursa sonuçta, "Siyasal ve sosyal yaşamlarının da ayrılmaz bir uzantısı haline gelir".

- Böylelikle İslam ile iktisadi, siyasi ve sosyal hayat bütünleşmiş olur. Din devletine yumuşak geçiş, bu yolla sağlanmış olur (XX).

Kısacası, bir din devletinin kuram ve altyapısı hazırlanmış oluyor.

Z. Brzezinski bu nedenle 1996'da Büyük Satranç Tahtası'nda, "21. yüzyıl, manevi ve dini değerlerin sistemde egemen olacağı bir dönemdir" diyerek, "Toplumcu, halkçı ve demokratik gelişmelere karşı" Ortadoğu'da, dinci ve antidemokratik bir Amerikan politikasının altyapısını hazırlıyordu.

Son yıllarda ABD ve AB'nin bölge politikalarına yakın duran kimi bilim insanlarımızın, gazetecilerin ekranlarda ve köşe yazılarında şu düşünceleri öne çıkardıklarını sıkça gördük;

- Türkiye'de tarikatlar ve cemaatler, toplumsal gerçeklerdir; öne çıkarılmaları gerekir, toplumdaki yerlerini almalılar.

- Atatürk Devrimleri bunlara karşı çıktığı için, toplumda çatışmalar arttı. Bu tezlerin gerisinde Türkiye'deki dinci (ve İslamcı) yeniden yapılanmanın önünün açılması hedefi vardır. AKP ideologları, Kristof Kolomb gibi Batı'dan Doğu'ya gitmeye çalışıyorlar.

Metodoloji ve gerçek politikayı karıştıranlar...

- Batı kapitalizminin özellikle 21. yüzyılda, Hıristiyanlıkla daha da iç içe geçtiği gözleniyor. İlginç bir çelişki yaşanıyor; Sokaktaki Avrupalı, "dinle imanla pek ilgisi olmayan bir görüntü veriyor". Buna karşılık din, "kurumsal anlamda siyaset, kültür, güvenlik ve ekonomi ile bütünleşiyor".

Bazı örnekler verelim; İspanya futbol liginde ilk defa bir hakemin istavroz çıkardığına şahit oldum. Papa'nın Avrupa ülkelerindeki etkisi, bugün 40 yıl öncesinden çok daha fazla. AB'nin Türkiye politikalarında, "dini ve kültürel öğeler", 30 yıl öncesine oranla daha çok önem kazandı. 1990 sonrasında AB ülkelerinde yapılan seçimlerde, "Tutucu, dinci ve yabancı düşmanı unsurlar ön plana çıkıyor."

- Türkiye'de AKP ideologlarının, "Batı kapitalizmi ile Hıristiyanlık arasındaki örtüşmeyi", İslama ve Türkiye'ye zoraki olarak uydurmaya çalışmaları, işin özünde yanlış bir yaklaşımdır. Metodolojik olarak buldukları bu formül işlemez.

Çünkü Türkiye ve İslam dünyası, "Batı kapitalizminin hedefleri içindedir".

Düşmanla işbirliği yapanlar, yalnızca Truva atı olurlar. Türkiye'ye (ve İslam dünyasına) hizmet etmiş olmazlar.

Acaba garip bir rastlantı mı? Ben Sabri Ülgener'in kürsüsünde asistanlık yaptım; Abdullah Gül, bir süre benim asistanım oldu. Şimdi, hocamla asistanımı Max Weber ve din üzerinden bütünleştirmek isteyenler var!.. AKP'nin teorisyenleri bu gayretin içindeler... Fazla zoraki bir gayretkeşlik diyorum. Bilimsel olmaktan uzak ve fazla Amerikancı bir bakış açısı...


(X) AK Parti, Dr. Yalçın Akdoğan, Alfa, 2004

(XX) AKP, Ordu, Amerika Üçgenindeki Türkiye,Truva, 2008

Erol Manisali
 
TÜRKİYE VE BÖLGE ÜLKELERİNİ BOP PROJESİYLE ABD hazırladı.Pakistandan Türkiyeye AKP kim..ABD den icaet alan KUKLA DİN SİMSARI PARTİDİR....not:abdullah Gülü Halen Türkiye nin Cumhur başkanı olarak görmüyorum...Görmemde..Geçmişte yaptıkları ve gelecekte yapacaklarının beyanları ile ancak mazlum ve gariban İnsanları kandırır..Birde üç beş cıkarcı grubu..
 
Bekir COŞKUN
[email protected]

Türkiye pişman...


ŞİMDİ anladınız mı "Gül benim cumhurbaşkanım değildir" dememi?..

Evet; o benim cumhurbaşkanım değil...

O geçerken, kaldırımın kenarında durup asla alkışlamam.

Arkamı dönerim.

Televizyonda gözüktüğünde asla bakmam, kanal atlayıp "Dingo-mingo"yu izlerim.

Gazete sayfalarında "Bir açıklama yapan Cum..." diye başlayan haberleri okumam, geçerim.

