icemen
New member
- Katılım
- 7 Şub 2007
- Mesajlar
- 20,136
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Ağlıyorum…
Yakın akrabalarımı kaybettim…
Hepsi zincirleme kaza sonucu hayatını kaybetti…
Kapalı tribünü kaybettim...
Ağlıyorum… Benle beraber İnönü’nün taşları, duvarları, Kan Ağlıyor…
Kapalının Ruhuna Rahmet okuyorlar…
Sahada Büyük Aşkımız var, ama çaresiz…
O çaresizlik bizi kahrediyor…
Çaresizliği kendi taraftarı (!) yaratıyor, baskı, kavga, küfür...
Şimdiye kadar hiç görmediğim kişiler var Kapalı da…
Kurt puslu havayı severmiş…
Bütün çakallar, tilkiler, hatta sırtlanlar var etrafımızda…
Şaşkınlık içinde bakıyorum…
Ağzından, tükürükler çıkarak bağıran, lanet okuyan insanlar…
Hiç birini tanımıyorum…
Ağlıyorum…
Bu değil, Beşiktaş taraftarı, bu değil…
İnönü’nün her yanı alev alev yanıyor…
Herkes Kapalının Ruhuna Rahmet okuyor…
Bazı şeyleri eleştirmek, protesto, etmek demokratik haktır, tamam, ama sahada oynayan 11 adamı yerle bir etmek…
İnönü’nün çimlerine gömmek… İnsafsızlıktır…
Yönetim’e yapılan protesto, 90 dakika sürmez, sürmemeli…
Haklıyken haksız duruma düşmek bu olsa gerek, mazeretimiz yok, Asabiyiz biz…
Sahada oynayan Beşiktaş…
Düşman değil ki, fakat farkında olan çok az insan var.
İlk defa Kapalıya ait hissetmedim kendimi…
Çünkü Kapalı “Kapalıydı”…
Yabancıydı…
Bizden olmayanlar vardı…
Nereden gelmişlerdi?
Kim getirmişti? Bilmiyorum, ama bildiğim tek şey, Beşiktaş taraftarı bu olamaz…
1975-76 sezonunda küme düşme korkusu yaşayan Beşiktaş’ın o günkü taraftarı, yönetimi protesto etmek için, ne yaptığını biliyor musunuz? Seyircinin büyük hayranlık duyduğu Yusuf Tunaoğlu’nun Beşiktaş Amatör takımıyla idmana çıkarılan, Ali Sami Yen’deki maçına gidiyor. Aynı saatlerde Beşiktaş’ın Mithat Paşa stadındaki, 1. Lig maçında 5 bin taraftar varken Yusuf’u izlemeye 15 bin kişi gidiyor… Avuçları patlarcasına Yusuf’u alkışlarken, “Yönetim istifa” diye bağırıyorlar…
Beşiktaş taraftarının gerçek yüzü budur… Ders Vermek…
Tribüne olay çıkarmaya gitmek değil…
Bu güne kadar koruduğumuz, övündüğümüz, Büyük Taraftar, dün gece yoktu…
Nerede yaratıcılık, nerede ayrıcalık?
Çünkü dün “Yönetimi İstifa’ya çağırmanın” dışında, başka şeyler vardı İnönü de…
Çıkar çatışması, liderlik kavgası, hesaplaşma… Gözlerimizle gördük…
Hiç kimse Beşiktaş’tan büyük değildir…
Başkan, Yönetim, Teknik Direktör, Futbolcular nasıl gelip geçiciyse, Tribün Liderleri de gelip geçici…
Ama Büyük Beşiktaş Taraftarı hep olacak, başında kim olursa olsun.
Kapalının Ruhuna Rahmet okunurken;
Büyük Beşiktaş Aşkı Nerede?
İnönü Yasta…
* * *
Ağla sevdam…
Ağla zorba bu dünya…
Ağla susma, ağla
Can evinde bıkar can uçar.
Boş kalır o hanlar saraylar…
Kör düğüm çember
Dört duvar…
Can evinde bıkar can uçar…
* * *
Bu can bu bedenden çıkmadan,
Beşiktaş ruhunu kaybetmeden…
Takımı destekleyerek;
Kapalının gözünün yaşını dindirelim…
ITIR ESEN / HABER1903Yakın akrabalarımı kaybettim…
Hepsi zincirleme kaza sonucu hayatını kaybetti…
Kapalı tribünü kaybettim...
