atn42
New member
Kalleş
Deniz Som
25 Eylül 2009
SORU çok yalın: Kalleşlerden ulusal kahraman olur mu? Sorunun yanıtını Ankara’daki dostumuz Mustafa Yıldırım veriyor:
“Ülkeyi yönetmekle görevlendirilen ekibin başındaki ‘açılım’ sözcüğünün altını göstermek yerine, coşkulu bir vaiz tavrıyla sesini yükseltiyor; ‘Kimse anaların gözyaşları üstünden prim yapmaya kalkmasın’ diyor. Ses mekanik, söz güzel; ama gerisi yok.
Oysa soru çetin: Hangi anaların gözyaşı?
Mühendisler, başlarına geleceği düşünmeden krom işletmesine gidiyorlardı. Otomatik silahlılar araçlarını durdurdular. Onları sıraya dizdiler ve mermi yağdırdılar. Kimseyle bir alıp veremedikleri de yoktu; ama öldürüldüler. Petrol sondaj kuyularında çalışan işçiler de yan yana sıralandılar ve birer mermiyle vuruldular.
Köy okuluna gelen katiller, öğretmenlerin ailelerini bir odaya kapattı. Beş kişiyi yaylım ateş açarak öldürdüler. Yine bir köy okulunda öğretmeni kurşuna dizdiler. Hep öldürdüler; çünkü ABD’nin ‘gerilla savaşı’ talimatında devlet görevlilerinden ‘özenle seçilmiş hedeflerin, planlanarak nötralize edilmeleri’ yani katletmeleri yazılıydı. Hangi açılıma devam? Masum emekçileri öldürenler, kültürel haklar için mi bastılar tetiğe? Kimlerdi o katiller ve katillerin anaları ağladı mı? Savcılar onları mahkemeye çektiler mi? Yargıçlar, otomatik silahları, mühendislerin, işçilerin, öğretmenlerin bedenlerine saplanan mermileri katillere veren devletleri sorguladılar mı? Yok muydu katliamlarla ilgili gizli-açık tanıklık edecek itirafçılar? Bu katilleri ‘ulusal kurtuluş savaşçısı gerillalar’ diyerek kutsayanlar, Ağrı’nın dibinde gezenler, bu cinayetleri ‘asimilasyona tepki’ diyerek kendilerince bir zafere dönüştürebilirler!
Ne var ki ABD’nin katillere yardım ettiğini bile bile, Amerika ile köklü tarihsel ilişkilerden söz eden general, ‘açılıma devam’ deyip dururken asli görevinin güvenlik olduğunu, katilleri yakalamak olduğunu unutuyor.
Kürt kökenli yurttaşlar da yanılıyor: Mühendislere, işçilere, öğretmenlere kıyanlar, dünyayı kana bulayan devletlerin koruması altında onurlu bir devlet kuramazlar. Katiller ancak kalleşliğin simgesi olabilirler.
Yıkıma ortaklık, ‘üniterlik’, ‘demokrasi’ nutuklarıyla ancak bir süre örtülebilir. Yıkımın yolunu açan görevliler de yargılanmaktan kurtulamazlar.”
Edibe ile Kevin, Abdullah ile George
MÜJDELER olsun; AKP-FG koalisyonunun “Kürt açılımı”nda yepyeni bir sürece girildi. Hükümetin başındaki Recep’in bile henüz içeriğini tam bilmediği ve her gün yeni bir ad koyduğu “Kürt açılımı”na Holivut artisti ünlü jön Kevin Costner tam destek verdi.
Bu açıklamanın sıradan bir magazin asparagası olmadığını göstermek için de Edibe Sözen adındaki AKP Genel Başkan Yardımcısı, yaptığı yazılı açıklama ile ünlü jön Kevin Costner’In, açılım konusundaki gelişmeleri çok yakından izlediğini bildirerek, “Türkiye’deki açılımı candan destekliyorum” dediğini duyurdu.
AKP’nin yetkili ağızlarından biri, kamuoyu ile alay etmiyor, resmen açıklama yapıyor; “Amerikalı bir artist Kürt açılımını destekliyor” diyor! Madem öyle… Madem ülkenin çivisi çıktı… Madem siyaset bu kadar ayağa düştü… Edibe Sözen’e yeni bir görev: “Tarihi fırsat” diyerek “Kürt açılımı”nı pazarlayan Çankaya’daki AKP’li Abdullah’ın da hatırı kalmasın… İlk bakışta suratı Abdullah’ı andıran bir başka Holivut artisti George Clooney ile derhal temas kurulmalı ve “açılıma tam destek” sözü alınmalı. Kaç paraysa veririz!
Süre
Soner Önal: “Açılım gereği etkin pişmanlıktan yararlanıp 10 yıldan fazla terör örgütünde kalanların süresi askerlikten sayılsın!”
Kapama
Hamza Saykan: “Hayat pahalandıkça kadınlar eve kapanıyormuş.
AKP, kadınları kapatmanın yolunu bulmuş!”
Birlik
Ahmet Önen: “Hep birlikte ekonomiyi canlandırıyoruz; kimimiz okyanuslara gemiler salarak, kimimiz oyuncakçıdan bir gemicik alarak!”
Yağmur Deniz
Recep,
New York sokaklarında yürümüş.
Yağmurda mı!
