Kanıksama en büyük tehlike....

ammophila

New member
Katılım
21 Ağu 2007
Mesajlar
34
Reaction score
0
Puanları
0
Son 20 gün içinde, normal zamanlarda olsa deprem yaratacak çok önemli gelişmeler yaşandı Türkiye’de. Ama bu son derece önemli gelişmelerin bile halk tarafından; sıradan gelişmelermiş gibi algılandığı bir dönem yaşıyoruz.
Bu algılama aynı zamanda tehlikeli bir duruma işaret ediyor. Toplum duyarsızlaştırılıyor ve en büyük tehlikelerin bile kanıksandığı bir ruh iklimi topluma hakim kılınmaya çalışılıyor.
Şimdi son günlerde yaşadığımız kimi gelişmeleri hatırlayalım:
ŞEYH SAİT
1- 28 Haziran 2010 günü Diyarbakır’da iki ayrı grup Şeyh Sait’i anma toplantısı düzenledi. İslamcılar ve DTP ayrı ayrı anma etkinlikleri gerçekleştirdiler. Şeyh Sait isyanının meşru olduğu, dolaysıyla Cumhuriyet’in ise gayrı meşru olduğu söylendi.
Elbette bu anma, AKP iktidarının sağladığı koruma ve kollama ortamında gerçekleşti.

BÖLGESEL ÖZERLİK
2- BDP’li 99 Belediye “Demokratik Özerklik” kararı aldıklarını ve bunu hayata geçireceklerini ilan ettiler. Silahlı eylemlerini tırmandıran PKK, bu özerklik kararının arkasında olduğunu açıkladı.
BDP’li belediyelerden önce AB’nin Türkiye eski temsilcisi Jost Lagendijk, “Türkiye’nin daha çok Bölgesel özerkliğe ihtiyacı var” diyerek önerinin asıl sahibinin kim olduğunu ortaya koymuştu. Nitekim BDP’li belediyeler de özerklik taleplerini Avrupa Konseyi’nin yerel yönetimlerle ilgili düzenlemelerine dayandırdıklarını söylediler.
TUSİAD mesajı aldı. Sedat Aloğlu İstanbul’daki TUSİAD toplantısında, Apo’yu muhatap alma ve “Bölgesel Özerklik” önerdi.
AKP Hükümeti, BDP’li belediyelerin bu önemli açıklaması konusunda bugüne kadar daha ağzını bile açmadı.

ŞEHİT CENAZELERİ
3- Mehmet Ali Birand 29 Haziran tarihinde Zaman gazetesinde yer alan habere göre
Kanal D ve CNN Türk televizyonlarında bundan sonra şehit haberlerini daha ölçülü bir şekilde vereceklerini, şehit yakınlarının feryatlarını vermeyeceklerini açıkladı.

TERTİBE İSYAN
4- Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Mehmet Haberal hakkında tutuklama kararı veren ve tutukluluğunun devamına karar veren Beşiktaş’taki 8 hakim hakkında, bir gerekçe göstermeden haksız şekilde tutuklama kararı verdikleri için 1500’er lira para cezası verdi.
Balyoz davasının bütün tutukluları ise bir kez daha serbest bırakıldı.




ÇILGINCA SALDIRI
5- Beşiktaş’taki 13. Ağır Ceza mahkemesi, bir hafta önce Yargıtay 11. Ceza dairesinin Cihaner davası hakkında verdiği kararı “yok” saydı. Kendisini Yargıtay’ın üzerine çıkardı ve Yargıtay’ın elinde bulunan dosyayı kendisindeki “ıslak imza dosyası” ile birleştirdi.
13. Ağır Ceza Mahkemesi bu tavrında yalnız değil. Daha önce de Erzurum’daki özel yetkili mahkeme, Yargıtay’ın defalarca istemesine rağmen elindeki dosyayı göndermemiş, iki kez Diyarbakır’a, son olarak da İstanbul’a göndermişti.
AKP’nin “Özel mahkemeleri”, iktidardan aldığı güç ve cesaretle kendilerini Yargıtay’ın üzerinde gören bir pratik içindedirler.
Türkiye’nin yargı sistemi alt üst edilmiştir.

HUKUKA SALDIRI
6- Anayasa Mahkemesi önümüzdeki günlerde AKP’nin Anayasa değişikliği ile ilgili olarak karar verecek. F Tipi basın yayın kuruluşları ve iktidar yandaşı medya, Anayasa mahkemesinin bazı üyelerine karşı bir linç kampanyası başlatmış vaziyetteler.
AKP iktidarında Cumhuriyetin hukukçusu olmak suç olmuştur. Son Ergenekon dalgasında savunma görevi yapan Avukatların ve hukuku uygulamak isteyen hakimlerin hedef alınması kanunsuzluğun vardığı boyutu gösteriyor.
Elbette bu saldırılar da AKP’nin koruması altında gerçekleşiyor.

MİLLİ GÜVENLİK SİYASET BELGESİ
7- Milli Güvenlik Siyaset Belgesi değiştiriliyor. AKP’den gelen talep üzerine irtica öncelikli tehdit kapsamından çıkarılıyor.
Üç yıl önce Anayasa Mahkemesi bire karşı on oyla AKP’nin irticai eylemlerin odağı olduğunu saptadı ama kapatmadı. O zaman kapatılmayan AKP, işte şimdi “Cumhuriyet”i kapatmak için hamle yapıyor.
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde irticanın tehdit olmaktan çıkarılması, aslında Cumhuriyet’in “iç tehdit” kapsamına alınması anlamına gelmektedir.

TARİHİ ROL
8. Bu liste uzatılabilir. Böylesine önemli gelişmelerin kitleler tarafından kanıksanması, tepkilerin törpülenmesi tam da düşmanın istediği bir ortamın yaratıldığı anlamına geliyor.
İşte bu noktada gelişmeleri doğru tahlil eden, yapılması gerekeni yapan, halkı uyarma ve harekete geçirme konusunda önderlik görevini yerine getirecek olan “Öncü Parti’ye tarihi görev düşer.
Şimdi Zaman, işte o “Öncü”nün tarihi rolünü oynaması zamanıdır.
 
Ne kanıksamayıp tepki vermesinden bahsediyor bu. Birçok kesim bırakın tepki göstermeyi, yarım yamalak bilgisiyle bunların en ateşli savunucusu olmuş.
 
Bölüm kurallarımızı okuyun.. Kaynak eklemediğiniz takdirde konunuz kapanacaktır..

Mail adresi vermek yasak..
 
Geri
Üst