Kader yuzune hic gulmedi mutluluk haram oldu

blue346

New member
Katılım
25 Eyl 2006
Mesajlar
9
Reaction score
0
Puanları
0
Sevgİ Bu....
Kadın her sabah olduğu gibi o günde beyaz
değneği ve el yordamı ile otobüse binmişti.
şofÖr : -Soldan üçüncü sıra boş hanımefendi, dedi.
Kadın 32 yaşında güzel bir bayandı ve eşi oldukça
yakışıklı bir deniz subayı idi. Bundan bir kaç ay Önce
yanlış bir teşhissonucu gerçekleştirilen ameliyatla gÖzlerini kaybetmişti genç kadın ve asla gÖremeyecekti. Kocası ameliyattan sonra acı gerçeği
Öğrenince yıkılmış ve kendi kendine
bir sÖz vermişti. Asla karısını yalnız bırakmayacak, ona sonuna kadar
destek olacak, kendi ayakları üzerinde durana kadar cesaret verecekti.
Günler geçiyordu. Kadın her geçen gün kendini daha kÖtü hissediyor,çok
sevdiği kocasına yük olduğunu düşünüyordu. Eşinin bu içine kapanık,karamsar hali kocayı çok üzüyordu. Bir an Önce bir şeyler yapması gerekiyordu, karısı günden güne kendi içine kapanık dünyasında kayboluyordu. Bütün gün düşündü koca, nasıl yardım edebilirim
güzeller güzeli eşime diye. Birden aklına eşinin eski işi geldi. Geri
dÖnmesini isteyecekti. Amabunu ona nasıl sÖyleyecekti, çünkü artık çok
kırılgan ve neşesizdi. Bütün cesaretini toplayarak akşam karısına konuyu açtı. Karısı dehşetle gÖzlerini açtı: - Ben bunu nasıl yaparım ben kÖrüm,
diye bağırdı. Kocası ona destek olacağını, her sabah kendisinin işe
bırakacağını ve akşamları da iş çıkışında alacağını ve ona çok güvendiğini
sÖyledi. çünkü eşini tanıyordu ve bunu başarabileceğini biliyordu.
Kadın büyük bir umutsuzlukla kabul etti çünkü eşini çok seviyordu ve onu
kırmak istemiyordu.Her sabah eşini işine bırakıyor ve akşamları da alıyordu fedakar koca. Günler bÖyle ilerledi, karısı eskisinden
biraz daha iyiydi. Fakat kocası daha fazlasını istiyordu, kendisine sÖz vermişti sonuna kadar gidecekti. Aksam karısına:Artık işe kendin gidip gelmelisin, dedi. Kadın şaşırmıştı. Bunu asla yapamayacağını
sÖyledi. Kocası ısrar edince onu yine kıramadı ve bütün cesaretini topladı. Bunu kendisi de istiyordu ama o kadar güveni yoktu. Sabahları kadın artık otobüs durağına kendisi gidiyor, otobüsüne biniyor ve otobüsten inerek işine gidebiliyordu . Günler günleri kovaladı, hiç bir problem yoktu.
Yine bir gün otobüse binerken, şofÖr : Sizi kıskanıyorum, hanımefendi dedi. Kadın kendisine sÖylenip sÖylenmediğini
anlayamadan, neden diye sordu.
ŞofÖr: - çünkü her sabah sizin arkanızdan bir
deniz subayı genç adam otobüse biniyor ve bütün yol boyunca sevgi ile size bakıyor, otobüsten indikten sonra yeşil ışıkta yolun
karşısına geçmenizi bekliyor siz binaya girdikten sonra arkanızdan Öpücük yollayıp size her gün sevgiyle el sallıyor , dedi.

HERKESİN BU KADAR SEVMESİ VE SEVİLMESİ,
HEPSİNDEN DE ÖNEMLİSİ BÖYLE BİR SEVGİYİ HAK EDECEK İNSANI
BULMASI DİLEĞİYLE...
 