Ağlıyorum… Benle beraber İnönü’nün taşları, duvarları, Kan Ağlıyor…
Kapalının Ruhuna Rahmet okuyorlar…
Sahada Büyük Aşkımız var, ama çaresiz…
O çaresizlik bizi kahrediyor…
Çaresizliği kendi taraftarı (!) yaratıyor, baskı, kavga, küfür...
Şimdiye kadar hiç görmediğim kişiler var Kapalı da…
Kurt puslu havayı severmiş…
Bütün çakallar, tilkiler, hatta sırtlanlar var etrafımızda…
Şaşkınlık içinde bakıyorum…
Ağzından, tükürükler çıkarak bağıran, lanet okuyan insanlar…
Hiç birini tanımıyorum…
Ağlıyorum…
Bu değil, Beşiktaş taraftarı, bu değil…
İnönü’nün her yanı alev alev yanıyor…
Herkes Kapalının Ruhuna Rahmet okuyor…
Bazı şeyleri eleştirmek, protesto, etmek demokratik haktır, tamam, ama sahada oynayan 11 adamı yerle bir etmek…
İnönü’nün çimlerine gömmek… İnsafsızlıktır…
Yönetim’e yapılan protesto, 90 dakika sürmez, sürmemeli…
Haklıyken haksız duruma düşmek bu olsa gerek, mazeretimiz yok, Asabiyiz biz…
Sahada oynayan Beşiktaş…
Düşman değil ki, fakat farkında olan çok az insan var.
İlk defa Kapalıya ait hissetmedim kendimi…
Çünkü Kapalı “Kapalıydı”…
Yabancıydı…
Bizden olmayanlar vardı…
Nereden gelmişlerdi?
Kim getirmişti? Bilmiyorum, ama bildiğim tek şey, Beşiktaş taraftarı bu olamaz…
1975-76 sezonunda küme düşme korkusu yaşayan Beşiktaş’ın o günkü taraftarı, yönetimi protesto etmek için, ne yaptığını biliyor musunuz? Seyircinin büyük hayranlık duyduğu Yusuf Tunaoğlu’nun Beşiktaş Amatör takımıyla idmana çıkarılan, Ali Sami Yen’deki maçına gidiyor. Aynı saatlerde Beşiktaş’ın Mithat Paşa stadındaki, 1. Lig maçında 5 bin taraftar varken Yusuf’u izlemeye 15 bin kişi gidiyor… Avuçları patlarcasına Yusuf’u alkışlarken, “Yönetim istifa” diye bağırıyorlar…
Beşiktaş taraftarının gerçek yüzü budur… Ders Vermek…
Tribüne olay çıkarmaya gitmek değil…
Bu güne kadar koruduğumuz, övündüğümüz, Büyük Taraftar, dün gece yoktu…
Nerede yaratıcılık, nerede ayrıcalık?
Çünkü dün “Yönetimi İstifa’ya çağırmanın” dışında, başka şeyler vardı İnönü de…
Çıkar çatışması, liderlik kavgası, hesaplaşma… Gözlerimizle gördük…
Hiç kimse Beşiktaş’tan büyük değildir…
Başkan, Yönetim, Teknik Direktör, Futbolcular nasıl gelip geçiciyse, Tribün Liderleri de gelip geçici…
Ama Büyük Beşiktaş Taraftarı hep olacak, başında kim olursa olsun.
Kapalının Ruhuna Rahmet okunurken;
Büyük Beşiktaş Aşkı Nerede?
İnönü Yasta…
* * *
Ağla sevdam…
Ağla zorba bu dünya…
Ağla susma, ağla
Can evinde bıkar can uçar.
Boş kalır o hanlar saraylar…
Kör düğüm çember
Dört duvar…
Can evinde bıkar can uçar…
* * *
Bu can bu bedenden çıkmadan,
Beşiktaş ruhunu kaybetmeden…
Takımı destekleyerek;
Kapalının gözünün yaşını dindirelim…