Sohbetlerde söz düşerse kestirip atarım:

"O benim cumhurbaşkanım değil..."

*

Türban yasası önündeyken "düşünüyormuş" gibi yaptı sadece.

Türbanı siyasi bayrak yapmış, "hanımının" türbanı için Türkiye’yi AİHM’ye vermiş birisinin önüne türban serbestisi yasası gidince "düşündüğüne" nasıl inandınız?

Bu tür "düşünmek" bana yabancı değil; muhterem karım işime gelmeyen bir şey sorduğunda "Düşüneyim" derim.

Ama hiçbir zaman düşünmem.

Düşünüyormuş gibi yaparım.

Muhterem, "Bak düşünmüyorsun, çünkü dudakların uzadı" der, öyle düşünceli düşünceli bakarım.

*

Abdullah Gül’ün de "düşünüyormuş" gibi yaptığını herhalde artık biliyorsunuz.

Olsun...

Bu bir dönüm noktası oldu, takvimlerinize bir çetele koyun:

AKP’nin kaybetme süreci başladı.

Bakın:

- Sermaye kesimi dahi uyandı; kısa vadeli çıkarları için Türkiye’nin ufkunun karartılmasına göz yumduklarını nihayet gördü patronlar.

- Toplumu etkileyen ve şimdiye kadar AKP’yi destekleyen birçok yazar-çizer-aydın artık açıkça eleştirmeye başladı.

- AKP’ye oy verdiğini gizleyenler dahi şimdi ortaya çıkıp "Elim kırılsın, oy verdim" diyorlar, kamuoyu yoklamalarında (SONAR ve diğerleri) iktidarın yüzde 10’a yakın oy kaybı var.

Külah düştü, kel gözüktü...

Belki de iyi oldu; şu benim olmayan Cumhurbaşkanı’nın türban yasasını imzalaması...

İyi bakın:

Türkiye pişman...
 
para ve başarıyı tanrı edinen, tüketim tanrısına hizmet eden, amaca ulaşmada her yolu mübah gören kapitalist sistemin dinlerle özellikle islamiyetle örtüşmesi-daha doğrusu örtüştürülmeye çalışılması-kadar mantık sınırlarını zorlayan bir şey olamaz.
islam dini olarak hem çok tanrılığa karşı çıkacaksın hem de kapitalizm gibi çok tanrılığı pompalayan bir sistemle kol kola gireceksin. böyle saçmalık olmaz.
 
Bekir COŞKUN
[email protected]

Türkiye pişman...


ŞİMDİ anladınız mı "Gül benim cumhurbaşkanım değildir" dememi?..

Evet; o benim cumhurbaşkanım değil...

O geçerken, kaldırımın kenarında durup asla alkışlamam.

Arkamı dönerim.

Televizyonda gözüktüğünde asla bakmam, kanal atlayıp "Dingo-mingo"yu izlerim.

Gazete sayfalarında "Bir açıklama yapan Cum..." diye başlayan haberleri okumam, geçerim.

Sohbetlerde söz düşerse kestirip atarım:

"O benim cumhurbaşkanım değil..."

*

Türban yasası önündeyken "düşünüyormuş" gibi yaptı sadece.

Türbanı siyasi bayrak yapmış, "hanımının" türbanı için Türkiye’yi AİHM’ye vermiş birisinin önüne türban serbestisi yasası gidince "düşündüğüne" nasıl inandınız?

Bu tür "düşünmek" bana yabancı değil; muhterem karım işime gelmeyen bir şey sorduğunda "Düşüneyim" derim.

Ama hiçbir zaman düşünmem.

Düşünüyormuş gibi yaparım.

Muhterem, "Bak düşünmüyorsun, çünkü dudakların uzadı" der, öyle düşünceli düşünceli bakarım.

*

Abdullah Gül’ün de "düşünüyormuş" gibi yaptığını herhalde artık biliyorsunuz.

Olsun...

Bu bir dönüm noktası oldu, takvimlerinize bir çetele koyun:

AKP’nin kaybetme süreci başladı.

Bakın:

- Sermaye kesimi dahi uyandı; kısa vadeli çıkarları için Türkiye’nin ufkunun karartılmasına göz yumduklarını nihayet gördü patronlar.

- Toplumu etkileyen ve şimdiye kadar AKP’yi destekleyen birçok yazar-çizer-aydın artık açıkça eleştirmeye başladı.

- AKP’ye oy verdiğini gizleyenler dahi şimdi ortaya çıkıp "Elim kırılsın, oy verdim" diyorlar, kamuoyu yoklamalarında (SONAR ve diğerleri) iktidarın yüzde 10’a yakın oy kaybı var.
__________________________________
Külah düştü, kel gözüktü...

Belki de iyi oldu; şu benim olmayan Cumhurbaşkanı’nın türban yasasını imzalaması...

İyi bakın:

Türkiye pişman...