*ßaßa üstümü Ört*

Bu olay Bursada olmuş. 17 yaşında bi genç kız aniden Ölmüş. Aile perişan olmuş ama napsınlar, kızı defnetmişler tabii. Aradan birkaç gün geçmiş. Baba kızını rüyasında gÖrmüş. Kız sürekli titriyomuş ve "çok üşüyorum baba. Yalvarırım üstümü Ört" diyomuş. Adam sabah kalktığında rüya aklına gelince hüngür hüngür ağlamış. "Gül gibi evladımı kaybettim. Rüyama giricek tabii" diye düşünmüş. Karısının üzülmemesi için de ona hiç bişey sÖylememiş. Ama ertesi gece, sonraki gece, daha sonraki gece, hep aynı rüya: "çok üşüyorum baba. N'olur üstümü Ört!" Baba bi gece yine aynı rüyayı gÖrürken kan ter içinde uyanmış. Dayanamamış, karısının, "Nereye bey bu saatte?" demesine aldırmadan sokağa fırlayıp soluğu mezarlıkta almış. Kızının mezarına gelince ne gÖrsün? Mezar açık ve bomboş! Adam ne yaptığını bilmez bi halde mezarlık bekçisinin kulübesine yÖnelmiş. Allahım, o an gÖrdüğüne yürek dayanmaz. Bekçi resmen kıza tecavüz ediyomuş! Meğer bu aşşağılık herif her zaman, yeni gÖmülen Ölülere belli bi süre bunu yaparmış...
 
Kalbe Ateş Düşünce

Kalp,arz u semaya sığmam diyen Hakkın yeridir;
ateşte onun sevgisi ...Kalp bazen geçici sevgiler tarafından doldurulsada,hatta tüm sevgilere kapatılsa da,gün gelir bir neyden süzülen ses ya da tarihi bir minareden duyulan bir ezanla asıl sahibini hatırlar...
Öncesinde mecazi olan her şey;hava,su,ses ve bakış kalbe ateş düştükten sonra,O'na doğru Önüne geçilmez bir akış olur.
Klabe ateş düşünce; ayrılıklar ümide kÖprü,kavuşmalar O'nun için atan yüreklerin birleşmesi,sevgiler gerçek sevgiye bir tohum,Sevgili'ye yol olur....

Rabbim bize yeter!
 
Bir gün çok zengin bir adam oğlunu yanına alarak, insanların ne kadar fakir olabileceğini gÖstermek için onu bir kÖye gÖtürdü. çok fakir bir ailenin evinde bir gün-bir gece geçirdiler. Şehre dÖnerken baba oğluna sordu: "Yolculuğumuzu nasıl buldun?" "çok güzeldi babacığım" diye cevap verdi oğlu. "İnsanların ne kadar fakir olabileceğini gÖrdün değil mi?" "Evet." "Peki ne Öğrendin?" "Şunu gÖrdüm" dedi oğlu: "Bizim evde bir kÖpeğimiz, onların dÖrt kÖpeği var. Bizim evde bahçenin yarısına gelen bir havuzumuz var, onlann kilometrelerce uzunluğunda dereleri var. Bizim bahçede ithal lambalarımız, onlann yıldızlan var. Bizim taraçamız Ön bahçeye kadar, onlarınki ise ufka kadar uzanıyor." Ufaklık konuşurken, babası şaşkınlıktan tek kelime bile edemedi. Ve çocuk ekledi: "Ne kadar fakir olduğumuzu gÖsterdiğin için, teşekkür ederim babacığım!"
 
\ Gercek Yasanmis Bir Sevda Masali

Yaşanmış Bir Sevda Masalı

Dünyada iki gül olsun, biri kırmızı biri beyaz, sen beni unutursan kırmızı gül solsun, ben seni unutursam beyaz gül kefenim olsun”.

“Bir sÖylenceye gÖre düşman iki ailenin çocukları olan Ali ile Zehra biribirine Ölesiye sevdalıymışlar. İki genç daha çocukken ailelerinin düşmanlığına rağmen, gÖnül verip sevmişler biribirilerini. Aşkları, gÖkle- yerin aşkı kadar büyük, çiçekle suyun-aşkı gibi temizmişÂ…

Günler gecelere, geceler günlere akıp giderken, herkes aşkına gÖre almış hisesini hayatın pınarından.. Yıllar su gibi akıp gitmiş, Ve yÖre de herkesin dilinde Zehra kızın güzelliği sÖylenir, Zehra kızın güzelliği konuşulur olmuş. Taa.. topuğuna kadar inen saçları, simsiyah gÖzleri, inci dişleri, kıpkızıl dudakları, pembe yanakları ve tanrı heykelleri gibi kusursuz bedeni ile perileri kıskandıracak kadar güzel ve alımlıymışÂ…

Derken Ali ile Zehra büyüyüp evlenme çağına erişmişler ama evlenmelerine her iki tarafta bir türlü razı olmamış. İki düşman aile arasında kavgalar başlamış, günlerce silahlar patlamışÂ…

Zehra ile Ali de çevrelerine aşklarını, biribirine bağlılıklarını kanıtlamak için evlerini terkedip iyi yürekli bir çobanın yardımıyla uzak bir vadideki mağaraya gizlenip yıllarca orada barınmışlar.

