Kİmsesİz Adalar

waterres

New member
Katılım
18 Eyl 2006
Mesajlar
48
Reaction score
0
Puanları
0
Sorulmayan soruların bildik yanıtlarına
Açıyorum kollarımı şimdi şimdi
Hiç bitmesini istemediğimiz günlerin
Yalnızlık dolambacına takılmış
Çaresiz savruluyorum şimdi şimdi
Dev gibi bir su birikintisi
Dev’ki ne dev deniz desem değil
Okyanus desem,
Ben hiç okyanusu çıplak gözle görmedimki.
İşte tam ortasındayım o dev denizin,
Elimden tutacak bir ada arıyorum şimdi şimdi.
Bir ada o’da yalnızlığının farkında.
Hep çıplak gördüm ben adaları televizyonda
Yalnız, boş, sevilmemiş kimsesizlerdi.
Bildiğim, tanıdığım heybeli, kınalıada
Vesaire rüzgarlı adalar dışında.
Kimsesiz adalara gönül veriyorum şimdi şimdi.

Uzunca aydınlığa boğulan yaz akşamlarında
En güzel güneşli geceler geçirdim ben hep
Tüm aşklarımı baharlarda yaşadım
Baharlarda seviştim ben hep
Yeşeren otlarla veda edilen kışın
Acımasız soğukluğuyla sararttığı yapraklarla.
Baharlarda seviştim ben hep
Kimsesiz adaları düşünüp, rüzgarlı adaları seyrederken.
Oysa karanlığın erken ziyaret ettiği geceyi
Yorgun, bıkkın kış akşamlarında
Hiç sevişmişliğim olmadı benim.
Geceye ekleyebileceğim hiçbir şeyim olmadı.
Çocukluğumda yaşıtlarım koştururken top peşinde
Ben sığınırdım gecekondumuzun ilerisindeki
Ağacın gölgesine gizlice.
Öyleki otlar topluyordum, papatyalar
Karanfil diye gül diye anneme vermek üzere.
O zamanlarda vardı hayalimde kimsesiz adalar.
Ben o zamanda biliyordum ölümün soğukluğunu
Bilmesemde azrailin kim ve ne olduğunu.


O zamanlar kömür kokardı, sis basardı
Beyaza boyanmış kenar mahallemizi
Koşardım kimsesiz adalara, görmeyen gözlerimle.
Büyük, kocaman evleri seyrederdik çatılardan
Bizi yutup yokedecek diye korkardık
Tepemizdeki aç bulutlardan.
Bayram sabahlarında bambaşka bir renk alırdı
Yalnız, unutulmuş mahallemiz.
Tüm mahalleli toplanır bayram namazına giderdik
Ah yüzlerimizdeki o mutluluk görülmeye değerdi.

Kenar mahalle çocukları derlerdi bizlere
Şu kocaman evlerde sıra sıra dizilen adamlar
Oysa bilmezlerdi kimsesiz adalara yakınlığımızı
Küçük, hasta burunlarımızı çekerken
Yırtık yada yamalı elbiselerimizle hatırladılır hep
Bilselerdi kimsesiz adalara yakınlığını
Kenar mahalle çocuklarının
Erken yaşlanan bedenleri ve duygularıyla
Oynayamazlardı kocaman evlerde yaşayan
Büyük, koca adamlar.

“hayatı önemsiyorum
ve hep gülümsüyorum” * demiş şair.
Bizlerde önemsiyorduk hayatı hemde çok
Ve hep... ve... ve hep...
Ne yazıkki, -ne yazıkki gülümseyemiyorduk
Bayramlıklarımızın yamalı elbiselerimizi
Birgünde olsa kenara kaldırdığı zamanlar dışında.

Kimsesiz adalara gönül veriyorum şimdi şimdi
Kimsesiz adaları düşünüp, rüzgarlı adaları seyrederken
Benim kenar mahallemde kimsesiz bir adaydı çünkü..!
Annelerimiz çekerdi en büyük acıyı ve babalarımız
Eziklik duymamam için, tüm imkanları zorlayarak
Beslenme çantamın yumurta, süt, reçel, peynirle
Dolduğu ve cebime beş lira koyulan günler dün gibi
Geçiyor gözümün önünden şimdi şimdi.

