by_azrail_
New member
Utbe bin Âmir anlatmaktadır:
"Kız kardeşim (Ümmü Hibban) Beytullah'ı yaya olarak ziyaret etmeyi adamış, fakat sonradan buna güç yetiremiyeceğini hissedince, mes'elenin Resûlüllah Efendimiz'den sorulmasını bana emretmişti. Ben Hazret-i Resûlüllah'a sorduğumda, cevaben
(İptida) yaya yürüsün, (sonra) bineğinin sırtına binip gitsin.. buyurdu..."
Hazret-i Enes'den (ra):
"Nebiy-yi Ekrem (sav), iki oğlunun arasında, onlar tarafından taşınarak yürütülen bir ihtiyar kimse gördü. 'Bunun zoru nedir? Niye bir bineğe binmiyor?' diye sordu. Oğulları cevaben: - Yâ Resûlâllah. Babamız yaya olarak Kâbe'ye gitmeyi nezretmiştir. Bunun için böyle yürütüyoruz, dediler.
Resûlüllah Efendimiz: Şüphesiz ki Allah, bu ihtiyarın nefsini azâblandırmakla yaptığı ibadetten müstağnidir, buyurdu ve ona, bineğine binerek Kâbe'yi ziyarete gitmesini emretti."
Abdullah bin Mes'ûd'dan:
"Resûlüllah (sav), va'z hususunda, bize bıkkınlık gelmesin diye halimize bakıp ona göre gün ve saat kollardı."
Câbir bin Abdillah anlatmaktadır:
"Resûlüllah bir seferde idi. Derken üzeri gölgelendirilmiş olduğu halde yanında insanlar toplanmış bir adam gördü ve 'Onun nesi var' diye sordu. 'Oruçlu bir adam' dediler. Resûlüllah (sav) bunun üzerine:
Seferde oruç tutmak hâlis bir iyilik ve fazilet değildir. Allah'ın sizin lehinize yapmış olduğu ruhsatlardan ayrılmayınız," buyurdu."
"Kız kardeşim (Ümmü Hibban) Beytullah'ı yaya olarak ziyaret etmeyi adamış, fakat sonradan buna güç yetiremiyeceğini hissedince, mes'elenin Resûlüllah Efendimiz'den sorulmasını bana emretmişti. Ben Hazret-i Resûlüllah'a sorduğumda, cevaben
(İptida) yaya yürüsün, (sonra) bineğinin sırtına binip gitsin.. buyurdu..."
Hazret-i Enes'den (ra):
"Nebiy-yi Ekrem (sav), iki oğlunun arasında, onlar tarafından taşınarak yürütülen bir ihtiyar kimse gördü. 'Bunun zoru nedir? Niye bir bineğe binmiyor?' diye sordu. Oğulları cevaben: - Yâ Resûlâllah. Babamız yaya olarak Kâbe'ye gitmeyi nezretmiştir. Bunun için böyle yürütüyoruz, dediler.
Resûlüllah Efendimiz: Şüphesiz ki Allah, bu ihtiyarın nefsini azâblandırmakla yaptığı ibadetten müstağnidir, buyurdu ve ona, bineğine binerek Kâbe'yi ziyarete gitmesini emretti."
Abdullah bin Mes'ûd'dan:
"Resûlüllah (sav), va'z hususunda, bize bıkkınlık gelmesin diye halimize bakıp ona göre gün ve saat kollardı."
Câbir bin Abdillah anlatmaktadır:
"Resûlüllah bir seferde idi. Derken üzeri gölgelendirilmiş olduğu halde yanında insanlar toplanmış bir adam gördü ve 'Onun nesi var' diye sordu. 'Oruçlu bir adam' dediler. Resûlüllah (sav) bunun üzerine:
Seferde oruç tutmak hâlis bir iyilik ve fazilet değildir. Allah'ın sizin lehinize yapmış olduğu ruhsatlardan ayrılmayınız," buyurdu."