mzahid53
New member
- Katılım
- 25 Ara 2009
- Mesajlar
- 342
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Fakirin de iştirak ettiği Balçiçek İlter'in Habertürk'teki programında üslup konusu açıldığında Oktay Ekşi'nin masanın altına saklanacağını falan zannettim.
Yanılmışım ki ne kadar!
Kaçacak yer arayacağına tuttu Sayın Başbakan'ın meydanlarda terennüm ettiği "üslubu beyan ayniyle insan" sözünü zikretti.
Aklı sıra Başbakan'ın üslubunu eleştiriyordu.
Türkiye'de üsluptan bahsedecek en son insan evladı olduğunu, bir gazeteci arkadaşımıza "Doğduğun yere kadar kovalarım..." diye küfrettiğini, "Analarını satan zihniyet..." şeklindeki üslup bozukluğu nedeniyle 40 yıllık başyazarlık yaptığı Hürriyet'ten ayrılmak zorunda kaldığını o an yüzüne vurmaya utandım.
Dahası, koskoca adamın karşımda kulaklarına kadar kızarmasını istemedim.
Ne ki, o mezkur sözü tekrarlamaktan utanmadı.
Bu sefer de aklıma "Merdi Kıpti şecaat arz ederken sırkatin söyler" deyimi geldi ama bunu da 85 yaşındaki bir adama söylemeye haya ettim.
O üslup konusunda konuşmaya haya etmedi ama! Böyle bir adam hakkında da fazla kelime yakmak israf olur, geçelim.
Hazır "liderlerin üslubu" konusu açılmışken birkaç kelam edelim.
Başbakan Erdoğan'ı iki dönem tek başına iktidara taşıyan mutat üslubu herkesin malumu; fazla söze hacet yok.
Bahçeli'ye gelince...
Bağırıp çağırsa da bence samimi; hulasa, son derece içten ve sahici bir üslup tutturmuş gidiyor.
O kadar tutarlı ki, "Kasımpaşa'ya kadar bozkurtlarımla kovalarım" derken başka, bisküvi derken başka bir vurgulama seçmeye tenezzül etmiyor. Neyse o!
Burada en sorunlu üslup sahibi bence Sayın Kılıçdaroğlu.
Reklamlardaki çizdiği "sakin güç" yollu imajla meydanlardaki hali taban tabana zıt!
Birinin yaptığını diğeri yıkıyor adeta.
Reklamlardaki o babacan, o müşfik, o sevimli ve sakin gücün yerini meydanlarda bıçkın bir sokak kabadayısı alıyor.
Bıçkın dedim ama siz bunu ağzı bozuk okuyun.
Çünkü...
"Ana a...", "angus sığırı", "kasetçi", "hortumcu", "deli", "statükonun Allah'ı" gibi ifadeleri serdetmek için bıçkınlıktan öte bir şey olmak lazım.
Sahi reklamlardaki o "sakin güç" meydanlarda neden bu kadar öfkeli hale dönüşüyor?
İçine Sayın Bahçeli kaçmış desem, değil. Bahçeli öfkeli ama hiçbir zaman ağzı bozuk değil.
İçine Oktay Ekşi kaçmış desem, değil. Ekşi'nin ağzı malum ama o denli öfkeli değil.
Sanki ikisi birden kaçmış gibi mi ne?!
Yoksa insan ne diye reklamlarda oluşturduğu imaja meydanlarda habire vurur!
Bu üslup parçalanmışlığının kendi ayağına sıkmaktan farkı ne?
Üslubu böyle de milletvekili aday profili çok mu farklı sanki.
Mesela...
Sezgin Tanrıkulu artı bir ise, Mehmet Haberal eksi bir; elde var sıfır.
Hayret, ki, ne hayret; bir insan sıfırı bulmakta bu kadar maharetli olur mu?
NAGEHAN ALÇI'DAN GAZETECİLİK DERSİ
Akşam gazetesi yazarı Nagehan Alçı son iki yazısıyla olağanüstü gazetecilik dersi verdi.
Şu satırlar dünkü yazısından: "Salı günkü yazımda kaset skandallarından birinin kahramanı olan MHP İstanbul İl Başkanı İhsan Barutçu ile ilgili bir iddia ortaya attım. Dedim ki bel altı ahlak dışı vuruşları bırakın. Eleştiri yapacaksanız Barutçu ile ilgili ülkücü camianın da bildiği bir iddiayı tartışalım. İddia şuydu: Barutçu 79'da dönemin İslami camiadaki en önemli gençlik önderlerinden Fatih Akıncıları'nın lideri Metin Yüksel'i öldüren çetenin içinde yer aldı..."
Söz konusu iddiayla da kalmayıp bundan 32 yıl mukaddem bir cinayet hakkında dosya numarasına kadar mahkeme kararını bulup yayımladı.
Anlaşılan o ki önümüzdeki günlerde Metin Yüksel cinayeti daha çok konuşulacak.