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
kaynak
Deniz Som
25 Eylül 2009
SORU çok yalın: Kalleşlerden ulusal kahraman olur mu? Sorunun yanıtını Ankara’daki dostumuz Mustafa Yıldırım veriyor:
“Ülkeyi yönetmekle görevlendirilen ekibin başındaki ‘açılım’ sözcüğünün altını göstermek yerine, coşkulu bir vaiz tavrıyla sesini yükseltiyor; ‘Kimse anaların gözyaşları üstünden prim yapmaya kalkmasın’ diyor. Ses mekanik, söz güzel; ama gerisi yok.
Oysa soru çetin: Hangi anaların gözyaşı?
Mühendisler, başlarına geleceği düşünmeden krom işletmesine gidiyorlardı. Otomatik silahlılar araçlarını durdurdular. Onları sıraya dizdiler ve mermi yağdırdılar. Kimseyle bir alıp veremedikleri de yoktu; ama öldürüldüler. Petrol sondaj kuyularında çalışan işçiler de yan yana sıralandılar ve birer mermiyle vuruldular.
Köy okuluna gelen katiller, öğretmenlerin ailelerini bir odaya kapattı. Beş kişiyi yaylım ateş açarak öldürdüler. Yine bir köy okulunda öğretmeni kurşuna dizdiler. Hep öldürdüler; çünkü ABD’nin ‘gerilla savaşı’ talimatında devlet görevlilerinden ‘özenle seçilmiş hedeflerin, planlanarak nötralize edilmeleri’ yani katletmeleri yazılıydı. Hangi açılıma devam? Masum emekçileri öldürenler, kültürel haklar için mi bastılar tetiğe? Kimlerdi o katiller ve katillerin anaları ağladı mı? Savcılar onları mahkemeye çektiler mi? Yargıçlar, otomatik silahları, mühendislerin, işçilerin, öğretmenlerin bedenlerine saplanan mermileri katillere veren devletleri sorguladılar mı? Yok muydu katliamlarla ilgili gizli-açık tanıklık edecek itirafçılar? Bu katilleri ‘ulusal kurtuluş savaşçısı gerillalar’ diyerek kutsayanlar, Ağrı’nın dibinde gezenler, bu cinayetleri ‘asimilasyona tepki’ diyerek kendilerince bir zafere dönüştürebilirler!
Ne var ki ABD’nin katillere yardım ettiğini bile bile, Amerika ile köklü tarihsel ilişkilerden söz eden general, ‘açılıma devam’ deyip dururken asli görevinin güvenlik olduğunu, katilleri yakalamak olduğunu unutuyor.
Kürt kökenli yurttaşlar da yanılıyor: Mühendislere, işçilere, öğretmenlere kıyanlar, dünyayı kana bulayan devletlerin koruması altında onurlu bir devlet kuramazlar. Katiller ancak kalleşliğin simgesi olabilirler.
Yıkıma ortaklık, ‘üniterlik’, ‘demokrasi’ nutuklarıyla ancak bir süre örtülebilir. Yıkımın yolunu açan görevliler de yargılanmaktan kurtulamazlar.”
Edibe ile Kevin, Abdullah ile George
MÜJDELER olsun; AKP-FG koalisyonunun “Kürt açılımı”nda yepyeni bir sürece girildi. Hükümetin başındaki Recep’in bile henüz içeriğini tam bilmediği ve her gün yeni bir ad koyduğu “Kürt açılımı”na Holivut artisti ünlü jön Kevin Costner tam destek verdi.
Bu açıklamanın sıradan bir magazin asparagası olmadığını göstermek için de Edibe Sözen adındaki AKP Genel Başkan Yardımcısı, yaptığı yazılı açıklama ile ünlü jön Kevin Costner’In, açılım konusundaki gelişmeleri çok yakından izlediğini bildirerek, “Türkiye’deki açılımı candan destekliyorum” dediğini duyurdu.
AKP’nin yetkili ağızlarından biri, kamuoyu ile alay etmiyor, resmen açıklama yapıyor; “Amerikalı bir artist Kürt açılımını destekliyor” diyor! Madem öyle… Madem ülkenin çivisi çıktı… Madem siyaset bu kadar ayağa düştü… Edibe Sözen’e yeni bir görev: “Tarihi fırsat” diyerek “Kürt açılımı”nı pazarlayan Çankaya’daki AKP’li Abdullah’ın da hatırı kalmasın… İlk bakışta suratı Abdullah’ı andıran bir başka Holivut artisti George Clooney ile derhal temas kurulmalı ve “açılıma tam destek” sözü alınmalı. Kaç paraysa veririz!
Süre
Soner Önal: “Açılım gereği etkin pişmanlıktan yararlanıp 10 yıldan fazla terör örgütünde kalanların süresi askerlikten sayılsın!”
Kapama
Hamza Saykan: “Hayat pahalandıkça kadınlar eve kapanıyormuş.
AKP, kadınları kapatmanın yolunu bulmuş!”
Birlik
Ahmet Önen: “Hep birlikte ekonomiyi canlandırıyoruz; kimimiz okyanuslara gemiler salarak, kimimiz oyuncakçıdan bir gemicik alarak!”
Yağmur Deniz
Recep,
New York sokaklarında yürümüş.
Yağmurda mı!
Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
kaynak