Zehranın kardeşleri her yeri aramış taramışlarsa da hiç bir yerde izine rastlamamışlar. Epey bir zaman yabani meyveler, bitkiler, kÖkler yiyerek ve geceleri çobanın kÖyden taşıdığı yiyeceklerle yaşamını sürdürmüşlerÂ…

Dolunaylı gecelerde iki derin vadi arasındaki mağaranın Önünde oturup, alt tarafından çağıl çağıl akan sulara bakarak dağlara, taşlara türküler yakmışlar.br>
Zehra kızın saçları gece, gÖzleri yıldız, bakışları gÖkkuşağını andırırmış. Baktıkça rengarenk bir ahenk sararmış vadinin içiniÂ… Her sabah gün burada aşkla başlayıp, aşkla bitermişÂ… Kuşların inceden soluyuşu, ağacların nazlı nazlı sallanışı, yaprakların hışırtısı bir başka güzelleştirirmiş çevreyiÂ… Renk renk, desen desen çicekler içinde, pınarların da akışıyla bu renk ve ahenk harmonisi, iki gÖnül coğrafyasının ve iki yurek ikliminin mutluluğuyla uzayıp gitmiş günlerÂ…

Genç adam sevdiği kıza her gün hayran hayran bakarak sazına sarılıp türküler dizermiş ırmaklaraÂ… Dağ, taş dillenirmiş sesindeÂ… Sevdiğinin gÖzleri denizin incileri, dişleri mercan, saçları gecenin karanlığı, gülüşü bahar gülü kadar güzelmiş, güldükçe cangülleri saçılırmış dağa, taşaÂ…

Sonra Zehra kızın kardeşleri iz sürüp yatmışlar pusuya. Herşeyden habersiz dağlara, kayalara saz çalıp sevdiğinin ceylan gÖzlerine türküler sÖyleyen Ali tek kurşunla kayadan aşağı yuvarlamışlar.

Ağıt yakıp saçlarını yolan Zehra kız Ali nin acısına dayanamayıp ümitsizliğe kapılarak oda kendini aynı uçurumdan aşağı bırakır.

İkisi yan yana gÖmülür. Sonraları kızın baş ucuna ak, erkeğin başucunda al bir gül fidanı çıkar ve her bahar yeşerip biri ak biri kırmızı gül açarak biribirine sarılarak tekrar kavuşurlar hiç ayrılmamak üzere....

Yelpınarın suyu gÖvdelerine değdikçe ağlamışlar, iri iri yaşlar süzülmüş yapraklarındanÂ… Beyaz duvağını takıp tomurcuğuna, ağıtlar yakmışlar kayalara dÖnüp sırtını munzur dağına. Ne zamanki acısı, ne zamanki hasreti işlemiş kayalara bu iki çiçeğin, paramparça olmuş kayalar, her parça kızıl bir ağgül olmuş kanamış. Yıllarca pınarlar kan akmışÂ… Tarifsiz bir acı çÖkmüş her yanaÂ…

İşte o gün bu gündür her bahar biribirine kenetlenen bu iki çiçeğin olduğu yerde ağlama ve inilti sesleri duyulur geceleriÂ… Halk arasında mağaranın Önünde gÖmülü olduğuna inanılan bu iki sevgilinin aslında Ölmediklerinin, onların değişik zamanlarda değişik şekillerde gÖründüğüne dair rivayet edilir.