Eziklik duymadım hiç ağlasamda gecelerce
İnsan olmayı öğretti annem bana
Dürüstçe, dostça, kardeşçe yaşamayı...
Sevmeyi öğrettiler bana sevebilmeyi
Bizim mahallemizde, kimsesiz adalara benzeyen.

Beyefendi diye sesleniyorlar şu kocaman adamlar
Beyefendi aşağı, beyefendi yukarı şimdi şimdi.
Oysa ben çocukluğumda hiç duymadım bu lafları.
Kimsesiz adalara benzeyen mahallemdeki
Herkes gibi yani hiç kimse gibi duymadık bu lafları.
Şerefli yaşantımın bir anlamı olmalıydı
Ve bana öğrettiği gibi annemin,
Bir bir tırmandım basamakları sevgiyle, umutla,
Işığa çıkardım yaşama amaçlarımızı.

Kimsesiz adalara gönül veriyorum şimdi şimdi
Kimsesiz adaları düşünüp, rüzgarlı adaları seyrederken.
Yarınlarla doluyorum, ümitlerle
Her geçen gün toplayıp toplayıp rengarenk gülleri
Sevgiyle, gülücüklerle dağıtıyorum insanlarıma
Uzunca aydınlığa boğulan yaz akşamları
Sevinçle bitsin diye şimdi şimdi.

*”hayatı önemsiyorum ve hep gülümsüyorum” dizeleri MELON ŞAPKA’nın aynı isimli kitabındandır...
 
** Mavi **

Sessizlikse yoran beynini, acımasız zamanın tenhasında
Karanlıkta kapanıyorsa gözlerin büyükbir acı ve korkuyla
Gelecek ürkütüyorsa ve geçmiş düğümlüyorsa boğazına kelimeleri
Zaman acıtıyorsa yüreğini ve itiyorsa seni köşelere, bilinmeyene
Gurur duyuyorsan hayattan, yaşamak ağır bir sancıysa fakat bedenine
Bir tebessümün yeter, inan bana tüm evren eğilecek önünde...

Sen umutsun;
Güneşi müjdeleyen, en güzel, en güzel duygusun, umutsun.
Sen mutluluksun;
Yarınlarla gelen, en güzel, en hesapsız hayalsin, mutluluksun.
Sen ışıksın;
Karanlığı delen, en güzel, en aydınlık yıldızsın, ışıksın.
Sen hayalsin;
Rüyaları süsleyen, en güzel, en barışık hayatsın, hayalsin.

Sessiz vedalar gibi gülüşü gözlerinin ve serinlik
Ağaçların yaprak döküşleri sanki mutluluğun tarifi
Öyle kolay, öyle neşeli ki anlatmak mümkün değil
Baharla yeşermesi sanki çiçeklerin, duymak sesini
Bir umut gibi seni sen yapan her anış gibi dünü
Kimsenin anlamadığı gibi, bir boşvermişlik değil
Güneşin doğuşu gülüşün,
Minik bir tebessümle kısılışı gözlerinin...

Büsbütün bir yalnızlığım ben biliyormusun
Karanlık ve ıssız kuytularda hiç düşünmesiz
Uzaklarda kimsesiz, anlamsız bir yalnızlık.
Sense bir maviliksin, koşan bilinmeyene
Zamanın içinde, mutluluğu dağıtmak için
Hiç yılmadan, yorulmadan koşan bir mavilik...

Şimdi bir dilek tut;
Mavisine sarıl bir bulutun,
Mavi bir pencere açılsın, kır çiçekleriyle süslü bir bahçeye
Ne kadar bilirsen bil, ne kadar korkarsan kork ama anlatma
Mavi bir pencereden bak hayata, camına dalgalar vursun
Sımsıkı tut yüreğini, vazgeçme gözlerin saklı orada.

Bir dilek tut;
Ve sözler duyulsun gece ağlarken,
Yağmur yağsın sen hayaline koşarken,
Kimsesiz resimler çizilsin,
Söndürülmeyen mumlar kalsın geriye,
Yaşanmışlık olsun, yanılsamalar ardından kayboluş,
Sevdiklerin olsun,
Senin adın MAVİ olsun...