Yazdıklarına tamamaen katılıyorum arkadaşım.Yukarıda altını çizdiğim oy oranı kaybı %10 deyil %20 nin üzerinde bende ona oy verenlerdenim.Ama helal etmiyorum.Birinci dönem iyi idare etti.Ona inanarak verdim amam yanıldım.Demekki birinci dönem herşeyi satarak yönetmiş şimdi ise zamlarla yürütüyor.


TÜRKİYE'nin türbandan başka daha kuronikleşmiş sorunlarıvar.Soruyorum sayın cumhur başkanına bu yasayı neden bu kadar bekletti.Hangi anayasa hukukcusuna inceletti bu yasayı zaten imzalayacaktı.

Şimdi birtek tekel kalmıştı onuda sattı hemde komik bir fiyata birmilyar yedüyüz milyon dolara daha önceki yazımdada söylemiştim.

Ballıca sigara fabrikasını bu sattığı rakamın iki katına yapamaz.Tekel zara ediyormuş alın size rakam veriyorum.Zararmı etmiş karmı etmiş



İLK 500'DEKİ KAMU KURULUŞLARI - 2004
2004 SIRA NO 2005 SIRA NO KURULUŞ ÜRETİMDEN SATIŞ(YTL)
6 4 EÜAŞ 3.156.125.036
11 11 TÜRKŞEKER 1.783.560.468
14 14 PETKİM 1.344.619.736
18 19 TKİ 1.184.098.640
36 32 ÇAY İŞL. 667.748.034
53 46 TPAO 539.026.705
21 48 TEKEL 520.402.229
67 65 ETİ MADEN 435.342.425
120 81 MKE 358.024.403
343 282 TÜLOMSAŞ 125.683.733
385 356 TÜVASAŞ 98.735.491
281 421 ET ve BALIK KUR. 83.529.275
425 497 TÜRKİYE DEMİRY. 69.805.731


ISO 500 raporunda üretimden satışlarının yüzde 7’si 2005 yılında kamu kuruluşları tarafından gerçekleştirilirken, bu oranın 2004 yılında 15,1 olduğu görülmektedir.

İhracatta ise kamu kuruluşlarının payı 2004 yılında yüzde 25,4 iken 2005 yılında yüzde 5,6 oranına düşmüştür.

2004 yılında 18 kamu kuruluşu;500 büyük sanayi kuruluşunun yarattığı brüt katma değerin yüzde 34,2’sini yaratırken bu oran 2005 yılında yüzde 14,5’e gerilemiştir.

Kuruluşumuzun yıllar itibariyle yaptığı ihracatın Türkiye ihracatındaki oranı aşağıda tabloda gösterilmektedir.



TÜRKİYE İHRACATINDA TEKEL'İN PAYI (%)
YILLAR TÜRKİYE İHRACATI
(Milyon$) TEKEL İHRACATI
(Milyon$) TEKEL PAYI
(%)
1995 21.636 263 1,2
1996 23.082 454 2
1997 26.261 301 1,1
1998 26.881 190 0,7
1999 26.588 149 0,6
2000 27.323 134 0,5
2001 31.186 142 0,5
2002 35.081 99 0,3
2003 46.878 98 0,2
2004 62.774 74 0,1
2005 73.476 153 0,2
2006 85.000 52,6 0,1


Telekomu sattılar zarar ediyor diye ama elin yahudisi malı alıp göturuyo özelleşince ucuzlayacaktıya ama yanıldınız.Fiyatı 3 katına çıktı.Şimdi tekel oda aynısı olacak tayip beyi oraya onlar getirdi.Onların dediklerini yapmak mecburiyetinde,bunlar daha iyisi sonumuz daha kötü olacak çünkü kapitalist yönetimin amacı bu parası olan yaşasın olmayan ölsün.
 
Düne kadar yahudiler Büyük isaril i kuaracaklar İslam devletleri birleşelim diye feryat fiyan edenler onların emrinden cıkmaz oldu..oyun içinde oyun..Halk koyun.
 
bir inasının sizin gibi düşünebilmesini esefle karşılıyorum ancak yinede size saygı duyuyorum. biri hiç bir şeye inanmıyor, kazanmak için her yolu mübah görüyor çalıyor çırpıyor o insana modern diyorsun biri bu ülke için canını verip şehit oluyor bu insanın eşi başını örtüyor diye o insana yobaz deyip, ünüversite gibi her türlü düşüncenin tartışılabileceği bir yere sokmuyorsun. ve bu engelle savaşan insanalrı da kınıyorsunuz. özelleştirmeye gelince devletin elinde bulunacakta ne olacak yani. işsiz kalan chplileri mi sokacaksın. zarar ediyor işte kendini geliştiremyior. devletin görevi sadece denetlemek tir. devlet üretim yapmamalı. rusyayı düşünün ne kadar dayanabildi. artık bırakın bu ön yargılı düşünceyi. eskiden bizi ülke yerine koyan yoktu şimdi ise dünyadaki en büyük oyunculardan bir olduk.
akp nin yaptığı her şey doğrumu tabiki değil. ama en azından doğruları yanlışlarında çok fazla.
yiğidi öldür hakkını yeme demiş atalarımız.
 
Geri
Üst