Kılıçdaroğlu'na sorun CHP nasıl kurtulur?

-HaKiKaT-

Altın Üye
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
10,386
Reaction score
0
Puanları
0
ym_dumanli_k.jpg

Birkaç gün önce gazetemizi CHP'nin İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu ziyaret etti. Girdiği polemiklerle son dönemde yıldızı parlamış CHP milletvekilinin yanında CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin ve Prof. Dr. Alper Ünlü de vardı.

Tekin, "Basın ziyaretlerimize Zaman'la başlamak istedik." derken şaşırmadım. Zira CHP'nin son dönemdeki cesur açılımlarının altında hep İl Başkanı'nın imzası var. Çarşaf açılımını da o başlatmıştı. Birkaç ay önce Zaman'ı ziyaret ettiğinde solun dindar insanlarla nasıl barışabileceğini konuşmuştuk. Hatta öğretim görevlisi iken başörtüsü konusunda katı ve acımasız tavırlar sergileyen Nur Serter'in bu açılım sırasında yaşadıklarını ilk defa ondan dinlemiştim. Bir şehit ailesinin evine ziyaretçi olduklarını, eve girdiklerinde karşılarına şehidin başörtülü çocuklarının çıktığını; bu arada salonda Atatürk portresine rastladıklarını ve Nur Serter'e dönerek "Bu insanların Atatürk'le problemi olduğunu söyleyebilir misiniz?" dediğini öğrenmiştim.

Her neyse... Karşımızda Kılıçdaroğlu vardı şimdi ve seçim kampanyasına başlıyordu. Çok merak ettiğim bir soruyu yönelttim: "Kamuoyu sizi koltuğunuzun altındaki dosyalarla tanıdı hep. Şimdi belediye başkan adayı olmak için halkın huzuruna çıkıyor, oy istiyorsunuz. Acaba sizi şöyle de görebilecek miyiz: Dosyalarla vatandaşın karşısına çıkıyorsunuz ve İstanbul ile ilgili projelerinizi tek tek sıralıyorsunuz."

Kemal Bey, kibar ve sakin konuşuyor. Bu soruma da öyle cevap verdi. İstanbul için projeler hazırladıklarını söylüyor. Daha ilginci, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın çok önemli hizmetlerde bulunduğunu, bazı projelerin aynıyla devam etmesi gerektiğini, kendisinin o projeleri raflarda çürütmeyeceğini ifade ediyor. Bu, CHP standardını aşan bir yaklaşım. Hizmet yarışından bahsediyor Kemal Bey. Oysa CHP'nin uzun zamandan beri ortaya koyduğu genel tavır 'AKP'nin yaptığı her şeye, ama her şeye karşı çık' şeklinde özetlenebilir. Kılıçdaroğlu, bu konuda bir de ayrıntıya giriyor ve deniz taşımacılığında İstanbul'un çok mesafe aldığını söylüyor. Bu da doğru. İDO'nun son yıllarda ortaya koyduğu hizmet gerçekten takdire şayan. Bunu Kemal Bey'in ifade etmesi, siyasî bir olgunluk ve İstanbul teşkilatı tarafından başlatılan müspet muhalefet anlayışının bir sonucu.

Konuşmaların seyri bizi ister istemez İstanbul dışına da taşıyor. CHP'nin inançlar ve dinî semboller üzerinden siyaset yaptığını, inançlı insanları rencide ettiğini ve bunun da halkta büyük bir infiale sebebiyet verdiğini söylüyorum. Gerçekten de öyle. CHP'nin 367 tartışmalarında akıl dışı bir noktaya kilitlenmesi, parti kurmaylarının e-muhtıranın yanında yer alması, cuntacı yapılarla arasına mesafe koymaması, 411 oyla Meclis'ten geçirilen başörtüsü yasasında meseleyi Anayasa Mahkemesi'ne taşıyarak hadiseyi çözümsüz kılması, yine mahkeme yoluna başvurarak belediyelerin öğrencilere verdiği bursları kestirmesi gibi stratejiler halkı CHP'den soğuttu.

İstanbul teşkilatındaki uzlaşmacı üslubu yerinde keşfeden Kemal Bey, herkesi kucaklamak istediğini, Sultanbeyli'deki programda başörtülü insanların da partiye katıldığını görmekten çok mutlu olduğunu söyledi. Kadir Topbaş ile ilgili incitici laflar kullanma yerine İstanbul için iyi işler yapacağını anlattı ki; doğru strateji de bu olsa gerek. Zira vatandaş siyasette kavga istemiyor; siyasetçiden hizmet bekliyor. Bu düşünceyi İstanbul CHP il örgütü yeterince özümsemiş; o yüzden bazı 'tombala vekiller'den farklı bir yol izliyor. Şayet Genel Merkez, Ankara'da oturup dine saygılı insanları döverek siyaset yapmayı bırakır, İstanbul'da ortaya konulan yeni üsluba (ki bir zamanlar Deniz Bey de Şeyh Edebali feyziyle buna vurgu yapıyor ve inanca saygılı laiklik düşüncesini savunuyordu) ayak uydurursa bu parti, içine girdiği girdaptan kurtulur.

Kemal Bey, Zaman'ın entelektüel birikimini övdü. Çoğulcu düşüncenin yorum sayfalarına nasıl yansıdığını 'sağdaki entelektüel boşluk'un nasıl doldurulduğunu anlattı. Kadirşinaslık örneğiydi söyledikleri. Kendisine bir şey demedim ancak gönlümden şöyle geçmedi değil: Acaba kendini sol entelektüel olarak gören gazeteler, bizim, Kemal Bey'e gösterdiğimiz ilgi ve hakperestliği Kadir Topbaş'a gösterebilir mi? Sanırım sadece siyasette değil, sosyal hayatın bütün alanlarında nezakete ve hoşgörüye ihtiyaç var. Bunun idraki yalnız CHP'nin değil, Türkiye'nin çıkış haritasını ortaya koyacak...

 
Geri
Üst