Sessiz bir şiir yazıyorum şimdi
Haykırırcasına, parçalarcasına geceyi sana adıyorum
Adı MAVİ olsun istiyorum.

Şimdi mutlu olmanı diliyorum,
Senin mutluluğun beni mutlu ettiği için,
Gülmeyi, güldürmeyi hakettiğin için,
Yarınları umutla karşıladığın için,
Karanlığı aydınlığa, geceyi gündüze,
Üzüntüyü sevince, sessizliği neşeye
Çevirdiğin için,
Gökyüzünü, denizi maviye boyadığın için...

Şimdi soruyorum sana mavi;
Mutlumusun?

by Waterres
 
Santaroni - Yorgo SEFERIS muhteşem bir şiir mutlaka okuyun...

Denize yakın mağaralarda
Bir susuzluk duyarsın, bir aşk,
bir coşku
Deniz kabukları gibi sert
Alır avucuna tutabilirsin.

Denize yakın mağaralarda,
Günlerce gözlerinin içine baktım,
Ne ben seni tanıdım, ne de sen beni...

Eğil eğilebilirsen karanlık denize, unutup
o öteki, o gömülü hayatta uykunu çiğneyen
çıplak ayakların uyduğu flüt sesini.

Yaz yazabilirsen elindeki son deniz kabuğuna
tarihi, adını, yeri
ve fırlat denize ki batsın.

Çırılçıplak bulduk kendimizi sünger taşının üzerinde,
Denizden yükselen adalara bakarken,
Uykularına, uykularımıza gömülen
kırmızı adalara bakarken.
Çırılçıplak bulduk kendimizi, elimizde
Kefeleri haksızlığı gösteren terazi.

Güçlü adımlar, sınırsız istek, uyanık sevgi,
Öğle güneşinde olgunlaşan düşler
Ve omuza vuran genç bir el alınyazısı;
Bu dağınık, dayanıksız yerlerde,
bu bir zamanlar bizim olan yerlerde,
Pas ve kül, sulara gömülüyor adalar.

Sunaklar yıkılmış,
Dostlar unutulmuş,
Hurma yaprakları çamur içinde.

Bırak bırakabilirsen, dolaşsın ellerin
Ufka değen gemiyle
Zamanın buluştuğu bu dönemeçte.
Zarlar yere çarptığı zaman,
Kargı zırha çarptığı zaman,
Gözler yabancıyı tanıyıp,
Sevgi kuruduğu zaman
Sönen ruhlarda:
Çevrene bakıp
Her yerde ölü eller
Her yerde sönük gözler gördüğün zaman;
Artık kendin için istediğin ölümü bile
Seçemediğin zaman---
Hakkın olan
Büyük bir çığlık,
Bir kurt ulaması olsun, duymadan:
Bırak bırakabilirsen, dolaşsın ellerin
Kurtar kendini aldatıcı zamandan
Ve bat---
Koca kayaları kaldıranlar nasıl batarsa.

II. Mikene

Ver bana ellerini, ver bana ellerini, ver bana ellerini.

Gecenin içinde
Sivrilen doruğunu gördüm dağın,
Uzaklarda, görünmeyen ayın aydınlığında
Işıyan ovayı gördüm,
Başımı çevirip
Yığılı kara taşları gördüm
Ve ip gibi gerili hayatımı
Başlangıcı, bitimi
Ve en son anı olan
Ellerimi.

Koca kayaları kaldıranlar batar;
Bu kayaları taşıdım gücümün yettiğince
Bu kayaları sevdim gücümün yettiğince
bu kayalar, alınyazım.
Kendi toprağımın yaraladığı
Kendi gömleğimin işkence ettiği
Kendi tanrılarımın yargıladığı
Bu kayalar.