Bu büyük gazetecilik başarısından dolayı Nagehan Alçı'yı tebrik ediyorum.
KAYNAK: YENİ ŞAFAK
Yanılmışım ki ne kadar!
Kaçacak yer arayacağına tuttu Sayın Başbakan'ın meydanlarda terennüm ettiği "üslubu beyan ayniyle insan" sözünü zikretti.
Aklı sıra Başbakan'ın üslubunu eleştiriyordu.
Türkiye'de üsluptan bahsedecek en son insan evladı olduğunu, bir gazeteci arkadaşımıza "Doğduğun yere kadar kovalarım..." diye küfrettiğini, "Analarını satan zihniyet..." şeklindeki üslup bozukluğu nedeniyle 40 yıllık başyazarlık yaptığı Hürriyet'ten ayrılmak zorunda kaldığını o an yüzüne vurmaya utandım.
Dahası, koskoca adamın karşımda kulaklarına kadar kızarmasını istemedim.
Ne ki, o mezkur sözü tekrarlamaktan utanmadı.
Bu sefer de aklıma "Merdi Kıpti şecaat arz ederken sırkatin söyler" deyimi geldi ama bunu da 85 yaşındaki bir adama söylemeye haya ettim.
O üslup konusunda konuşmaya haya etmedi ama! Böyle bir adam hakkında da fazla kelime yakmak israf olur, geçelim.
Hazır "liderlerin üslubu" konusu açılmışken birkaç kelam edelim.
Başbakan Erdoğan'ı iki dönem tek başına iktidara taşıyan mutat üslubu herkesin malumu; fazla söze hacet yok.
Bahçeli'ye gelince...
Bağırıp çağırsa da bence samimi; hulasa, son derece içten ve sahici bir üslup tutturmuş gidiyor.
O kadar tutarlı ki, "Kasımpaşa'ya kadar bozkurtlarımla kovalarım" derken başka, bisküvi derken başka bir vurgulama seçmeye tenezzül etmiyor. Neyse o!
Burada en sorunlu üslup sahibi bence Sayın Kılıçdaroğlu.
Reklamlardaki çizdiği "sakin güç" yollu imajla meydanlardaki hali taban tabana zıt!
Birinin yaptığını diğeri yıkıyor adeta.
Reklamlardaki o babacan, o müşfik, o sevimli ve sakin gücün yerini meydanlarda bıçkın bir sokak kabadayısı alıyor.
Bıçkın dedim ama siz bunu ağzı bozuk okuyun.
Çünkü...
"Ana a...", "angus sığırı", "kasetçi", "hortumcu", "deli", "statükonun Allah'ı" gibi ifadeleri serdetmek için bıçkınlıktan öte bir şey olmak lazım.
Sahi reklamlardaki o "sakin güç" meydanlarda neden bu kadar öfkeli hale dönüşüyor?
İçine Sayın Bahçeli kaçmış desem, değil. Bahçeli öfkeli ama hiçbir zaman ağzı bozuk değil.
İçine Oktay Ekşi kaçmış desem, değil. Ekşi'nin ağzı malum ama o denli öfkeli değil.
Sanki ikisi birden kaçmış gibi mi ne?!
Yoksa insan ne diye reklamlarda oluşturduğu imaja meydanlarda habire vurur!
Bu üslup parçalanmışlığının kendi ayağına sıkmaktan farkı ne?
Üslubu böyle de milletvekili aday profili çok mu farklı sanki.
Mesela...
Sezgin Tanrıkulu artı bir ise, Mehmet Haberal eksi bir; elde var sıfır.
Hayret, ki, ne hayret; bir insan sıfırı bulmakta bu kadar maharetli olur mu?
NAGEHAN ALÇI'DAN GAZETECİLİK DERSİ
Akşam gazetesi yazarı Nagehan Alçı son iki yazısıyla olağanüstü gazetecilik dersi verdi.
Şu satırlar dünkü yazısından: "Salı günkü yazımda kaset skandallarından birinin kahramanı olan MHP İstanbul İl Başkanı İhsan Barutçu ile ilgili bir iddia ortaya attım. Dedim ki bel altı ahlak dışı vuruşları bırakın. Eleştiri yapacaksanız Barutçu ile ilgili ülkücü camianın da bildiği bir iddiayı tartışalım. İddia şuydu: Barutçu 79'da dönemin İslami camiadaki en önemli gençlik önderlerinden Fatih Akıncıları'nın lideri Metin Yüksel'i öldüren çetenin içinde yer aldı..."
Söz konusu iddiayla da kalmayıp bundan 32 yıl mukaddem bir cinayet hakkında dosya numarasına kadar mahkeme kararını bulup yayımladı.
Anlaşılan o ki önümüzdeki günlerde Metin Yüksel cinayeti daha çok konuşulacak.
Bu büyük gazetecilik başarısından dolayı Nagehan Alçı'yı tebrik ediyorum.
KAYNAK: YENİ ŞAFAK