Halk arasında hala iki sevgilinin, iki çiçeğe dÖnüşerek yaşadıklarına inanan yÖrenin gençleri. Bu sÖylentilerin de etkisiyle olacak ki, her bahar mağarayı ziyaret ederek dilek tutup kısmet ve murat duası ederlerÂ…

Rüzgarın sesi bu yÖrelerde her gece yaşanmış efsaneleri fısıldar. Bazen yaşlı bir ninenin anlattığı masalda dillenir, bazen de bir sazın tellerindeki ezgide...
 
birzamanlar 21 yasinda bir genc varmis ve belcikada yasarmis ve bir kiza asik olur kizda ona tabiki birbirlerini hadinden fazla severlermis okulari bittikten sonra evlenmeye karar vermisler ve o genc 23 yasindaymis ve ailesiyle konusur gidip kizi istemelerini soyle aileside hazirlik yapar ve kizi istemek icin yola cikarlar ve kizin ailesinin evine giderler iceriye girerler otururlar ve sonra konusmaya baslarla ve konu acilir hayirli bir is icin geldik derler onlarda hayir olsun derler biz allahin emriyle peygaberin kabriyle kizinizi oglunuza isteriz derler ve kizin babasi bizim size verecek kizim yok biz alevi siz ise sunnisiniz derler ve o gencin ailesi neye ugradigini sasirirlar ve evden cikarlar ama bu gencler bir birini cok severler birbirlerinden asla vazgecmezler ve bu aile birkac kez daha denerler ama herzamanki gibi olumsuz cevap alirlar ve bu iki genc baska cikar yol bulamadiklari icin kacmaya karar verirler ve kacarlar aradan bir kacgun gectikten sonra kizina ailesi tamam gelin barisalim derler ama bir sartimiz var kizimiz evimize getireceksiniz ve kizimiz telli duakli bu evden cikacak bunlarda kabul etmisler kizi alip kizin ailesinin evine gitmisler barismak icin ama kizin ailesi okadar gadarmiski kizi alip onlaridi kovmuslar biz size kizimiz degil bittimizi bile vermeyiz derler ve kizlarini evin bir odasina hapederler ve bu kiz o odad sevdigi genci dusune dusune 2 hafta icinde kafayi tirlatir ve ailesi bunu varkina varir ve kizi bir ruh ve sinir hastaliklari klinigine yatirilar ve bu genc bunu dugdugu an deliri ve aradan 2 ya gectikten sonra kizin ailesini ararlar klinikten kiziniz kendini asmis intihar etmis derler ve bu genc bunu duyduktan sonra kafayi yiyer kendini gecelerin soguz sokaklarina atar ama bu gencin ailesi ogullarini asla yanliz birakmazlar hep ogullarinin yaninda olurlar aradan 3 yil gectikten sonra bu gencin annesi oglunu alir turkiyeye getirir oglum seni evlendirmek istiyorum bir kiz begen hemen gidip istiyelim der ve bu genc kara kasli kara gozlu esmer bir kizla tanisir ve bu kiza asik olur ve annesine der ben bu kizi istiyorum ve annesi gider kizi ister sonra evlenirler kizi alip kendiyle belcikaya getirirler ve bu gencin ailesi cok mutlu olurlar cunku 4 yil sonra ogullarinin yuzu ilk defa guler ve bu iki ciftin cok tatli bir ogullari olur ve aradan 3 yil gecer bu gencin esi hep bayilirmis bas agrisindan ve sonra esini hastaneye goturur ve birsuru controlden gecer bu bayan ve sonuc esinin beyninde timur varmis ve yasamak icin cok az vakti varmis doktor gence derki esini guzel bir yere gotur yasayacagi bu bir kac gunu guzel gecirmesini sagla der ve bu genc yine yikilir ve esi alir TURKIYE Alanyaya gelir ve bir kac gun sonra bir gece esini alir sahile iner orda ates yakarlar kenarinda otururlar ve sabah gunesin dogusunda esi kollarinin arasinda can veriri ve bu genc kendini kaybeder arabasina biner denizin icine dogru surer ve oda olur arkada gozu yasli bir anne ve 2 yasinda bir erkek cocugu kalir

bu hikayeyi yasayan benim teyzemin oglu onu okadar cok seviyordumki onu yokluguna hala alisamadim allah ikisininde yerini cennet ettin allah gunahlarini affetsin hic kader onun yuzune gulmedi hic mutluluk ona hep haram oldu

evet arkadaslar ben bunu sizlerle paylasmak istedim
 
emeğine sağlık kardeşim

kardeşim konuları birleştirdim,

http://www.hackhell.com/showthread.php?t=34896

Günlük 1 den fazla şiir paylaşan arkadaşlar konuyu tek başlık altında verirse hem kendi için
hemde okuyan açısından rahat olur ve şiirler okunmadan kaybolup gitmez.


konu açarken daha dikkatli olursan sevinirim
saygılarımla
 
Geri
Üst