Biliyorum bilmediklerini,
Oysa katilden kurbana
Kurbandan cezaya
Cezadan da yeni bir cinayete giden yolu
Kaç kezdir izleyen ben,
O bitip tükenmek bilmeyen morda
Dönüş gecesi
El yordamıyla
Kıraç otların üzerinde
Öç tanrıçaları ıslık çalmaya başladıkları zaman---
Cinsleri karışmış yılanlarla engerekleri gördüm
İlençli kuşak üzerinde düğümlü
Alınyazımız.

Taştan, uykudan gelen sesler,
Dünyanın karardığı bu yerde daha gür,
Unutulmuş ayakların
Yere vuruşundaki ritme uzanan
Çabanın anısı.
Çırıpçıplak, bir başka zamanın
Temellerine gömülmüş gövdeler.
Bakan, ne kadar istesen de seçemeyeceğin bir noktaya
durmadan bakan gözler:
Senin ruhun olmaya savaşan
O ruh.

Artık sessizlik bile senin değil
Değirmen taşlarının dönmez olduğu bu yerde.
 
sağol kardeş kusura bakma bundan sonrasını öyle yaparım, tüm kuralları okumamıştım açıkçası teşekkürler uyarın için...
 
Mavİ Yokluk

Şimdi yoksun, Geceyle kıyaslıyorum seni
O kadar güzelsin ki geceye rağmen
O kadar sevecen bir halin varki hayallerimde
Ve gülüşüne sarılıp uyumak bana düşen...

Şimdi yoksun, sessizlikle kıyaslıyorum seni
Öyle bir güzellikki sendeki aklımı başımdan alan
Öyle bir süslersin ki rüyalarımı hiç unutmadan
Ve seninle yumarım ben her geceye gözlerimi...

Şimdi yoksun, sabahlarla kıyaslıyorum seni
En sevimli halisin sen güneşin, yakan ışıttıkça
En sevimli gün ışığısın aydınlatan dünyamı
Ve seninle açıyorum ben her sabah gözlerimi...

Tek bir günaydınınla başlıyorum hayata
Öpülesi dudaklarından çıkan bir çırpıda....
 
İNADINA MAVİ

Sensin başkası değil sabahlara dek görülen mavi rüyalara eşlik eden
Mutluluk simgesi yağmur damlalarıyla gece gündüz yılmadan dans eden
Ürkek gözlere cesaret veren, gökten yağan nurlarla geceyi süsleyen
Ansızın beliren ve hayat veren, derin uykusundan güneşi uyandıran
Masmavi bir mutluluk anlattığım, ama kimselerin bilmediği bir mavilik.
Ve sınırsız, ulaşılmaz denecek kadar kuşkusuz, kaygısız, kusursuz
İnsanlık namına zerre zararsız, çıkarsız, beklentisiz çöller gibi susuz.
Engin denizler gibi sonsuz, sevmek kadar zor, yıkılmak kadar kolay.
Mavi bir gelecek anlattığım, bulutların şarkı söylemesi gibi inanılmaz
Ani bir ölüm kadar acı, bir martının kanat çırpışları kadar ürkek.
Ve sonsuz bir yıldızın peşinden koşarken, yolunu kaybetmek gibi
Yolları ve tüm caddeleri mavilere boyamak gibi, deniz gibi, gökyüzü gibi
İçten gelen bir esenlik, mutluluk dileği gibi, ‘hoşçakal’ gibi
Mutluluğun hiçbir zaman çizilemeyecek resmini çizmek gibi
Aynı resme tek bir renk kullanmak, geceyle gündüzü bütünlemek gibi
Vuslata dair şiirler gibi seni yaşamak ve hayatta kalabilmek geceye dek
Yinede büyütebilmek içindeki çocuğu, büyütebilmek gözlerindeki buğuyu
İçerilere akan yaşları silebilmek, yağmurlarla konuşmak gün boyu...

Madem gökyüzüm mavi;
Ardı sıra kesilmeyen kederlerimi toparlama vaktidir artık
Ve alnıma vurulan alınyazısı, tüm acılarım, hasretlerim veda zamanıdır artık,
İzinsiz yağsın yağmur, şimşekler çaksın, kopacaksa kopsun kıyamet artık,
En sevdiğim karanlık inadına mavi ..

by waterres
 
Geri
Üst