Kaçıncı cumhuriyet?

ASİL_1

New member
6 Eylül tarihli yazısında Mümtaz'er Türköne, bir Fransız geleneği olarak "cumhuriyetin numaralandırılması"yla ilgili küçük bir bilgi aktarıyordu, önemliydi: "Türkiye'de "2. Cumhuriyet" tabiri ilk defa 1960 yılında "Kurucu Meclis"te CHP'liler tarafından kullanılıyor ve savunuluyor.

"2. Cumhuriyet"in sahibi olan Kurucu Meclis'in 222 üyesi CHP'lidir. CHP'liler 27 Mayıs darbesi ve darbecilerle kendilerini özdeşleştirmişlerdir. 2. Cumhuriyet'in temel felsefesi de CHP'nin "İlk Hedefler Beyannamesi"nde yer alan, 1924 Anayasası'nın değiştirilmesi programıdır. Bu beyannamedeki ilkeler, olduğu gibi 61 Anayasası'nda yer almıştır."

Öncelikle bir yanlışı tashih etmek gerekir: 1961 Anayasası'nın "ileri ve özgürlükçü" karakterde olduğu söylenir, bu tamamen yanlıştır. 1961 Anayasası'nın amacı, 1924 Anayasası'nda halkın katılımını sağlayan bütün kanalları tıkayıp mecraları bürokratik elitlere doğru açmak, Anayasa Mahkemesi'yle devleti halka karşı korumak, merkezdeki çekirdeğin konumunu ve imtiyazlarını tahkim etmek, seçilmişleri atanmışların gerisine çekmektir. 1982 Anayasası, 1961'e bir tepki değil, özünde hedeflediklerini daha etkili yollar ve kurumlarla pekiştirmeyi amaçlamıştır. 1960 ihtilali ve 1961 Anayasası'nın bertaraf etmek istediği, 1950-60 arası demokratik dönemin zayıf da olsa neşvü nema bulan siyasal gücüdür. Bu 10 yıllık dönem 1924 Anayasası'nın ruhuyla geçirildi, bu yüzden 27 Mayıs ihtilalcilerinin ilk işi yeni bir anayasa yapmak oldu.

Bu açıdan bakıldığında kanaatime göre 29 Ekim 1923'te ilan edilen Cumhuriyet, ikinci aşamasına 14 Mayıs 1950 tarihinde girmiş sayılır. Çünkü Duverger 27 yıl süren tekparti yönetimi için "mahcup diktatörlük" dese de, sonuç itibarıyla tek parti yönetimi idari, politik ve sosyal hayatın bütününü belirleyen bir karaktere sahiptir. Ortadoğu'daki ülkeler içinde hâlâ totaliter olma vasfını korumaya çalışan iki ülkeden biri Türkiye, diğeri İran'dır. Türkiye'de rejimin "laik", İran'da "İslam" olması durumu değiştirmiyor. Ortadoğu'nun diğer ülkelerinde rejimler sıkı otoriter ve elbette otokrattırlar; ama sivil ve medeni hayat ile değişime açık siyasi/toplumsal kültür çoğulcudur. Tarihsel modellerde -Emevilerden Osmanlılara kadar- sivil hayat ne kadar özgür ve özerk idiyse, idari/siyasi alan da o oranda otoriterdi. Bu gelenek Ortadoğu'da hâlâ sürüyor. Modern tarih Türkiye ve İran'ın siyasi hayatını derinden başkalaşıma uğrattı, bu iki ülke dışında kalan İslam ülkelerinin sömürge olması, sanıldığının aksine dezavantaj değil, avantaj oldu. İnşallah bunu ele alma fırsatımız olacak.

Türkiye'de 1950'de fiilen çok partili rejime geçilmesi, "devletin şekli olan cumhuriyet" yanında "siyasi sistemin işleyişini mümkün kılan rejim"i "demokratik" kılmıştır. Bu formel açıdan da olsa radikal bir kopuştur. Rejimin "tek parti yönetimi"nden "çok partili parlamenter rejim"e geçişini sağlayan politik ve idari reformların üç belirgin özelliği var:

1) Dış konjonktürün zorlaması altında yapıldılar; çünkü Türkiye, Sovyet tehdidi altında NATO içinde yer almaya karar verince kaçınılmaz olarak tek partili sistemden çok partili hayata geçti.

2) Buna karar verenler bizzat iktidar elitleri oldu, yani karar CHP'nin önde gelen simaları -başta Milli Şef İnönü- ve CHP'den kopan DP'lilerin -Bayar ve Menderes- ortak kararıyla verildi, halkın demokratik katılımı sonra sisteme dahil edildi.

3) Sistemin zahirde "demokrasi", zamirde "otoriter cumhuriyet" vasfını korumasına azami gayret sarf edildi, böylelikle reformlar şekilde kaldı.

Ancak yine de siyasal sistem önemli bir değişime uğradı. Bu yüzden yakın siyasi tarihimiz, siyaset bilimi ve bugüne kadar yaşadığımız siyasal tecrübe açısından bakıldığında aslında 2. cumhuriyet'e 1950'de geçtiğimizi ve fakat hâlâ söz konusu cumhuriyet konseptini aşmakta zorlandığımızı, bunun derin sancılarını yaşamakta olduğumuzu söyleyebiliriz.
Ali Bulaç
 

64general1

New member
İşte biraz daha anlatmak istediğini anlatabilmiş bir yazar fakat bilemiyeceğim kaçıncı Cumhuriyet oldugunu da bildiğim eğer başarırsanız bu ülkeden Atatürk'ün izini silmeyi kesinlikle ilk olacaktır ama Atatürk'ün resmi yerine konacak portre sahibi muhtemelen Abraham Lincoln olacak ve Abd'nin elliküsuruncu eyaleti olacagız.Bazıları Abdulhamit'in tımarhaneye kapattığı zatı düşlüyor ama zor be kardeşim,bu cografyada çok zor.
 

USLanmAZ™

FORMUN USLANMAZI
paylasım ıcın tesekkurler ama neden se yanlısları degıstırebılecek gucu ıcımızde bulsakta dısımızda bulamıyoruz.......artık kusaklar bıyu aynı yanlısların tekrar tekrar tekrar tekrarlanması ve ınsanların usanmadan aynı seylerı tartısması artık bana cok sacma gelıyor.......
 

GeciT

Banned
önceLikLe asiL abim eLine sağLık
yeterince açıkLayıcı oLmuş..

teşekkür edenLeri görünce pointır takıLdı gözüme :)
hey ağam nereLerdesin Allasen
 

HTML

Üst